|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
gerçeklerle yüzleşmek |
face the facts f.
|
|
2 |
Genel |
gerçekle yüzleşmek |
face the fact f.
|
|
3 |
Genel |
geçmişle yüzleşmek |
face up to the past f.
|
|
4 |
Genel |
hakikatle yüzleşmek |
face the reality f.
|
|
5 |
Genel |
hakikatle yüzleşmek |
face the fact f.
|
|
|
6 |
Genel |
gerçekle yüzleşmek |
face the reality f.
|
|
7 |
Genel |
geçmişle yüzleşmek |
face the past f.
|
|
8 |
Genel |
geçmişiyle yüzleşmek |
confront his/her past f.
|
|
9 |
Genel |
geçmişiyle yüzleşmek |
face his/her past f.
|
|
10 |
Genel |
gerçekle yüzleşmek |
face the truth f.
|
|
11 |
Genel |
kendisiyle yüzleşmek |
face oneself f.
|
|
12 |
Genel |
kendiyle yüzleşmek |
face oneself f.
|
|
13 |
Genel |
ölümle yüzleşmek |
face death f.
|
|
14 |
Genel |
(bir sorunla/zorlukla) yüzleşmek |
contend f.
|
|
15 |
Genel |
sorunla doğrudan yüzleşmek |
face the problem squarely f.
|
|
16 |
Genel |
cesurca yüzleşmek |
face (a thing) out f.
|
|
17 |
Genel |
cesur bir şekilde yüzleşmek |
brazen f.
|
|
18 |
Genel |
cesurca yüzleşmek |
breast f.
|
|
Phrasals |
|
19 |
Öbek Fiiller |
cesurca yüzleşmek |
face out f.
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
bir şeyle yüzleşmek |
face up f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek |
face up (to someone or something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
kötü bir durumla yüzleşmek |
face up f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
gerçekle yüzleşmek |
face up f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
suçuyla/sorumluluklarıyla yüzleşmek |
face up f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
sorunlarla yüzleşmek |
face up f.
|
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
bir zorlukla yüzleşmek |
go up f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
bir zorlukla yüzleşmek |
go up against f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
nahoş bir durumla kararlılıkla yüzleşmek |
face up f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek |
brazen out f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek |
brazen (out) f.
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek |
brazen (through) f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) yüzleşmek |
come up against (something) f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
kötü yanlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
problemlerin nedenleriyle yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
kötü yanlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
problemlerin nedenleriyle yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) yüzleşmek |
face with (something) f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek |
face with (someone or something) f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) patlak vermeden önce yüzleşmek |
get ahead of (something) f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek |
go up against (someone or something) f.
|
|
Colloquial |
|
45 |
Konuşma Dili |
(birinin) yüzleşmek zorunda olduğu mağlubiyet |
(one's) lumps i.
|
|
46 |
Konuşma Dili |
tehlikeyle/zorlukla yüzleşmek |
brave it out f.
|
|
47 |
Konuşma Dili |
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek |
brazen it out f.
|
|
48 |
Konuşma Dili |
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek |
brazen it out f.
|
|
Idioms |
|
49 |
Deyim |
tehlikeyle yüzleşmek |
take the bull by the horns f.
|
|
50 |
Deyim |
birisiyle yüzleşmek |
face someone down f.
|
|
51 |
Deyim |
gerçeklerle yüzleşmek |
come back to earth f.
|
|
52 |
Deyim |
gerçeklerle yüzleşmek |
be facing up to realities f.
|
|
53 |
Deyim |
gerçeklerle yüzleşmek |
face facts f.
|
|
54 |
Deyim |
gerçeklerle yüzleşmek |
drop back to earth f.
|
|
55 |
Deyim |
sorunlarla yüzleşmek |
grasp the nettle f.
|
|
56 |
Deyim |
sonuçlarıyla yüzleşmek |
face the consequences f.
|
|
57 |
Deyim |
sorunla yüzleşmek |
face something head-on f.
|
|
58 |
Deyim |
yaptığı şeyin olumsuzluklarıyla yüzleşmek |
face the music f.
|
|
59 |
Deyim |
bir konuda yüzleşmek |
force the issue f.
|
|
60 |
Deyim |
(biriyle onun) yerinde/ortamında/mekanında yüzleşmek |
beard (one) in (one's) den f.
|
|
61 |
Deyim |
riskli/kötü bir durumla yüzleşmek |
bite the biscuit f.
|
|
62 |
Deyim |
gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek) |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
|
|
63 |
Deyim |
(bir anda) gerçeklerle yüzleşmek |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
|
64 |
Deyim |
gerçeklerle yüzleştirmek/yüzleşmek |
bring somebody/come down to earth f.
|
|
65 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth f.
|
|
|
66 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump f.
|
|
67 |
Deyim |
bir anda tekrar gerçeklerle yüzleşmek |
come back (down) to earth f.
|
|
68 |
Deyim |
bir anda gerçeklerle yüzleşmek |
come down to earth with a bump f.
|
|
69 |
Deyim |
(kötü bir durumla) yüzleşmek |
come face to face with something f.
|
|
70 |
Deyim |
kötü yanlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
71 |
Deyim |
zayıf yanlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
72 |
Deyim |
eksikleriyle yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
73 |
Deyim |
kusurlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
74 |
Deyim |
yetersiz yönleriyle yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
75 |
Deyim |
korkularıyla, travmalarıyla, bağımlılıklarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
76 |
Deyim |
kötü yanlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
77 |
Deyim |
zayıf yanlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
78 |
Deyim |
eksikleriyle yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
79 |
Deyim |
kusurlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
80 |
Deyim |
yetersiz yönleriyle yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
81 |
Deyim |
korkularıyla, travmalarıyla, bağımlılıklarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
82 |
Deyim |
direkt yüzleşmek |
face head-on f.
|
|
83 |
Deyim |
açıkça yüzleşmek |
come down to f.
|
|
84 |
Deyim |
bir zorlukla yüzleşmek |
face a challenge f.
|
|
Archaic |
|
85 |
Eski Kullanım |
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek |
brasen f.
|
|