yuk

Sens de "yuk" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 7 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	yuk interj.	iğrenme belirten ünlem
Colloquial
2	Colloquial	yuk n.	coşkulu kahkaha
3	Colloquial	yuk n.	çok güldüren espri
4	Colloquial	yuk v.	coşkulu kahkaha atmak
5	Colloquial	yuk v.	kahkahalarla gülmek
6	Colloquial	yuk interj.	ıyy!
7	Colloquial	yuk interj.	öğğ!

Sens de "yuk" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 89 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	yük	burden n.
A horse can carry a heavy burden. Bir at ağır bir yükü taşıyabilir. More Sentences
2	Common Usage	yük	load n.
The administrative load must be lightened, for example, by switching to the 'one fund' principle. Örneğin 'tek fon' ilkesine geçilerek idari yük hafifletilmelidir. More Sentences
3	Common Usage	yük	charge n.
Protons have a positive charge, electrons have a negative charge, and neutrons have no charge. Protonlar pozitif, elektronlar negatif yüke sahiptir ve nötronların yükü yoktur. More Sentences
General
4	General	yük	drain n.
Has this drain on the EU’s funds come to an end? AB fonları üzerindeki bu yük sona erdi mi? More Sentences
5	General	yük	strain n.
Using a phone puts too much strain on my wrists. Telefon kullanmak bileklerime çok fazla yük bindiriyor. More Sentences
6	General	yük	encumbrance n.
Since the temperature has warmed, my coat has become an encumbrance. Hava ısındığından beri, paltom bir yük haline geldi. More Sentences
7	General	yük	imposition n.
I wouldn't want to be an imposition. Sana yük olmak istemezdim. More Sentences
8	General	yük	freight n.
In the future more freight is to be shifted from road to other more environmentally friendly modes of transport. Gelecekte daha fazla yükün karayolundan çevre dostu diğer ulaşım yöntemlerine kaydırılması gerekmektedir. More Sentences
9	General	yük	cargo n.
It can carry large and varied cargo all at once. Büyük ve çeşitli yükleri tek seferde taşıyabilir. More Sentences
10	General	yük	pack n.
The donkeys were carrying heavy packs. Eşekler ağır yükler taşıyordu. More Sentences
11	General	yük	load n.
I expect this two-stage procedure to lighten the load somewhat, depending on how it is implemented. Bu iki aşamalı prosedürün, nasıl uygulandığına bağlı olarak yükü biraz hafifletmesini bekliyorum. More Sentences
12	General	yük	charge n.
Protons have a positive charge, electrons have a negative charge, and neutrons have no charge. Protonların pozitif yükü, elektronların negatif yükü vardır ve nötronların yükü yoktur. More Sentences
13	General	yük	weight n.
Once again the summit has burdened the peoples with the weight of an aggravated anti-grass roots policy. Zirve bir kez daha ağırlaştırılmış bir grass root karşıtı politikanın yükünü halklara sırtlandırdı. More Sentences
14	General	yük	bother n.
Can I come? I promise I won't be a bother. Ben de gelebilir miyim? Yük olmayacağıma söz veriyorum. More Sentences
Trade/Economic
15	Trade/Economic	yük	burden
Increasing taxes have become a burden on small businesses. Artan vergiler küçük ölçekli işletmeler için bir yük haline geldi. More Sentences
16	Trade/Economic	yük	weight
Once again the summit has burdened the peoples with the weight of an aggravated anti-grass roots policy. Zirve bir kez daha halklara ağırlaştırılmış bir anti-kök politikasının yükünü yükledi. More Sentences
17	Trade/Economic	yük	freight
Why are illegal immigrants trespassing on various sites used by rail freight transporters? Neden yasadışı göçmenler demiryolu yük taşıyıcıları tarafından kullanılan çeşitli alanlara izinsiz giriyor? More Sentences
18	Trade/Economic	yük	load
Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed. Seyreltmenin yasaklanması hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır. More Sentences
Law
19	Law	yük	burden
Agreeing to take on these burdens is simple and costs nothing. Bu yükleri üstlenmeyi kabul etmek basittir ve hiçbir maliyeti yoktur. More Sentences
Technical
20	Technical	yük	cargo
Not only to protect the cargo but also the driver. Sadece yükü değil sürücüyü de korumak gerekir. More Sentences
21	Technical	yük	freight
The Jarzembowski report advocates speeding up the liberalisation of both freight and passenger services. Jarzembowski raporu, hem yük hem de yolcu hizmetlerinin serbestleştirilmesinin hızlandırılmasını savunuyor. More Sentences
22	Technical	yük	load
Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed. Seyreltmenin yasaklanması, hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır. More Sentences
Computer
23	Computer	yük	load
The load cannot be left to rest on one pillar alone. Yük tek başına bir sütunun üzerine bırakılamaz. More Sentences
Construction
24	Construction	yük	load
Moreover, the device makes it impossible for a load to fall. Dahası, cihaz bir yükün düşmesini imkansız hale getirir. More Sentences
Automotive
25	Automotive	yük	load
The Powerlift is suitable for transporting loads from one floor to another. Powerlift, yüklerin bir kattan farklı katlara taşınması için uygundur. More Sentences
Marine
26	Marine	yük	load
The load of despair disappeared from his mind, and the peace of forgiveness filled his spirit. Umutsuzluğun yükü zihninden kayboldu ve bağışlamanın huzuru ruhunu doldurdu. More Sentences
27	Marine	yük	cargo
It would have authorised shippers to use inexperienced, untrained and temporary labour to handle their own cargo. Göndericilerin kendi yüklerini elleçlemek için deneyimsiz, eğitimsiz ve geçici iş gücü kullanmalarına izin verecekti. More Sentences
General
28	General	yük	onus n.
29	General	yük	stowage n.
30	General	yük	impost n.
31	General	yük	plummet n.
32	General	yük	lading n.
33	General	yük	sumpter n.
34	General	yük	loading n.
35	General	yük	responsibility n.
36	General	yük	haul n.
37	General	yük	shipment n.
38	General	yük	goods n.
39	General	yük	bulk n.
40	General	yük	freightage n.
41	General	yük	carload n.
42	General	yük	impedimenta n.
43	General	yük	millstone n.
44	General	yük	tax n.
45	General	yük	fardel n.
46	General	yük	incident n.
47	General	yük	incumbrance n.
48	General	yük	draft n.
49	General	yük	burthen n.
50	General	yük	cargason [obsolete] n.
51	General	yük	cargazon [obsolete] n.
52	General	yük	lade [dialect] n.
53	General	yük	laid [scottish] n.
54	General	yük	charre n.
55	General	yük	tote n.
56	General	yük	traffics n.
57	General	yük	gudes [scotland] n.
58	General	yük	guids [scotland] n.
59	General	yük	drag n.
60	General	yük	packald n.
61	General	yük	cumber n.
62	General	yük	cumbrance n.
63	General	yük	fodder [dialect] [uk] n.
64	General	yük	plunder n.
65	General	yük	shirralee [obsolete] [australia] n.
66	General	yük	fother [dialect] [uk] n.
Colloquial
67	Colloquial	yük	bear n.
68	Colloquial	yük	(a) drag n.
69	Colloquial	yük	a drag
Trade/Economic
70	Trade/Economic	yük	parcel
71	Trade/Economic	yük	cargo load
72	Trade/Economic	yük	freightage
73	Trade/Economic	yük	incumbrance
74	Trade/Economic	yük	encumbrance
Technical
75	Technical	yük	charge
Computer
76	Computer	yük	vol
77	Computer	yük	height
Telecom
78	Telecom	yük	payload
Construction
79	Construction	yük	force
Marine
80	Marine	yük	loading n.
81	Marine	yük	head
82	Marine	yük	shipload
83	Marine	yük	lading
Psychology
84	Psychology	yük	cathexis
Latin
85	Latin	yük	onus
Archaic
86	Archaic	yük	carriage n.
87	Archaic	yük	impediments n.
Slang
88	Slang	yük	a monkey on (one's) back n.
89	Slang	yük	hang-up n.