taşın - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

taşın



"taşın" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
taşın deluge i.

"taşın" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 60 sonuç

Türkçe İngilizce
General
satrançta taşın yerini düzeltme j'adoube i.
ucuz taşın arkasına daha fazla parlaklık sağlamak için uygulanan kaplama chaton i.
oyunda taşın oynanabileceği belirlenmiş hamle move i.
parlaklık veya renk katması için değerli taşın altına konan ince metal yaprak foil i.
(körling) merkezinde geniş yuvarlak bir taşın bulunduğu dairesel alan parish i.
yüzünü yontup düzeltmek (taşın) face f.
elini taşın altına koymak assume responsibility f.
elini taşın altına koymak shoulder responsibility f.
elini taşın altına sokmak take on responsibility f.
elini taşın altına koymak take on responsibility f.
elini taşın altına sokmak assume responsibility f.
elini taşın altına sokmak shoulder responsibility f.
taşın yüzeyini bilemek drag f.
Proverb
istediğine ulaşmak için elini taşın altına sokmalısın the cat would eat fish, but would not wet her feet
Idioms
nasihatler verip elini taşın altına koymama the tune the old cow died of i.
her taşın altına bakmak look under every rock f.
her taşın altına bakmak leave no stone unturned f.
her taşın altına bakmak leave no avenue unexplored f.
elini taşın altına koymak step up to the plate f.
elini taşın altına koymak grab the bull by the horns f.
elini taşın altına koymak take the bull by the horns f.
elini taşın altına sokmak take one for the team f.
elini taşın altına koymak take the hit f.
yanlış taşın altına bakmak bark up the wrong tree f.
elini taşın altına koymak kick the tin [australia] f.
elini taşın altına koymak lead from the front f.
elini taşın altına koymak/sokmak bite the biscuit f.
elini taşın altına koymak grab the bull by its horns f.
elini taşın altına koymak grasp the bull by its/the horns f.
inançları doğrultusunda sorumluluk alma/elini taşın altına koyma cesareti göstermek/gösterememek have/lack the courage of your convictions f.
elini taşın altına koymamak not dirty your hands f.
elini taşın altına koymak take the bull by its horns f.
Speaking
hoşuna gitmediyse başka bir yere taşın if you don't like it move to somewhere else expr.
Technical
doğal taşın sabit moment altında eğilme dayanımı flexural strength of natural stone under constant moment i.
taşın yontulması dressing stone i.
işlenmemiş değerli bir taşın yüzeyindeki iç kısmın incelenmesini sağlayan cilalı yüzey window i.
faset atılacak değerli taşın tutturulduğu kol dop i.
faset atılacak değerli taşın tutturulduğu kol dopp i.
kesme taşın yüzey genişliği spread i.
taşın kullanımında aşamalar anlamında bir sonek lithic snk.
Automotive
taşın çarpmasıyla oluşacak zararları önlemek için uygulanan bir koruma yöntemi stone chip protection i.
Mining
değerli taşın dar ve dikey gövdesi neck i.
Medical
mesanedeki taşın cerrahi olarak alınması cystolithotomy i.
Botanic
taşın üstünde büyüyen epilithic s.
Archaeology
bir veya daha fazla sayıda antik taşın belirli bir şekilde dikilmesi alignment i.
Geology
volkanik taşın içindeki başka bir minerali saran kabuk kelyphitic rim i.
birçok taşın yüzeyinde solucan izleri olarak bilinen kıvrımlı izler helminthite i.
taşın metamorfoza uğrayıp kristalli taneciklere dönüşmesi süreci granulitization i.
taşın metamorfoza uğrayıp kristalli taneciklere dönüşmesi süreci granulitisation i.
(maden ocağında) taşın aşınma ile yumuşamış dış kısmı sap i.
Sport
(körling) oynanan taşın hareketsiz bir taşa yön değiştirmeye yetecek kadar değdiği atış wick i.
(körlingde) oyuncunun taşını başka bir taşın dış kenarına çarptırarak hedefe yönlendirmek için yaptığı vuruş outwick i.
(körlingde) fırlatılan taşın durmakta olan bir taşın tam önünde durduğu atış tekniği freeze i.
(körling) (hareketsiz duran taşa) oynanan taşın yönünü değiştirmeye yetecek kadar vurmak wick f.
(körling) taşı çoktan oynanmış olan taşın dış kenarına çarptırarak hedefe atmak outwick [scotland] f.
Chess
uzun menzilli bir taşın (fil, kale, vezir) rakip taşı tehdit ettiği bir durumda, tehdit edilen taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu skewer i.
uzun menzilli taşın tehdit ettiği rakip taşın arkasında daha değerli bir taşın bulunduğu açmaz pozisyonu skewer i.
vezir, kale veya filin saldırı hattındaki başka bir taşın çekilmesiyle yapılan şah mat discovered check i.
rakip taşın yemesine açık hale getirmek hang f.
Slang
elini taşın altına sokmak put (one's) butt on the line f.