(kriz - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(kriz



"(kriz" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
(kriz be a (something) in the making f.

"(kriz" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 225 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kriz crisis i.
General
kriz attack i.
kriz masası crisis management counter i.
kriz crisis i.
ani kriz paroxysm i.
kriz yönetimi crisis management i.
kriz çözme ekipleri crisis resolution teams i.
kriz bout i.
kriz conjuncture i.
ekonomik kriz economic crisis i.
ekonomik kriz slump i.
kriz acme i.
kriz merkezi crisis management center i.
kriz dunkirk i.
kriz durumu tahliyesi crisis relocation i.
kriz yöneticisi gamesman i.
ağır ekonomik kriz severe economic crisis i.
kriz fit i.
kriz emergency i.
nihai kriz terminal crisis i.
kriz çıkması outbreak of crisis i.
kriz/sorun çözümleyicisi disturbance handler i.
alo kriz hattı crisis hotline i.
en çok unutulan kriz the most forgotten crisis i.
kriz masası crisis desk i.
kriz iletişimi crisis communication i.
kentsel kriz urban crisis i.
öfke veya hastalık nedeniyle ani patlama veya kriz access i.
kriz olarak görülmeyen durum noncrisis i.
ani ve şiddetli kriz tumult i.
kriz emergent [obsolete] i.
kriz brash [dialect] [uk] i.
küçük çaplı kriz brush fire i.
küçük çaplı kriz brushfire i.
iflas, kriz gibi çöküş yaşamış kimse ruin i.
kriz conjunct i.
şiddetli kriz combustion i.
öngörülememiş ani kriz pinch i.
daimi kriz permacrisis i.
kriz flap i.
ani ve şiddetli kriz flaw [obsolete] i.
sürekli kriz permacrisis i.
kalıcı kriz permacrisis i.
kriz breakdown i.
kriz yaratmak cause crisis f.
kriz geçirmek have a fit of hysterics f.
ağır kriz geçirmek go through a grave crisis f.
kriz atlatmak overcome the crisis f.
kriz yaşamak experience a crisis f.
kriz yaşamak face crisis f.
kriz yaşamak be faced with a crisis f.
kriz yaşamak have crisis f.
kriz çıkmak crisis arise f.
kriz ile sonuçlanmak result in crisis f.
(kriz vb) doruk noktasına çıkmak reach its climax f.
(kriz vb) doruk noktasına çıkmak come to its climax f.
mali kriz yaşamak have a financial crisis f.
kriz geçirmek have an attack f.
kriz merkezi kurmak set up a crisis center f.
(genellikle ekonomik kriz zamanlarında) ücretsiz izin vermek furlough f.
kriz içinde crisis ridden s.
kriz güdümlü crisis driven s.
kriz durumunda olmayan noncrucial s.
kriz yaratıcı decisive s.
kriz sonrası gerçekleşen postcrisis s.
kriz sonrası gelişen postcrisis s.
kriz öncesi precrisis s.
kriz öncesi dönemde gelişen precrisis s.
kriz öncesi dönemde gerçekleşen precrisis s.
kriz öncesi dönemde var olan precrisis s.
kriz öncesi precritical s.
Phrasals
vurmak (doğal afet, kriz, kaza vb) slam into something f.
Colloquial
kriz craving i.
kriz cadenza i.
kriz attack i.
kriz an attack i.
kriz case of i.
kriz geçirmek have hysterics f.
kriz döneminin bittiğini söyleyebiliriz it’s safe to say that the crisis period is over expr.
Idioms
kriz aktörü crisis actor i.
geliyorum diyen kriz/felaket a crisis in the making i.
geliyorum diyen kriz/felaket a disaster in the making i.
kriz aktörü crisis actor i.
kriz veya suç unsuru oluşturabilecek bir durumu kanıksama ve mağdur kişiye yardım etmeme durumu bystander apathy i.
kriz çözmek put out a fire f.
kriz çözmek put out the fire f.
bir atak/kriz yaratmak produce an attack f.
kriz durumuyla başa çıkamamak can't take the heat f.
kriz geçirmek spit (out) the dummy f.
kriz a case of (something) s.
Speaking
kriz çözüldü crisis averted expr.
kriz baş gösterecek crisis will loom expr.
Trade/Economic
devresel kriz cyclical depression i.
ekonomik kriz economic depression i.
ekonomik kriz economic crisis i.
ekonomik kriz nedeniyle işletme faaliyetlerinin en düşük düzeye inmesi bust i.
ekonomik kriz depression i.
ekonomik kriz sonrası hareketler aftershock i.
ekonomik kriz panic i.
gelen kriz approaching crisis i.
finansal kriz financial crisis i.
gelen kriz the coming crisis i.
etkin bir kriz yönetimi an effective crisis management i.
global kriz global crisis i.
hala durgunluk/kriz içinde olan ekonomi still-depressed economy i.
iktisadi kriz panic i.
iktisadi kriz economic crisis i.
kriz mağduru criss victim i.
kriz durumu crisis situation i.
kriz depression i.
kriz diplomasisi crisis diplomacy i.
kriz ekibi crisis team i.
kriz ortamı crisis environment i.
kriz karteli crisis cartel i.
kriz yönetimi crisis management i.
kriz ekonomisi crisis economy i.
kriz sonrası post crisis i.
kriz baskısı crisis pressure i.
kriz takımı crisis team i.
kriz dönemi crisis period i.
kriz içindeki durgun ekonomi depressed economy i.
kriz crisis i.
kriz mağdurları criss victims i.
mali kriz financial crisis i.
mali kriz economic disaster i.
küresel kriz global crisis i.
mali kriz monetary hardship i.
mali kriz financial crises i.
mali kriz fiscal crisis i.
küçük çaplı ekonomik kriz shakeout i.
küresel mali kriz global financial crisis i.
mali kriz economic distress i.
mevcut kriz ortamı current crisis atmosphere i.
mevcut kriz ortamı current crisis environment i.
piyasanın kriz sonrasında düşüş eğiliminden kurtulamasa da az oranda bile olsa toparlanması dead-cat bounce i.
reel kriz real crisis i.
tam gelişmiş kriz full blown-crisis i.
ticari kriz commercial crisis i.
tam anlamıyla bir kriz full blown-crisis i.
uluslararası kriz international crisis i.
yaklaşan kriz approaching crisis i.
yaklaşan kriz the coming crisis i.
kriz bust i.
küçük ölçekli şokların yayılmasından kaynaklı kriz contagion i.
aniden gelişen ekonomik kriz shock i.
savaş, kriz gibi ihtiyaç durumlarında basılan ve alternatif materyallerden üretilen (para) necessity s.
kriz sırasında during the crisis expr.
kriz zamanında in time of crisis expr.
kriz esnasında during the crisis expr.
kriz anında in a time of crisis expr.
kriz zamanında in a time of crisis expr.
kriz zamanında during a time of crisis expr.
kriz anında in time of crisis expr.
kriz anında during a time of crisis expr.
Law
anayasal kriz constitutional crisis i.
Politics
barış zamanı veya kriz dönemlerinde bir millete diğer uluslarla yaptığı anlaşmalara dayanarak verilen sivil veya askeri yardım nation assistance i.
diplomatik kriz diplomatic crisis i.
ekonomik kriz economic crisis i.
ekonomik kriz economic crisis i.
finansal kriz financial crisis i.
finansal kriz financial crisis i.
istikrarlı kriz stable crisis i.
kriz masası crisis desk i.
kriz yönetimi crisis management i.
kriz sonrası dünya post-crisis world i.
kriz öncesi düzeyler pre-crisis levels i.
kriz önleme planı anti-crisis plan i.
kriz merkezi crisis center i.
küresel ekonomik kriz global economic crisis. i.
küresel kriz global financial turmoil i.
küresel kriz global crisis i.
sınır ötesi kriz yönetimi cross-border crisis management i.
(ingiltere'de) kriz acil durum komitesi cobra (cabinet office briefing room) kısalt.
Technical
kriz crisis i.
Medical
adrenal kriz adrenal crisis i.
akinetik kriz akinetic seizure i.
akinetik kriz akinetic crisis i.
hiperkalsemik kriz hypercalcemic crisis i.
hemolitik kriz hemolytic crisis i.
kriz hali critical condition i.
kriz bout i.
kriz seizure i.
kriz fit i.
okulerjik kriz oculogyric crisis i.
nöbet (kriz) sonrası uyku postictal sleep i.
plafonnement kriz plafonnemenf s crisis i.
psikotik kriz psychotic break i.
sarsıcı kriz traumatic crisis i.
pulmoner kriz pulmonary crisis i.
travmatik kriz traumatic crisis i.
tesadüfi kriz accidental crisis i.
kriz wingding i.
okülojiik kriz oculogyric crisis i.
kriz emarasi göstermeyen acritical s.
ani kriz ile öne çıkan fitful [obsolete] s.
kriz -lepsy snk.
Psychology
akut psikotik kriz acute psychotic break i.
normatif-kriz modelleri normative-crisis models i.
rastlantısal kriz accidental crisis i.
psikososyal kriz psychosocial crisis i.
varoluşsal kriz existential crisis i.
kriz fantod i.
Pathology
kriz raptus i.
ikincil kriz epicrisis i.
gut kriz sırasında kullanılan gouty s.
Optics
glokomatosiklitik kriz glaucomatocyclitic crisis i.
okülogirik kriz oculogyric crisis i.
Social Sciences
kriz sığınma evi crisis nursery i.
sosyal kriz social crisis i.
toplumsal kriz social crisis i.
History
1930'lu yılların başında dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz the depression i.
Military
kriz eylem planı alert order i.
kriz eylem planının planlanması üzerine direktif alert order i.
kriz müdahale harekatı crisis response operation i.
kriz yönetim örgütü crisis management organization i.
kriz zamanı kadrosu crisis establishment i.
kriz yönetim merkezi crisis management centre i.
kriz yönetim tatbikatı crisis management exercise i.
nato kriz müdahale sistemi nato crisis and response system i.
genellikle askeri bir lider olup siyasi kriz dönemlerinde diktatör olabilecek kadar halkın desteğini almış adam man on horseback i.
kriz eylem planlama sürecinde askeri müdahale geliştirme aşaması course of action development i.
kriz veya çatışma zamanında düşmana karşı belirli hedeflere yönelik olarak bilginin veya bilgi teknolojilerinin kullanımı iw i.
Slang
kriz screaming-meemies i.
kriz screaming-meamies i.
British Slang
kriz geçirmek spit (out) one's dummy f.