yüzleşmek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yüzleşmek



"yüzleşmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yüzleşmek face f.
General
yüzleşmek meet face to face f.
yüzleşmek come up against f.
yüzleşmek confront one another f.
yüzleşmek stand face to face f.
yüzleşmek regard [obsolete] f.
yüzleşmek have f.
yüzleşmek breast f.
yüzleşmek roust f.
yüzleşmek confront f.
Phrasals
yüzleşmek call out f.
yüzleşmek face off f.
yüzleşmek square up against (someone) f.
Idioms
yüzleşmek look in the face f.
Archaic
yüzleşmek envisage f.

"yüzleşmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 85 sonuç

Türkçe İngilizce
General
gerçeklerle yüzleşmek face the facts f.
gerçekle yüzleşmek face the fact f.
geçmişle yüzleşmek face up to the past f.
hakikatle yüzleşmek face the reality f.
hakikatle yüzleşmek face the fact f.
gerçekle yüzleşmek face the reality f.
geçmişle yüzleşmek face the past f.
geçmişiyle yüzleşmek confront his/her past f.
geçmişiyle yüzleşmek face his/her past f.
gerçekle yüzleşmek face the truth f.
kendisiyle yüzleşmek face oneself f.
kendiyle yüzleşmek face oneself f.
ölümle yüzleşmek face death f.
(bir sorunla/zorlukla) yüzleşmek contend f.
sorunla doğrudan yüzleşmek face the problem squarely f.
cesurca yüzleşmek face (a thing) out f.
cesur bir şekilde yüzleşmek brazen f.
cesurca yüzleşmek breast f.
Phrasals
cesurca yüzleşmek face out f.
bir şeyle yüzleşmek face up f.
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek face up (to someone or something) f.
kötü bir durumla yüzleşmek face up f.
gerçekle yüzleşmek face up f.
suçuyla/sorumluluklarıyla yüzleşmek face up f.
sorunlarla yüzleşmek face up f.
bir zorlukla yüzleşmek go up f.
bir zorlukla yüzleşmek go up against f.
nahoş bir durumla kararlılıkla yüzleşmek face up f.
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek brazen out f.
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek brazen (out) f.
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek brazen (through) f.
(bir şeyle) yüzleşmek come up against (something) f.
kötü yanlarıyla yüzleşmek confront the demons f.
problemlerin nedenleriyle yüzleşmek confront the demons f.
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek confront the demons f.
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek confront the demons f.
kötü yanlarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
problemlerin nedenleriyle yüzleşmek confront one's demons f.
eksik/sorunlu yönleriyle yüzleşmek confront one's demons f.
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
(bir şeyle) yüzleşmek face with (something) f.
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek face with (someone or something) f.
(bir şeyle) patlak vermeden önce yüzleşmek get ahead of (something) f.
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek go up against (someone or something) f.
Colloquial
(birinin) yüzleşmek zorunda olduğu mağlubiyet (one's) lumps i.
tehlikeyle/zorlukla yüzleşmek brave it out f.
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek brazen it out f.
(tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek brazen it out f.
Idioms
tehlikeyle yüzleşmek take the bull by the horns f.
birisiyle yüzleşmek face someone down f.
gerçeklerle yüzleşmek come back to earth f.
gerçeklerle yüzleşmek be facing up to realities f.
gerçeklerle yüzleşmek face facts f.
gerçeklerle yüzleşmek drop back to earth f.
sorunlarla yüzleşmek grasp the nettle f.
sonuçlarıyla yüzleşmek face the consequences f.
sorunla yüzleşmek face something head-on f.
yaptığı şeyin olumsuzluklarıyla yüzleşmek face the music f.
bir konuda yüzleşmek force the issue f.
(biriyle onun) yerinde/ortamında/mekanında yüzleşmek beard (one) in (one's) den f.
riskli/kötü bir durumla yüzleşmek bite the biscuit f.
gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek) come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
(bir anda) gerçeklerle yüzleşmek come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
gerçeklerle yüzleştirmek/yüzleşmek bring somebody/come down to earth f.
bir anda gerçeklerle yüzleşmek come down to earth f.
bir anda gerçeklerle yüzleşmek come down to earth with a bump f.
bir anda tekrar gerçeklerle yüzleşmek come back (down) to earth f.
bir anda gerçeklerle yüzleşmek come down to earth with a bump f.
(kötü bir durumla) yüzleşmek come face to face with something f.
kötü yanlarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
zayıf yanlarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
eksikleriyle yüzleşmek confront one's demons f.
kusurlarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
yetersiz yönleriyle yüzleşmek confront one's demons f.
korkularıyla, travmalarıyla, bağımlılıklarıyla yüzleşmek confront one's demons f.
kötü yanlarıyla yüzleşmek confront the demons f.
zayıf yanlarıyla yüzleşmek confront the demons f.
eksikleriyle yüzleşmek confront the demons f.
kusurlarıyla yüzleşmek confront the demons f.
yetersiz yönleriyle yüzleşmek confront the demons f.
korkularıyla, travmalarıyla, bağımlılıklarıyla yüzleşmek confront the demons f.
direkt yüzleşmek face head-on f.
açıkça yüzleşmek come down to f.
bir zorlukla yüzleşmek face a challenge f.
Archaic
(suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek brasen f.