stale - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

stale

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"stale" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 47 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
stale f. bayatlamak
stale s. bayat
General
stale i. çiş (at, sığır)
stale i. (tırmık) alet sapı
stale i. etkileyici kimse
stale i. baştan çıkarıcı kimse
stale i. çekici kimse
stale f. kaşanmak
stale f. bozulmak
stale f. eskimek
stale f. bayatlatmak
stale f. (at/deve/sığır) çiş yapmak
stale f. (koyun derisini) yüksek sıcaklıkta terletmek
stale s. bitkin
stale s. bozuk
stale s. eskimiş
stale s. tükenmiş
stale s. yorgun
stale s. yatkın
stale s. eski
stale s. kötü kokan
stale s. pis kokan
stale s. iğrenç kokulu
stale s. pis kokulu
stale s. kötü kokulu
Trade/Economic
stale s. (çek) zaman aşımına uğrayan
Law
stale s. (zaman aşımı sebebiyle) hükümsüz kılınan
stale s. (zaman aşımı sebebiyle) ertelenen
stale s. (zaman aşımı sebebiyle) geçerliğini yitiren
Gastronomy
stale s. (bira) tadı kaçmış
stale s. (bira) tatsız
stale s. (özellikle yiyecek) bozulmuş
stale s. (özellikle yiyecek) sertleşmiş
stale s. (özellikle yiyecek) kurumuş
Biology
stale f. (organizma) kültür ortamını bozmak
stale f. (organizma) kültür ortamını farklı organizma büyütemeyecek hale getirmek
Agriculture
stale i. sığır/at idrarı
stale s. (uzun süreli kullanım nedeniyle bir arazi) aynı tür hayvan besiciliği için elverişliliğini yitiren
Archaic
stale i. (gizli kapaklı veya kirli işlerde) maşa olarak kullanılan kimse
stale i. gizli kapaklı veya kirli işlerin üzerini örten şey
stale i. gizli kapaklı veya kirli işlerde ardına sığınılan şey
stale i. (gizli kapaklı kirli işlerde) dayanak
stale f. ucuzlaştırmak
stale f. sıradanlaştırmak
stale f. değerini düşürmek
stale s. (evlilik için) yaşı geçmiş
stale s. evde kalmış

"stale" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 39 sonuç

İngilizce Türkçe
General
stale bread i. bayat ekmek
stale food i. bayat yiyecek
stale food i. bayatlamış yiyecek
stale [obsolete] i. ok gövdesi
stale [obsolete] i. ok şaftı
stale [obsolete] i. mızrak gövdesi
stale [obsolete] i. mızrak sapı
stale [obsolete] i. alay konusu
stale [obsolete] i. dalga geçilen kimse
stale [obsolete] i. şaka mağduru
stale [obsolete] i. fahişe
stale [obsolete] i. hayat kadını
stale [obsolete] i. seks işçisi
get stale f. bayatlamak
become stale f. bayatlamak
somewhat stale s. bayatsı
Trade/Economic
stale bill of lading i. bayatlamış konşimento
stale bill of lading i. geçkin konşimento
stale bill of lading i. geçgin
stale check i. geçersiz çek
stale check i. süresi içinde tahsil edilmediği için geçerliliğini yitiren çek
stale check i. vadesi geçmiş çek
stale bull i. satılmayan varlıkları piyasa değeri arttıktan sonra elinde tutan komisyoncu
stale bull i. satılmamış emtiaları fiyat artışı sonrası elinde tutan komisyoncu
Law
stale affidavit i. zaman aşımına uğramış beyanname
stale demand i. zaman aşımına uğramış talep
Technical
stale air i. kirli/ağır hava
Computer
stale data i. eski veri
Automotive
stale fuel i. bayat yakıt
Gastronomy
stale bread i. bayat ekmek
oven baked stale bread with melted kaşar cheese i. ekmek böreği
dish of crushed walnuts, stale bread, tahini, olive oil, garlic and lemon juice i. muhammara
boiled minced meat sauce poured on diced stale bread i. tirit
stale [obsolete] s. (malt likörü) yıllanmış
Slang
stale drunk s. akşamdan kalma sarhoş
stale drunk s. geceden kalma sarhoş
stale drunk s. sürekli sarhoş
stale drunk s. her daim sarhoş
stale drunk s. akşamdan/geceden kalma