onları - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

onları



"onları" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
onları them zm.
onları they [dialect] zm.
onları hem [dialect] zm.
onları mun [dialect] [uk] zm.
Colloquial
onları em zm.

"onları" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 90 sonuç

Türkçe İngilizce
General
av sırasında tazılara yol gösteren ve onları disipline eden kimse master i.
onları (eril) hims i.
erkeklerin rüyasına girip onları tahrik ettiğine inanılan dişi şeytan succubus i.
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek grief f.
diğer armaların üzerinde bulunup onları kısmen gizleyen (hanedan arması) overall s.
ölüm onları ayırıncaya kadar until death do them part zf.
Phrases
onları yükseğe as hang'em high expr.
Proverb
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! If you can't beat them, join them!
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! If you can't beat 'em, join 'em!
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl If you can't lick 'em, join 'em
Colloquial
onları ilgilendirmez none of their business expr.
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl if you can't beat 'em expr.
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl if you can't beat 'em expr.
bitir onları sock it to them expr.
Idioms
jüri üyeleri karar çoğunluğunu sağlayamadıklarında hakimin veya yargıtayın onları bir karar vermeye yönlendirmesi dynamite charge i.
Speaking
ben onları çok seviyorum I love them very much expr.
babası onları beraber yakalamış his father caught them together expr.
ben onları oyalarım I'll hold them off expr.
ben de onları özledim I miss them too expr.
ben onları çok seviyorum I love them so much expr.
bu, onları mutlu eder/edecektir/edecek it will make them happy expr.
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl! If you can't beat them, join them! expr.
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl! If you can't beat 'em, join 'em! expr.
onları da özledim I miss them too expr.
onları burada bırakamayız we can't leave them here expr.
onları ziyarete gittik we visited them expr.
onları ziyaret ettik we visited them expr.
onları gülüşünle öldür kill them with your smile expr.
onları buldum sanırım I think I found them expr.
onları gördünüz mü? did you see them? expr.
onları gaza getir get them fired up expr.
onları anlayabiliyorum I can understand them expr.
onları tanımıyorsun bile you don't even know them expr.
onları şimdiden özledim I miss them already expr.
onları şaşırttı it took them by surprise expr.
lütfen durdur onları please make them stop expr.
lütfen onları durdur please make them stop expr.
onları seviyorum I love them expr.
onları şaşkınlığa düşürdü it took them by surprise expr.
onları özel yapan ne? what makes them special? expr.
onları hiç görmemiş she's never seen them expr.
onları özel yapan nedir? what makes them special? expr.
onları görmelisin you have to see them expr.
onları görmelisin you should see them expr.
onları ben davet etmedim I didn't invite them expr.
onları benden almaya çalışırsan çiğ çiğ yerim seni if you try to get them away from me i'll eat you alive expr.
onları bayağı etkilemiş olmalısın you must've made quite an impression expr.
onları uyandırmalı mıyız? should we wake them up? expr.
onları asla dinleme never listen to them expr.
onları her şeyden koruyamazsın you cannot protect them from everything expr.
onları gördün mü? did you see them? expr.
siz devam edin ben onları oyalarım keep going I'll hold them off expr.
sanırım buldum onları I think I found them expr.
sen devam et ben onları oyalarım keep going I'll hold them off expr.
yıllardır tanırım onları I have known them for years expr.
(üçüzleri vb) onları ayırt edemiyorum I can't tell them apart expr.
Trade/Economic
döviz kuru kotasy onları exchange rate quotations i.
konjonktürün daralma döneminde firmaların emeği tam kapasite çalıştırmamalarına karşın onları işte tutmaları ve görevlerine son vermemeleri labor hoarding i.
grev yapan işçiler arasında karışıklık yaratarak onları haksız duruma düşürmeye çalışan kimse goon i.
Politics
vatandaşların, yaşadıkları yerde gerçekleşecek ve onları olumsuz etkileyecek uygulamalara itiraz etmesi nimbyism i.
engellilere günlük yaşam deneyimlerini onları toplumdan izole etmeden sunma politikası normalization i.
bir zümrenin düşmanı olduğu başka bir zümreden bilgi sızdırmak, onları dağıtmak veya tamamen ele geçirmek amacıyla içlerine adamlarını yerleştirmesi entryism i.
Technical
iki veya üç değerli vanadyum kapsayan kimyasal bileşiklere ait veya onları belirten vanadous s.
Computer
birbirine bağlı birçok unsurun aynı anda bilgileri işleyerek geçmiş öğrenme biçimlerini uyarladığı ve dolayısıyla onları öğrendiği cihaz veya yazılım programı neural net i.
konum bilgilerinize göre size yakınlardaki pokemonları haber verip onları yakalamanıza olanak tanıyan, niantic tarafından geliştirilen ve the pokémon company tarafından yayımlanan, iOS ve Android tabanlı artırılmış gerçeklik oyunu pokemon go i.
Textile
üretimi tamamlanmış giysilerin defolu olup olmadığını inceleyen, sarkan ipliklerini kesen, lekeli kısımlarını temizleyen ve onları katlayan veya asan çalışan folder i.
Marine
gemi direklerinin konumlarını belirlemede ve onları yerleştirmede kullanılan bilimsel ilkeler ve mekanik yöntemler masting i.
Medical
nötrofillerin onları çeken veya iten bir madde ile uyarımı neutrotaxis i.
Physiology
bakteriyel hücrelerle birleştiğinde hücrelerin parçalanmasına neden olarak onları yok eden bir antikor bacteriolysin i.
Biology
spermatosporun spermatoblasta dönüşmeyip onları taşıyan bölümü blastophore i.
Biochemistry
kan serumunda bulunup istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getiren bir antikor opsonin i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonisation i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonization i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonisation i.
Marine Biology
güney amerika'da yaşayan ve hayvanlara saldırıp onları tamamen tüketen küçük tatlı su balıklarına verilen ad pirana i.
su yosunlarının arasında yaşayıp onları taklit eden birtakım derin deniz yumuşakçalarını içeren bir cins scyllaea i.
Literature
film ve edebiyatta birçok konuda yeteneği olan fakat onları gerçekçi bir şekilde elde edebilecek pratiğe/deneyime sahip olmayan idealize edilmiş kadın karakter mary sue i.
hayvanların zihnine girip onları kontrol eden kimse warg i.
hayvanların zihnine girip onları kontrol etme warging i.
History
eskiden sabahları ev ev dolaşıp işçilerin yatak odalarının pencerelerini tıklatarak onları uyandırmakla görevli kimse knocker-up [uk] i.
yabancıların antik sparta'da ikametini yasaklayan ve onları sınır dışı eden bir uygulama xenelasia i.
Religious
mesih'in insanların günahlarını yüklenip onları kurtarmaktan duyduğu aşırı memnuniyet treasury of merits i.
Philosophy
yeni görüşlere ilgi duyan ve onları benimseyen kimse neologian i.
Military
dost birliklerin üzerinden onları tehlikeye atmaksızın ateş açılabilecek asgari yükseklik elevation of security i.
Hunting
av köpeklerine işaret veren ya da onları geri çağıran düdük sesi recheat i.
av köpeklerine işaret vermek ya da onları geri çağırmak için düdük çalmak recheat f.
Engineering
elektrik sinyallerini kullanarak nöronların davranışını modelleyen ve onları bir şekilde işleyen elektronik bileşen neuristor i.
Slang
bir pozisyona aday olan ve insanlarla bire bir görüşüp, tanışıp, onları dinleyen politikacı flesh-presser i.
bir pozisyona aday olan ve insanlarla bire bir görüşüp, tanışıp, onları dinleyen politikacı palm-presser i.
Star Wars
onları yine yeneceğiz we will beat them again expr.