Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
ders bir
"ders bir"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Colloquial
1
Konuşma Dili
ders bir
lesson one
expr.
"ders bir"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 72 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir ders vermek amacıyla kaleme alınmış kısa hikaye
exemplum
i.
2
Genel
ders (okul/lise veya üniversitede belirli bir bilim dalına ait)
subject
i.
3
Genel
bir dersin sonunda öğrendiğin ve seninle birlikte bu ders devam etmese bile gelecek şeyler
take-home lessons
i.
4
Genel
bir hikayeden çıkarılan ders
takeaway
i.
5
Genel
bir hikayeden çıkarılan ders
take-away
i.
6
Genel
bire bir ders
one-to-one lesson
i.
7
Genel
öğrencinin sınıftaki ders anlatımının küçük bir kısmının videoya çekilmesi ve sonrasında değerlendirilmesi şeklindeki uygulamalı öğretim yöntemi
microteaching
i.
8
Genel
bir öğretmen veya profesyonel danışman tarafından öğrencilere ders seçme, mesleğe hazırlanma, ileri eğitim ve kişisel sorunlar konusunda verilen tavsiye
guidance
i.
9
Genel
düşünmesini gerektirmeyecek bir şekilde ders vermek
spoonfeed
f.
10
Genel
(okul çalışması/ders aktivitesi için) birisiyle ikili bir grup oluşturmak
buddy up
f.
11
Genel
ders vermeyen bir şekilde
uninstructively
zf.
12
Genel
ders vermeyen bir şekilde
uninformatively
zf.
Phrasals
13
Öbek Fiiller
(bir şeyden) ders almak
grow from (something)
f.
14
Öbek Fiiller
(birinden/bir şeyden) ders almak/çıkarmak
learn from (someone or something)
f.
15
Öbek Fiiller
(bir şeyden) ders almak/çıkarmak
profit by (something)
f.
16
Öbek Fiiller
(bir şeyden) ders almak/çıkarmak
profit from (something)
f.
Proverb
17
Atasözü
yaptığın hata/yanlıştan ders alarak bir daha tekrar etmezsin
a fall into a ditch makes you wiser
Colloquial
18
Konuşma Dili
acı bir ders
a painful lesson
i.
19
Konuşma Dili
iyi bir ders
an object lesson
i.
20
Konuşma Dili
rahatsızlık veren öğrencilerin normal sınıflarına dönene kadar ders yaptıkları, okuldan ayrı bir yerde bulunan özel birim
sin bin [uk]
i.
21
Konuşma Dili
acı bir ders vermek
teach a painful lesson
f.
22
Konuşma Dili
iyi bir ders vermek
teach a painful lesson
f.
23
Konuşma Dili
bu sana bir ders/hatırlatma olsun
it (only/just) goes to show (you)
expr.
24
Konuşma Dili
bu (birine bir şey yapması/yapmaması) için ders olsun/olacak
that'll teach (one) ((not) to do something)
expr.
Idioms
25
Deyim
iyi bir ders (vermek)
a short sharp shock
i.
26
Deyim
kolay bir seçmeli ders
underwater basket weaving
i.
27
Deyim
tırı vırı bir seçmeli (ders)
underwater basket weaving
i.
28
Deyim
bir olay sonrasında edinilen bilgi/alınan ders
twenty-twenty hindsight
i.
29
Deyim
(bir konuda) hızlandırılmış kurs/ders
crash course (in something)
i.
30
Deyim
(bir konuda) hızlandırılmış/yoğun ders programı
crash course (in something)
i.
31
Deyim
birine bir ders vermek
teach a lesson to somebody
f.
32
Deyim
birine bir ders vermek
teach somebody a lesson
f.
33
Deyim
bir ders almak/çıkarmak
learn a lesson
f.
34
Deyim
birine bir ders vermek
teach someone a lesson
f.
35
Deyim
iyi bir ders almak
be taught a lesson
f.
36
Deyim
(özellikle bir ders veya sınavda) dakikaları saymak
watch the clock
f.
37
Deyim
(özellikle bir ders veya sınavda) saatleri saymak
watch the clock
f.
38
Deyim
(birisi veya bir şey hakkında birisine) ders vermek
could teach (someone) a thing or two (about someone or something)
f.
39
Deyim
(birisi veya bir şey hakkında birisine) ders vermek
could tell (someone) a thing or two (about someone or something)
f.
40
Deyim
(birisi veya bir şey hakkında birisine) ders vermek
tell (someone) a thing or two (about someone or something)
f.
41
Deyim
(birine yaptığı bir hatayla ilgili) ders/öğüt vermek
call (one) to task
f.
42
Deyim
birine bir ders vermek
could tell someone a thing or two
f.
43
Deyim
birine bir ders vermek
could teach someone a thing or two
f.
44
Deyim
bir ders vermek
tell a thing or two
f.
45
Deyim
acı bir ders vermek
teach a painful lesson
f.
46
Deyim
bu sana bir ders/hatırlatma olsun
it just goes to show you something
expr.
47
Deyim
bir olay sonrasında edinilen bilgi/alınan ders ile
with twenty-twenty hindsight
expr.
Speaking
48
Konuşma
bir şeyden ders çıkarmak
take a lesson from something
f.
49
Konuşma
ufak bir ders almaları gerek
they need a little lesson
expr.
Education
50
Eğitim
belli bir konuda ömür boyu ders verme/öğretme yetkisi/hakkı
venia legendi
i.
51
Eğitim
bir öğrenciyle bir öğretmenin ilgilendiği ders sistemi
tutorial system
i.
52
Eğitim
bölümü dışında ve aktif katılmadığı bir ders alan öğrenci
auditor [australia/us/canada]
i.
53
Eğitim
üniversite geçici bir süre veya kısa bir dönem ders veren öğretmen
lecturer
i.
54
Eğitim
alanında uzman bir kişinin yetenekli öğrencilere halka açık olarak veya televizyondan verdiği özel ders
masterclass
i.
55
Eğitim
(oxford üniversitesi'nde) onur derecesi veren bir ders
honour school
i.
56
Eğitim
belirli bir hukuk alanı hakkında temel bilgi içeren ders kitabı
hornbook
i.
57
Eğitim
modüllü programdaki bir ders dönemi
mod
i.
58
Eğitim
temel seviye sınavına hazırlık yapan bir ders
o level
i.
59
Eğitim
bir grup öğrencinin ders çalışmak için öğretmen gözetiminde bir araya geldiği zaman dilimi
class
i.
60
Eğitim
belirli bir alandaki bir grup akademik ders
cluster
i.
61
Eğitim
bir konuyla ilgili ders dizisi
course of lectures
i.
62
Eğitim
öğrencilerin evde okumaları tamamlamasını ve ders saati boyunca canlı problem çözme üzerinde çalışmasını sağlayarak öğrenci katılımını ve öğrenmesini artırmayı amaçlayan bir öğretim stratejisi
flipped classroom
i.
63
Eğitim
yüksek lisansta ek olarak alınan bir dizi ders
cognate
i.
64
Eğitim
1859 yılında peter cooper'ın sanat ve bilim alanında ücretsiz ders vermek amacıyla kurduğu bir üniversite
cooper union
i.
65
Eğitim
1859 yılında peter cooper tarafından sanat ve bilim alanında ücretsiz ders vermek amacıyla kurulan bir üniversite
cooper union for the advancement of science and art
i.
66
Eğitim
bir diğeriyle aynı anda alınması gereken ders
corequisite
i.
67
Eğitim
(bir başka ders için) önkoşul dersi
prerequisite
i.
68
Eğitim
(akademik ders kredisi hesabında) haftada bir saat
semester hour
i.
69
Eğitim
her öğrenciyle bir öğretmenin ilgilendiği ders sistemine ait
tutorial
s.
Slang
70
Argo
okuldaki kolay bir ders
gut class
i.
71
Argo
okuldaki kolay bir ders
gut course
i.
72
Argo
(birine) bir ders vermek
drop some knowledge on (one)
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of ders bir
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy