pratik, pratik, pratik - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

pratik, pratik, pratik



"pratik, pratik, pratik" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
pratik, pratik, pratik practice, practice, practice expr.

"pratik, pratik, pratik" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 223 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
pratik practice i.
pratik yapmak practise f.
pratik practical s.
pratik olmayan impractical s.
General
pratik exercitation i.
pratik uygulama practical application i.
pratik zeka ingenuity i.
pratik olmama impracticality i.
teorik pratik theoretical practice i.
pratik practical experience i.
pratik experience i.
pratik application i.
pratik iş görme usulü rule of thumb i.
pratik yapan kimse practitioner i.
pratik praxis i.
pratik olmama impracticability i.
pratik practice i.
pratik yapma practicing i.
pratik kullanım practical use i.
pratik beceri practical skill i.
pratik ingilizce practical english i.
pratik zeka quick-wit i.
pratik eğitim hands on training i.
pratik amaçlı uygulama practice implementation i.
uzun süreli alıştırma/pratik long-term practice i.
pratik rehber practical guide i.
pratik yapma practising i.
pratik çalışma practical work i.
pratik ipuçları practical hints i.
pratik kullanım ipuçları practical hints for use i.
pratik amaç practical purpose i.
ideal ya da ahlaki boyutundan ziyade faydacı ve pratik yönü ağır basan realistic i.
genel olarak kabul görmüş pratik kural thumb rule i.
belirli bir konuda pratik bilgi sağlayan öğretici yayın tutorial i.
pratik akıl practical reason i.
pratik olmama unworkability i.
pratik yapma brushup i.
pratik süreci brushup i.
pratik uzlaşma horse trade i.
pratik run-through i.
pratik olmayan şey impracticability i.
pratik olmama impracticableness i.
pratik olmayan şey impracticality i.
pratik zeka ingenie [obsolete] i.
pratik bilgiden ziyade spekülatif ya da teorik bilgiye dayanan bilgelik sapience [obsolete] i.
ön sayfa gibi başlıca sayfalarda birincil önemdeki hikayeleri diğerlerinden ayıran pratik çizgi fold i.
pratik akıl yürütme parsimony i.
pratik yapma practic i.
pratik olan şey practicability i.
hemşirelik bakımında pratik deneyimi olup hemşirelik diploması olmayan kimse practical nurse i.
pratik olma practicalism i.
pratik practick [obsolete] i.
idealistten ziyade pratik yaklaşan kimse pragmatic i.
pratik giyim ürünü pull-on i.
teori ve pratik arasındaki fark slippage i.
pratik tertibat subtlety i.
pratik davranmamak be impractical f.
gerçekçi ve pratik bir şekilde düşünmek have both one's feet on the ground f.
pratik yapmak dust off f.
pratik kazandırmak give someone practice f.
pratik kazandırmak enable someone to gain hands-on experience f.
pratik ihtiyaçlara ayak uydurmak temporize f.
pratik ihtiyaçlara ayak uydurmak temporise f.
pratik zeka ile uydurmak hatch f.
geliştirirken pratik zekasını kullanmak concoct f.
pratik veya mantıksal yollarla hesaplamak gauge f.
pratik hale getirmek practicalize f.
pratik hale getirmek practicalise f.
pratik yapmak practice f.
pratik zekalı ingenious s.
pratik workable s.
pratik pragmatical s.
pratik olmayan unpractical s.
pratik down to earth s.
pratik olmayan impracticable s.
pratik applied s.
pratik active s.
pratik convenient s.
pratik workaday s.
pratik businesslike s.
pratik rough and ready s.
pratik functional s.
pratik yapmış practiced s.
pratik (kimse) practical s.
pratik banausic s.
pratik olmayan unworkable s.
pratik olmayan non-practical s.
pratik pragmatic s.
pratik no-nonsense s.
pratik utilitarian s.
pratik yapmış practised s.
beceri, maharet ve pratik zeka içeren tactical s.
pratik ready-made s.
pratik olmayan nonpractical s.
pratik olarak uygulanabilir applicate s.
pratik applicatory s.
pratik earthy s.
aşırı pratik ultraconvenient s.
aşırı pratik ultrapractical s.
pratik olmayan unbusinesslike s.
pratik zekalı enginous s.
pratik olmayan unpracticable [obsolete] s.
pratik extensional s.
pratik hands-on s.
pratik hard-boiled s.
pratik hardheaded s.
pratik meat-and-potatoes s.
pratik uygulaması az olan lofty s.
pratik olmayan ideal s.
pratik zekalı ingenious [obsolete] s.
etraflıca pratik edilmiş down pat s.
pratik clever [uk] s.
pratik kullanım için tasarlanmış convenience s.
pratik olmayan finespun s.
pratik practic s.
pratik pullman s.
pratik olmayan romantic s.
pratik değer taşımayan school s.
pratik işlerde usta olan prudent s.
(özellik) pratik olmayan spurious s.
pratik bilgi sahibi street smart s.
pratik bilgi sahibi street-smart s.
pratik olarak as a rule of thumb zf.
pratik bir şekilde practically zf.
pratik olarak applicatively zf.
pratik olarak practically zf.
pratik anlamda in practical terms zf.
pratik ihtiyaçlar doğrultusunda temporizingly zf.
pratik ihtiyaçlar doğrultusunda temporisingly zf.
pratik bir biçimde applicatorily zf.
pratik bir şekilde practicably zf.
pratik olarak practicably zf.
pratik in- ök.
Phrasals
pratik yapmak go through f.
(bir şey) üzerinde pratik yapmak train on (something) f.
(bir şeyde) pratik yapmak keep up with (something) f.
(bir alanda) pratik yapmak train in (something) f.
(bir şey) üzerinde alıştırma/pratik yapmak work on (something) f.
Phrases
pratik anlamda as a practical matter expr.
Proverb
pratik çözümler teoride kalan çözümlerden daha yararlıdır an ounce of common sense is worth a pound of theory
pratik çözümler teoride kalan çözümlerden daha yararlıdır ounce of common sense is worth a pound of theory
Colloquial
pratik düşünce tarzı a practical turn of mind i.
pratik zihin a practical turn of mind i.
pratik zeka a practical turn of mind i.
pratik bakış açısı a practical turn of mind i.
pratik kafa yapısı a practical turn of mind i.
yürüyüşlere götürülen granola benzeri pratik tatlı atıştırmalık scroggin [new zealand] i.
çok pratik superconvenient s.
pratik mükemmelleştirir practice makes perfect expr.
pratik olgunlaştırır practice makes perfect expr.
işin sırrı çok pratik yapmakta practice, practice, practice expr.
çok pratik yapmak practice, practice, practice expr.
Idioms
pratik yemek short order i.
pratik zeka sharp wit i.
pratik yaparak öğrenmek pick up f.
pratik zekalı olmak have a quick mind f.
bir konuda pratik sahibi olmak get (something) down to a science f.
bir konuda pratik sahibi olmak have/get something down to a science f.
bir işte uzmanlaşmak/pratik kazanmak have something down to a T f.
bir şeyi yapmada uzman olmak/deneyim sahibi olmak/pratik sahibi olmak/iyi olmak have something down to a T f.
bir konuda pratik sahibi olmak have something down to a science f.
gerçekçi ve pratik bir şekilde düşünmek have both feet on the ground f.
uzmanlaşmak/pratik kazanmak have down to a t f.
uzman olmak/deneyim sahibi olmak/pratik sahibi olmak have down to a t f.
pratik (yemekler) short order s.
pratik olmayan in the clouds zf.
hiç pratik olmayan airy-fairy expr.
mantıklı, gerçekçi ve pratik düşünen with both feet on the ground expr.
Trade/Economic
pratik practice i.
pratik kapasite practical capacity i.
pratik uygulamalar practical implications i.
pratik olmayan impractical s.
Law
(dava) özel olarak, pratik amaçlı tartışmak bolt f.
Politics
pratik imtihan practical examination i.
Industry
pratik workaday s.
Technical
sanat ve bilimin pratik amaçlara uygulanması technicals i.
acil onarımlar için kullanılan pratik tel veya benzeri araç number eight wire i.
aydınlatmanın pratik birimi foot-candle i.
değişken akımh bir devrede pratik volt-ampere i.
pratik kapasite practical capacity i.
pratik manyetik flüks veya akı birimi volt-second i.
pratik uygulamalar practical applications i.
pratik tatbikat practical applications i.
pratik elastisite limiti practical limit of elasticity i.
pratik kılavuz practical guidance i.
pratik handy s.
pratik practical s.
Computer
pratik eğitim hands on training i.
Informatics
pratik deneyim hands-on experience i.
Medical
klinik pratik clinical practice i.
tıbbi pratik medical practice i.
Anatomy
anatomik bilgilerin tanı ve tedaviye pratik olarak uygulanması applied anatomy i.
anatomik bilgilerin tanı ve tedaviye pratik olarak uygulanması clinical anatomy i.
Psychology
oyunla pratik kazanma teorisi practice theory of play i.
pratik zeka practical intelligence i.
pratik yapma limiti practice limit i.
pratik yapma etkisi practice effect i.
Logic
eylemin sebebi olarak değerlendirilen pratik durum veya koşulun yorumlanması hypothesis i.
Education
ingiltere'de matematik, fen, dil gibi alanlarda tamamlayıcı teori ve pratik çalışmalar içeren bir okul programı nuffield teaching project i.
psikolojide pratik uygulamalar practical applications in psychology i.
yoğun pratik {yabancı dil eğitiminde sadece öğrenilen dilde eğitim alınması} immersion i.
pratik ve akademik çalışmaların art arda dönemlerde dönüşümlü yapıldığı ders sandwich course i.
Religious
pratik teoloji case divinity i.
Philosophy
pratik ateizm apatheism i.
pratik ateizm pragmatic atheism i.
pratik ateizm practical atheism i.
pratik materyalizm practical materialism i.
pratik aklı saf akılla birleştirerek kant sistemini mükemmelleştirmeyi amaçlayan idealist bir felsefe fichteanism i.
pratik bilgelik practical wisdom i.
pratik akıl yürütme practical wisdom i.
Environment
pratik başlık quick doff hood i.
Geology
pratik olarak ötektik oranlarda mineral içeren anchieutectic s.
Military
pratik yabancı dil talimnameleri spoken language manuals i.
Boxing
boksörün kendi gölgesi ile dövüştüğü boks pratik antrenmanı shadow boxing i.
Abbreviation
ulusal müfredatın uygulanması hakkında kanunen zorunlu olmayan pratik öneriler nsg (nonstatutory guidelines) i.
Latin
pratik practica i.
pratik practicus s.
pratik practicum s.
Archaic
ofis, okul, fabrika veya laboratuvar dışındaki pratik uygulamaya ayrılmış alan field i.
pratik yapılmamış unbreathed s.
Slang
günlük hayatta/pratik bilgi konusunda başarılı olan kişi street smarts i.
Modern Slang
afrikalı pratik zekası african ingenuity i.
Star Wars
pratik ışın kılıcı teknikleri kitabı book of practical lightsaber technique i.