Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
iyi bilmek
"iyi bilmek"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
iyi bilmek
master
f.
2
Genel
iyi bilmek
know well
f.
Idioms
3
Deyim
iyi bilmek
be well aware of (something)
f.
4
Deyim
iyi bilmek
be in the know
f.
Archaic
5
Eski Kullanım
iyi bilmek
wis
f.
"iyi bilmek"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 86 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
f.
2
Genel
bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
have a working knowledge of
f.
3
Genel
-i iyi bilmek
be familiar with
f.
4
Genel
çok iyi bilmek
know something by heart
f.
5
Genel
çok iyi bilmek
know by heart
f.
6
Genel
bir şeyi yapmayı iyi bilmek
have a good command of something
f.
7
Genel
bir şeyi çok iyi bilmek
know something very well
f.
8
Genel
(belirli bir alfabe, dil) yazılı iletişim kuracak kadar iyi bilmek
write
f.
Colloquial
9
Konuşma Dili
ne yaptığını iyi bilmek
know what (one) is about
f.
10
Konuşma Dili
ne yaptığını iyi bilmek
know what you are about
f.
11
Konuşma Dili
ne yaptığını iyi bilmek
know what you’re doing
f.
12
Konuşma Dili
çok iyi bilmek
know inside out
f.
13
Konuşma Dili
-i çok iyi bilmek
be well aware that...
f.
14
Konuşma Dili
kendin için neyin iyi olduğunu bilmek
know what's good for you
f.
15
Konuşma Dili
çok iyi (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
16
Konuşma Dili
hem de çok iyi/yakından (bilmek/tanımak)
only too well
expr.
Idioms
17
Deyim
(bir şeyi) iyi bilmek
know (one's) beans
f.
18
Deyim
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek
know (one's) way about
f.
19
Deyim
(bir şeyin işleyişini) iyi bilmek/anlamak
know (one's) way about
f.
20
Deyim
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek
know your way about (something)
f.
21
Deyim
(bir yeri, yapıyı, alanı) iyi tanımak/avucunun içi gibi bilmek
know your way around (something)
f.
22
Deyim
bir şeyi yapmamak gerektiğini (birinden daha iyi) bilmek
know better than to do something
f.
23
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
know something through and through
f.
24
Deyim
bir konuyu gayet iyi bilmek
have something hung up and salted
f.
25
Deyim
çok iyi bilmek
have at one's fingertips
f.
26
Deyim
çok iyi bilmek
know something backwards
f.
27
Deyim
çok iyi bilmek
have a head for
f.
28
Deyim
çok iyi bilmek
know where all the bodies are buried
f.
29
Deyim
çok iyi bilmek
know something backwards and forwards
f.
30
Deyim
çok iyi bilmek
have something at one's fingertips
f.
31
Deyim
çok iyi bilmek
know something inside out
f.
32
Deyim
çok iyi bilmek
know something forwards and backwards
f.
33
Deyim
işini iyi bilmek
know one's stuff
f.
34
Deyim
işini iyi bilmek
know one's onions
f.
35
Deyim
işini iyi bilmek
be with it
f.
36
Deyim
işini iyi bilmek
be on the ball
f.
37
Deyim
işini iyi bilmek
know the score
f.
38
Deyim
işi iyi bilmek
know one's stuff
f.
39
Deyim
işini iyi bilmek
know what's going on
f.
40
Deyim
işini iyi bilmek
know what's what
f.
41
Deyim
ne söyleyeceğini iyi bilmek
push somebody's buttons
f.
42
Deyim
kitabını yazmış olmak (çok iyi bilmek)
wrote the book on something
f.
43
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have one's finger on the pulse
f.
44
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
keep one's finger on the pulse
f.
45
Deyim
ne söyleyeceğini iyi bilmek
know what buttons to push
f.
46
Deyim
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know something only too well
f.
47
Deyim
çok iyi bilmek
know full well
f.
48
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have/know/get something off pat
f.
49
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something off pat
f.
50
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something down pat
f.
51
Deyim
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
f.
52
Deyim
(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek
know (something) like the palm of (one's) hand
f.
53
Deyim
bir şeyi iyi bilmek
know the time of day
f.
54
Deyim
ne yaptığını iyi bilmek
know what you're doing/about
f.
55
Deyim
çok iyi ve ayrıntılı bilmek
know like a book
f.
56
Deyim
bir şeyi iyi bilmek
be well aware of something
f.
57
Deyim
(birini/bir şeyi) iyi bilmek
be wise to (someone or something)
f.
58
Deyim
(birini/bir şeyi) iyi bilmek
be/get wise to somebody/something
f.
59
Deyim
(birini) çok iyi anlamak/tanımak/bilmek
get (one's) number
f.
60
Deyim
'-i yapmayı iyi bilmek
have a good command of
f.
61
Deyim
bir şeyi iyi kötü kullanabilecek kadar bilmek
have a working knowledge of something
f.
62
Deyim
gayet iyi bilmek
have hung up and salted
f.
63
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
have something at your fingertips
f.
64
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have your finger on the pulse
f.
65
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
get (something) down pat
f.
66
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
have (something) down pat
f.
67
Deyim
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
have/keep your finger on the pulse
f.
68
Deyim
(hepsini/her şeyi) çok iyi bilmek
know (all) too well
f.
69
Deyim
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek/tanımak
know (someone or something) inside out
f.
70
Deyim
(birini/bir şeyi) çok iyi bilmek
know (someone or something) through and through
f.
71
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward [us]
f.
72
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) backward and forward [us]
f.
73
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) forward and backward [us]
f.
74
Deyim
(bir şeyi) çok iyi bilmek
know (something) inside and out
f.
75
Deyim
çok iyi bilmek
know backwards and forwards
f.
76
Deyim
çok iyi bilmek
know forwards and backwards
f.
77
Deyim
çok iyi bilmek
know like the palm of hand
f.
78
Deyim
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek
know only too well
f.
79
Deyim
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek
know only too well
f.
80
Deyim
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something backwards [uk]
f.
81
Deyim
birini/bir şeyi çok iyi bilmek/tanımak
know somebody/something inside out
f.
82
Deyim
bir şeyi çok iyi bilmek
know something like the back of your hand
f.
83
Deyim
işi iyi bilmek
know stuff
f.
84
Deyim
işini iyi bilmek
know your onions [old-fashioned] [uk]
f.
85
Deyim
işini iyi bilmek
know your stuff
f.
86
Deyim
ne yapacağını iyi bilmek
know your way about/around
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of iyi bilmek
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy