Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | opposed adj. | karşıt | ||
Unfortunately, we have now also observed that an opposing movement is at play. Ne yazık ki, şimdi karşıt bir hareketin de devrede olduğunu gözlemledik. More Sentences |
||||
General | ||||
General | opposed adj. | karşı | ||
In this, the south and the north are quite clearly opposed. Bu konuda, güney ve kuzey oldukça açık bir şekilde karşı karşıya gelmektedir. More Sentences |
||||
General | opposed adj. | zıt | ||
These positions are fundamentally opposed to those of the European Parliament. Bu görüşler Avrupa Parlamentosunun görüşlerine temelden zıttır. More Sentences |
||||
General | opposed adj. | aksi | ||
Let us also, therefore, discuss women for a change, as opposed to farmers, employers, trade unions, and the like. Bu nedenle çiftçiler, işverenler, sendikalar ve benzerlerinin aksine, bir değişiklik için kadınları da tartışalım. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | opposed adj. | aleyhtar | ||
General | ||||
General | opposed adj. | karşılıklı | ||
General | opposed adj. | karşı çıkan | ||
General | opposed adj. | çelişken | ||
Mechanic | ||||
Mechanic | opposed adj. | karşılıklı yer alan (iki motor silindiri) | ||
Mechanic | opposed adj. | krank milinin zıt taraflarına yerleştirilmiş (iki motor silindiri) | ||
Mechanic | opposed adj. | silindirleri karşılıklı yer alan (motor) | ||
Mechanic | opposed adj. | karşıt silindirli (motor) |