bulaşık - Türkçe İngilizce Sözlük

bulaşık

"bulaşık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 10 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bulaşık dirty dishes i.
I often leave dirty dishes in the sink.
Genellikle lavaboda kirli bulaşık bırakıyorum.

More Sentences
General
bulaşık dishes i.
They're washing dishes.
Bulaşık yıkıyorlar.

More Sentences
bulaşık the dishes i.
bulaşık blur i.
bulaşık washing-up i.
bulaşık daub i.
bulaşık dirty s.
bulaşık soiled s.
bulaşık smeared over s.
bulaşık grufted s.

"bulaşık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 118 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bulaşık suyu dishwater i.
Tom put the dishes in the dishwater.
Tom bulaşıkları bulaşık suyuna koydu.

More Sentences
bulaşık bezi dishcloth i.
Tom wiped the glass with a dishcloth.
Tom bardağı bulaşık beziyle sildi.

More Sentences
General
bulaşık makinesi deterjanı dishwasher detergent i.
I got a rash on my hands from dishwasher detergent.
Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.

More Sentences
bulaşık makinesi dishwasher i.
Can you empty the dishwasher?
Bulaşık makinesini boşaltabilir misin?

More Sentences
bulaşık bezi dishrag i.
I dried the sink with a dishrag and now it's dry.
Lavaboyu bulaşık beziyle kuruladım ve şimdi kuru.

More Sentences
bulaşık yıkama washing-up i.
She always got out of washing-up.
O, her zaman bulaşık yıkamaktan kaytarırdı.

More Sentences
bulaşık deterjanı washing-up liquid (uk) i.
There are still far too many deaths as a result of children drinking washing-up liquids or cleaning fluids.
Çocukların bulaşık deterjanı ya da temizlik sıvısı içmesi sonucu hala çok fazla ölüm vakası yaşanmaktadır.

More Sentences
bulaşık yıkamak do the dishes f.
Tom wouldn't do the dishes.
Tom bulaşıkları yıkamazdı.

More Sentences
bulaşık yıkamak wash up f.
I want to wash up a little.
Biraz bulaşık yıkamak istiyorum.

More Sentences
bulaşık yıkamak do the washing-up f.
I haven't done the washing-up.
Bulaşıkları yıkamadım.

More Sentences
bulaşık bezi clout i.
bulaşık damlalığı dish rack i.
bulaşık damlalığı dish drainer i.
bulaşık damlalığı draining board i.
bulaşık suyu wash i.
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda scullery i.
bulaşık bezi swab i.
bulaşık yıkama washing i.
bulaşık teli wool i.
bulaşık yıkama dishwashing i.
bulaşık damlalığı drainboard i.
bulaşık suyu swill i.
bulaşık makinası dish washer i.
bulaşık makinesi dish washer i.
bulaşık tası dishpan i.
bulaşık kabı dishpan i.
bulaşık teknesi kitchen sink i.
bulaşık süngeri scouring pad i.
bulaşık ovma süngeri scouring pad i.
bulaşık süngeri scouring sponge i.
bulaşık süngeri kitchen sponge i.
bulaşık bezi torchon i.
bulaşık suyu dish-water i.
bulaşık bezi washing-up cloth i.
bulaşık tası washing-up bowl i.
sıvı bulaşık deterjanı washing-up liquid i.
bulaşık yıkama wash-up i.
bulaşık suyu washing-up water i.
bulaşık teli wire wool i.
bulaşık deterjanı washing liquid i.
bulaşık makinesi dishwashing machine i.
dağ gibi bulaşık a mountain of washing up i.
bulaşık süzgeci grease trap i.
bulaşık yıkama deterjanı dish-washing detergent i.
bulaşık temizleyicisi dish cleaner i.
parlatıcı (bulaşık makinesi) rinse aid i.
üst sepet (bulaşık makinesinde) top rack i.
bulaşık sabunu washing-up liquid (uk) i.
bulaşık sabunu dishwashing soap i.
bulaşık deterjanı dishwashing soap i.
bulaşık deterjanı dishwashing liquid i.
bulaşık sabunu dish soap i.
bulaşık deterjanı dish soap i.
bulaşık sabunu dishwashing liquid i.
(bulaşık) kuruluma bezi dish towel i.
(bulaşık) kuruluma havlusu dish towel i.
bulaşık makinesi tuzu dishwasher salt i.
bulaşık tozu dishwashing powder i.
bulaşık eldiveni dishwashing gloves i.
bulaşık eldiveni dish washing gloves i.
ev işlerinde kullanılan bulaşık/çamaşır eldiveni rubber gloves i.
bulaşık teli hand scourer i.
bulaşık makinesi parlatıcısı rinse aid i.
bulaşık makinası parlatıcısı rinse aid i.
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda back-kitchen i.
(bulaşık) kurulama bezi tea towel i.
(bulaşık) kurulama havlusu tea towel i.
bulaşık bezi dishclout i.
bulaşık kurulama bezi dishclout [uk] i.
(çamaşır-bulaşık makinesi) yıkama döngüsü cycle i.
bulaşık makinesi programı cycle i.
bulaşık) makine dolusu miktar load i.
yıkamak (bulaşık) do f.
bulaşık yıkamak bubble dance f.
bulaşık makinesini boşaltmak empty the dishwasher f.
bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirmek pack the dishwasher f.
bulaşık makinesini boşaltmak unload the dishwasher f.
bulaşık makinesini doldurmak load the dishwasher f.
bulaşık suyu gibi like dish-water s.
bulaşık makinesinde yıkanabilir dishwasher-safe s.
bulaşık yıkamaya ait dishwashing s.
bulaşık yıkama ile ilişkili dishwashing s.
bulaşık yıkamada kullanılan dishwashing s.
Colloquial
bulaşık makinesi bottlewasher i.
bulaşık yıkama işi dishes i.
Speaking
bulaşık mı yıkıyorsun? are you washing the dishes? expr.
Trade/Economic
ev tipi bulaşık makinelerinin enerji etiketlemesi energy labelling of household dishwashers i.
Industry
bulaşık deterjanı dishwashing detergent i.
bulaşık makinesi deterjanı dishwashing detergent i.
bulaşık makinesinde kullanım için tasarlanmış az köpüren deterjan dishwashing detergent i.
Technical
bulaşık su contaminated water i.
bulaşık çözelti contaminated solution i.
bulaşık teknesi kitchen sink i.
bölmeli bulaşık süzgeci baffle grease trap i.
bulaşık yüzey contaminated surface i.
bulaşık süzgüsü drainboard i.
bulaşık teli steel wool i.
ev tipi bulaşık makinelerinin enerji etiketlemesi energy labelling of household dishwashers i.
rejenerasyon ventili (bulaşık makinesi) regeneration ventil i.
Furniture
ankastre bulaşık makinesi built-in dishwasher i.
suyu üst kısmındaki metal hazneden tedarik eden eski bir tür ahşap bulaşık lavabosu dry sink i.
Medical
bulaşık hastalık korkusu fear of contagious disease i.
Gastronomy
bulaşık bezi dish cloth i.
bulaşık leğeni dish pan i.
sabunla doldurulmuş bulaşık telinden yapılan bir tür ovma teli brillo pad i.
sabunla doldurulmuş bulaşık telinden yapılan bir tür ovma teli brillo i.
kısa ahşap çubuğa bağlı pamuklu iplikten oluşan bulaşık yıkama gereci dish mop i.
kısa ahşap çubuğa bağlı pamuklu iplikten oluşan bulaşık yıkama gereci dishmop i.
bulaşık damlalığı dishrack [us] i.
bulaşık kurutma rafı dishrack [us] i.
bulaşık süzgeci cutlery drainer i.
bulaşık yıkamak wash the dishes f.
durulanmamış (bulaşık, mutfak takımı) unrinsed s.
suyla yıkayarak temizlenmemiş (bulaşık, mutfak takımı) unrinsed s.
Slang
dağ gibi bulaşık shit load of washing up i.
bulaşık yıkamak bust some suds f.
bulaşık yıkamak bust suds f.
British Slang
bulaşık bezi dwile i.