a mark - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a mark



"a mark" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Modern Slang
a mark i. kolay kanan kimse
a mark i. kolay lokma
a mark i. kolay kandırılabilen kimse
a mark i. duyduğu her şeye inandığı/her şeyden bihaber olduğu için kolay hedef haline gelen kimse
a mark i. saf kimse

"a mark" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 95 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
leave a mark f. iz bırakmak
General
a bad mark i. zayıf not
a bad mark i. kırık not
a bad mark i. kötü not
a man of mark i. dikkat çeken, ünlü kişi
get a poor mark f. zayıf almak
leave a mark f. yer etmek
get a mark f. not almak
leave a mark on f. üzerinde işaret bırakmak
mark a man f. adam tutmak
give a mark f. not vermek
make a mark f. nişan koymak
mark a new epoch f. çığır açmak
leave a mark f. iz çıkarmak
make a mark f. iz bırakmak
make a mark f. iz çıkarmak
raise a question mark in minds f. kafalarda soru işareti yaratmak
put a question mark in the minds f. kafalarda soru işareti yaratmak
leave a question mark over minds f. kafalarda soru işareti yaratmak
get a high mark f. yüksek not almak
leave a negative mark f. olumsuz iz bırakmak
leave a negative mark f. olumsuz bir iz bırakmak
mark a new period of f. yeni bir döneme işaret etmek
put a question mark in the minds f. kafalarda soru işareti bırakmak
get a bad mark f. kötü bir not almak
get a bad mark f. zayıf bir not almak
put a check mark on f. tik atmak
Idioms
a black mark (against somebody) i. kara leke
there’s a question mark (hanging) over somebody/something i. bir kişi/şey hakkında soru işaretinin olması
a black mark (against somebody) i. itibarını zedeleme
there’s a question mark (hanging) over somebody/something i. akılda şüpheler olması
a black mark (against somebody) i. adını lekeleme
a black mark (against somebody) i. kötü şöhret
a black mark (against somebody) i. (birinin) adının çıkması
a black mark beside (one's) name i. mimlenme
a black mark beside (one's) name i. kara leke
a black mark i. kara bir leke
a black mark i. uzun süren olumsuz etki
a black mark i. bir hatanın gölgesi/olumsuz etkisi
a black mark against (one) i. (birinin) üzerinde kara bir leke
a black mark against (one) i. (birinin) itibarını zedeleyen olumsuz etki
a black mark against (one) i. (birinin) ismini lekeleyen bir hata
a black mark against someone i. birinin üzerinde kara bir leke
a black mark against someone i. birinin itibarını zedeleyen olumsuz etki
a black mark against someone i. birinin ismini lekeleyen bir hata
a black mark against someone i. kara leke
a black mark against someone i. itibarını zedeleme
a black mark against someone i. adını lekeleme
a black mark against someone i. kötü şöhret
a black mark against someone i. birinin adının çıkması
a question mark i. bir soru işareti
a question mark i. kafalardaki bir soru işareti
a question mark i. belirsizlik
a question mark i. bilinmezlik
a question mark i. bir şüphe
a question mark i. tam olarak emin olmama
a question mark hangs over somebody/something i. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark hangs over somebody/something i. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark hangs over somebody/something i. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
a question mark hanging over somebody/something i. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark hanging over somebody/something i. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark hanging over somebody/something i. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
a question mark over somebody/something i. biri/bir şey hakkında akıllardaki şüphe
a question mark over somebody/something i. biri/bir şey hakkında soru işareti
a question mark over somebody/something i. biri/bir şey hakkında bir şüphe/kuşku
mark a point f. (bilardoda) başarılı vuruş yapmak
mark a point f. (krikette) iyi bir koşu yapmak
toe a mark f. kurala uymak
toe a mark f. söyleneni yapmak
toe a mark f. emirlere uymak
toe a mark f. sorumluluğunu yerine getirmek
mark something with a white stone f. bir şeyi şanslı saymak
mark something with a white stone f. bir şeyi mutluluk verici olarak düşünmek
mark something with a white stone f. bir şeyi olumlu olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone f. bir şey aklında olumlu bir yer etmek
mark something with a white stone f. bir şeyi olumlu tanımlamak
mark something with a white stone f. bir şeyi şanslı olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone f. bir şeyi şanslı/uğurlu olarak tanımlamak
mark something with a white stone f. bir şey hakkında hoş/güzel düşünceleri olmak
mark something with a white stone f. bir şeyi hoş/güzel hatırlamak
mark something with a white stone f. bir şeyi olumlu/şanslı olarak kodlamak
make a mark f. ün kazanmak
make a mark f. adından söz ettirmek
make a mark f. isim yapmak
make a mark f. damgasını vurmak
make a mark f. amacına ulaşmak
make a mark f. adını yazdırmak
make a mark f. başarısını kanıtlamak
Speaking
she left a lasting mark expr. kalıcı iz bıraktı
Trade/Economic
obliteration of a verification mark i. doğrulama işaretinin silinmesi
put a black mark against f. mimlemek
put a black mark against f. kara listeye almak
Printing
§ - section mark (used to indicate a section of a book) i. bir kitaptaki bölüm işareti
Education
(report card mark ) A+ i. yıldızlı pekiyi
get a good mark f. iyi not almak