Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | trial n. | yargılama | ||
Following a judicial procedure at home, an international trial was therefore inevitable. Dolayısıyla, ulusal yargı sürecinin ardından uluslararası bir yargılama kaçınılmazdı. More Sentences |
||||
Common Usage | trial n. | duruşma | ||
A number of irregularities were apparent in the first trial. İlk duruşmada bir takım usulsüzlükler görülmüştür. More Sentences |
||||
Common Usage | trial n. | deneme | ||
In addition, they have already been through a first trial, as several colleagues have already pointed out. Ayrıca, birçok meslektaşımızın belirttiği gibi, zaten bir ilk deneme sürecinden geçmişlerdir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | trial n. | sınav | ||
The European Union was built up over time and through various trials. Avrupa Birliği zaman içerisinde ve çeşitli sınavlardan geçerek inşa edilmiştir. More Sentences |
||||
General | trial n. | denenme | ||
The sustainable city is currently being trialled as a pilot project. Sürdürülebilir şehir şu anda bir pilot proje olarak denenmektedir. More Sentences |
||||
General | trial n. | mahkeme | ||
He was arrested in January and brought to trial in February. Ocak ayında tutuklandı ve Şubat ayında mahkemeye çıkarıldı. More Sentences |
||||
General | trial n. | dava | ||
The trial conducted against 140 citizens in Equatorial Guinea is a sham that the European Union cannot keep quiet about. Ekvator Ginesi'nde 140 vatandaşa karşı yürütülen dava, Avrupa Birliği'nin sessiz kalamayacağı bir sahtekarlıktır. More Sentences |
||||
General | trial n. | deneme | ||
Crop trials are presently being conducted in Scotland. Şu anda İskoçya'da mahsul denemeleri yapılmaktadır. More Sentences |
||||
General | trial n. | deney | ||
We must reflect on the need to standardise the procedures that apply to clinical and pre-clinical trials. Klinik ve klinik öncesi deneyler için geçerli olan prosedürleri standartlaştırma ihtiyacı üzerinde düşünmeliyiz. More Sentences |
||||
General | trial n. | yargılanma | ||
Their trial was neither fair nor in accordance with the rule of law. Yargılanmaları ne adil ne de hukukun üstünlüğüne uygundu. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | trial n. | duruşma | ||
There was no trial, no sentence. Ortada ne bir duruşma ne de bir hüküm vardı. More Sentences |
||||
Law | trial n. | yargılama | ||
Trials are essential, but Iraqi judges cannot carry the burden alone. Yargılamalar elzemdir ancak Iraklı yargıçlar bu yükü tek başlarına taşıyamazlar. More Sentences |
||||
Law | trial n. | yargılama | ||
There are reasons to believe that by their very nature these courts do not offer defendants a fair trial. Bu mahkemelerin, doğaları gereği, sanıklara adil bir yargılama sunmadıklarına inanmak için sebepler vardır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | trial n. | deneme | ||
A second trial contravenes all legal principles. İkinci bir deneme tüm yasal ilkelere aykırıdır. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | trial adj. | deneme | ||
Trials of the equipment to be used will also be of major importance. Kullanılacak ekipmanların denenmesi de büyük önem taşıyacaktır. More Sentences |
||||
Construction | ||||
Construction | trial n. | deneme | ||
This is a totally different matter to the issue of comparative trials that we are discussing here today. Bu, bugün burada tartıştığımız karşılaştırmalı denemeler konusundan tamamen farklı bir konudur. More Sentences |
||||
Statistics | ||||
Statistics | trial n. | deneme | ||
The European Union was built up over time and through various trials. Avrupa Birliği zaman içerisinde ve çeşitli denemelerden geçerek inşa edilmiştir. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Linguistics | trial n. | deneme | ||
If such trials show there are shortcomings in the system, we can always return to the old system. Bu tür denemeler sistemde eksiklikler olduğunu gösterirse, her zaman eski sisteme geri dönebiliriz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | trial n. | çile | ||
General | trial n. | örnek | ||
General | trial n. | dert | ||
General | trial n. | sınama | ||
General | trial n. | bakma | ||
General | trial n. | muhakeme | ||
General | trial n. | baş belası | ||
General | trial n. | imtihan | ||
General | trial n. | girişim | ||
General | trial n. | tecrübe | ||
General | trial n. | dert/tasa | ||
General | trial n. | sıkıntı | ||
General | trial n. | denek | ||
General | trial n. | test | ||
General | trial v. | deneme yapmak | ||
General | trial adj. | geçici | ||
General | trial adj. | test amaçlı | ||
General | trial adj. | test ile elde edilen | ||
General | trial adj. | numunelik | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | trial n. | mahkemede duruşma | ||
Trade/Economic | trial n. | prova | ||
Trade/Economic | trial n. | tecrübe | ||
Trade/Economic | trial adj. | deneme niteliğinde | ||
Law | ||||
Law | trial n. | kovuşturma | ||
Law | trial n. | muhakeme | ||
Law | trial adj. | davadan | ||
Law | trial adj. | davayla ilgili | ||
Law | trial adj. | davada kullanılan | ||
Technical | ||||
Technical | trial adj. | deneyerek yapılan | ||
Computer | ||||
Computer | trial adj. | deneme amaçlı | ||
Mechanic | ||||
Mechanic | trial n. | ürün kalitesini ya da mekanik işlemin etkinliğini kanıtlamak için kullanılan numune | ||
Dyeing | ||||
Dyeing | trial n. | tutmayan bir rengi test etmek için yapılan damga | ||
Automotive | ||||
Automotive | trial n. | trayıl | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | trial n. | bazı dillerde, üçlü bir gruba atıf yapan kelimeleri ifade eden gramatik sayı | ||
Linguistics | trial adj. | üçlü grup ifade eden (zamir, isim) | ||
Religious | ||||
Religious | trial n. | presbiteryen kilisesinin papaz adaylarına yaptığı seçme | ||
Sport | ||||
Sport | trial n. | sürücülerin becerilerinin zorlu zeminlerde test edildiği motosiklet müsabakası | ||
Sport | trial n. | eleme maçı | ||
Sport | trial n. | asıl yarışmadan önce daha az nitelikli adayları elemek için yapılan yarışma | ||
Sport | trial n. | köpeklerin doğrudan rekabet ettiği saha yarışı |