Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
(birine) söylemek
"(birine) söylemek"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Slang
1
Argo
(birine) söylemek
put (one) wise
f.
2
Argo
(birine) söylemek
slip it to (one) [dated]
f.
"(birine) söylemek"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 149 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
set someone right about
f.
2
Genel
birine bir şeyi hiç sakınmadan söylemek
tell something to someone straight
f.
3
Genel
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek
put someone right about
f.
4
Genel
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine)
prime
f.
5
Genel
gidip birine bir şey söylemek
accost
f.
6
Genel
birine sırrını söylemek
confide in someone
f.
7
Genel
birine doğru söylemek
be straight with
f.
8
Genel
bir şeyi birine açık açık söylemek
enunciate something to someone
f.
9
Genel
gidip birine bir şey söylemek
accoast [obsolete]
f.
10
Genel
(duyduğu şeyi) başka birine söylemek
repeat
f.
11
Genel
(birine) polifonik şarkı söylemek
organize
f.
12
Genel
(birine) polifonik şarkı söylemek
organise
f.
Phrasals
13
Öbek Fiiller
(birine) kötü bir haberi vermek/söylemek
break (something) to (someone)
f.
14
Öbek Fiiller
(birine) kötü bir haberi vermek/söylemek
break something to someone
f.
15
Öbek Fiiller
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak
broach (something) with (someone)
f.
16
Öbek Fiiller
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak
broach something with someone
f.
17
Öbek Fiiller
(birine) bir şeyi söylemek( birine) bir fikri açmak
broach something to someone
f.
18
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) anlatmak/söylemek/açıklamak/göstermek
run by
f.
19
Öbek Fiiller
birine bir yere girmesini söylemek/emretmek
order someone in something
f.
20
Öbek Fiiller
birine bir yere girmesini söylemek/emretmek
order someone into something
f.
21
Öbek Fiiller
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek
order someone out of some place
f.
22
Öbek Fiiller
birine dışarıya çıkmasını söylemek/emretmek
order someone out
f.
23
Öbek Fiiller
birine ağzına geleni söylemek
read someone out
f.
24
Öbek Fiiller
birine bir şeyler söylemek
talk at someone
f.
25
Öbek Fiiller
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek
command someone to get off something
f.
26
Öbek Fiiller
birine bir yerden/bir şeyden inmesini söylemek/emretmek
order someone off (of something)
f.
27
Öbek Fiiller
(şarkıyı) birine/biri için söylemek
sing to someone
f.
28
Öbek Fiiller
birine bir şeyi söylemek
disclose something to someone
f.
29
Öbek Fiiller
birine bir şeyi açıkça söylemek/göstermek
disclose something to someone
f.
30
Öbek Fiiller
birine veya bir şeye kötü söz söylemek
curse at someone or something
f.
31
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) bağırarak söylemek
yell something out (at someone or something)
f.
32
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) haykırarak söylemek
yell something out (at someone or something)
f.
33
Öbek Fiiller
(birine) kaba bir şekilde söylemek
bark at (someone)
f.
34
Öbek Fiiller
(birine/bir gruba) açmak/söylemek
reveal to (someone or something)
f.
35
Öbek Fiiller
birine doğruyu söylemek
square with someone
f.
36
Öbek Fiiller
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili ne düşündüğünü söylemek
express (oneself) to (someone) on (someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
birine bir şeyle ilgili ne düşündüğünü söylemek
express (oneself) to someone on something
f.
38
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) söylemek
run (something) by (one)
f.
39
Öbek Fiiller
(birine) doğru olmayan (bir şey) söylemek
feed (something) to (someone)
f.
40
Öbek Fiiller
(birine) bir şeyi düşünmeden söylemek
blurt something out (at someone)
f.
41
Öbek Fiiller
(birine) bir şeyi aniden söylemek
blurt something out (at someone)
f.
42
Öbek Fiiller
(birine) ne yapacağını söylemek
boss (one) about
f.
43
Öbek Fiiller
(birine) ne yapacağını söylemek
boss (one) around
f.
44
Öbek Fiiller
(aşağıdaki birine) seslenerek bir şey söylemek
call something down (to someone)
f.
45
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) söylemek
communicate (something) to (someone)
f.
46
Öbek Fiiller
birine güvenip bir şeyini söylemek
confide something in someone
f.
47
Öbek Fiiller
birine güvenip bir şeyini söylemek
confide something to someone
f.
48
Öbek Fiiller
(birine) güvenip (bir şeyini) söylemek
confide (something) to (one)
f.
49
Öbek Fiiller
(birine) sırrını söylemek
confide in (one)
f.
50
Öbek Fiiller
(birine/bir hayvana) bağırarak (bir şey) söylemek
cry (something) out (to someone or an animal)
f.
51
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) söylemek
disclose (something) to (one)
f.
52
Öbek Fiiller
(bir şeyi birine) tam olarak söylemek
enunciate (something) to (one)
f.
53
Öbek Fiiller
birine bir şey söylemek
hand someone something
f.
54
Öbek Fiiller
(bir şeyi birine/bir şeye) söylemek
impart (something) to (someone or something)
f.
55
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) söylemek
inform (one) about (something)
f.
56
Öbek Fiiller
(birine bir şeyi) söylemek
inform (one) of (something)
f.
57
Öbek Fiiller
(birine) öylesine söylemek
joke around with (one)
f.
58
Öbek Fiiller
(birine) lafın gelişi söylemek
joke around with (one)
f.
59
Öbek Fiiller
(birine) doğruyu/gerçeği söylemek
level with (one)
f.
60
Öbek Fiiller
birine doğruyu/gerçeği söylemek
level with someone
f.
61
Öbek Fiiller
(birine) yalan söylemek
lie to (one)
f.
62
Öbek Fiiller
(birine) ne yapacağını söylemek
order (one) about
f.
63
Öbek Fiiller
(birine) ne yapacağını söylemek
order (one) around
f.
64
Öbek Fiiller
(birine bir şey) söylemek/demek
say (something) to (one)
f.
65
Öbek Fiiller
(birine) gitmesini söylemek/emretmek
send (one) off
f.
66
Öbek Fiiller
(birine) dışarı çıkmasını söylemek
send (one) out
f.
67
Öbek Fiiller
(birine bir yerden) çıkmasını söylemek
send (one) out of (some place)
f.
68
Öbek Fiiller
(birine biri/bir şey) hakkında bir şey söylemek/göstermek
tell (one) about (someone or something)
f.
69
Öbek Fiiller
(birine) güvenip gizli (bir şeyi) söylemek
trust (someone) with (something)
f.
Colloquial
70
Konuşma Dili
birine söylemek
hip
i.
71
Konuşma Dili
birine bir şey hakkında yalan söylemek
lie to someone about something
f.
72
Konuşma Dili
bir şeyi birine söylemek
lay something on someone
f.
73
Konuşma Dili
(birine) ısrarla söylemek
put it to (someone)
f.
74
Konuşma Dili
(birine) açıkça söylemek
put it to (someone)
f.
75
Konuşma Dili
(birine) yalan söylemek
shine (one) on
f.
76
Konuşma Dili
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell somebody what they can do with something
f.
77
Konuşma Dili
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
tell somebody what they can do with something
f.
78
Konuşma Dili
birine yalan söylemek
fake on someone
f.
79
Konuşma Dili
(birine) direkt/doğrudan söylemek
give it to (one) straight
f.
80
Konuşma Dili
(birine) iğneleyici söz söylemek
needle (one)
f.
81
Konuşma Dili
(birine) neyin ne olduğunu anlatmak/söylemek
tell (someone) what's what
f.
Idioms
82
Deyim
(birine) kötü bir haberi alıştıra alıştıra söylemek
break it (to someone) gently
f.
83
Deyim
sıkıntısını/derdini (birine) söylemek
burden (someone) with (something)
f.
84
Deyim
(birine) hoşa gitmeyecek gerçekleri söylemek/duyurmak
burden someone with something
f.
85
Deyim
birine her şeyini söylemek
bare one's soul
f.
86
Deyim
birine ağzına geleni söylemek
call someone every name in the book
f.
87
Deyim
birine her şeyini söylemek
bare one's heart
f.
88
Deyim
birine mantıklı davranmasını söylemek
talk some sense into somebody
f.
89
Deyim
birine (bir konu hakkında) doğruları söylemek
level with someone about something
f.
90
Deyim
birine yanlış bildiği bir konu hakkında doğruyu söylemek
put someone right
f.
91
Deyim
birine bir şeyi onu kırmadan söylemek
let (one) down easy
f.
92
Deyim
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek
drop the l-bomb
f.
93
Deyim
birine/bir şeye zarar verecek şeyler söylemek/yapmak
drag someone or something through the dirt
f.
94
Deyim
birine/bir şeye zarar verecek şeyler söylemek/yapmak
drag someone or something through the mud
f.
95
Deyim
birine ağzına geleni söylemek
give someone a mouthful [uk]
f.
96
Deyim
(birine) iğneli sözler söylemek
have a jab at (someone or something)
f.
97
Deyim
(birine) kırıcı sözler söylemek
have a jab at (someone or something)
f.
98
Deyim
(birine) bir ton laf söylemek
be down on somebody like a ton of ˈbricks
f.
99
Deyim
(birine) bir ton laf söylemek
come down on somebody like a ton of ˈbricks
f.
100
Deyim
(birine) ağzına geleni söylemek
give (someone) the length of (one's) tongue
f.
101
Deyim
(birine) bir şey yapmasını söylemek
give (someone) the word
f.
102
Deyim
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek
run (something) by (one) one more time
f.
103
Deyim
(birine bir şeyi) söylemek
run (something) past (one)
f.
104
Deyim
(birine) duymak istediklerini söylemek
pour honey in (one's) ear
f.
105
Deyim
(birine) hep iyi olan şeyleri söylemek
pour honey in (one's) ear
f.
106
Deyim
birine direkt sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
107
Deyim
birine dobra dobra sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
108
Deyim
birine lafı dolandırmadan sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
109
Deyim
birine pat diye sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
110
Deyim
birine doğrudan sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
111
Deyim
birine açıkça/direkt sormak, söylemek
ask (or tell) someone point-blank
f.
112
Deyim
birine bir ton laf söylemek
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
f.
113
Deyim
birine bir araba laf söylemek
be/come down on somebody like a ton of ˈbricks
f.
114
Deyim
(birine bir konuda) doğruyu söylemek
come clean (with somebody) (about something)
f.
115
Deyim
(birine) doğruyu söylemek
come clean with (someone)
f.
116
Deyim
(birine) düşüncelerini sert bir şekilde söylemek
come on strong (with somebody)
f.
117
Deyim
birine bir iki söz/laf söylemek
could tell someone a thing or two
f.
118
Deyim
birine bir iki söz/laf söylemek
could teach someone a thing or two
f.
119
Deyim
(birine) bir şeyi tekrar tekrar söylemek
drive something home (to somebody)
f.
120
Deyim
(birine) bir şeyi üzerine basa basa söylemek
drive something home (to somebody)
f.
121
Deyim
(birine) bir şeyi tekrar tekrar söylemek
hammer something home (to somebody)
f.
122
Deyim
(birine) bir şeyi üzerine basa basa söylemek
hammer something home (to somebody)
f.
123
Deyim
birine (biri/bir şey) hakkındaki gerçekleri söylemek
give somebody the low-down (on somebody/something)
f.
124
Deyim
(birine) ağzına geleni söylemek
give (one) a mouthful [uk]
f.
125
Deyim
birine inandıracak bir şey yapmak/söylemek
give somebody to believe/understand…
f.
126
Deyim
birine bütün gerçekleri söylemek
give somebody the low-down
f.
127
Deyim
birine (biri/bir şey hakkında) bütün gerçekleri söylemek
give somebody the low-down (on somebody/something)
f.
128
Deyim
birine (biri/bir şey hakkında) önemli unsurları söylemek
give somebody the low-down (on somebody/something)
f.
129
Deyim
birine ağzına geleni söylemek
give someone a piece of your mind
f.
130
Deyim
(birine) güzel/aşk dolu/sevgi dolu sözler söylemek
lay some sweet lines on (one)
f.
131
Deyim
(birine) tatlı sözler söylemek
lay some sweet lines on (one)
f.
132
Deyim
(birine) haber vermek/söylemek
let (one) know
f.
133
Deyim
(birine) içindekileri söylemek/dökmek
need to vent (to someone)
f.
134
Deyim
(birine bir şeyi) tekrar söylemek
run (something) by (one) again
f.
135
Deyim
(birine birinden) selam söylemek
say hello to (someone) for (one)
f.
136
Deyim
birine bir iki şey söylemek
tell (or teach) someone a thing or two
f.
Speaking
137
Konuşma
birine selamını söylemek
say hello to someone (for me)
f.
Slang
138
Argo
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell (one) where to put it
f.
139
Argo
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
tell (one) where to put it
f.
140
Argo
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
141
Argo
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
tell someone where to put (or what to do with) something
f.
142
Argo
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell (one) where to shove it
f.
143
Argo
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
tell (one) where to shove it
f.
144
Argo
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek
tell (one) where to stick it
f.
145
Argo
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek
tell (one) where to stick it
f.
146
Argo
(birine) bir ton laf söylemek
come down on (one) like a ton of bricks
f.
147
Argo
birine bir ton laf söylemek
come down on someone like a ton of bricks
f.
148
Argo
birine bir şeyi bir tarafına monte etmesini söylemek
tell somebody where to put something
f.
149
Argo
birine bir şeyi bir tarafına monte etmesini söylemek
tell somebody where to stick something
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (birine) söylemek
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy