|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Phrasals |
|
1 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzanmak |
reach to (someone or something) f.
|
|
My sister's hair reaches to her shoulders.
Kız kardeşimin saçları omuzlarına kadar uzanıyor.
More Sentences
|
2 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzanmak |
extend to (someone or something) f.
|
|
Our responsibility extends to the models of cars.
Sorumluluğumuz araba modellerine kadar uzanıyor.
More Sentences
|
3 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye çıkışa kadar eşlik etmek |
escort someone or something from something f.
|
|
4 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzanmak |
jut out over (someone or something) f.
|
|
5 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye/yere) kadar eşlik etmek |
show (one) to (something or some place) f.
|
|
6 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye/yere) kadar yol göstermek |
show (one) to (something or some place) f.
|
|
7 |
Öbek Fiiller |
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar eşlik etmek |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
|
8 |
Öbek Fiiller |
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar yolu göstermek |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
|
9 |
Öbek Fiiller |
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar rehberlik etmek |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
|
10 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar gitmek |
reach to (someone or something) f.
|
|
11 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzatmak |
reach to (someone or something) f.
|
|
12 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzanmak |
stretch away to (someone or something) f.
|
|
13 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar koşmak |
run up (to someone or something) f.
|
|
14 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şeye kadar eşlik etmek |
escort someone or something to something f.
|
|
15 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şeye kadar refakat etmek |
escort someone or something to something f.
|
|
16 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye) kadar eşlik etmek |
escort (one) to (something) f.
|
|
17 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye) kadar refakat etmek |
escort (one) to (something) f.
|
|
18 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar uzanmak |
extend over (someone or something) f.
|
|
19 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar gelmek |
extend to (someone or something) f.
|
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar yayılmak |
extend to (someone or something) f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar devam etmek |
extend to (someone or something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şeyi doyana kadar yedirmek |
gorge someone or something with something f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek |
guide someone or something across (something) f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide someone or something across (something) f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek |
guide someone or something across (something) f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (bir şeyden) geçene kadar eşlik etmek/yol göstermek |
guide (someone or something) across f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (bir şeyden) karşıya kadar eşlik etmek |
guide (someone or something) across f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (bir şeyin) karşısına kadar eşlik etmek |
guide (someone or something) across f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye) kadar yetmek |
last (one) (up) until (something) f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) zor bir süreçten çıkana kadar bakmak |
nurse (someone or something) through (something) f.
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/bir yere) kadar koşmak |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
hızla (birine/bir şeye/bir yere) kadar gitmek |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak |
rush up (to someone or something) f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeye) kadar eşlik/refakat etmek |
see (one) to (something) f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar eşlik etmek |
walk over to (someone or something) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) kadar yol göstermek |
walk over to (someone or something) f.
|
|
Colloquial |
|
37 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) kadar |
down to (someone or something) zf.
|
|
38 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) varıncaya kadar |
down to (someone or something) zf.
|
|
39 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye varıncaya kadar |
down to somebody/something zf.
|
|
|
Idioms |
|
40 |
Deyim |
(birine/bir şeye) pelte gibi oluncaya kadar vurmak |
knock the bejesus out of (someone or something) f.
|
|
41 |
Deyim |
yeniden sağlığına kavuşana kadar (birine/bir şeye) bakmak |
nurse (someone or something) back to health f.
|
|
42 |
Deyim |
(birine/bir şeye) iyileşene kadar bakmak |
nurse (someone or something) back to health f.
|
|
43 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dağlar kadar güvenmek |
set great store by (something or someone) f.
|
|