Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ortadan kalkmak | disappear v. | ||
That amendment has now disappeared. Bu değişiklik şimdi ortadan kalktı. More Sentences |
||||
General | ortadan kalkmak | die out v. | ||
Many old customs are gradually dying out. Çok sayıda eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor. More Sentences |
||||
General | ortadan kalkmak | cease v. | ||
That technology may cease to exist in a couple of years. Bu teknoloji birkaç yıl içerisinde ortadan kalkabilir. More Sentences |
||||
General | ortadan kalkmak | be removed v. | ||
General | ortadan kalkmak | be destroyed v. | ||
General | ortadan kalkmak | improve v. | ||
General | ortadan kalkmak | disperse v. | ||
General | ortadan kalkmak | set v. | ||
General | ortadan kalkmak | sterve v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | ortadan kalkmak | clear up v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | ortadan kalkmak | cease to be v. | ||
Idioms | ortadan kalkmak | be off the table v. | ||
Idioms | ortadan kalkmak | go to glory v. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sorun ortadan kalkmak | (the problem) go away v. | ||
This issue will not go away. Bu sorun ortadan kalkmayacaktır. More Sentences |
||||
General | problem ortadan kalkmak | (the problem) go away v. | ||
General | ortadan kalkmak üzere olan (fikir vb) | moribund adj. | ||
Idioms | ||||
Idioms | beklenmedik koşullar yüzünden ortadan kalkmak | be ruled out of court v. | ||
Idioms | bir şeyi yapma ihtimali ortadan kalkmak | get out of the way v. | ||
Idioms | (biriyle) arasındaki anlaşmazlık ortadan kalkmak | be square (with one) v. | ||
Idioms | suçu, sorumluluğu, zorunluluğu ortadan kalkmak | be let off the hook v. | ||