Geçmiş

difficult

"difficult" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 28 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	difficult s.	çetin
2	Yaygın Kullanım	difficult s.	zor
3	Yaygın Kullanım	difficult s.	zorlu
General
4	Genel	difficult s.	çatal
5	Genel	difficult s.	inatçı
6	Genel	difficult s.	geçimsiz
7	Genel	difficult s.	titiz
8	Genel	difficult s.	pürüzlü
9	Genel	difficult s.	müşkülpesent
10	Genel	difficult s.	zahmetli
11	Genel	difficult s.	güç
12	Genel	difficult s.	meşakkatli
13	Genel	difficult s.	huysuz
14	Genel	difficult s.	müşkül
15	Genel	difficult s.	kazık
16	Genel	difficult s.	ağır
17	Genel	difficult s.	belalı
18	Genel	difficult s.	zor beğenen
19	Genel	difficult s.	zor
20	Genel	difficult s.	güçbeğenir
21	Genel	difficult s.	anlaması zor
22	Genel	difficult s.	kafa karıştırıcı
23	Genel	difficult s.	belirsiz
24	Genel	difficult s.	elde etmesi zor
25	Genel	difficult s.	üretmesi zor
26	Genel	difficult s.	acıtan
27	Genel	difficult s.	utandıran
28	Genel	difficult s.	zorluklarla dolu

"difficult" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 179 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	making difficult i.	güçleştirme
General
2	Genel	difficult position i.	açmaz
3	Genel	making more difficult i.	ağırlaştırma
4	Genel	difficult times i.	zor zamanlar
5	Genel	difficult period i.	zor günler
6	Genel	difficult childhood i.	zor çocukluk
7	Genel	difficult situation i.	zor durum
8	Genel	difficult conditions i.	ağır şartlar
9	Genel	difficult person i.	zor insan
10	Genel	difficult decision i.	zor karar
11	Genel	difficult question i.	zor soru
12	Genel	a very difficult decision i.	çok zor bir karar
13	Genel	a difficult period i.	zorlu bir süreç
14	Genel	a difficult period i.	zorlu bir dönem
15	Genel	a difficult task i.	zor görev
16	Genel	a difficult mission i.	zor görev
17	Genel	a difficult situation i.	zor bir durum
18	Genel	difficult time i.	zor zaman
19	Genel	difficult job i.	zor iş
20	Genel	difficult condition i.	zor koşul
21	Genel	difficult condition i.	zor şart
22	Genel	a difficult job i.	zor bir meslek
23	Genel	difficult job i.	zor meslek
24	Genel	difficult profession i.	zor meslek
25	Genel	making difficult i.	güçleştirme
26	Genel	endure the difficult situation f.	zorluklara göğüs germek
27	Genel	get to be difficult f.	darlaşmak
28	Genel	find difficult f.	güç gelmek
29	Genel	become more difficult f.	ağırlaşmak
30	Genel	make more difficult f.	ağırlaştırmak
31	Genel	get difficult f.	zorlaşmak
32	Genel	find difficult f.	gücümsemek
33	Genel	achieve an extremely difficult objective f.	zoru başarmak
34	Genel	be stuck in a difficult situation f.	zor durumda kalmak
35	Genel	go through a difficult patch f.	çok çile çekmek
36	Genel	be difficult for f.	zor gelmek
37	Genel	find something difficult f.	ağır gelmek
38	Genel	put into a difficult situation f.	müşkül etmek
39	Genel	get into a difficult situation f.	müşkül olmak
40	Genel	make difficult f.	zorlaştırmak
41	Genel	make concentration difficult f.	dikkat dağıtmak
42	Genel	achieve an extremely difficult goal f.	zoru başarmak
43	Genel	become difficult f.	daralmak
44	Genel	grow difficult f.	güçleşmek
45	Genel	be in a difficult situation f.	müşkül olmak
46	Genel	leave someone in a difficult situation f.	zor durumda bırakmak
47	Genel	make difficult f.	güçleştirmek
48	Genel	endure the difficult situation f.	badire atlatmak
49	Genel	endure the difficult situation f.	badireyi atlatmak
50	Genel	make things difficult f.	işleri zorlaştırmak
51	Genel	not be afraid of difficult situations f.	gözünü budaktan esirgememek
52	Genel	make things difficult (for somebody) f.	zora koşmak
53	Genel	be difficult for (someone) f.	zor gelmek
54	Genel	become difficult f.	güce sarmak
55	Genel	become difficult f.	çetinleşmek
56	Genel	make things difficult f.	yolu yokuşa sürmek
57	Genel	make things difficult f.	işi yokuşa sürmek
58	Genel	make things difficult f.	yokuş yapmak
59	Genel	pass the most difficult part of something f.	birşeyin en zor kısmını atlatmak
60	Genel	pass the most difficult part of something f.	birşeyin en sıkıntılı kısmını atlatmak
61	Genel	put in a difficult position f.	zor duruma sokmak
62	Genel	go through a difficult phase f.	zor bir evreden geçmek
63	Genel	go through a difficult period f.	zor bir evreden geçmek
64	Genel	go through a difficult time f.	zor bir evreden geçmek
65	Genel	work under difficult conditions f.	zor şartlar altında görev yapmak
66	Genel	work under difficult conditions f.	zor şartlar altında çalışmak
67	Genel	seem difficult f.	zor görünmek
68	Genel	look difficult f.	zor görünmek
69	Genel	get difficult f.	zora girmek
70	Genel	become difficult f.	zora girmek
71	Genel	become difficult f.	zorlaşmak
72	Genel	make things difficult for someone f.	işini zorlaştırmak
73	Genel	be in a difficult situation f.	güç durumda olmak
74	Genel	be in a difficult situation f.	zor durumda olmak
75	Genel	have difficult days ahead f.	zor günler beklemek
76	Genel	ask a difficult question f.	zor bir soru sormak
77	Genel	ask a difficult question f.	zor bir sual sormak
78	Genel	have difficult times f.	kötü günler geçirmek
79	Genel	have difficult times f.	zor günler geçirmek
80	Genel	have difficult days f.	zor günler geçirmek
81	Genel	have difficult days f.	kötü günler geçirmek
82	Genel	ask an extremely/immensely difficult question f.	ahiret suali sormak
83	Genel	ask an extremely/immensely difficult question f.	ahiret sorusu sormak
84	Genel	sound difficult f.	kulağa zor gelmek
85	Genel	sound difficult f.	zor görünmek
86	Genel	difficult [obsolete] f.	zorlaştırmak
87	Genel	difficult [obsolete] f.	ket vurmak
88	Genel	difficult [obsolete] f.	engel olmak
89	Genel	difficult [scotland] f.	aklını karıştırmak
90	Genel	very difficult s.	çok zor
91	Genel	pretty difficult s.	hayli güç
92	Genel	difficult to get on with s.	dirliksiz
93	Genel	difficult to get on with s.	geçimsiz
94	Genel	pretty difficult s.	epey zor
95	Genel	difficult to attain s.	bulunması zor
96	Genel	difficult to attain s.	elde edilmesi zor
97	Genel	difficult-to-access s.	erişilmesi güç
98	Genel	more difficult s.	daha zorlu
99	Genel	more difficult s.	daha zor
100	Genel	difficult to value s.	değerlemesi zor
101	Genel	hard/difficult to comprehend/understand s.	akılalmaz
102	Genel	under difficult conditions zf.	müşkül vaziyette
103	Genel	no matter how difficult zf.	ne kadar güç olursa olsun
104	Genel	one's difficult period zf.	zor günlerinde
105	Genel	diff (difficult) kısalt.	zor
Phrases
106	İfadeler	neither too easy nor too difficult expr.	ne çok kolay ne çok zor
107	İfadeler	from easy to difficult expr.	kolaydan zora doğru
Proverb
108	Atasözü	difficult is done at once; the impossible takes a little longer	zoru hemen yaparız; imkansız, biraz zaman alır
109	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey başlangıçta zordur
110	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey zamanla kolaylaşır
111	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey alıştıkça kolay gelmeye başlar
112	Atasözü	all things are difficult before they are easy	başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar
113	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey başlangıçta zordur
114	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey zamanla kolaylaşır
115	Atasözü	all things are difficult before they are easy	her şey alıştıkça kolay gelmeye başlar
116	Atasözü	all things are difficult before they are easy	başta zor olan her şey alıştıkça/zamanla kolay gelmeye başlar
Colloquial
117	Konuşma Dili	difficult decisions i.	zor kararlar
118	Konuşma Dili	a difficult period i.	zor bir dönem
119	Konuşma Dili	difficult period i.	zor dönem
120	Konuşma Dili	find it difficult f.	zor gelmek
121	Konuşma Dili	find it difficult f.	zor bulmak
122	Konuşma Dili	have a (hard/difficult) job doing/to do something f.	(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
123	Konuşma Dili	have a (hard/difficult) job doing/to do something f.	(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
124	Konuşma Dili	make life difficult (for somebody) f.	(birinin) hayatını zorlaştırmak
125	Konuşma Dili	make life difficult (for somebody) f.	(biri için) hayatı zorlaştırmak
126	Konuşma Dili	make life difficult (for somebody) f.	(birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
127	Konuşma Dili	quite difficult s.	oldukça zor
128	Konuşma Dili	today was a difficult day expr.	bugün zor bir gündü
Idioms
129	Deyim	make things difficult f.	işi yokuşa sürmek
130	Deyim	tell somebody to do something very difficult f.	ot yoldurmak
131	Deyim	make things difficult f.	yolu yokuşa sürmek
132	Deyim	help someone through a difficult period f.	zor bir dönemden geçerken birine yardımcı olmak
133	Deyim	help someone through a difficult period f.	zor bir dönemden geçmesinde birine yardımcı olmak
134	Deyim	make life difficult (for one) f.	(biri için) hayatı zorlaştırmak
135	Deyim	make life difficult (for one) f.	(birinin) hayatını zorlaştırmak
136	Deyim	make life difficult (for one) f.	(birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
137	Deyim	make life difficult f.	hayatı zorlaştırmak
138	Deyim	make life difficult f.	hayatını zorlaştırmak
139	Deyim	make life difficult f.	hayatında problem, baskı, stres yaratmak
140	Deyim	tread a difficult path f.	zor bil yol seçmek
141	Deyim	tread a difficult path f.	zor bir yoldan gitmek
142	Deyim	tread a difficult path f.	zor bir yol çizmek
143	Deyim	tread a difficult path f.	zor bir yaşam tarzı/biçimi seçmek
144	Deyim	tread a difficult path f.	zor bir yola girmek
Speaking
145	Konuşma	it's been difficult for me to adapt here expr.	buraya zor alıştım
146	Konuşma	it shouldn't be that difficult expr.	bu kadar zor olmamalı
147	Konuşma	it's been difficult for me to adapt here expr.	buraya alışmam zor oldu
148	Konuşma	It's hard/difficult (for me) to get used to this place expr.	buraya alışmak zor
149	Konuşma	life is so difficult expr.	hayat çok zor
150	Konuşma	life is very difficult expr.	hayat çok zor
151	Konuşma	life is too difficult expr.	hayat çok zor
152	Konuşma	why do you have to make everything so difficult? expr.	niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
153	Konuşma	don't be difficult! expr.	kıllık yapma!
154	Konuşma	why do you have to make everything so difficult? expr.	niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
155	Konuşma	why do you have to make everything so difficult? expr.	neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
156	Konuşma	why do you have to make everything so difficult? expr.	neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
157	Konuşma	the last part's the most difficult expr.	son kısmı en zor olanıdır
158	Konuşma	it is a difficult game expr.	zor bir oyun
159	Konuşma	life is very difficult expr.	yaşam çok zor
160	Konuşma	life is so difficult expr.	yaşam çok zor
161	Konuşma	life is too difficult expr.	yaşam çok zor
Trade/Economic
162	Ticaret/Ekonomi	difficult client i.	zor müşteri
163	Ticaret/Ekonomi	difficult client i.	zorlu müşteri
Law
164	Hukuk	no matter how difficult expr.	ne kadar güç olursa olsun
Technical
165	Teknik	difficult-to-form metals i.	biçimlenmesi güç metaller
166	Teknik	difficult-to-machine materials i.	işlenmesi güç gereçler
Medical
167	Medikal	difficult intubation i.	entübasyon güçlüğü
168	Medikal	difficult intubation i.	entübasyon zorluğu
169	Medikal	difficult intubation i.	güç/zor entübasyon
170	Medikal	difficult urination i.	idrar yapmada zorluk
171	Medikal	micrognathia and difficult intubation i.	mikrognati ve zor entübasyon
172	Medikal	unpredictable difficult intubation i.	öngörülemeyen zor entübasyon
173	Medikal	difficult access to subarachnoid space i.	subaraknoid alana ulaşmada güçlük
174	Medikal	difficult tracheal extubation i.	zor trakeal ekstübasyon
175	Medikal	difficult intubation i.	zor entübasyon
176	Medikal	difficult endotracheal intubation i.	zor endotrakeal entübasyon
Pathology
177	Patoloji	failed or difficult intubation i.	başarısız veya zor entübasyon
178	Patoloji	fail or difficult intubation i.	başarısız veya zor entübasyon
Environment
179	Çevre	biologically-difficult-to-degrade s.	biyolojik olarak çok zor ayrışan