iyi bilmek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

iyi bilmek



"iyi bilmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iyi bilmek master f.
iyi bilmek know well f.
Idioms
iyi bilmek be well aware of (something) f.
iyi bilmek be in the know f.
Archaic
iyi bilmek wis f.

"iyi bilmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 86 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeyi çok iyi bilmek have something at one's fingertips f.
bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek have a working knowledge of f.
-i iyi bilmek be familiar with f.
çok iyi bilmek know something by heart f.
çok iyi bilmek know by heart f.
bir şeyi yapmayı iyi bilmek have a good command of something f.
bir şeyi çok iyi bilmek know something very well f.
(belirli bir alfabe, dil) yazılı iletişim kuracak kadar iyi bilmek write f.
Colloquial
ne yaptığını iyi bilmek know what (one) is about f.
ne yaptığını iyi bilmek know what you are about f.
ne yaptığını iyi bilmek know what you’re doing f.
çok iyi bilmek know inside out f.
-i çok iyi bilmek be well aware that... f.
kendin için neyin iyi olduğunu bilmek know what's good for you f.
çok iyi (bilmek/tanımak) only too well expr.
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak) only too well expr.
Idioms
(bir şeyi) iyi bilmek know (one's) beans f.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know (one's) way about f.
(bir şeyin işleyişini) iyi bilmek/anlamak know (one's) way about f.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know your way about (something) f.
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek know your way around (something) f.
bir şeyi yapmamak gerektiğini (birinden daha iyi) bilmek know better than to do something f.
bir şeyi çok iyi bilmek know something through and through f.
bir konuyu gayet iyi bilmek have something hung up and salted f.
çok iyi bilmek have at one's fingertips f.
çok iyi bilmek know something backwards f.
çok iyi bilmek have a head for f.
çok iyi bilmek know where all the bodies are buried f.
çok iyi bilmek know something backwards and forwards f.
çok iyi bilmek have something at one's fingertips f.
çok iyi bilmek know something inside out f.
çok iyi bilmek know something forwards and backwards f.
işini iyi bilmek know one's stuff f.
işini iyi bilmek know one's onions f.
işini iyi bilmek be with it f.
işini iyi bilmek be on the ball f.
işini iyi bilmek know the score f.
işi iyi bilmek know one's stuff f.
işini iyi bilmek know what's going on f.
işini iyi bilmek know what's what f.
ne söyleyeceğini iyi bilmek push somebody's buttons f.
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek) wrote the book on something f.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have one's finger on the pulse f.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek keep one's finger on the pulse f.
ne söyleyeceğini iyi bilmek know what buttons to push f.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know something only too well f.
çok iyi bilmek know full well f.
bir şeyi çok iyi bilmek have/know/get something off pat f.
bir şeyi çok iyi bilmek have something off pat f.
bir şeyi çok iyi bilmek have something down pat f.
çok iyi ve ayrıntılı bilmek know like a book f.
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek know (something) like the palm of (one's) hand f.
bir şeyi iyi bilmek know the time of day f.
ne yaptığını iyi bilmek know what you're doing/about f.
çok iyi ve ayrıntılı bilmek know like a book f.
bir şeyi iyi bilmek be well aware of something f.
(birini/bir şeyi) iyi bilmek be wise to (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) iyi bilmek be/get wise to somebody/something f.
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek get (one's) number f.
'-i yapmayı iyi bilmek have a good command of f.
bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek have a working knowledge of something f.
gayet iyi bilmek have hung up and salted f.
bir şeyi çok iyi bilmek have something at your fingertips f.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have your finger on the pulse f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek get (something) down pat f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek have (something) down pat f.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek have/keep your finger on the pulse f.
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek know (all) too well f.
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak know (someone or something) inside out f.
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek know (someone or something) through and through f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) backward [us] f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) backward and forward [us] f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) forward and backward [us] f.
(bir şeyi) çok iyi bilmek know (something) inside and out f.
çok iyi bilmek know backwards and forwards f.
çok iyi bilmek know forwards and backwards f.
çok iyi bilmek know like the palm of hand f.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know only too well f.
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek know only too well f.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something backwards [uk] f.
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak know somebody/something inside out f.
bir şeyi çok iyi bilmek know something like the back of your hand f.
işi iyi bilmek know stuff f.
işini iyi bilmek know your onions [old-fashioned] [uk] f.
işini iyi bilmek know your stuff f.
ne yapacağını iyi bilmek know your way about/around f.