lawyer - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

lawyer

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"lawyer" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 15 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
lawyer i. avukat
General
lawyer i. hukukçu
lawyer i. dava vekili
lawyer f. avukatlık yapmak
lawyer f. (davayı, belgeyi) avukata sunmak
lawyer f. itiraf ettirmek için soru yağmuruna tutmak
lawyer f. kanuna uygun tartışmalar yapmak
Trade/Economic
lawyer i. avukat
lawyer i. hukuki danışman
Law
lawyer i. avukat
lawyer i. dava vekili
lawyer i. hukukçu
lawyer i. müdafi
Marine Biology
lawyer i. kel turna balığı
lawyer i. tatlısu gelinciği

"lawyer" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 94 sonuç

İngilizce Türkçe
General
divorce lawyer i. boşanma avukatı
trial lawyer i. dava avukatı
trial lawyer i. duruşma avukatı
conveyancing lawyer i. devir işlemi avukatı
criminal lawyer i. ceza hukukçusu
lawyer expense i. avukat masrafı
a homosexual lawyer i. eşcinsel bir avukat
a top lawyer i. üst düzey bir avukat
jewish lawyer i. yahudi avukat
retired lawyer i. emekli avukat
bush lawyer [new zealand] i. maden aracısı
sea lawyer i. bürokratik işlemleri bahane edip işten kaytaran kimse
lawyer gown i. avukat cübbesi
want a lawyer f. avukat istemek
designate a lawyer to f. avukat tayin etmek
retain a lawyer f. avukat tutmak
work as a lawyer f. avukatlık yapmak
work as a lawyer f. avukat olarak çalışmak
have an experienced lawyer in one's corner f. deneyimli bir avukatın desteğini almak
demand a lawyer f. avukat talep etmek
request a lawyer f. avukat talep etmek
ask for a lawyer f. avukat istemek
Proverb
a man who is his own lawyer has a fool for a client kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır
Colloquial
an experienced lawyer i. deneyimli bir avukat
bush lawyer [australia] i. hukuki konularda çok bilgiliymiş gibi davranan kimse
bush lawyer [australia] i. şarlatan hukukçu
barrack-room lawyer i. yetkin olmadığı halde yasal konularda konuşan kimse
barrack-room lawyer i. her konuda ahkam kesen kimse
barrack-room lawyer i. herbokolog
bush lawyer i. hukukçu olmayıp öyleymiş gibi davranan kimse
ianal (I am not a lawyer) expr. ben avukat değilim
Idioms
guardhouse lawyer i. aslında pek bilmediği bir şey hakkında bilgi sahibi gibi davranan kişi
guardhouse lawyer i. bilmişlik taslayan kişi
guardhouse lawyer i. bilgiçlik taslayan kişi
penang lawyer i. baston
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işinin hakkını veren
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işinin erbabı
(judge/lawyer/teacher etc.] worth their salt expr. işin erbabı
Speaking
I want to see my lawyer expr. avukatımı görmek istiyorum
I want my lawyer expr. avukatımı istiyorum
get a lawyer expr. avukat tut
i am a lawyer expr. avukatım
you need to see a lawyer expr. bir avukatla görüşmeniz gerek
we need to see a lawyer expr. bir avukatla görüşmemiz gerek
I want to be a lawyer expr. ben avukat olmak istiyorum
you need to see a lawyer expr. bir avukatla görüşmen gerek
I know a good lawyer expr. iyi bir avukat biliyorum
are you his lawyer? expr. sen onun avukatı mısın?
you're my lawyer expr. sen benim avukatımsın
Trade/Economic
inhouse lawyer i. şirket avukatı
internal lawyer i. şirket avukatı
tax lawyer i. vergi avukatı
Law
case lawyer i. dava avukatı
case lawyer i. dava vekili
prospective lawyer i. avukat adayı
lawyer client relation i. avukat müvekkil ilişkisi
examination of records by lawyer i. avukatın kayıtları tetkiki
criminal lawyer i. ceza avukatı
criminal lawyer i. ceza hukukçusu
trial lawyer i. dava avukatı
trial lawyer i. duruşma avukatı
personal injury lawyer i. ferdi kaza avukatı
intervening lawyer i. müdahil avukat
right to confer with lawyer i. müdafiiyle görüşme hakkı
patent lawyer i. patent avukatı
defense lawyer i. savunma avukatı
self-employed lawyer i. serbest avukat
philadelphia lawyer i. yasaları en ince ayrıntısına kadar bilen avukat
ambulance chasing lawyer i. yaralanmayla sonuçlanan kazaları takip ederek mağduru tazminat davası açmaya teşvik eden avukat
managing lawyer i. yönetici avukat
executive lawyer i. yönetici avukat
philadelphia lawyer i. (yasaların püf/açık noktalarını bilen) kurnaz avukat
common lawyer i. içtihat hukukunda uzmanlaşmış avukat
philadelphia lawyer i. girdiği davalarda birtakım manüpilatif teknikler uygulayarak zafer kazanmaya çalışan avukat
crown lawyer i. kraliyet ceza avukatı
duty lawyer i. hükümet tarafından atanan ücret talep etmeyen avukat
hire a lawyer f. avukat tutmak
Politics
referendary lawyer i. dilekçelere cevap veren kraliyet görevlisi
referendary lawyer i. kararname gönderme göreviyle yükümlü devlet görevlisi
Woodworking
penang-lawyer i. doğu asya'ya özgü bir palmiyeden yapılan baston
penang-lawyer i. baston yapımında kullanılan bir palmiye türü
Marine
sea lawyer i. münakaşacı ve kılı kırk yaran denizci
Marine Biology
sea lawyer i. florida sahilindeki sığ sularda yaşayan bir balık
sea lawyer i. köpekbalığı
Zoology
lawyer [dialect] i. karaboyunlu kıyıkoşarı
Botanic
bush lawyer (rubus australis) i. yeni zelanda'ya ait yapraksız dikenli bir böğürtlen çalısı
bush lawyer i. yeni zelanda'ya ait yapraksız dikenli bir böğürtlen çalısı
lawyer [dialect] i. funda böğürtleni
lawyer [dialect] i. dikenli funda gövdesi
lawyer cane (calamus australis) i. queensland'ın kuzeydoğusunda yetişen uzun, iğneli bir palmiye
lawyer vine i. özellikle tropik alanlarda yetişen dolaşık ve dikenli bitki türleri
lawyer bush i. yeni zelanda'ya özgü bir asma
Slang
jailhouse lawyer i. herhangi bir hukuk eğitim almamış olmasına rağmen engin hukuk bilgisine sahip olan ve adli konularda arkadaşlarını yönlendiren mahkum
lawyer up f. polis sorgusunda soruları cevaplamayıp avukat istemek