in pocket - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in pocket

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"in pocket" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
in pocket expr. cepte
in pocket expr. cebe koymuş
in pocket expr. cebinde para olan
in pocket expr. cebi dolu

"in pocket" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 140 sonuç

İngilizce Türkçe
General
be in pocket f. kar etmek
have somebody in one's pocket f. parmağında oynatmak
put someone in one's pocket f. parmağında oynatmak
put money in one's pocket f. cebine para koymak (harçlık vb.)
put one's hand in one's pocket f. elini cebine sokmak
put one's hand in one's pocket f. elini cebine koymak
in his/her/your pocket zf. cebinde
Colloquial
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördüğüne mi heyecanlandın
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde muz, silah, salatalık mı taşıyorsun yoksa beni gördüğüne çok mu sevindin
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördün diye ereksiyon mu oldun
Idioms
pill-in-the-pocket i. yanında ilaç taşıma
pill-in-the-pocket i. yanında reçeteli ilacını taşıma
pill-in-the-pocket i. bir belirti olduğunda almak üzere yanında ilaç taşıma
pill-in-the-pocket i. bir belirti olması halinde almak üzere ilacını cebinde taşıma
pill-in-the-pocket i. sürekli ilaç taşıma
have money burning a hole in (one's) pocket f. para harcama isteği duymak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebindeki/elindeki parayı tutamamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebinde para durmamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. har vurup harman savurmak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
carry a rope in (one's) pocket f. (kağıt oyunlarında) şanslı olmak
carry a rope in (one's) pocket f. (kağıt oyunlarında) ballı olmak
be in someone's pocket f. birinin avucunun içinde/parmağında oynatılıyor olmak
have someone in one's pocket f. birini parmağında oynatmak
live in someone's pocket f. biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
be in the pocket of someone f. birinin kontrolünde/etkisi altında olmak
be in somebody's pocket f. birinin avucunun içinde/parmağında oynatılıyor olmak
be in somebody's pocket f. birinin kontrolünde/etkisi altında olmak
be in someone's pocket f. birinin kontrolünde/etkisi altında olmak
have someone in one's pocket f. birini avucunun içine almak
live in someone's pocket f. biriyle iç içe olmak
be in one's pocket f. birinin kontrolünde olmak
live in someone's pocket f. birisine maddi yönden bağımlı olmak
be in the pocket of someone f. birinin avucunun içinde/parmağında oynatılıyor olmak
have something burning a hole in your pocket f. cebi delik olmak
have a death adder in one's pocket f. cebinde akrep olmak
put one's hand in one's pocket f. cüzdanına davranmak
have a death adder in one's pocket f. cebinde akrep beslemek
be in one's pocket f. denetimi altında olmak
money burns a hole in someone's pocket f. cebi delik olmak
have a death adder in one's pocket f. günahını vermemek
money burns a hole in someone's pocket f. eline geçen parayı hemen harcayan birisi olmak
put your hand in your pocket f. hayır kurumuna vb bağışta bulunmak
put one's hand in one's pocket f. elini cebine atmak
burn a hole in the pocket f. para suyunu çekmek
have someone in one's pocket f. (biri) cebinde/avucunun içinde olmak
be in the pocket f. ritmik olarak tamamlayıcı olmak
be in the pocket f. ritmik olarak birbirini bütünlemek
be burning a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
be burning a hole in (one's) pocket f. cebinde durmamak
be burning a hole in (one's) pocket f. çarçur olmak
be burning a hole in (one's) pocket f. elinden/cebinden akıp gitmek
be burning a hole in (one's) pocket f. elinden/cebinden uçup gitmek
be burning a hole in (one's) pocket f. suyunu çekmek
be burning a hole in (one's) pocket f. nereye harcayacağını şaşırmak
be burning a hole in (one's) pocket f. harcamak için yanıp tutuşmak
be burning a hole in your pocket f. cebi delik olmak
be burning a hole in your pocket f. cebinde durmamak
be burning a hole in your pocket f. çarçur olmak
be burning a hole in your pocket f. elinden/cebinden akıp gitmek
be burning a hole in your pocket f. elinden/cebinden uçup gitmek
be burning a hole in your pocket f. suyunu çekmek
be burning a hole in your pocket f. nereye harcayacağını şaşırmak
be burning a hole in your pocket f. harcamak için yanıp tutuşmak
be in pocket [uk] f. kar etmek/zararda olmak
be in pocket [uk] f. cebinde para kalmak/parasız kalmak
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) parasını/elindekini avucundakini/cebindekini tüketmek
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) ceplerini boşatmak
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) parasının suyunu çektirmek
have in pocket f. parmağında oynatmak
have in pocket f. avucunun içine almak
have in pocket f. tamamen kontrolü altında olmak
live in (one's) pocket f. biriyle iç içe olmak
live in (one's) pocket f. biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
live in (one's) pocket f. dip dibe yaşamak/çalışmak
live in (one's) pocket f. etle tırnak gibi olmak
live in (one's) pocket f. içtikleri su ayrı gitmemek
live in (one's) pocket f. yapışık ikizler gibi yaşamak
live in (one's) pocket f. birisine maddi yönden bağımlı olmak
money burns a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in (one's) pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in (one's) pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in (one's) pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in (one's) pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in (one's) pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
money burns a hole in pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
money burns a hole in your pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in your pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in your pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in your pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in your pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in your pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
put your hand in your pocket [uk] f. elini cebine atmak
put your hand in your pocket [uk] f. para vermek/harcamak
in one's pocket expr. avucunun içinde
have something burning a hole in your pocket expr. harcanacak para cepte durmaz
in one's pocket expr. nüfuzu altında
in (one's) hip pocket expr. (birinin) kontrolünde
in (one's) hip pocket expr. (birinin) maşası olmuş
in (one's) hip pocket expr. (birinin) avucunun içinde
in the hip pocket of (someone) expr. (birinin) kontrolünde
in the hip pocket of (someone) expr. (birinin) maşası olmuş
in the hip pocket of (someone) expr. (birinin) avucunun içinde
in someone's hip pocket [us] expr. tamamen birinin kontrolünde
in someone's hip pocket [us] expr. avucunun içinde
in one's pocket expr. yakınlık içinde
in one's pocket expr. karşılıklı güven içerisinde
in one's pocket expr. müşterek
in (one's) pocket expr. (birinin) kontrolünde
in (one's) pocket expr. (birinin) cebinde/avucunda
in somebody's pocket expr. birinin avucunun içinde
in somebody's pocket expr. birinin kontrolünde
in somebody's pocket expr. birinin etkisinde
in somebody's pocket expr. birinin nüfuzu altında
in someone's pocket expr. birinin avucunun içinde
in someone's pocket expr. birinin kontrolünde
in someone's pocket expr. birinin etkisinde
in someone's pocket expr. birinin nüfuzu altında
in the pocket of (someone) expr. (birinin) avucunun içinde
in the pocket of (someone) expr. (birinin) kontrolünde/etkisi altında
in the pocket of (someone) expr. (birinin) maşası olmuş
Speaking
do you have anything in your pocket? expr. cebinde bir şey var mı?
what did you just put in your pocket? expr. ne koydun cebine sen?
I am in pocket expr. kardayım
Slang
piss in someone's pocket f. aldatmaya çalışmak
piss in someone's pocket f. kandırmak
piss in someone's pocket f. kerizlemek
piss in (one's) pocket [australia] f. (birini) aldatmaya çalışmak
piss in (one's) pocket [australia] f. (birini) kandırmaya çalışmak
piss in (one's) pocket [australia] f. (birini) pohpohlamak
piss in (one's) pocket [australia] f. (birine) yalakalık yapmak
is that a (something) in your pocket, or are you just happy to see me? [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördüğüne mi heyecanlandın?
is that a (something) in your pocket, or are you just happy to see me? [cliché] expr. cebinde muz, silah, salatalık mı taşıyorsun yoksa beni gördüğüne çok mu sevindin?
is that a (something) in your pocket, or are you just happy to see me? [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördün diye ereksiyon mu oldun?