organised - Turc Anglais Dictionnaire

organised

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "organised" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 17 résultat(s)

Anglais Turc
General
organised adj. organize
The trade in synthetic drugs is often a case of organised crime.
Sentetik uyuşturucu ticareti genellikle organize bir suç vakasıdır.

More Sentences
organised adj. örgütlü
Then there are others who, like France, retain the idea of a world organised into nations.
Fransa gibi uluslar halinde örgütlenmiş bir dünya fikrini savunan başkaları da var.

More Sentences
organised adj. organize olmuş
This obviously has to do with us being organised in the wrong way.
Bunun yanlış bir şekilde organize olmamızla ilgisi olduğu açıktır.

More Sentences
organised adj. düzenli
I am very good at appearing organised, although the reality is somewhat different.
Gerçek biraz farklı olmasına rağmen düzenli görünmede çok iyiyim.

More Sentences
Trade/Economic
organised adj. örgütlü
Then there are others who, like France, retain the idea of a world organised into nations.
Fransa gibi uluslar halinde örgütlenmiş bir dünya fikrini savunan başkaları da var.

More Sentences
Medical
organised adj. organize
The trade in synthetic drugs is often a case of organised crime.
Sentetik uyuşturucu ticareti genellikle organize bir suç vakasıdır.

More Sentences
General
organised adj. teşkilatlanmış
organised adj. düzenlenmiş
organised adj. kurulmuş
organised adj. tertipli
organised adj. teşekküllü
organised adj. teşkilatlı
organised adj. organizmaya özgü özellikleri gösteren
organised adj. bir kuruluşa üyelikle ilgili
Trade/Economic
organised adj. market örgütlü piyasa
organised adj. kurulmuş
Slang
organised adj. sarhoş

Sens de "organised" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 19 résultat(s)

Anglais Turc
General
well-organised adj. iyi organize edilmiş
Well-organised, sole responsibility is the key word.
İyi organize edilmiş, tek sorumluluk anahtar kelimedir.

More Sentences
Politics
organised crime n. örgütlü suç
Organised crime is part and parcel of the capitalist system, even where bourgeois justice is concerned.
Örgütlü suç, burjuva adaleti söz konusu olduğunda bile kapitalist sistemin ayrılmaz bir parçasıdır.

More Sentences
General
organised person n. planlı insan
well-organised adj. iyi organize olmuş
well-organised adj. iyi örgütlenmiş
in an organised manner adv. örgütlü bir şekilde
Trade/Economic
organised industrial zone n. organize sanayi bölgesi
Law
organised crime group n. organize suç örgütü
serious organised crime agency (soca) n. organize ağır suçlar dairesi
fight against organised crime n. örgütlü suçla mücadele
serious organised crime agency (soca) n. örgütlü ağır suçlar dairesi
Politics
pre-accession pact on organised crime n. organize suça yönelik üyelik öncesi paktı
Institutes
department of anti-smuggling and organised crime n. kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanlığı
department of anti-smuggling and organised crime n. kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi başkanlığı
department of anti-smuggling and organised crime n. kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele dairesi
department of anti-smuggling and organised crime n. kom başkanlığı
department of agriculture and livestock organised zones n. organize tarım ve hayvancılık bölgeleri daire başkanlığı
department of organised agriculture and livestock zones n. organize tarım ve hayvancılık bölgeleri daire başkanlığı
Social Sciences
organised society n. örgütlü toplum