|
- Seen in this light, professional confidentiality is a lawyer's inalienable duty.
- Bu açıdan bakıldığında, mesleki gizlilik bir avukatın devredilemez görevidir.
- He said we must not always be carried along by lawyers.
- Her zaman avukatlar tarafından yönlendirilmememiz gerektiğini söyledi.
- We have cases changing from one to the other, profiting only the lawyers.
- Birinden diğerine değişen ve sadece avukatlara kazanç sağlayan davalarımız var.
- Human rights lawyers have been assassinated as well by loyalist paramilitaries.
- İnsan hakları avukatları da sadık paramiliterler tarafından öldürülmüştür.
- Two hundred lawyers gathered in support of the defence.
- İki yüz avukat savunmayı desteklemek üzere toplandı.
- Lawyers are forbidden to do anything that is not strictly legal.
- Avukatların kesinlikle yasal olmayan herhangi bir şey yapmaları yasaktır.
- The time has come to stop quibbling about lawyer confidentiality.
- Avukat gizliliği konusunda tartışmayı bırakmanın zamanı geldi.
- No opportunity is given to such prisoners to choose their own lawyer.
- Bu tür mahkumlara kendi avukatlarını seçme fırsatı verilmemektedir.
- Who will gain from potential forum-hopping other than litigation lawyers?
- Olası forum atlamalarından dava avukatları dışında kim kazançlı çıkacak?
- But here, I would like to call on my experience as a lawyer.
- Ancak burada bir avukat olarak tecrübelerime başvurmak istiyorum.
- One hardly dares launch an advertisement nowadays without checking with a lawyer first.
- Bugünlerde kimse önce bir avukata danışmadan reklam yapmaya cesaret edemiyor.
- The delegation included lawyers, politicians and trade unionists.
- Heyette avukatlar, siyasetçiler ve sendikacılar yer aldı.
- He has struggled with it as a lawyer.
- Bir avukat olarak bununla mücadele etmiştir.
- I am talking about human rights activists, lawyers and judges.
- İnsan hakları aktivistleri, avukatlar ve yargıçlardan bahsediyorum.
- I am no lawyer and am not in a position to judge.
- Ben avukat değilim ve yargılayacak konumda da değilim.
- In response to this situation, the Tunisian Lawyers Council declared a strike.
- Bu duruma tepki olarak Tunus Avukatlar Konseyi grev ilan etti.
- Yes, the price was right, but only the lawyers won.
- Evet, fiyat doğruydu ama kazanan sadece avukatlar oldu.
- In some ways it was a kind of fratricidal struggle between federalist lawyers and federalist ideologists.
- Bazı açılardan federalist avukatlar ve federalist ideologlar arasında bir tür kardeş kavgasıydı.
- He had already been assaulted on 11 December when he was violently attacked whilst on his way to visit his lawyer.
- Kendisi 11 Aralık'ta avukatını ziyarete giderken şiddetli bir saldırıya uğramıştı.
- Who will gain from potential forum-hopping other than litigation lawyers?
- Dava avukatları dışında potansiyel forum atlamalarından kim kazançlı çıkacak?
- I must declare an interest as a lawyer but also as a former competition minister in the United Kingdom.
- Bir avukat ve aynı zamanda Birleşik Krallık'ta eski bir rekabet bakanı olarak menfaatimi beyan etmeliyim.
- I am rapporteur for these reports, I am a professional lawyer and I am producing a legal and political report.
- Ben bu raporların raportörüyüm, profesyonel bir avukatım ve hukuki ve siyasi bir rapor hazırlıyorum.
- After spending 18 years in prison for crimes of opinion, the lawyer, Riad al-Turk, was released in 1998.
- Avukat Riad al-Turk, fikir suçları nedeniyle 18 yıl hapis yattıktan sonra 1998 yılında serbest bırakıldı.
- I myself am a personal injury lawyer and have myself sustained personal injury in the past.
- Ben de bir kişisel yaralanma avukatıyım ve geçmişte kendim de kişisel yaralanmalara maruz kaldım.
- As a lawyer specialising in European law I do still often consult the EU Treaties.
- Avrupa hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukat olarak AB Antlaşmalarına hala sık sık başvuruyorum.
- He said lawyers must not always carry us along.
- Avukatların bizi her zaman yanlarında taşımamaları gerektiğini söyledi.
- We have cases changing from one to the other, profiting only the lawyers.
- Birinden diğerine değişen ve sadece avukatların yararına olan davalarımız var.
- As your lawyer, I advise you to control it fast.
- Avukatınız olarak hızlı kontrol etmenizi tavsiye ederim.
- The work areas of lawyers who deal with cybercrime are not limited to these.
- Siber suçlarla ilgilenen avukatların çalışma alanları bunlarla sınırlı değil.
- You're looking for a witch doctor, not a lawyer.
- Sen bir büyücü arıyorsun, avukat değil.
- I didn't know I could afford a lawyer with such a nice suit.
- Böyle şık takım elbiseli bir avukata paramın yetebileceğini bilmiyordum.
- The work areas of lawyers who deal with cybercrime are not limited to these.
- Bilişim suçlarına bakan avukatların çalışma alanı bunlarla sınırlı değildir.
- I didn't know I could afford a lawyer with such a nice suit.
- Bu kadar güzel bir takım elbiseli bir avukata paramın yeteceğini bilmiyordum.
- I didn't know I could afford a lawyer with such a nice suit.
- Bu kadar şık bir takım elbisesi olan bir avukata paramın yeteceğini bilmiyordum.
- As your lawyer, I advise you to control it fast.
- Avukatınız olarak size hızlı bir şekilde kontrol etmenizi tavsiye ediyorum.
- You've had the whole weekend to get yourself a lawyer.
- Kendinize bir avukat bulmak için bütün bir hafta sonu vaktiniz vardı.
- The detainee and his lawyer dispute these.
- Tutuklu ve avukatı bunlara itiraz ediyor.
- You're a lawyer; he's a drug addict who's just had his stepdaughter taken away from him.
- Siz bir avukatsınız; o ise üvey kızı elinden alınmış bir uyuşturucu bağımlısı.
- You could be a great lawyer.
- Sen büyük bir avukat olabilirdin.
- When I was studying to become a lawyer, my teachers told me to never ask a question that I didn't know the answer to.
- Avukat olmak için çalışırken, öğretmenlerim bana cevabını bilmediğim bir soruyu asla sormamamı söylemişti.
- Tom doesn't want to be a lawyer.
- Tom avukat olmak istemiyor.
- Tom says Mary doesn't have a lawyer.
- Tom, Mary'nin bir avukatı olmadığını söylüyor.
- The client talked with the lawyer.
- Müvekkil avukatla konuştu.
- Have you discussed this with a lawyer?
- Bunu bir avukatla tartıştın mı?
- The police can't question Tom until his lawyer gets here.
- Polis, avukatı gelene kadar Tom'u sorgulayamaz.
- Tom couldn't afford a high-priced lawyer.
- Tom'un yüksek ücretli bir avukata parası yetemez.
- I demand to speak with my lawyer.
- Avukatımla konuşmak istiyorum.
- Aren't you a lawyer?
- Sen bir avukat değil misin?
- Aren't you one of Tom's lawyers?
- Sen Tom'un avukatlarından biri değil misin?
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun doktor ya da avukat olmasıdır.
- How do you balance being a mother, a wife and a lawyer?
- Bir anne, bir eş ve bir avukat olmayı nasıl dengeliyorsun?
- I have a cousin who is a lawyer.
- Avukat olan bir kuzenim var.
- Tom phoned his lawyer.
- Tom avukatını aradı.
- I know a good lawyer who can help you.
- Sana yardım edebilecek iyi bir avukat biliyorum.
- Sami's lawyer told the jurors that cops arrested the wrong person.
- Sami'nin avukatı jüri üyelerine polislerin yanlış kişiyi tutukladığını söyledi.
- He pretended that he was a lawyer.
- Avukatmış gibi davrandı.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- You might want to call a lawyer now.
- Şimdi bir avukat çağırmak isteyebilirsin.
- I need to get another lawyer.
- Başka bir avukat bulmalıyım.
- Tom is one of Boston's best lawyers.
- Tom Boston'un en iyi avukatlarından biri.
- Better to get advice from your lawyer.
- Avukatından tavsiye alsan iyi olur.
- He is no good as a lawyer.
- O bir avukat olarak iyi değil.
- I can't afford a lawyer.
- Avukat tutacak param yok.
- Tom paid for my lawyer.
- Tom avukatım için ödedi.
- Tom called his lawyer.
- Tom avukatını aradı.
- Tom is a capable lawyer.
- Tom yetenekli bir avukattır.
- Which one of you is Tom's lawyer?
- Hanginiz Tom'un avukatısınız?
- I don't need lawyers.
- Avukatlara ihtiyacım yok.
- You're still a lawyer, aren't you?
- Sen hâlâ bir avukatsın, değil mi?
- You need to get another lawyer.
- Başka bir avukat bulmalısın.
- The lawyer asked some tough questions.
- Avukat bazı zor sorular sordu.
- I don't have a lawyer.
- Benim bir avukatım yok.
- He is not a politician but a lawyer.
- O bir politikacı değil ama bir avukat.
- Chester Arthur had been a successful lawyer.
- Chester Arthur başarılı bir avukattı.
- I've hired myself a lawyer.
- Kendime bir avukat tuttum.
- He had three sons who became lawyers.
- Onun avukat olmuş üç oğlu var.
- I believe he is not a lawyer.
- Sanırım o bir avukat değil.
- He was a very smart lawyer and politician.
- O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
- I'm calling my lawyer.
- Avukatımı arıyorum.
- Sami's lawyer wanted to create reasonable doubt in the minds of the jurors.
- Sami'nin avukatı jüri üyelerinin zihninde makul bir şüphe yaratmak istedi.
- Some people think that there are too many lawyers in this country.
- Bazı insanlar bu ülkede çok fazla avukat olduğunu düşünüyor.
- I want to talk to my lawyer.
- Avukatımla konuşmak istiyorum.
- Tom would make a good lawyer.
- Tom'dan iyi bir avukat olur.
- Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned.
- Dan'ın avukatı Dan'ın sorgulandığı odaya girmek için izin verilmesini talep etti.
- Tom will find another lawyer for you.
- Tom sana başka bir avukat bulacak.
- She advised him to see a lawyer, so he did.
- Ona bir avukatla görüşmesini tavsiye etti, o da görüştü.
- I'd like to speak with my lawyer.
- Ben avukatımla konuşmak istiyorum.
- He is an able lawyer.
- Yetenekli bir avukat.
- Tom isn't a lawyer.
- Tom bir avukat değil.
- I need to get myself a good lawyer.
- Kendime iyi bir avukat bulmalıyım.
- Do you need a lawyer?
- Bir avukata ihtiyacın var mı?
- The salary of a teacher is lower than that of a lawyer.
- Bir öğretmenin aylığı bir avukatınkinden daha düşüktür.
- You're not a lawyer.
- Sen avukat değilsin.
- I want to speak with my lawyer, now.
- Şimdi avukatımla konuşmak istiyorum.
- I'm married to a lawyer.
- Ben bir avukatla evliyim.
- The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyetinde ısrar etti.
- I am not a lawyer.
- Ben bir avukat değilim.
- Have you ever talked to a lawyer?
- Hiç bir avukatla konuştun mu?
- Have you talked to a lawyer about this?
- Bununla ilgili bir avukatla konuştun mu?
- I asked the lawyer to make out my will.
- Avukattan vasiyetimi hazırlamasını istedim.
- He decided to be a lawyer.
- Avukat olma kararı aldı.
- Tom said he wanted to call his lawyer.
- Tom avukatını aramak istediğini söyledi.
- Tom was supposed to be our lawyer.
- Tom'un bizim avukatımız olması gerekiyordu.
- I want to talk with my lawyer.
- Ben avukatımla konuşmak istiyorum.
- Both Tom and I are lawyers.
- Tom da ben de avukatız.
- That man is Perry Mason, the lawyer.
- O adam, avukat Perry Mason.
- Tom followed in his father's footsteps and became a lawyer.
- Tom babasının izinden gitti ve avukat oldu.
- The lawyer brought up new evidence.
- Avukat yeni kanıtlar ortaya koydu.
- My lawyer told me that I should plead guilty.
- Avukatım bana suçu kabul etmem gerektiğini söyledi.
- The lawyer was expecting Ben.
- Avukat Ben'i bekliyordu.
- Get me a lawyer.
- Bana bir avukat bul.
- You should call your lawyer.
- Avukatını aramalısın.
- She fell in love with a hotshot lawyer.
- Başarılı bir avukata âşık oldu.
- My lawyers said I should meet with you.
- Avukatlarım seninle görüşmem gerektiğini söyledi.
- I have the right to call my lawyer.
- Avukatımı aramaya hakkım var.
- The lawyer gave an important paper at the conference.
- Avukat konferansta önemli bir tebliğ sundu.
- My lawyer's talking to the prosecutor.
- Avukatım savcı ile konuşuyor.
- He is an able lawyer.
- O, yetenekli bir avukattır.
- I think you need a lawyer.
- Bence bir avukata ihtiyacınız var.
- It's better for you to do what your lawyer advises.
- Avukatının tavsiyelerini yapman senin için daha iyidir.
- Tom should talk to his lawyer.
- Tom avukatıyla konuşmalı.
- Aren't you one of Tom's lawyers?
- Tom'un avukatlarından biri değil misin?
- I strongly suggest that you get yourself another lawyer.
- Kendinize başka bir avukat bulmanızı kuvvetle öneriyorum.
- Tom is a lawyer and an author.
- Tom bir avukat ve yazar.
- Tom told the judge he wanted a different lawyer.
- Tom yargıca başka bir avukat istediğini söyledi.
- We're looking for a lawyer.
- Bir avukat arıyoruz.
- I do not need a lawyer.
- Avukata ihtiyacım yok.
- Tom didn't want to be a lawyer or a doctor.
- Tom avukat ya da doktor olmak istemedi.
- Tom said Mary didn't have a lawyer.
- Tom Mary'nin bir avukatı olmadığını söyledi.
- My lawyer told me that I should plead guilty.
- Avukatım bana suçlu olduğumu itiraf etmem gerektiğini söyledi.
- The lawyer insisted on his innocence.
- Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.
- Soon after she became a lawyer, she wouldn't even give her old friends the time of day.
- Avukat olduktan kısa bir süre sonra eski arkadaşlarına yüz vermemeye başladı.
- Don't you want to talk to a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak istemiyor musun?
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
- Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- Lawyers and real estate agents are rich or obnoxious.
- Avukatlar ve emlakçılar zengin ya da iğrençtir.
- I haven't yet talked to my lawyer about this.
- Henüz bu konuda avukatımla konuşmadım.
- Tom didn't want to be a lawyer.
- Tom bir avukat olmak istemedi.
- He was trained as a lawyer.
- Avukatlık eğitimi almıştı.
- Tom is a lawyer.
- Tom bir avukat.
- I need to call my lawyer.
- Avukatımı aramalıyım.
- One of my brothers is a teacher and the others are lawyers.
- Erkek kardeşlerimden biri öğretmen, ve diğerleri avukattır.
- You need to get yourself a good lawyer.
- Kendine iyi bir avukat bulmalısın.
- He was a very smart lawyer and politician.
- Çok zeki bir avukat ve politikacıydı.
- I had a good lawyer.
- İyi bir avukatım var.
- I'd like to fire my lawyer.
- Avukatımı kovmak istiyorum.
- Tom should've been a lawyer.
- Tom bir avukat olmalıydı.
- Tom has hired a good lawyer.
- Tom iyi bir avukat tuttu.
- Isn't Tom a lawyer?
- Tom avukat değil mi?
- I want to call my lawyer.
- Avukatımı aramak istiyorum.
- Tom said Mary didn't have a lawyer.
- Tom, Mary'nin avukatı olmadığını söyledi.
- Ninety percent of our lawyers serve 10 percent of our people.
- Avukatlarımızın yüzde doksanı insanlarımızın yüzde 10'una hizmet ediyor.
- Tom needs to talk to a lawyer.
- Tom'un bir avukatla konuşması gerek.
- My father-in-law is a lawyer.
- Kayınpederim bir avukat.
- I'm not a lawyer.
- Ben bir avukat değilim.
- Sami needs another lawyer.
- Sami'nin başka bir avukata ihtiyacı var.
- I haven't yet talked to my lawyer about this.
- Henüz avukatımla bu konuyu konuşmadım.
- He should have been a lawyer.
- Avukat olmalıydı.
- I want my lawyer.
- Avukatımı istiyorum.
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın ismi ne?
- I don't believe he's a lawyer.
- Onun avukat olduğuna inanmıyorum.
- Tom is a lawyer, isn't he?
- Tom bir avukat, değil mi?
- Tom and Mary are each going to need their own lawyer.
- Tom ve Mary'nin her birinin kendi avukatına ihtiyacı olacak.
- Have you talked to a lawyer about this?
- Bu konuda bir avukatla konuştun mu?
- Which one of you is Tom's lawyer?
- Hanginiz Tom'un avukatı?
- I'm not a lawyer.
- Ben avukat değilim.
- I need to talk to a lawyer.
- Bir avukatla konuşmam gerek.
- Tom is a lawyer.
- Tom bir avukattır.
- You'd better call a lawyer.
- Bir avukat çağırsan iyi olur.
- All lawyers are liars.
- Bütün avukatlar yalancıdır.
- Tom doesn't want to call his lawyer.
- Tom avukatını aramak istemiyor.
- Tom is a very good lawyer.
- Tom çok iyi bir avukattır.
- Tom hired a good lawyer to defend him.
- Tom onu savunması için iyi bir avukat tuttu.
- Tom didn't want to be a lawyer or a doctor.
- Tom bir avukat ya da bir doktor olmak istemedi.
- Some people think that there are too many lawyers in this country.
- Bazı insanlar bu ülkede çok fazla sayıda avukat bulunduğunu düşünüyor.
- I want to speak to my lawyer now.
- Şimdi avukatımla konuşmak istiyorum.
- Tom is a human rights lawyer.
- Tom bir insan hakları avukatı.
- He is qualified to be a lawyer.
- Avukat olmak için yeterliydi.
- You will need a lawyer.
- Avukata ihtiyacın olacak.
- You could use a good lawyer.
- İyi bir avukat işinize yarayabilir.
- My lawyer's talking to the prosecutor.
- Avukatım savcıyla konuşuyor.
- His ambition is to be a lawyer.
- Onun hırsı avukat olmak.
- My husband was a lawyer.
- Kocam bir avukattı.
- You need a lawyer.
- Sana bir avukat lazım.
- Tom didn't want to be a lawyer.
- Tom avukat olmak istemedi.
- I couldn't afford a lawyer.
- Bir avukat tutmaya param yetmedi.
- You want to be lawyers.
- Sen avukat olmak istiyorsun.
- Do you want to talk to a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misin?
- I wanted to be a lawyer.
- Avukat olmak istiyordum.
- He is a capable lawyer.
- O yetenekli bir avukat.
- Tom hired a good lawyer to defend him.
- Tom kendini savunmak için iyi bir avukat tuttu.
- I have a good lawyer.
- İyi bir avukata sahibim.
- Let me call my lawyer.
- Avukatımı arayayım.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu göstermeye çalışacaktır.
- Tom says Mary didn't have a lawyer.
- Tom, Mary'nin avukatı olmadığını söylüyor.
- I've heard that Tom Jackson is the best lawyer in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukat olduğunu duydum.
- If you can't get a lawyer who knows the law, get one who knows the judge.
- Eğer yasayı bilen bir avukat alamıyorsanız, yargıyı bilen bir avukat alın.
- The lawyer has a lot of wealthy clients.
- Avukatın birçok zengin müşterisi var.
- Tom is my lawyer.
- Tom benim avukatım.
- What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey, avukatların olay yerine bu kadar hızlı gelmesiydi.
- She announced her engagement to her lawyer friend.
- Avukat arkadaşıyla nişanlandığını açıkladı.
- Can you introduce me to a lawyer who speaks French?
- Beni Fransızca bilen bir avukatla tanıştırabilir misiniz?
- Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned.
- Dan'in avukatı, Dan'in sorgulandığı odaya girmesine izin verilmesini talep etti.
- My wife won't talk to me except through her lawyer.
- Karım avukatı aracılığı ile hariç benimle konuşmayacak.
- Tom couldn't afford a lawyer.
- Tom'un avukat tutacak parası yoktu.
- The lawyer offered his services pro bono.
- Avukat hizmetlerini karşılıksız olarak sundu.
- Your lawyers want to see you.
- Avukatlarınız sizi görmek istiyor.
- He had three sons who became lawyers.
- Avukat olan üç oğlu var.
- Tom's sister paved the way for him to become a lawyer.
- Tom'un kız kardeşi onun avukat olmasının yolunu açtı.
- I don't think he's a lawyer.
- Onun avukat olduğunu sanmıyorum.
- I hope that you have a good lawyer.
- Umarım iyi bir avukatın vardır.
- You need to get yourself a good lawyer.
- Kendinize iyi bir avukat bulmanız gerekiyor.
- I don't believe he is a lawyer.
- Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.
- We'll find you another lawyer.
- Sana başka bir avukat bulacağız.
- Tom is going to need a good lawyer.
- Tom'un iyi bir avukata ihtiyacı olacak.
- Lawyers and auto mechanics are the people I trust the least.
- Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
- Tom wanted to become a lawyer.
- Tom bir avukat olmak istiyordu.
- Sami blamed Layla's bad lawyer.
- Sami, Layla'nın kötü avukatını suçladı.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müşterisinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- Are you a lawyer?
- Sen avukat mısın?
- I won't answer any more questions until I talk to my lawyer.
- Avukatımla konuşana kadar daha fazla soruya cevap vermeyeceğim.
- Get me another lawyer.
- Bana başka bir avukat bul.
- If you can't afford a lawyer, one will be appointed to you.
- Eğer avukat tutacak paranız yoksa, size bir avukat atanacaktır.
- Do you have a lawyer?
- Avukatın var mı?
- Tom is looking for a lawyer.
- Tom bir avukat arıyor.
- I doubt if he is a lawyer.
- Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.
- You can't be a lawyer.
- Avukat olamazsın.
- I need to get myself a lawyer.
- Kendime bir avukat tutmalıyım.
- Better to get advice from your lawyer.
- Avukatından tavsiye alman daha iyi olur.
- I don't need lawyers.
- Avukata ihtiyacım yok.
- Tom is still not a lawyer.
- Tom hala bir avukat değil.
- You'll be hearing from my lawyer.
- Avukatımla görüşeceksin.
- I'm his family's lawyer.
- Ben onun aile avukatıyım.
- Tom would've gone to jail if he hadn't had such a good lawyer.
- Bu kadar iyi bir avukatı olmasaydı Tom hapse girerdi.
- Sami needs to see his lawyer.
- Sami'nin, avukatını görmesi gerek.
- I had a good lawyer.
- İyi bir avukatım vardı.
- You look like a lawyer.
- Avukata benziyorsun.
- His aim is to become a lawyer.
- Amacı avukat olmak.
- We're going to need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacımız olacak.
- I want to be a lawyer.
- Ben avukat olmak istiyorum.
- Ben decided to tell the lawyer everything he knew.
- Ben, bildiği her şeyi avukata anlatmaya karar verdi.
- You are entitled to have a lawyer.
- Avukat tutma hakkına sahipsiniz.
- We're waiting for our lawyers.
- Avukatlarımızı bekliyoruz.
- My lawyer told me not to say anything.
- Avukatım bana bir şey söylemememi söyledi.
- I don't have a lawyer.
- Avukatım yok.
- Do you want to speak with a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misin?
- Tom is a lawyer and a very good one, too.
- Tom bir avukat ve çok da iyi bir avukat.
- I think I need a lawyer.
- Sanırım bir avukata ihtiyacım var.
- Are you really a lawyer?
- Sen gerçekten bir avukat mısın?
- He's a lawyer.
- O bir avukat.
- 70% of Algeria's lawyers are female.
- Cezayir'deki avukatların %70'i kadın.
- You are an expert lawyer.
- Sen de uzman bir avukatsın.
- He became a successful lawyer.
- O, başarılı bir avukat oldu.
- I strongly suggest that you get yourself another lawyer.
- Kendinize başka bir avukat bulmanızı şiddetle öneririm.
- I couldn't afford a lawyer.
- Avukata param yetmedi.
- He is no good as a lawyer.
- Avukatlıkta iyi değil.
- You have a good lawyer.
- Senin iyi bir avukatın var.
- Tom wants to talk to his lawyer.
- Tom avukatıyla konuşmak istiyor.
- You should be a lawyer.
- Avukat olmalısın.
- He'll look for another lawyer.
- Başka bir avukat arayacak.
- Who's your lawyer?
- Senin avukatın kim?
- Did you have a lawyer?
- Avukatın var mıydı?
- He'll look for another lawyer.
- O başka bir avukat arayacak.
- I had no lawyer at that time.
- O zamanlar avukatım yoktu.
- Tom wants to be a lawyer.
- Tom bir avukat olmak istiyor.
- A lot of people think that lawyers get paid too much.
- Birçok insan avukatların çok fazla para aldığını düşünüyor.
- The lawyer gave an important paper at the conference.
- Avukat toplantıda önemli bir kağıt verdi.
- Tom isn't a lawyer.
- Tom avukat değil.
- I'm your new lawyer.
- Ben sizin yeni avukatınızım.
- Who's your lawyer?
- Avukatın kim?
- The role of a lawyer is to prove that his client is innocent.
- Bir avukatın rolü müvekkilinin suçsuz olduğunu ispat etmektir.
- He was trained as a lawyer.
- O bir avukat olarak eğitildi.
- The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
- Avukat yargıca suçlananların yaşlarını göz önünde tutmasını rica etti.
- He decided to be a lawyer.
- O bir avukat olmaya karar verdi.
- I'm Tom's new lawyer.
- Ben Tom’un yeni avukatıyım.
- The lawyer explained the new law to us.
- Avukat bize yeni yasayı açıkladı.
- Who is your lawyer?
- Avukatın kim?
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
- I didn't have a lawyer.
- Benim bir avukatım yoktu.
- Tom hired a very good lawyer.
- Tom çok iyi bir avukat tuttu.
- It didn't surprise me at all that Tom couldn't afford a lawyer.
- Tom'un avukat tutacak parasının olmaması beni hiç şaşırtmadı.
- My father is a lawyer.
- Babam avukat.
- Tom will need a good lawyer.
- Tom'un iyi bir avukata ihtiyacı olacak.
- I heard you were looking for a lawyer.
- Bir avukat aradığını duydum.
- I think it's time for me to consult a lawyer.
- Sanırım bir avukata danışmamın zamanıdır.
- Tom needs a good lawyer.
- Tom'un iyi bir avukata ihtiyacı var.
- The lawyer insisted on his innocence.
- Avukat masumiyetinde ısrar etti.
- Tom said he didn't have a lawyer.
- Tom avukatı olmadığını söyledi.
- Did you talk to your lawyer about this problem?
- Bu sorun hakkında avukatınızla konuştunuz mu?
- Tom is an immigration lawyer.
- Tom bir göçmenlik avukatı.
- The lawyer doubted her innocence.
- Avukat onun masumiyetinden şüphe ediyordu.
- Some people think that there are way too many lawyers in this country.
- Bazı insanlar bu ülkede çok fazla avukat olduğunu düşünüyorlar.
- I have a good lawyer.
- İyi bir avukatım var.
- I'd like to speak with my lawyer.
- Avukatımla konuşmak istiyorum.
- My mother is a lawyer.
- Annem bir avukat.
- I doubt that he's a lawyer.
- Onun bir avukat olduğundan kuşkuluyum.
- You want to be a lawyer.
- Sen bir avukat olmak istiyorsun.
- Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.
- Büyük mesleki becerisi sayesinde avukatın çok sayıda müvekkili var.
- What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey, avukatların olay yerine bu kadar hızlı ulaşması oldu.
- Tom isn't a lawyer yet.
- Tom henüz avukat değil.
- Tom became a lawyer.
- Tom avukat oldu.
- Have you discussed this with a lawyer?
- Bunu bir avukatla görüştün mı?
- Tom says Mary doesn't have a lawyer.
- Tom, Mary'nin avukatı olmadığını söylüyor.
- My wife is a lawyer.
- Karım bir avukat.
- Tom is a capable lawyer.
- Tom yetenekli bir avukat.
- You have the right to consult a lawyer.
- Bir avukata danışma hakkınız var.
- Luckily, Tom had a good lawyer.
- Neyse ki Tom'un iyi bir avukatı vardı.
- Should I have a lawyer?
- Bir avukata sahip olmalı mıyım?
- Isn't Tom a lawyer?
- Tom bir avukat değil mi?
- How do you balance being a mother, a wife and a lawyer?
- Anne, eş ve avukat olmayı nasıl dengeliyorsun?
- The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
- Tom signed the contract after his lawyer read it.
- Tom, avukatı sözleşmeyi okuduktan sonra imzaladı.
- How did your meeting with your lawyer go?
- Avukatınla olan görüşmen nasıl geçti?
- Tom's brother is a lawyer.
- Tom'un kardeşi bir avukat.
- He is a lawyer by profession.
- Mesleği avukatlık.
- The lawyer believed in his client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyetine inanmaktaydı.
- I hear that Tom Jackson is one of the best lawyers in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukatlardan biri olduğunu duydum.
- I need to get myself a good lawyer.
- Kendime iyi bir avukat tutmam lazım.
- One of my brothers is a teacher and the others are lawyers.
- Kardeşlerimden biri öğretmen, diğerleri ise avukat.
- The lawyer's fee was very high.
- Avukatın ücreti çok yüksekti.
- Lawyers make mega bucks when they win cases.
- Avukatlar davaları kazandıklarında büyük paralar elde ederler.
- You're a lawyer, right?
- Sen bir avukatsın, değil mi?
- Tom told me you're the best lawyer in town.
- Tom bana şehirde en iyi avukat olduğunu söyledi.
- Who is your lawyer?
- Senin avukatın kim?
- He pretended that he was a lawyer.
- O bir avukat gibi davrandı.
- I need to get myself a lawyer.
- Kendime bir avukat edinmem gerekiyor.
- Tom is going to need a lawyer.
- Tom'un bir avukata ihtiyacı olacak.
- My wife is a lawyer.
- Benim karım bir avukat.
- How many lawyers does Tom have?
- Tom'un kaç avukatı var?
- His son wants to be a lawyer.
- Onun oğlu bir avukat olmak istiyor.
- A lawyer is a person who prevents someone else from getting your money.
- Avukat, başkasının senin paranı almasını engelleyen kişidir.
- You look like a lawyer.
- Bir avukata benziyorsun.
- I want to talk to my lawyer straight away.
- Hemen avukatımla konuşmak istiyorum.
- The lawyer will try to show that her client is innocent.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaya çalışacak.
- He studied day and night in order to possibly become a lawyer.
- Muhtemelen avukat olabilmek için gece gündüz çalıştı.
- Talk to my lawyer.
- Avukatım ile konuş.
- I didn't have a lawyer.
- Avukatım yoktu.
- He'll make a good lawyer sooner or later.
- Er ya da geç iyi bir avukat olacak.
- Tom is an immigration lawyer.
- Tom bir göçmenlik avukatıdır.
- They want to be lawyers.
- Avukat olmak istiyorlar.
- I wish I’d listened to my mother’s advice and become a lawyer.
- Keşke annemin tavsiyesini dinleyip avukat olsaydım.
- Tom has a sister who is a lawyer.
- Tom'un avukat olan bir kız kardeşi var.
- Tom is one of Boston's most successful lawyers.
- Ton Boston'un en başarılı avukatlarından biridir.
- Many clients come to that lawyer for advice.
- Birçok müşteri o avukata tavsiye için gelir.
- Our lawyer drew up a contract for us to sign.
- Avukatımız imzalamamız için bir sözleşme düzenledi.
- My cousin, who is a lawyer, is in France at present.
- Avukat olan kuzenim şu anda Fransa'da.
- What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk vardığıydı.
- The lawyer has a lot of wealthy clients.
- Avukatın çok sayıda zengin müvekkili var.
- My lawyer is on his way.
- Avukatım geliyor.
- You could use a good lawyer.
- İyi bir avukat tutsan fena olmaz.
- The client talked with the lawyer.
- Müşteri avukatla konuştu.
- Jim isn't a lawyer, but a doctor.
- Jim avukat değil, doktor.
- Tom wanted to talk to his lawyer.
- Tom avukatı ile konuşmak istedi.
- Am I going to need a lawyer?
- Bir avukata ihtiyacım olacak mı?
- Sami decided that he would be his own lawyer.
- Sami kendi avukatı olmaya karar verdi.
- Among the audience, there were teachers, lawyers, engineers, and so on.
- Seyirciler arasında öğretmenler, avukatlar, mühendisler ve benzerleri vardı.
- Tom became a successful lawyer.
- Tom başarılı bir avukat oldu.
- Tom doesn't want to be a lawyer.
- Tom bir avukat olmak istemiyor.
- I need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacım var.
- I have a good lawyer.
- Benim iyi bir avukatım var.
- Lawyers are all liars.
- Avukatların hepsi yalancıdır.
- You might want to call a lawyer now.
- Şimdi bir avukat aramak isteyebilirsin.
- I'm his family's lawyer.
- Ben onun ailesinin avukatıyım.
- I became a lawyer to help people.
- İnsanlara yardım etmek için bir avukat oldum.
- I'm going to be a lawyer.
- Bir avukat olacağım.
- Tom conferred with his lawyer.
- Tom avukatına danıştı.
- I'm going to be your lawyer.
- Avukatın olacağım.
- Talk to my lawyer.
- Avukatımla konuş.
- His daughter wants to be a lawyer.
- Onun kızı bir avukat olmak istiyor.
- I'm going to be your lawyer.
- Ben senin avukatın olacağım.
- I just had a talk with your lawyer.
- Avukatınla konuştum.
- Tom should've been a lawyer.
- Tom avukat olmalıydı.
- I may need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacım olabilir.
- She wanted to become a lawyer.
- O avukat olmak istiyordu.
- I think she will succeed as a lawyer.
- Onun bir avukat olarak başarılı olacağını düşünüyorum.
- I think you need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacın olduğunu düşünüyorum.
- The lawyer asked the judge to make allowance for the age of the accused.
- Avukat hakimden sanığın yaşını göz önünde bulundurmasını istedi.
- Tom wants to be a lawyer.
- Tom avukat olmak istiyor.
- Tom needs to talk to his lawyer.
- Tom'un avukatıyla konuşması gerekiyor.
- The lawyers haven't needed to surf.
- Avukatların sörf yapmaya ihtiyacı yok.
- This lawyer has never lost a case.
- Bu avukat hiç dava kaybetmedi.
- Many clients come to that lawyer for advice.
- Birçok müvekkil tavsiye almak için bu avukata gelir.
- I talked to my lawyer this morning.
- Bu sabah avukatımla konuştum.
- Tom used to be a lawyer.
- Tom eskiden avukattı.
- He's a lawyer.
- O bir avukattır.
- I don't think he's a lawyer.
- Onun bir avukat olduğunu sanmam.
- Tom should've hired a better lawyer.
- Tom daha iyi bir avukat tutmalıydı.
- You have a good lawyer.
- İyi bir avukatın var.
- Tom doesn't need a lawyer.
- Tom'un bir avukata ihtiyacı yok.
- The lawyer doubted her innocence.
- Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.
- I want to speak with my lawyer, now.
- Avukatımla konuşmak istiyorum, hemen.
- We should hire Tom a lawyer.
- Tom'a bir avukat tutmalıyız.
- The first thing you should do is call a lawyer.
- Yapman gereken ilk şey bir avukatı aramak.
- I have a feeling you'll be a very good lawyer.
- Senin çok iyi bir avukat olacağına dair içimde bir his var.
- Ben decided to tell the lawyer everything he knew.
- Ben, avukata bildiği her şeyi anlatmaya karar verdi.
- My lawyer is on his way.
- Avukatım yolda.
- Why do I need a lawyer?
- Neden bir avukata ihtiyacım var?
- She fell in love with a hotshot lawyer.
- Başarılı bir avukata aşık oldu.
- Aren't you Tom's lawyer?
- Tom'un avukatı değil misin?
- What's your lawyer's name?
- Sizin avukatınızın adı ne?
- Tom is a human rights lawyer.
- Tom bir insan hakları avukatıdır.
- My cousin, who is a lawyer, is in France at present.
- Avukat kuzenim şu anda Fransa'da.
- 70% of Algeria's lawyers are female.
- Cezayirli avukatların %70'i kadın.
- I won't answer any more questions until I talk to my lawyer.
- Avukatımla konuşana kadar başka soruya cevap vermeyeceğim.
- I advised Tom to talk to a lawyer.
- Tom'a bir avukatla konuşmasını tavsiye ettim.
- Tom became a lawyer.
- Tom bir avukat oldu.
- Tom wants to talk to his lawyer.
- Tom avukatı ile konuşmak istiyor.
- Tom wanted to call his lawyer.
- Tom avukatını aramak istedi.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
- Avukat müvekkilinin yasal yollara başvurmasını tavsiye etti.
- It's better for you to do what your lawyer advises.
- Avukatın ne tavsiye ederse onu yapman senin için daha iyi olur.
- I doubt if he is a lawyer.
- Avukat olduğundan şüpheliyim.
- I hate lawyers.
- Avukatlardan nefret ederim.
- He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
- Avukat olmak için gece gündüz çalıştı.
- Aren't you a lawyer?
- Sen avukat değil misin?
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin bütün avukatlarını seferber edeceğiz.
- Why don't you consult a lawyer?
- Neden bir avukata danışmıyorsunuz?
- His daughters want to be lawyers.
- Onun kızları avukat olmak istiyor.
- I went to the lawyer for legal help.
- Yasal yardım için avukata gittim.
- Do you want to talk to a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misiniz?
- Are you a lawyer?
- Sen bir avukat mısın?
- Have you discussed this with a lawyer?
- Bunu bir avukatla görüştünüz mü?
- I'm your lawyer.
- Avukatınım.
- I asked Tom if he could recommend a good lawyer.
- Tom'a iyi bir avukat tavsiye edip edemeyeceğini sordum.
- You should have consulted your lawyer.
- Avukatınıza danışmalıydınız.
- If you don't like Tom Jackson, I can suggest another lawyer.
- Tom Jackson'ı beğenmediyseniz, başka bir avukat önerebilirim.
- I know a good lawyer who can help you.
- Sana yardım edebilecek iyi bir avukat tanıyorum.
- Can the lawyer see me on Friday?
- Avukat beni cuma günü görebilir mi?
- His aim is to become a lawyer.
- Onun amacı bir avukat olmaktır.
- Where's my lawyer?
- Avukatım nerede?
- I'm glad you're my lawyer.
- Avukatım olduğunuza memnunum.
- Tom advised Mary to talk to a lawyer.
- Tom, Mary'ye bir avukatla konuşmasını tavsiye etti.
- My father is a lawyer.
- Benim babam avukat.
- That lawyer is going to pick you apart in open court tomorrow.
- O avukat yarın mahkemede seni yerden yere vuracak.
- The man Tom is talking to is a lawyer.
- Tom'un konuştuğu adam bir avukattır.
- If you can't get a lawyer who knows the law, get one who knows the judge.
- Kanunları bilen bir avukat bulamıyorsanız, hakimi tanıyan birini bulun.
- I don't want to be a lawyer or a doctor.
- Avukat ya da doktor olmak istemiyorum.
- What kind of person was the lawyer?
- Avukat nasıl biriydi?
- I decided to become a lawyer.
- Bir avukat olmaya karar verdim.
- 70% of Algeria's lawyers are female.
- Cezayir'deki avukatların %70'i kadındır.
- I hate lawyers.
- Avukatlardan nefret ediyorum.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
- Sami hired one of the best lawyers in Cairo.
- Sami Kahire'deki en iyi avukatlardan birini tuttu.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir politikacı ve akıllı bir avukattı.
- What's your lawyer's name?
- Senin avukatının adı ne?
- Tom's lawyers say he was framed.
- Avukatları Tom'a komplo kurulduğunu söylüyor.
- I called my lawyer.
- Avukatımı aradım.
- You need to hire an criminal defense lawyer.
- Bir ceza avukatı tutmanız gerekiyor.
- Are you really a lawyer?
- Sen gerçekten avukat mısın?
- I wish I’d listened to my mother’s advice and become a lawyer.
- Keşke annemin tavsiyesini dinleseydim ve bir avukat olsaydım.
- My lawyer told me not to say anything.
- Avukatım hiçbir şey söylemememi söyledi.
- You are an expert lawyer.
- Sen uzman bir avukatsın.
- Tom needs to talk to his lawyer.
- Tom avukatıyla konuşmalı.
- My lawyer told me that I should plead guilty.
- Avukatım suçu kabul etmem gerektiğini söyledi.
- The lawyer went out with the secretary.
- Avukat sekreterle dışarı çıktı.
- She wanted to become a lawyer.
- Avukat olmak istedi.
- Tom is a successful lawyer.
- Tom başarılı bir avukat.
- Lawyers and auto mechanics are the people I trust the least.
- Avukatlar ve araba tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
- I have a friend whose father is a lawyer.
- Babası avukat olan bir arkadaşım var.
- I have the right to call my lawyer.
- Avukatımı arama hakkım var.
- Mary is a brilliant young lawyer.
- Mary genç ve zeki bir avukat.
- She announced her engagement to her lawyer friend.
- O, nişanını avukat arkadaşına duyurdu.
- My mother is a lawyer.
- Annem bir avukattır.
- I advised Tom to consult a lawyer.
- Tom'a bir avukata danışmasını tavsiye ettim.
- The lawyer determined his course of action.
- Avukat, müvekkilinin hareket tarzını belirledi.
- Are you sure you don't want to get your own lawyer?
- Kendi avukatını edinmek istemediğinden emin misin?
- Some people think that there are way too many lawyers in this country.
- Bazı insanlar bu ülkede çok fazla avukat olduğunu düşünüyor.
- You want to be lawyers.
- Siz avukat olmak istiyorsunuz.
- Tom should call a lawyer.
- Tom bir avukat çağırmalı.
- I'm going to be a lawyer.
- Avukat olacağım.
- Tom needs a lawyer.
- Tom'un bir avukata ihtiyacı var.
- The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti.
- Have you ever talked to a lawyer?
- Bir avukatla konuştun mu hiç?
- Sami hired one of the best lawyers in Cairo.
- Sami, Kahire'deki en iyi avukatlardan birini tuttu.
- You will need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacınız olacak.
- Breandán is a lawyer.
- Breandán bir avukat.
- I'm your new lawyer.
- Ben senin yeni avukatınım.
- You have the right to have a lawyer present.
- Bir avukat bulundurma hakkına sahipsiniz.
- The lawyer decided to appeal the case.
- Avukat davayı temyize götürmeye karar verdi.
- The man Tom is talking to is a lawyer.
- Tom'un konuştuğu adam da bir avukat.
- I can recommend a good lawyer.
- İyi bir avukat tavsiye edebilirim.
- You could be a great lawyer.
- Harika bir avukat olabilirsin.
- Tom was supposed to be our lawyer.
- Tom'un avukatımız olması gerekiyordu.
- Talk to my lawyers.
- Avukatlarımla konuş.
- Tom said that Mary didn't have a lawyer.
- Tom, Mary'nin bir avukatı olmadığını söyledi.
- The lawyers argued the case for hours.
- Avukatlar davayı saatlerce savundu.
- Sami's dad was a lawyer.
- Sami'nin babası bir avukattı.
- The lawyer wrote a contract.
- Avukat bir sözleşme hazırladı.
- I want to speak to a lawyer.
- Bir avukatla konuşmak istiyorum.
- I have an appointment with my lawyer today.
- Bugün avukatımla bir randevum var.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Size paramızın yettiği en iyi avukatı buluruz.
- The lawyer drew up my will.
- Avukat benim vasiyetimi düzenledi.
- I need to call my lawyer.
- Avukatımı aramam gerekiyor.
- Tom is one of Boston's most successful lawyers.
- Tom Boston'ın en başarılı avukatlarından biri.
- Would you like to talk to a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misin?
- You can't be a lawyer.
- Sen bir avukat olamazsın.
- Would you like to talk to a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misiniz?
- I'd like to become a lawyer.
- Avukat olmak istiyorum.
- I need a lawyer who can speak French.
- Fransızca konuşabilen bir avukata ihtiyacım var.
- Ninety percent of our lawyers serve 10 percent of our people.
- Avukatlarımızın yüzde 90'ı halkımızın yüzde 10'una hizmet ediyor.
- I'm supposed to be finding Tom a good lawyer.
- Tom'a iyi bir avukat bulmam gerekiyor.
- Tom was a lawyer.
- Tom bir avukattı.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
- Bir avukatın küçük noktalarda bile her taşın altına bakması ve çıkmazdan kurtulmak için aynı konu üzerinde ısrarla durması önemlidir.
- You need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacın var.
- Tom would make a good lawyer.
- Tom iyi bir avukat olurdu.
- I think it's time for me to consult a lawyer.
- Sanırım bir avukata danışmamın zamanı geldi.
- Tom's lawyer didn't think that the jury would think that Mary was a reliable witness.
- Tom'un avukatı jürinin Mary'nin güvenilir bir tanık olduğunu düşüneceğini sanmıyordu.
- I just got off the phone with my lawyer.
- Az önce avukatımla konuştum.
- Who is your lawyer?
- Avukatın kimdir?
- Tom has a good lawyer.
- Tom'un iyi bir avukatı var.
- He is qualified to be a lawyer.
- O, bir avukat olmak için niteliklidir.
- Maybe I should talk to a lawyer.
- Belki de bir avukatla konuşmalıyım.
- Not every student studying law can be a lawyer.
- Hukuk öğrenimi yapan her öğrenci avukat olamaz.
- I'm Tom's lawyer.
- Tom'un avukatıyım.
- I'm a lawyer.
- Ben bir avukatım.
- Tom used to be a big shot lawyer.
- Tom eskiden önemli bir avukattı.
- Tom's brother is a lawyer.
- Tom'un erkek kardeşi bir avukattır.
- I'm getting another lawyer.
- Başka bir avukat tutacağım.
- The role of a lawyer is to prove that his client is innocent.
- Bir avukatın görevi müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaktır.
- Tom wanted to be a lawyer.
- Tom bir avukat olmak istiyordu.
- Tom advised Mary to consult a lawyer.
- Tom, Mary'ye bir avukata danışmasını tavsiye etti.
- Tom's lawyers say he was framed.
- Tom'un avukatları ona komplo kurulduğunu söylüyor.
- She had a good lawyer.
- Onun iyi bir avukatı vardı.
- The lawyer drew up my will.
- Avukat vasiyetimi hazırladı.
- My husband was a lawyer.
- Kocam avukattı.
- Why did the lawyer lose in the argument?
- Avukat tartışmayı neden kaybetti?
- I decided to become a lawyer.
- Avukat olmaya karar verdim.
- Tom doesn't have a lawyer.
- Tom'un bir avukatı yok.
- I couldn't afford a lawyer.
- Avukat tutacak param yoktu.
- Maybe I need a lawyer.
- Belki de bir avukata ihtiyacım vardır.
- What kind of lawyer are you?
- Nasıl bir avukatsın?
- Tom paid for my lawyer.
- Tom avukatımın parasını ödedi.
- You're still a lawyer, aren't you?
- Sen hala avukatsın, değil mi?
- Sami needs to see his lawyer.
- Sami'nin avukatını görmesi gerek.
- I need a good lawyer.
- İyi bir avukata ihtiyacım var.
- Tom and I are lawyers.
- Tom ve ben avukatız.
- Can you recommend a good lawyer?
- İyi bir avukat tavsiye edebilir misin?
- Sami demanded a lawyer.
- Sami bir avukat istedi.
- Tom signed all the documents Mary's lawyer gave him.
- Tom, Mary'nin avukatının ona verdiği tüm belgeleri imzaladı.
- I'll let you know my decision after I have consulted my lawyer.
- Ben avukatıma danıştıktan sonra sana kararımı bildireceğim.
- He had a good lawyer.
- Onun iyi bir avukatı vardı.
- I doubt that he's a lawyer.
- Onun bir avukat olduğundan şüpheliyim.
- I have a friend whose father is a lawyer.
- Babası bir avukat olan bir arkadaşım var.
- The lawyer was expecting him.
- Avukat onu bekliyordu.
- Tom wanted to talk to his lawyer.
- Tom avukatıyla konuşmak istedi.
- Mary wants to be a lawyer.
- Mary bir avukat olmak istiyor.
- I don't want any of my children to be lawyers.
- Çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum.
- My father is a lawyer.
- Babam avukattır.
- I want to talk with my lawyer.
- Avukatımla konuşmak istiyorum.
- I advised Tom to consult a lawyer.
- Tom'a bir avukata danışması tavsiyesinde bulundum.
- Tom will make a good lawyer.
- Tom iyi bir avukat olacak.
- Tom and Mary are both lawyers, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de avukat, değil mi?
- My father is a lawyer.
- Benim babam avukattır.
- Tom needs to talk to a lawyer.
- Tom'un bir avukatla görüşmesi gerek.
- She advised him to see a lawyer.
- Ona bir avukata görünmesini tavsiye etti.
- Tom hired a good lawyer to defend Mary.
- Tom, Mary'yi savunması için iyi bir avukat tuttu.
- Tom is still not a lawyer.
- Tom hâlâ bir avukat değil.
- The lawyer has many clients.
- Avukatın birçok müvekkili var.
- I've hired a new lawyer.
- Yeni bir avukat tuttum.
- I'll let you know my decision after I have consulted my lawyer.
- Avukatıma danıştıktan sonra kararımı size bildireceğim.
- He is a successful lawyer.
- O başarılı bir avukat.
- What's your lawyer's name?
- Avukatının ismi ne?
- Tom hopes to become a lawyer.
- Tom avukat olmayı umuyor.
- Can you introduce me to a lawyer who speaks French?
- Beni Fransızca konuşabilen bir avukatla tanıştırır mısın?
- Did you have a lawyer?
- Bir avukatın var mıydı?
- I don't want to be a lawyer or a doctor.
- Bir avukat ya da bir doktor olmak istemiyorum.
- I want to be a lawyer.
- Avukat olmak istiyorum.
- I went to the lawyer for legal help.
- Hukuki yardım almak için avukata gittim.
- He wanted to become a lawyer.
- O avukat olmak istiyordu.
- I had no lawyer at that time.
- O zaman bir avukatım yoktu.
- Not every student studying law can be a lawyer.
- Hukuk okuyan her öğrenci avukat olamaz.
- His ambition is to be a lawyer.
- Onun tutkusu bir avukat olmaktır.
- My wife won't talk to me except through her lawyer.
- Karım avukatı aracılığıyla olmadıkça benimle konuşmuyor.
- A farmer between two lawyers is like a fish between two cats.
- İki avukat arasında kalan bir çiftçi, iki kedi arasında kalan bir balık gibidir.
- Tom hopes to become a lawyer.
- Tom bir avukat olmayı umuyor.
- You want to be a lawyer.
- Avukat olmak istiyorsun.
- We're looking for a lawyer.
- Biz bir avukat arıyoruz.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Sana paramızın yettiği en iyi avukatı tutacağız.
- Are you Tom's lawyer?
- Tom'un avukatı mısın?
- What the lawyer had told me finally turned out to be false.
- Avukatın bana söylediği şey sonunda yanlış çıktı.
- The lawyer brought up new evidence.
- Avukat yeni bir kanıt gündeme getirdi.
- There are many lawyers working with this outfit.
- Bu ekiple çalışan birçok avukat var.
- I have a lawyer.
- Bir avukatım var.
- Tom can't afford a lawyer.
- Tom'un avukat tutacak parası yok.
- She had a good lawyer.
- İyi bir avukatı vardı.
- I think I should call my lawyer.
- Sanırım avukatımı aramalıyım.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Sana, gücümüzün yettiği en iyi avukatı tutacağız.
- We'll find you another lawyer.
- Sana başka bir avukat buluruz.
- Lawyers make a lot of money.
- Avukatlar çok para kazanıyor.
- He decided to trust the lawyer with the document.
- Belge konusunda avukata güvenmeye karar verdi.
- Do you want to speak with a lawyer?
- Bir avukatla konuşmak ister misiniz?
- Tom wanted to become a lawyer.
- Tom avukat olmak istedi.
- His daughter wants to be a lawyer.
- Kızı avukat olmak istiyor.
- I do not need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacım yok.
- She's a lawyer.
- O bir avukat.
- If you don't like Tom Jackson, I can suggest another lawyer.
- Tom Jackson'ı beğenmiyorsan, ben başka bir avukat önerebilirim.
- The lawyer explained the new law to us.
- Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- Tom asked for his lawyer.
- Tom avukatını istedi.
- Both Tom and I are lawyers.
- Hem Tom hem de ben avukatız.
- I'm getting another lawyer.
- Başka bir avukat tutuyorum.
- I'm calling my lawyer.
- Ben avukatımı arıyorum.
- Tom conferred with his lawyer.
- Tom avukatıyla görüştü.
- Have you discussed this with a lawyer?
- Bunu bir avukatla konuştunuz mu?
- Do I need a lawyer?
- Bir avukata ihtiyacım var mı?
- My lawyer has advised me to cooperate.
- Avukatım işbirliği yapmamı tavsiye etti.
- A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
- The lawyer seems to think it'll be an open and shut case.
- Avukat bunun açık ve kapalı bir dava olacağını düşünüyor gibi görünüyor.
- Thirty-four of them were lawyers.
- Onlardan otuz dördü avukattı.
- I am not a lawyer.
- Ben avukat değilim.
- My lawyer has advised me to cooperate.
- Avukatım bana işbirliği yapmamı tavsiye etti.
- I'm a lawyer.
- Ben avukatım.
- You should have consulted your lawyer.
- Avukatına danışman gerekirdi.
- Tom will find another lawyer for you.
- Tom senin için başka bir avukat bulacak.
- Tom is a good lawyer.
- Tom iyi bir avukattır.
- I'm Tom's new lawyer.
- Ben Tom'un yeni avukatıyım.
- Sami's lawyer was not surprised when the jury found him not guilty.
- Sami'nin avukatı, jüri onu suçsuz bulduğunda şaşırmadı.
- Tom isn't a lawyer yet.
- Tom henüz bir avukat değil.
- Are you sure you don't want to get your own lawyer?
- Kendi avukatınızı tutmak istemediğinize emin misiniz?
- Am I going to need a lawyer?
- Avukata ihtiyacım olacak mı?
- My father-in-law is a lawyer.
- Kayınpederim avukattır.
- A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat davayı farklı bir şekilde ele alırdı.
- Your lawyers want to see you.
- Avukatların seni görmek istiyor.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
- Pek çok müvekkil tavsiye almak için avukata geliyor.
- I know a girl whose father is a lawyer.
- Babası avukat olan bir kız tanıyorum.
- Neither Tom nor Mary has a lawyer.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin bir avukatı var.
- Jim is not a lawyer but a doctor.
- Jim bir avukat değil, bir doktor.
- Do you have a lawyer?
- Avukatınız var mı?
- I think you need a lawyer.
- Sanırım bir avukata ihtiyacın var.
- Tom's lawyer said that he couldn't put Tom on the stand.
- Tom'un avukatı Tom'u tanık sandalyesine oturtamayacağını söyledi.
- You have the right to have a lawyer present.
- Bir avukat bulundurma hakkınız var.
- That's why I need a lawyer.
- Bir avukata ihtiyacım olmasının nedeni bu.
- Every mother's dream is for her son to be a doctor or a lawyer.
- Her annenin hayali oğlunun bir doktor ya da bir avukat olmasıdır.
- The lawyer doubted his innocence.
- Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.
- He became a successful lawyer.
- Başarılı bir avukat oldu.
- Tom has a lawyer.
- Tom'un bir avukatı var.
- Tom said he didn't have a lawyer.
- Tom avukat tutmadığını söyledi.
- Maybe I should talk to a lawyer.
- Belki de bir avukatla konuşmalıyız.
- Tom is a lawyer and an author.
- Tom bir avukat ve yazardır.
- How many lawyers does Tom have?
- Tom'un kaç tane avukatı var?
- Sami consulted with his lawyer before talking to police.
- Sami polisle konuşmadan önce avukatına danıştı.
- His son wants to be a lawyer.
- Oğlu avukat olmak istiyor.
- Do I need a lawyer?
- Avukata ihtiyacım var mı?
- What's your lawyer's name?
- Senin avukatının ismi ne?
- I heard you were looking for a lawyer.
- Bir avukat aradığınızı duydum.
- Jim isn't a lawyer, but a doctor.
- Jim, bir avukat değil, ama bir doktordur.
- He wanted to become a lawyer.
- Avukat olmayı istiyordu.
- Aren't you Tom's lawyer?
- Sen Tom'un avukatı değil misin?
- Tom used to be a lawyer.
- Tom bir avukattı.
- Tom couldn't afford a high-priced lawyer.
- Tom yüksek fiyatlı bir avukatı karşılayamazdı.
- I want to speak to my lawyer.
- Avukatımla konuşmak istiyorum.
- He is reputed the best lawyer in this city.
- Bu şehirdeki en iyi avukat olarak tanınıyor.
- That's why I need a lawyer.
- Bu yüzden bir avukata ihtiyacım var.
- The lawyer recommended his client to take legal action.
- Avukat müvekkiline yasal yollara başvurmasını önerdi.
- I became a lawyer to help people.
- İnsanlara yardım etmek için avukat oldum.
- Tom ought to talk to his lawyer.
- Tom avukatıyla konuşmalı.
- Sami spoke to his lawyer on the phone.
- Sami telefonda avukatıyla konuştu.
- Tom said he didn't have a lawyer.
- Tom bir avukatı olmadığını söyledi.
- Tom signed all the documents Mary's lawyer gave him.
- Tom, Mary'nin avukatının verdiği tüm belgeleri imzaladı.
- The man that I met is a lawyer.
- Tanıştığım adam bir avukat.
- He is an expert lawyer.
- O uzman bir avukat.
- What the lawyer had told me finally turned out to be false.
- Avukatın bana söylediğinin yanlış olduğu sonunda ortaya çıktı.
- Thirty-four of them were lawyers.
- Otuz dördü avukattı.
- I think you need a lawyer.
- Bence bir avukata ihtiyacın var.
- Tom wanted to be a lawyer.
- Tom avukat olmak istiyordu.
- The lawyers argued the case for hours.
- Avukatlar davayı saatlerce tartıştılar.
- I demand to speak with my lawyer.
- Avukatımla görüşmek istiyorum.
- You'd better call a lawyer.
- Bir avukat arasan iyi olur.
- I'll get you another lawyer.
- Sana başka bir avukat bulacağım.
- Tom told me you're the best lawyer in town.
- Tom bana senin şehirdeki en iyi avukat olduğunu söyledi.
- Tom left the details of the agreement to his lawyer.
- Tom anlaşmanın ayrıntılarını avukatına bıraktı.
- The lawyer spoke on and on.
- Avukat aralıksız konuştu.
- He let on that he was a lawyer.
- Avukat olduğunu belli etti.
- I would like to speak to a lawyer.
- Bir avukatla konuşmak istiyorum.
- She married a hotshot lawyer from New York.
- New York'tan parlak bir avukatla evlendi.
- I believe he is not a lawyer.
- Ben onun bir avukat olmadığına inanıyorum.
- Let me get my lawyer on the phone.
- Avukatımı arayayım.
- Tom wants to call his lawyer.
- Tom avukatını aramak istiyor.
- We will mobilize all of the lawyers of the company.
- Şirketin tüm avukatlarını seferber edeceğiz.
- The salary of a teacher is lower than that of a lawyer.
- Bir öğretmenin maaşı bir avukatın maaşından daha düşüktür.
- The lawyer wrote a contract.
- Avukat bir sözleşme yazdı.
- I don't need a lawyer.
- Avukata ihtiyacım yok.
- What's your lawyer's name?
- Avukatının adı ne?
- Tom has been looking for another lawyer.
- Tom başka bir avukat arıyordu.
- Tom has been looking for another lawyer.
- Tom başka bir avukat arıyor.
- Mary wants to be a lawyer.
- Mary avukat olmak istiyor.
- He let on that he was a lawyer.
- Ona bir avukat olduğunu söyledi.
- Tom left the details of the agreement to his lawyer.
- Tom anlaşmanın detaylarını avukatına bıraktı.
- A lawyer is a person who prevents someone else from getting your money.
- Bir avukat başka birinin paranızı almasını önleyen bir kişidir.
- You are entitled to have a lawyer.
- Bir avukat tutma hakkına sahipsin.
- I think she will succeed as a lawyer.
- Bence avukat olarak başarılı olacak.
- Should I have a lawyer?
- Avukat tutmalı mıyım?
- Our lawyer drew up a contract for us to sign.
- Avukatımız imzalamamız için bir sözleşme hazırladı.
- Tom says Mary didn't have a lawyer.
- Tom Mary'nin bir avukatı olmadığını söylüyor.
- How did your meeting with your lawyer go?
- Avukatınla görüşmen nasıl geçti?
- Tom's wife is a lawyer.
- Tom'un karısı bir avukat.
- I demand that you remove your slanderous and defamatory comments at once or my lawyers will be in touch.
- İftira ve karalayıcı yorumlarınızı derhal kaldırmanızı talep ediyorum yoksa avukatlarım sizinle temasa geçecek.
- I'd like to become a lawyer.
- Bir avukat olmak istiyorum.
- Who's the best lawyer?
- En iyi avukat kim?
- Mary is a brilliant young lawyer.
- Mary parlak bir genç avukattır.
- The first thing you should do is call a lawyer.
- Yapman gereken ilk şey bir avukat çağırmak.
- I'm married to a lawyer.
- Bir avukatla evliyim.
- The lawyer has a fair income.
- Avukatın makul bir geliri var.
- I don't believe he's a lawyer.
- Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.
- I'm glad you're my lawyer.
- Avukatım olmana sevindim.
- Sami went to see a lawyer.
- Sami bir avukatla görüşmeye gitti.
- Tom phoned his lawyer.
- Tom, avukatına telefon etti.
- The lawyer spoke on and on.
- Avukat durmaksızın konuştu.
- Why did you become a lawyer?
- Neden avukat oldun?
- Tom wanted to talk to a lawyer.
- Tom bir avukatla konuşmak istedi.
- He should have been a lawyer.
- O, bir avukat olmalıydı.
- I don't want any of my children to be lawyers.
- Çocuklarımdan herhangi birinin avukat olmasını istemiyorum.
Show More (707)
|