elephant - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

elephant

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"elephant" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
elephant i. fil

"elephant" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 174 sonuç

İngilizce Türkçe
General
elephant walk i. fil yürüyüşü
pink elephant i. düş
white elephant i. vaktiyle işe yarayan fakat şimdi dert olan bir şey
white elephant i. gereksiz şeyler
white elephant i. lüzumsuz şeyler
african elephant i. afrika fili
elephant apple i. filelması
white elephant i. artık sahibinin işine yaramayan bir şey
white elephant i. gereksiz eşya
elephant ear i. fil kulağı (bir tür bitki)
white elephant i. ıvır zıvır
white elephant i. kimseye yar olmayan şey
elephant tail i. fil kuyruğu
elephant training i. fil eğitimi
elephant trunk i. fil hortumu
elephant-foot vase i. fil ayağı vazo
elephant in the circus i. sirkteki fil
baby elephant i. yavru fil
big elephant i. büyük fil
elephant ear i. fil kulağı
white elephant i. beyaz fil şeklinde rozet veya amblem
double elephant paper i. büyük bir kağıt boyutu
pad elephant i. yük taşıma fili
elephant meat i. fil eti
elephant toothpaste i. fildişi macunu
eat like an elephant f. fil gibi yemek
Phrases
let's address the elephant in the room expr. şu bariz gerçeği bir ele alalım
let's address the elephant in the room expr. şu bariz gerçeği bir aradan çıkaralım
Colloquial
a white elephant i. beyaz fil
a white elephant i. elinde bulundurana sorundan başka bir şey sağlamayan şey
Idioms
the elephant in the corner i. görüp de görmezden gelinen
the elephant in the corner i. görmezden gelinen bariz gerçek
the elephant in the corner i. oralı olunmayan bariz konu
the elephant in the corner i. ortamdaki fil
the elephant in the corner i. odadaki fil
elephant in the room i. görmezden gelinen aşikar gerçek
elephant in the room i. kimsenin hakkında konuşmak istemediği aşikar sorun
pink elephant i. konuşulmayan bariz durum
the elephant in the corner i. dile getirilmesi zor gerçek
the elephant in the corner i. üstü kapatılan bir olay
the elephant in the corner i. görmezden gelinen gerçek
the elephant in the corner i. herkesin sus pus kesildiği konu
elephant ears i. füzenin üstündeki metal diskler
(the) elephant in the corner i. yokmuş gibi davranılan konu
(the) elephant in the corner i. olmamış gibi davranılan olay
(the) elephant in the corner i. lafı edilmekten kaçınılan durum
(the) elephant in the corner i. sözü/konusu açılmayan durum
(the) elephant in the corner i. sözü/konusu açılmak istenmeyen durum
(the) elephant in the corner i. herkesin bildiği kimsenin bahsetmek istemediği konu
(the) elephant in the corner i. apaçık ortada olan ama görmezden gelinen/üstü kapatılan durum
the elephant in the corner i. yokmuş gibi davranılan konu
the elephant in the corner i. olmamış gibi davranılan olay
the elephant in the corner i. lafı edilmekten kaçınılan durum
the elephant in the corner i. sözü/konusu açılmayan durum
the elephant in the corner i. sözü/konusu açılmak istenmeyen durum
the elephant in the corner i. herkesin bildiği kimsenin bahsetmek istemediği konu
the elephant in the corner i. apaçık ortada olan ama görmezden gelinen/üstü kapatılan durum
a white elephant i. çok para yiyip hiçbir işe yaramayan şey, bina, proje
a white elephant i. çok para harcanan fakat bir işe yaramayan şey, bina, proje
a white elephant i. pahalı ancak kullanımsız şey, bina, proje
a white elephant i. masrafları çok ve elden çıkarması zor olan işe yaramaz/kullanışsız mülk
a white elephant i. başa bela mülk
a white elephant i. büyük paralar harcanarak yapılmış ama atıl kalan şey
a white elephant i. büyük paralar harcanarak yapılmış ama artık ihtiyaç duyulmayan/işe yaramayan şey
baby elephant in the room i. görmezden gelinen aşikar gerçek
baby elephant in the room i. kimsenin hakkında konuşmak istemediği aşikar sorun
baby elephant in the room i. herkesin bildiği kimsenin bahsetmek istemediği konu
elephant in the corner i. görmezden gelinen aşikar gerçek
elephant in the corner i. kimsenin hakkında konuşmak istemediği aşikar sorun
elephant in the corner i. oralı olunmayan bariz konu
elephant in the corner i. ortamdaki fil
elephant in the corner i. odadaki fil
elephant in the corner i. dile getirilmesi zor gerçek
have a memory like an elephant f. derin bir hafızaya sahip olmak
have a memory like an elephant f. güçlü bir belleğe sahip olmak
have a memory like an elephant f. fil hafızalı olmak
see the elephant [us] f. görgüsü artmak
see the elephant [us] f. deneyim kazanmak
see the elephant [us] f. dünyayı deneyimlemek/görmek
see the elephant [us] f. göreceğini görmek
see the elephant [us] f. görmek geçirmek
see the elephant [us] f. hayat deneyimi kazanmak
see the elephant [us] f. muharebeye/savaşa girmek
see the elephant [us] f. çarpışmaya/çatışmaya girmek
see the elephant f. dünyayı deneyimlemek/görmek
see the elephant f. hayat deneyimi kazanmak
see the elephant f. görmek geçirmek
eat an elephant one bite at a time f. büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak
eat an elephant one bite at a time f. büyük bir hedefe adım adım ilerlemek
kill a fly with an elephant gun f. orantısız güç uygulamak
kill a fly with an elephant gun f. basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede güç kullanmak
kill a fly with an elephant gun f. basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede çaba harcamak
seen the elephant s. hayatı görmüş
seen the elephant s. görmüş geçirmiş
an elephant never forgets expr. filler asla unutmaz (birinin her şeyi hatırladığını dile getirmek için söylenir)
how do you eat an elephant? one bite at a time expr. büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
Speaking
do you want to see my impression of an elephant? expr. fil taklidimi görmek ister misin?
Technical
elephant trunk i. bükülebilir dökme borusu
elephant concrete pump i. dağıtıcı hortumlu beton pompası
elephant skin effect i. fil derisi oluşumu
elephant ear i. ince taneli yassı sünger
Computer
elephant search f. filler hakkında bilgi aramak
Automotive
elephant motor i. fil motor
Gastronomy
elephant ear i. palmiye yaprağı şeklinde puf böreği
elephant ear i. fil kulağı
elephant ear i. kızartılmış bir hamur tatlısı çeşidi
Biology
fossil elephant i. fosil fil
Marine Biology
southern elephant seal (mirounga leonina) i. güney deniz fili
northern elephant seal (mirounga angustirostris) i. kuzey deniz fili
elephant seal i. denizfili
sea elephant i. denizfili
sea elephant i. deniz fili
elephant seal i. deniz fili
sea elephant i. iri ayıbalığı
elephant seal i. iri ayıbalığı
elephant fish (callorhinchus milii) i. avustralya hayalet köpek balığı
elephant fish (callorhinchus milii) i. beyaz köpek balığı
Zoology
african elephant (loxodonta africana) i. afrika savan fili
african elephant i. afrika fili
indian elephant i. asya fili
white elephant i. beyaz hindistan fili
indian elephant i. beyaz hindistan fili
sea elephant i. denizfili
elephant seal i. denizfili
elephant seal i. fil foku
elephant shrew i. fil faresi
indian elephant i. hindistan fili
elephant trunk clam i. kral deniz tarağı
imperial elephant i. amerika'da yaşamış bilinen en büyük mamut
asian elephant (elaphas maximus) i. asya fili
asian elephant (elaphas maximus) i. güney ve güneydoğu asya'ya özgü, afrika fillerinden daha küçük kulakları olan bir fil
asiatic elephant i. asya fili
asiatic elephant i. güney ve güneydoğu asya'ya özgü, afrika fillerinden daha küçük kulakları olan bir fil
white elephant i. albino fil
straight-tusked elephant (palaeoloxodon antiquus) i. düz dişli fil
north african elephant i. kuzey afrika fili
african forest elephant i. afrika orman fili
african bush elephant i. afrika savan fili
pygmy elephant i. cüce fil
Botanic
elephant grass i. napier çimi
elephant grass i. napier otu
elephant grass i. fil otu
elephant grass i. uganda otu
elephant grass i. hayvan yemi olarak yetiştirilen uzun boylu, bol yapraklı bir afrika otu
elephant yam i. yumruları yenebilir, güneydoğu asya'ya (özellikle de filipinler'e) özgü, kötü kokulu bir bitki
elephant ear i. fil kulağı
elephant ear i. büyük gösterişli bazal yaprakları ve kırmızı meyveleri olan bir bitki cinsi
elephant ear i. fil kulağı
elephant grass i. kargı
elephant grass i. borulu org yapımında kullanılan odunsu saplı uzun boylu bir avrupa bitkisi
elephant garlic (allium ampeloprasum var. ampeloprasum) i. fil sarımsağı
elephant garlic (allium ampeloprasum var. ampeloprasum) i. pırasanın yakın akrabası olan yenilebilir bir bitki
elephant tree i. fil ağacı
elephant tree i. bursera cinsine ait, abd'nin güneybatısında yetişen küçük ağaç veya çalı türlerinin adı
elephant-tusk (proboscidea louisianica) i. şeytan pençesi
elephant-tusk (proboscidea louisianica) i. abd ve meksika'da yetişen, mor benekli büyük beyazımsı veya sarımsı yaprakları olan bir bitki
elephant ear (alocasia zebrina) i. fil kulağı bitkisi
Breeding
rogue elephant i. sürüden ayrılarak tek dolaşan kısır fil
Geography
elephant butte i. new mexico eyaletinde yerleşim yeri
Geology
elephant bed i. fil yatağı
elephant bed i. ingiltere, brighton'daki fil fosilleri
Military
elephant steel shelter i. büyük çelik sığınak
light elephant steel shelter i. orta boy çelik sığınak
Hunting
elephant gun i. fil silahı
elephant gun i. fil avlamak için kullanılan bir silah
Sport
elephant gun i. büyük dalgalarda kullanılan bir sörf tahtası
Cinema
the elephant man i. fil adam
Printery
elephant [brit] i. fil kağıdı
elephant folio i. en büyük boyutta kağıtla (yaklaşık 60 cm) basılmış kitap veya yayın
elephant paper i. fil kağıdı
Ornithology
elephant bird i. fil kuşu
Entomology
elephant beetle i. fil böceği
elephant beetle i. goliathus cinsinden olan çok büyük böceklere verilen ad
Slang
elephant hunt i. şirketin ekonomik gelişimini destekleyecek büyük bir ortak bulmaya çalışma