bırakmış - Türkçe İngilizce Sözlük

bırakmış

"bırakmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bırakmış leaved s.
bırakmış through with s.
bırakmış done with s.
bırakmış by [scotland] s.

"bırakmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
General
okulu bırakmış dropout i.
There have been many dropouts recently.
Son zamanlarda okulu bırakan çok kişi oldu.

More Sentences
yapmayı bırakmış through s.
Tom told me he thought Mary was through doing that.
Tom bana Mary'nin bunu yapmayı bıraktığını düşündüğünü söyledi.

More Sentences
kendini bırakmış bir şekilde oturma veya yürüme slump i.
liseyi bırakmış high-school dropout i.
yumurta bırakmış shotten s.
vasiyetname bırakmış testate s.
oluruna bırakmış resigned s.
kendini bırakmış bir şekilde yieldingly zf.
Phrasals
(uyuşturucuyu) yenilerde bırakmış olmak come off f.
Phrases
sorunları geride bırakmış out of the wood expr.
Colloquial
çocuklarına bakmak ve evle ilgilenmek için işi bırakmış kadın sahm (stay-at-home mom) i.
kendini bırakmış/salmış drown in self-pity s.
ayık (içkiyi bırakmış) dry s.
temiz (içkiyi bırakmış) dry s.
reçeteli ilaçlarını bırakmış off (one's) meds s.
(birini/bir şeyi) arkasında bırakmış over (someone or something) s.
(bir şeyi) geride bırakmış beyond (something) s.
birini/bir şeyi geride bırakmış beyond someone or something s.
(biriyle/bir şeyle) ilgilenmeyi bırakmış done with (someone or something) s.
(çoktan) umursamayı bırakmış (way) past caring expr.
(çoktan) geride bırakmış (way) past caring expr.
her şeyi geride bırakmış away from it all expr.
Idioms
(biriyle) uğraşmayı bırakmış off (one's) case s.
(birinin) üstüne gelmeyi/gitmeyi bırakmış off (one's) case s.
uğraşmayı bırakmış off back s.
uğraşmayı bırakmış off case s.
üstüne gelmeyi/gitmeyi bırakmış off case s.
biriyle uğraşmayı bırakmış off someone's back s.
birinin üstüne gelmeyi/gitmeyi bırakmış off someone's back s.
geride bırakmış past caring s.
umursamayı/kafaya takmayı bırakmış past caring s.
gençliğini geride bırakmış over the hill expr.
uçlarda yaşamayı bırakmış in the slow lane expr.
kötü izlenim bırakmış in bad odor expr.
kötü izlenim bırakmış in bad odour [old-fashioned] expr.
Education
okulu bırakmış veya bırakmak üzere olan öğrenci school-leaver i.
Slang
sigarayı bırakmış kimse smober i.
uyuşturucuyu bırakmış squared up s.