Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | sanctuary n. | sığınak | ||
We should not make them into sanctuaries, or into deserts. Onları sığınaklara ya da çöllere dönüştürmemeliyiz. More Sentences |
||||
Common Usage | sanctuary n. | ibadethane | ||
The church offered them sanctuary. Kilise onlara ibadethane önerdi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | sanctuary n. | kutsal yer | ||
The people of Israel were told to each contribute half a shekel of silver to the Sanctuary. İsrail halkına her birinin Kutsal Yer'e yarım şekel gümüş bağışında bulunması söylendi. More Sentences |
||||
General | sanctuary n. | mabet | ||
The people of Israel were told to each contribute half a shekel of silver to the Sanctuary. İsrail halkına, Mabet'e yarım şekel gümüş bağışta bulunmaları söylendi. More Sentences |
||||
General | sanctuary n. | sığınma | ||
We believe in the clear right of refugees to find sanctuary from persecution and other oppression by entering the EU. Mültecilerin zulüm ve diğer baskılardan kaçarak AB'ye sığınma hakkına sahip olduklarına inanıyoruz. More Sentences |
||||
General | sanctuary n. | barınak | ||
This is a bird sanctuary. Bu bir kuş barınağı. More Sentences |
||||
General | sanctuary n. | koruma alanı | ||
Mountains are areas that contain some of the few remaining wildlife sanctuaries left in Europe. Dağlar, Avrupa'da kalan az sayıdaki yaban hayatı koruma alanlarından bazılarını içeren bölgelerdir. More Sentences |
||||
General | sanctuary n. | melce | ||
General | sanctuary n. | tapınak | ||
General | sanctuary n. | harim | ||
General | sanctuary n. | kutsal alan | ||
General | sanctuary n. | giriş yasağından muafiyet | ||
General | sanctuary n. | bir yere girme ayrıcalığı | ||
General | sanctuary v. | tapmak | ||
Archaeology | ||||
Archaeology | sanctuary n. | kutak | ||
Religious | ||||
Religious | sanctuary n. | (kudüs'te) süleyman mabedi | ||
Environment | ||||
Environment | sanctuary n. | doğal yaşam alanı | ||
Environment | sanctuary n. | hayvanların müdahale edilmeksizin yaşayıp üreyebildikleri yasal koruma bölgesi | ||
Geography | ||||
Geography | sanctuary n. | teksas eyaletinde şehir |