| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | wherever adv. | nerede | ||
|
We must fight against social discrimination wherever and however it manifests itself. Nerede ve nasıl ortaya çıkarsa çıksın toplumsal ayrımcılığa karşı mücadele etmeliyiz. More Sentences |
||||
| General | wherever pron. | herhangi bir yerde | ||
|
They hold them in the forged passport section or wherever and they send them home. Onları sahte pasaport bölümünde ya da herhangi bir yerde tutuyorlar ve evlerine gönderiyorlar. More Sentences |
||||
| General | wherever conj. | her nereye | ||
|
No one is unaware of the loathing felt in this house for the death penalty, wherever it may occur. Her nerede olursa olsun, bu evde ölüm cezasına karşı duyulan nefretin farkında olmayan kimse yoktur. More Sentences |
||||
| General | wherever conj. | nerede olursa | ||
|
There is a need for really vigorous efforts to combat this abomination, this terrible act, wherever it occurs. Bu iğrençlikle bu korkunç eylemle nerede olursa olsun mücadele etmek için gerçekten güçlü çabalara ihtiyaç vardır. More Sentences |
||||
| General | wherever adv. | nereye | ||
| General | wherever pron. | her noktada | ||
| General | wherever pron. | her nokta | ||
| General | wherever pron. | her noktaya | ||
| General | wherever pron. | herhangi bir yere | ||
| General | wherever pron. | herhangi bir yer | ||
| General | wherever conj. | her nerede | ||
| General | wherever conj. | her neresi | ||
| Turc | Anglais | |
|---|---|---|
| Literature | ||
| Literature | wherever | where'er conj. |
| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | wherever possible adv. | mümkün olduğunda | ||
|
The Commission feels that we should encourage market-led approaches and solutions wherever possible. Komisyon, mümkün olan her yerde piyasa öncülüğündeki yaklaşımları ve çözümleri teşvik etmemiz gerektiğini düşünüyor. More Sentences |
||||
| Speaking | ||||
| Speaking | wherever you are expr. | her neredeysen | ||
|
Come out, come out, wherever you are! Dışarı çık, dışarı çık, her neredeysen! More Sentences |
||||
| Speaking | wherever you go expr. | nereye gidersen git | ||
|
I will follow you wherever you go. Nereye gidersen git, seni izleyeceğim. More Sentences |
||||
| Phrases | ||||
| Phrases | wherever you go, there you are expr. | nereye gidersen git kendini de götürürsün | ||
| Phrases | wherever you go, there you are expr. | nereye gidersen git kendinden kaçamazsın | ||
| Phrases | wherever you go, there you are expr. | nereye gidersen git sorunlarını da beraberinde götürürsün | ||
| Colloquial | ||||
| Colloquial | whoever he is and wherever he comes from expr. | her kim ise ve nereden geliyorsa | ||
| Colloquial | come out come out wherever you are expr. | elma dersem çık, armut dersem çıkma | ||
| Colloquial | come out come out wherever you are expr. | önüm arkam sağım solum sobe | ||
