grace - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

grace

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"grace" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 73 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
grace i. lütuf
grace i. zarafet
grace i. nezaket
grace i. incelik
General
grace i. gufran
grace i. inayet
grace i. istek
grace i. güzellik
grace i. fazilet
grace i. kerem
grace i. (allah'a özgü) inayet
grace i. zariflik
grace i. incelik
grace i. saygınlık
grace i. heves
grace i. şükran duası (yemekten önce/sonra söylenen)
grace i. merhamet
grace i. mağfiret
grace i. mühlet
grace i. ertelenme süresi
grace i. kanuni süre
grace i. letafet
grace i. erdem
grace i. nezaket
grace i. rahmet
grace i. görgü
grace i. şükran duası
grace i. süre
grace i. kayra
grace i. güçlü birinin yaptığı özel iyilik
grace i. ayrıcalık
grace i. torpil
grace i. imtiyaz
grace i. imtiyaz sağlayan faaliyet veya başarı
grace i. etkileme amaçlı hareketler
grace i. etkileme amaçlı görünüm
grace i. yapmacıklık
grace i. çekicilik
grace i. cazibe
grace i. (hareket, ifade) ahenk
grace i. bir kurumun yönetim kurulunun verdiği teklif, karar veya oy
grace i. düşüncelilik
grace i. yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan biri
grace i. yunan mitolojisinde güzelliği temsil eden üç kardeş tanrıçadan birine benzeyen kimse
grace i. (abd'nin kentucky eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
grace i. (abd'nin mississippi eyaletinde) belediyeye ait olmayan topluluk
grace i. tanrı'nın insanlara verdiği güç
grace i. ahlaki güç
grace f. süslemek
grace f. lütfetmek
grace f. teşrif etmek
grace f. bezemek
grace f. şereflendirmek
grace f. onurlandırmak
grace f. şeref vermek
grace f. onur vermek
grace f. donatmak
grace f. güzellik katmak
grace f. şıklık katmak
grace f. cazibe katmak
Trade/Economic
grace i. alınan bir borcun geri ödenmeye başlanılmadan önce karşılıklı anlaşma ile geçmesi kabul edilen süre
Law
grace i. (yasa yürütücüsü) bağışlama
grace i. (temyiz mahkemesinin tanıdığı) imtiyaz
grace i. kanuni af
Education
grace i. (ingiliz üniversitelerinde) diploma izni
grace i. üniversite yönetim kurulunun diploma verme kararı
Philosophy
grace i. kayra
Geography
grace i. idaho eyaletinde şehir
Card
grace i. normalde kurallara aykırı olan özel hareket
Music
grace f. (besteyi) süslemek
Archaic
grace i. merhamet
grace i. hoşgörü
grace i. affedicilik

"grace" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 200 sonuç

İngilizce Türkçe
General
god's mercy and grace i. rahmet
act of grace i. af
act of grace i. bağışlama
grace note i. ilave nota
grace cup i. son içki ve kadehi
his grace i. ekselansları
coup de grace i. ölüm acısına son veren darbe
grace manifestation i. cilve
year of grace i. bağış yılı
saying grace i. yemek masasında edilen dua
the grace of Allah i. Allah'ın izni
grace period i. mühlet
divine grace i. ilahi lütuf
saying grace i. yemek masasında dua etme
coup de grace i. son darbe
state of grace i. kendini tanrı'ya emanet etme hali
grace [obsolete] i. fayda sağlayan etkinlik
grace [obsolete] i. fayda sağlayan güç
grace [obsolete] i. güzel olan şey
grace [obsolete] i. süs
grace [obsolete] i. müzikal süs
the grace i. oyuncuların iki sopayla çember atıp yakaladığı bir oyun
grace cup i. bir yemekteki son kadeh tokuşturma
grace note i. gereksiz süsleme
grace note i. gereksiz eklenti
grace note i. özelliği bakımından ilave notaya benzeyen şey
saving grace i. kurtarıcı özellik
fall from grace f. suç işlemek
fall from grace f. gözden düşmek
fall from grace f. itibarını yitirmek
fall from grace f. itibarı yerle bir olmak
fall from someone's grace f. gözünden düşmek
fall from grace f. popülerliğini yitirmek
lapse from grace f. saygınlığını yitirmek
lapse from grace f. itibarını yitirmek
lapse from grace f. gözden düşmek
say grace f. yemeklerden önce ve sonra dua etmek
say grace f. yemek masasında dua etmek
grace someone with one's presence f. teşrif buyurmak
buy grace in heaven f. endüljans almak
say grace (prayer said before meal) f. yemek için şükür duası etmek
say grace f. yemek için şükür duası etmek
take heart of grace f. cesaret almak
fall from grace f. önceden işlediği suçu tekrar işlemek
fall from grace f. düzelmişken yine eski kötü tavrına dönmek
grace [obsolete] f. (birine karşı) lütufkar olmak
grace [obsolete] f. fayda sağlamak
grace [obsolete] f. müsamaha göstermek
grace [obsolete] f. memnun etmek
grace [obsolete] f. hoşnut etmek
fell from grace s. gözden düşen
when they grace us with their presence zf. teşrif buyurduklarında
your grace expr. ingiltere'de dük, düşes gibi soylulara yönelik bir hitap kelimesi
Phrasals
grace with (something) f. (bir şeyi) şereflendirmek
grace with (something) f. (bir şeyi) teşrifiyle şereflendirmek
grace with (something) f. gelişiyle (bir şeyi) onurlandırmak
grace with (something) f. (bir şeye) teşrif etmek/buyurmak
grace with (something) f. (bir şeyi) güzelleştirmek
grace with (something) f. (bir şeye) renk katmak
grace with (something) f. (bir şeyi) süslemek
grace with (something) f. (bir şeye) güzellik katmak
grace something with something f. bir şeyi bir şeyle güzelleştirmek
grace something with something f. bir şeye bir şeyle renk katmak
grace something with something f. bir şeyi bir şeyle süslemek
grace something with something f. bir şeyi varlığıyla güzelleştirmek
grace something with something f. bir şeye varlığıyla renk katmak
grace something with something f. bir şeyi varlığıyla onurlandırmak
grace with f. ile onurlandırmak
grace with f. ile şereflendirmek
grace with f. ile onur vermek
grace with f. ile şeref vermek
grace with f. ile onore etmek
grace with f. ile süslemek
grace with f. ile dekore etmek
grace with f. ile güzelleştirmek
grace with f. ile renk katmak
grace with f. ile bezemek
grace with f. ile donatmak
Phrases
by the grace of Allah expr. Allah'ın izni ile
with a good or bad grace expr. isteyerek veya istemeyerek
your grace expr. majesteleri
by the grace of god expr. tanrının yardımıyla
in case they grace us with their presence expr. teşrif buyurmaları halinde
Proverb
there but for the grace of god go I çok şükür benim başıma gelmedi
there but for the grace of god go I (baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
tuesday's child is full of grace (monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuklar nurludur
tuesday's child is full of grace (monday's child adlı ninniden hareketle) salı günü doğan çocuk nazik, zarif, ince ve sevimli olur
Colloquial
fall from grace f. çaptan düşmek
fall from grace f. gözden düşmek
fallen from grace s. gözden düşmüş
fallen from grace expr. çaptan düşmüş
but for the grace of god expr. tanrı'ya şükür
but for the grace of god expr. allah'a şükür
but for the grace of god expr. şükürler olsun
Idioms
a saving grace i. durumu kurtaran iyi özellik
a saving grace i. durumu kurtaran şey
grace someone with one's presence f. birini teşrifiyle şereflendirmek
fall from grace f. çaptan düşmek
grace someone with one's presence f. gelişiyle birini onurlandırmak
fall from grace f. gözden düşmek
lapse from grace f. gözden düşmek
with a good grace f. istekli olarak
fall from grace f. itibarını yitirmek
fall from grace f. iyi durumunu kaybetmek
fall from grace f. saygınlığını yitirmek
fall from grace f. suç işlemek
fall from grace f. yanılgıya düşmek
fall from grace f. yanlış yapmak
have the (good) grace to (do something) f. (bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
have the (good) grace to (do something) f. (bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
have the (good) grace to (do something) f. (bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
have the (good) grace to (do something) f. özür dileme vs. kibarlığını göstermek
have the (good) grace to do something f. (bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
have the (good) grace to do something f. (bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
have the (good) grace to do something f. (bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
have the (good) grace to do something f. özür dileme vs. kibarlığını göstermek
grace someone or something with one's presence f. birini/bir şeyi teşrifiyle şereflendirmek
grace someone or something with one's presence f. gelişiyle birini/bir şeyi onurlandırmak
grace with presence f. gelişiyle onurlandırmak
grace with presence f. teşrifiyle şereflendirmek
grace with presence f. teşrif buyurmak
have the grace to do something f. bir şeyi yapma nezaketini göstermek
have the grace to do something f. bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak
have the grace to do something f. bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
have the grace to do something f. kibarlığını göstermek
with a bad grace expr. gönülsüz olarak
with a good grace expr. gönüllü olarak
with a good grace expr. içtenlikle
with a bad grace expr. içten olmadan
with a bad grace expr. istemeyerek
with a bad grace expr. isteksiz şekilde
with a good grace expr. isteyerek
by the grace of god expr. tanrı'ın izniyle
by the grace of god expr. allah'ın/tanrı'nın lütfuyla
there but for the grace of god expr. çok şükür benim başıma gelmedi
there but for the grace of god expr. (baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
with bad grace expr. gönülsüz olarak
with bad grace expr. içten olmadan
with bad grace expr. isteksiz şekilde
with bad grace expr. istemeyerek
with bad grace expr. düşmanlıkla
with bad grace expr. kabalıkla
with good grace expr. istekli olarak
with good grace expr. gönüllü olarak
with good grace expr. isteyerek
with good grace expr. içtenlikle
Trade/Economic
grace period i. atıfet günleri
days of grace i. atıfet günleri
days of grace i. bağışlama günleri
year of grace i. bağış yılı
grace period i. bağışlama günleri
grace period i. borç ödemesiz ön süre
period of grace i. borcun ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
period of grace i. bir borcun ödenmeye başlanmadan önce geçmesi kararlaştırılan süre
grace period i. borcun geri ödenmeye başlamasından önce tanınan ödemesiz dönem
period of grace i. borçluya borcunu ödemesi için tanınan ek süre
days of grace i. diyet günleri
grace period i. hoşgörü süresi
grace period i. kanuni süre
year of grace i. kredi ödemesiz sene
year of grace i. kredi ödemesinin yapılmayacağı sene
period of grace i. kredinin geri ödenmediği dönem
days of grace i. ödeme tarihi gelmiş olan bir borç için verilen ek süre
days of grace i. ödeme süresi
days of grace i. ödeme mühleti
grace period i. ödemesiz süre
grace period i. ödemesiz dönem
date of grace i. senedin vadesinden sonra ödenmesi için borçluya tanınan ek süre
grace period i. vadesi gelen bir senedin ödenmesi için borçluya tanınan süre
prolonged grace period i. uzatılmış ön ödemesiz süre
grace period i. vade tarihinin bitiminden itibaren ödeme için tanınan ek kısa bir süre
days of grace i. vade tarihinden sonra tanınan kısa bir ek süre
days of grace i. zarar ve cezayı önlemek amacı ile verilen ek süre
grace period i. (kredi vb) ödemesiz dönem
Law
days of grace i. atıfet günleri
act of grace i. genel af
act of grace i. umumi af
days of grace i. vade geldikten sonra verilen ilave süre
Politics
grace-and-favour [uk] s. hükümdarın teşekkürlerini sunmak için birine ücretsiz kiraladığı (ev, daire)
Insurance
days of grace i. ödeme mühleti
Computer
grace logins i. parolasız oturum açma sayısı
grace logins i. yetkisiz oturum açma sayısı
grace logins expr. yetkisiz oturum açmaya izin ver
Astronomy
nancy grace roman space telescope i. nancy grace roman uzay teleskobu
Botanic
herb of grace i. sedef otu
herb grace i. ruta cinsinden olan hoş kokulu ve odunsu çeşitli ot veya çalılara verilen ad
herb grace i. çayırsedefine benzer yaprakları olan çeşitli bitkilere verilen ad
herb grace i. meyve veya kırmızı şarap tatlandırmak için dikkatli ölçülerde kullanılan yapraklar
History
pilgrimage of grace i. manastırların dağılmasına karşı çıkan bir ingiliz isyanı
Religious
year of grace i. milattan sonraki belirli bir yıl
grace of god i. tanrı'nın lütfu
day of grace i. mağfiret zamanı
fall from grace f. günah işlemek
fall from grace f. dinden çıkmak
fall from grace f. (hristiyanlık'ta) günah işleyerek tanrı'nın sevgisini kaybetmek
Geography
grace city i. kuzey dakota eyaletinde şehir
Music
grace note i. çarpma sesi olarak adlandırılan bir gitar tekniği
grace note i. çarpma
grace note i. çarpma notası
Latin
coup de grace i. öldürücü darbe