miras - Turc Anglais Dictionnaire

miras

Sens de "miras" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 37 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
miras legacy n.
The house was a legacy from his uncle.
Ev, amcasından kalan bir mirastı.

More Sentences
miras heritage n.
It is not just Irish heritage, it is European heritage.
Bu sadece İrlanda mirası değil, Avrupa mirasıdır.

More Sentences
miras inheritance n.
There we studied the nuclear inheritance of the Soviet Union.
Orada Sovyetler Birliği'nin nükleer mirasını inceledik.

More Sentences
General
miras estate n.
He left part of his estate to his son Robert.
Mirasının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.

More Sentences
miras patrimony n.
I know that this is a difficult debate, being about our patrimony.
Bunun, mirasımızla ilgili zor bir tartışma olduğunun farkındayım.

More Sentences
miras inheritance n.
Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.

More Sentences
miras legacy n.
His tribe has a rich legacy of folklore.
Kabilesinin zengin bir folklor mirası var.

More Sentences
miras heritage n.
So the Constitution includes important features relating to Europe's religious heritage.
Dolayısıyla Anayasa, Avrupa'nın dini mirasına ilişkin önemli özellikler içermektedir.

More Sentences
miras inherited adj.
My aunt inherited the huge estate.
Teyzeme miras olarak büyük bir emlak kaldı.

More Sentences
Trade/Economic
miras inheritance n.
It is a fantastic inheritance to have experienced this dividend of freedom and liberation.
Bu özgürlük ve kurtuluş temettüsünü deneyimlemiş olmak muhteşem bir mirastır.

More Sentences
Law
miras estate n.
Tom left his entire estate to you.
Tom bütün mirasını size bıraktı.

More Sentences
miras heritage n.
During the conflict, Palestinian heritage has become a major political issue.
Çatışma sırasında Filistin mirası önemli bir siyasi mesele haline gelmiştir.

More Sentences
miras legacy n.
This is a sad legacy of the civil war.
Bu iç savaşın üzücü bir mirasıdır.

More Sentences
miras inheritance n.
For this reason I have told them that they are to have no inheritance among the people of Israel.
Bu nedenle onlara, İsrail halkı arasında hiçbir mirasa sahip olamayacaklarını söyledim.

More Sentences
Telecom
miras heritage n.
I therefore welcome the fact that the rapporteur has highlighted the issue of building up our heritage.
Bu nedenle raportörün mirasımızı geliştirme konusunu vurgulamasını memnuniyetle karşılıyorum.

More Sentences
General
miras heirship n.
miras bequest n.
miras heirdom n.
miras deceased's estate n.
miras inheriting n.
miras erf n.
miras hangover n.
miras cleronomy n.
miras stock [obsolete] n.
Law
miras haereditas n.
miras succession n.
miras succession n.
miras bequeathal n.
miras bequeathment n.
miras birthright n.
Politics
miras heirdom n.
Latin
miras hereditas n.
Archaic
miras heritance n.
miras heirdom n.
miras heirdom [scotland] n.
miras heirship n.
miras heirship [scotland] n.

Sens de "miras" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 411 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
miras olarak almak inherit v.
Tom's dying wish was that his son should inherit everything.
Tom'un son arzusu oğlunun her şeyi miras olarak almasıydı.

More Sentences
General
kültürel miras cultural inheritance n.
This is the cultural inheritance of independence.
Bu, bağımsızlığın kültürel mirasıdır.

More Sentences
ortak miras common heritage n.
The Mediterranean forests are part of the common heritage of all Europeans.
Akdeniz ormanları tüm Avrupalıların ortak mirasının bir parçasıdır.

More Sentences
kültürel miras cultural heritage n.
I would therefore like, in the interests of cultural heritage, some clarification on this point.
Bu nedenle, kültürel mirasın çıkarları doğrultusunda, bu konuya biraz açıklık getirilmesini rica ediyorum.

More Sentences
tarihi miras historical heritage n.
We have a rich historical heritage.
Zengin bir tarihi mirasımız var.

More Sentences
en büyük oğula miras kalması entail n.
In our village, land descends by entail from generation to generation.
Bizim köyde topraklar en büyük oğula miras kalma yoluyla nesilden nesle geçer.

More Sentences
miras bırakmak bequeath v.
He bequeathed a considerable fortune to his son.
Oğluna hatırı sayılır bir servet miras bıraktı.

More Sentences
miras bırakmak hand down v.
This watch was handed down to me by my grandfather.
Bu saat bana dedem tarafından miras bırakıldı.

More Sentences
miras kalmak inherit from v.
Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother.
Dan, annesinden miras kalan arazi için vergilendirilmek istemedi.

More Sentences
miras bırakmak leave a legacy v.
This will all only leave a legacy of bitterness and it will drag Israel's international reputation through the mire.
Tüm bunlar sadece acı bir miras bırakacak ve İsrail'in uluslararası itibarını bataklığa sürükleyecektir.

More Sentences
miras almak inherit v.
We have to address a situation we have inherited and that is not of our making.
Miras aldığımız ve bizim yaratmadığımız bir durumu ele almak zorundayız.

More Sentences
miras olarak almak inherit v.
Edward inherited his uncle's property.
Edward amcasının servetini miras olarak aldı.

More Sentences
(miras) bırakmak leave v.
His father died, leaving him an old car and some cash.
Babası ölmüştü, ona eski bir araba ve biraz da para bırakarak.

More Sentences
(vasiyetle) miras bırakmak will v.
My father willed his house to my sister.
Babam evini kız kardeşime miras bıraktı.

More Sentences
miras kalmak inherit v.
We call inherited property what in fact is an elective administration.
Miras kalan mülk dediğimiz şey aslında seçimli bir yönetimdir.

More Sentences
Phrasals
(birinden bir özellik) miras almak inherit (something) from (someone) v.
How much did you inherit from your uncle?
Amcandan ne kadar miras aldın?

More Sentences
Trade/Economic
miras olarak almak inherit v.
She inherited her mother's blue eyes.
O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.

More Sentences
Law
kültürel miras cultural heritage n.
Cultural heritage belongs to the world of non-renewable resources.
Kültürel miras, yenilenemeyen kaynaklar dünyasına aittir.

More Sentences
Tourism
kültürel miras cultural heritage n.
The destruction of their cultural heritage is an open wound which bleeds constantly for the Palestinians.
Kültürel miraslarının yok edilmesi Filistinliler için sürekli kanayan açık bir yaradır.

More Sentences
General
miras sözleşmeleri contracts for make wills n.
miras bırakanların mülkü decedent's estates n.
miras kalan şey remainder n.
miras kalma descent n.
tarihsel miras boyutu ön plana çıkarılan atraksiyon heritage attraction n.
miras atraksiyonu heritage attraction n.
miras ilmi science of islamic inheritance n.
miras bırakma legating n.
miras bırakan kimse legator n.
miras beklentisi olan kimse expectant n.
miras sözleşmeleri contracts to make wills n.
baba soylu miras patrilinearity n.
ana soylu miras matrilineal descent n.
vasiyetle miras bırakan devisor n.
miras hakkının devri sale of decedents' estates n.
şartlı tasarruf (miras) tail n.
miras kalan kimse legatee n.
miras hukuku law of decendent's estate n.
baba soylu miras patrilineal descent n.
babadan kalma miras patrimony n.
miras yoluyla kazanılan mülk fee n.
miras bırakan kişi legator n.
miras bırakma testacy n.
miras bırakılabilirlik inheritability n.
miras kalabilirlik inheritability n.
miras payı distributive share n.
yasal miras legal heritage n.
miras bırakma bequeathing n.
ekonomik miras economic legacy n.
kentsel miras urban heritage n.
manevi miras moral heritage n.
hispanik miras hispanic heritage n.
fikir, inanç yahut inanç sistemi, kültür aracılığıyla yayılan yahut anne babadan geçen kültürel miras, gözlemleme ya da iletişim araçları vasıtasıyla edinilen davranış şekli meme n.
sembol tarihi miras landmark n.
saklı miras hidden heritage n.
devlete miras kalan mallara nezaretle görevli memur cheater [obsolete] n.
kültürel miras tradition n.
şartlı miras entailment n.
koşullu miras bırakma entailment n.
devlete miras kalan mallara nezaretle görevli memur excheator [obsolete] n.
vasiyet yazarak miras bırakan kimse willer n.
başkasının rütbesini miras alma hakkına sahip kimse heir n.
miras alabilir olma heritability n.
miras yoluyla geçen mülk parçası heritable n.
bir unvanı, makamı veya mülkü miras alma heritage n.
anneden miras kalan şefkat gibi duygu mother n.
miras yoluyla geçebilme descendibility n.
ailesinden (para) miras kalan kimse old money n.
ailesinden (para) miras kalan aile old money n.
ailesinden (para) miras kalan soy old money n.
ailesinden (para) miras kalan sülale old money n.
akrabalar arasında eşit miras bölüşümü sunan feodal bir arazi kullanım uygulaması parage n.
miras alabilme inheritability n.
ortak miras inheritance n.
nesneler arası miras ilişkisi inheritance n.
miras kalan mülk inheritance n.
miras kalan varlık inherited wealth n.
miras kalan servet inherited wealth n.
ortak miras coinheritance n.
müşterek miras coinheritance n.
vesayet ve miras mahkemesi hakiminin tasfiye memuruna yanıt vermesi için atadığı kimse dative executor n.
miras hakkı survivance n.
(miras) kalmak be inherited from v.
miras kalmak bequested to v.
birine miras olarak hiç para bırakmamak cut someone off v.
miras olarak almak come into something v.
miras olarak bırakmak bequeath v.
miras bırakmak legate v.
miras kalmak pass to v.
miras kalmak descend v.
miras beklemek wait for a dead man's shoes v.
miras koşullarından kurtarmak disentail v.
bırakmak (miras olarak) leave v.
miras yoluyla sahip olmak come by v.
(miras) konmak come into v.
miras olarak almak come into v.
birisine miras bırakmak bequeath something to someone v.
birisine miras bırakmak will something to someone v.
miras yoluyla geçmek transfer v.
miras bırakmak transmit v.
miras bırakmak hands-down v.
(miras) hakkına düşmek fall v.
miras olarak almak heir [dialect] v.
miras almak heir [dialect] v.
miras bırakmak give v.
(kalıt/veraset/miras) geçmek delapse v.
miras yolu ile geçmek demise v.
miras bırakılmak devolve v.
miras almak succeed v.
miras olarak almak succeed v.
miras kalması mümkün olan inheritable adj.
miras yoluyla geçen hereditary adj.
miras kalan hand down adj.
miras kalan inherited adj.
miras bırakılmış legated adj.
miras yoluyla intikal etmeyen nonhereditary adj.
miras kalması mümkün olmayan noninheritable adj.
miras olarak kalamaz nonheritable adj.
miras olarak kalamaz noninheritable adj.
miras olarak bırakılamaz noninheritable adj.
miras olarak bırakılamaz nonheritable adj.
miras kalan inherited by adj.
(miras, taht vb.) gerçekten hak kazanmış apparent adj.
miras olarak geniş arazi sahibi landed adj.
anneden miras kalmış matriclinous adj.
anne tarafından miras kalmış matriclinous adj.
miras yoluyla unvana sahip olan hereditable adj.
miras yoluyla mülke sahip olan hereditable adj.
miras kalması mümkün olmayan moveable adj.
birkaç nesilden miras kalmış serveti olan (kimse) old-money adj.
(miras) boşta dormant adj.
(miras) ihmal edilmiş dormant adj.
(miras) sahipsiz dormant adj.
(miras) varissiz dormant adj.
(miras) aynı vasiyet sahibinin aynı mirasçılara bıraktığı cumulative adj.
miras bırakılabilir inheritable adj.
miras yoluyla pay edilebilen inheritable adj.
miras alabilen inheritable adj.
miras hakkı olan inheriting adj.
miras alabilen inheriting adj.
miras bırakılabilen inheriting adj.
miras bırakmamış successionless adj.
miras yolu ile alınan successive [obsolete] adj.
miras kalan successive [obsolete] adj.
miras yoluyla by inheritance adv.
miras yoluyla hereditably adv.
miras yoluyla inheritably adv.
Phrasals
miras bırakmak settle on v.
(miras olarak) kalmak come down v.
(miras olarak) geçmek come down v.
birine bir şeyi miras bırakmak pass something down (to someone) v.
birine bir şeyi miras bırakmak pass something on (to someone) v.
miras olarak bırakmak will away v.
miras bırakmak cut up for v.
bir şeyi birine miras olarak bırakmak leave something to someone v.
(bir şeyi) miras bırakmak pass on (something) v.
(bir şeyi) miras olarak bırakmak pass on (something) v.
miras bırakmak hands down v.
miras bırakmak bequeath to v.
(miras olarak bir şeye/yere) konmak come into (something or some place) v.
(miras olarak bir şeyin/yerin) üstüne konmak come into (something or some place) v.
(bir şeyi/yeri) miras olarak almak come into (something or some place) v.
bir şeyi miras bırakmak hand something down v.
(birinden/birine) miras kalmak hand down from (someone) to (one) v.
bir şeyi miras bırakmak hand something on v.
bir şeyi miras olarak bırakmak hand something on v.
(birinden bir şey) miras almak inherit (something) from (someone) v.
'-e miras bırakmak leave to v.
(birine) miras bırakmak leave to (one) v.
Proverb
saygın bir isme sahip olmak maddi miras kadar önemlidir a good name is a second inheritance
iyi bir itibar/isim bırakmak maddi miras kadar önemlidir a good name is a second inheritance
miras kalan on dolardansa kazandığın bir dolar yeğdir better a dollar earned than ten inherited
baba parası/miras yemektense az da olsa alın teriyle kazanmak yeğdir better a dollar earned than ten inherited
Idioms
aileden (miras) kalan/gelen para/servet silver spoon n.
(bir özelliği) miras olarak almak come honestly by v.
(bir karakter özelliği) miras kalmak come by (something) honestly v.
miras olarak sadece bir kuruş bırakmak cut off with a cent v.
birine büyük bir miras bırakmak leave someone sitting pretty v.
beş kuruş miras bırakmamak cut off with a shilling v.
miras almak come into v.
miras almak come in for v.
(miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek have it made in the shade v.
(miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek have got it made in the shade v.
(miras ile) paraya konmak come into money v.
(miras ile) servete konmak come into some money v.
(miras ile) servete konmak come into money v.
(miras ile) paraya konmak come into a fortune v.
(miras ile) servete konmak come into a fortune v.
(miras ile) servete konmak come into a small fortune v.
(miras ile) paraya konmak come into a small fortune v.
(miras ile) paraya konmak come into some money v.
bize miras kalmak come down to us v.
(birine) beş kuruş miras bırakmamak cut (one) off with a cent v.
aileden (miras) kalan/gelen para/servet old money expr.
Formal
miras yoluyla yönetici olan kimse hereditary n.
lordlar kamarası'nda miras yoluyla lord olan kimse hereditary n.
Trade/Economic
kişinin yaşam süresi boyunca belirli bir muafiyet kapsamına girmeyen, bağış olarak belirlenen ve dolayısıyla miras vergisi yükümlülüğü doğuran değer aktarımı chargeable transfer n.
net miras net estate n.
miras alınmamış para ve servet new money n.
miras olmaksızın sonradan servet edinmiş varlıklı kişi veya aile new money n.
babadan kalan miras patrimony n.
kanuni miras hakkı title by descent n.
mahfuz miras hissesi falcidian portion n.
miras yoluyla edinme title by descent n.
miras bırakma devise n.
tevarüs ettiği miras linear inheritance n.
yasal miras hakkı title by descent n.
miras yoluyla devralmak inherit v.
Law
miras intikal vergisi relief [scottish] n.
miras hakkı remainder n.
aileden kalan miras family inheritance n.
bazı abd eyaletlerinde vesayet ve miras konularına bakan mahkeme court of orphans n.
belirli bir füru zümresine geçen miras hakkı entail n.
baba tarafındaki bir kimseden miras bırakılan mal paternal property n.
başkasına miras yoluyla geçen mülkü işgal eden kimse abator n.
baba tarafından bırakılan miras paternal inheritance n.
baba tarafındaki bir kimseden bırakılan miras paternal inheritance n.
baba tarafından geçen miras paternal inheritance n.
bir şahsın miras aracılığıyla sahip olduğu ve sadece mahfuz hisseli mirasçılarına kalabilen mallar estate in fee-tail n.
canterbury ve york bölgesi miras işleri mahkemesi prerogative court n.
devlete miras kalan mallara nezaretle görevli memur escheator n.
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme centumvir n.
eşinden yüklü miras kalmış dul kadın dowager n.
eşinin ölümünden sonra kocasına geçen miras hakkı curtesy n.
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme centumviri n.
herhangi bir veraset talebinde bulunulmayan miras vacant succession n.
kendisine miras kalan şahıs heir n.
kocasına ait malların üzerinde yasal miras hissesine sahip olan dul kadın dowress n.
mansup miras testamentary heir n.
miras yoluyla intikal etme transfer by inheritance n.
miras payı pourparty n.
miras hukuku law of succession n.
miras avukatı probate attorney n.
miras avcısı legacy hunter n.
miras bırakılan gayrimenkul mal corporeal hereditament n.
miras kalan kimse legatee n.
miras bırakanların terekesi decedent's estates n.
miras iktisabı devolution of an inheritance n.
miras borçlarının az olması şartıyla mirası kabul eden varis beneficiary heir n.
miras sözleşmesi inheritance contract n.
miras hukuku inheritance law n.
miras payı purparty n.
miras hukuku law on successions n.
miras mukavelesi testamentary pact n.
miras haklarını yitirme loss of inheritance rights n.
miras şirketinin açılması opening of succession n.
miras sözleşmesi agreement of inheritance n.
miras hissesi share in the inheritance n.
miras olarak bırakılabilen maddi mallar corporeal hereditaments n.
miras bırakanın menkul değerlerinden belirli bir hissesini oluşturan bağış specific legacy n.
miras yoluyla geçmemiş/edinilmemiş mülk acquest n.
miras mukavelesi testamentary contract n.
miras bırakılabilen yararlanma hakkı estate of inheritance n.
miras hukuku law of inheritance n.
miras hesapları estate accounting n.
miras kavgası inheritance dispute n.
miras paylaşımı portion of the inheritance n.
miras dışındaki yollarla elde edilmiş mal acquest n.
miras hissesinin tayini determination of share in estate n.
miras hissesi pourparty n.
miras hissesi purpart n.
miras sözleşmesi testamentary contract n.
miras hakkı right of succession n.
miras bırakanın servetinden ödenecek olan para general legacy n.
miras tasfiyesi son hesabı residuary account n.
mirasın varislerinden yaşça en büyük olanına miras hisselerini seçme konusunda tanınan hak esnecy n.
miras kalma descent n.
miras vergisi succession duty n.
miras intikali descent n.
miras hissesi purparty n.
miras planlaması inheritance planning n.
miras işlerine bakan hakim prerogative officer n.
miras konusu olabilen eşyalar caduca n.
miras ve vasiyet davalarına bakan mahkeme surrogate's court n.
miras yoluyla kalan arazi hereditary land n.
miras hukuku kuralları canons of descent n.
miras payı purpart n.
miras hakkı reversion n.
miras konusu olabilen şeyler hereditament n.
miras bırakanların terekesi decedent's estate n.
miras olarak bırakılabilen maddi mal corporeal hereditament n.
miras dolandırıcısı legacy hunter n.
miras hukuku kuralları canons of inheritance n.
miras ortaklığı community of heirs n.
miras avcısı captator n.
miras bırakılan gayrimenkul mallar corporeal hereditaments n.
net miras miktarı net succession n.
ölen kimsenin borçlarının ödenmesi sonrası arta kalan miras malları residuary bequest n.
somut olmayan kültürel miras intangible cultural heritage n.
vasiyet edilen kişinin ölmesi üzere hükümsüz olmuş miras lapsed legacy n.
vesayet ve miras mahkemesi court of probate n.
vesayet ve miras davaları mahkemesi court of ordinary n.
varisleri belli olmayan miras vacant succession n.
vasiyetle miras bırakma devising n.
vasiyet edilen kişinin ölmesi üzere hükümsüz olmuş miras lapsed devise n.
(abd'de) miras payı elective share n.
kendisine miras bırakılan kimse legatee n.
miras bırakma bequeathal n.
miras bırakma bequeathment n.
ailenin ilk veya erkek çocuğuna ait olan miras hakkı majorat n.
mevcut zamanda başlayıp herhangi bir koşula bağlı olmayan miras hakkı vested legacy n.
mülk sahibi tarafından mirasçılarına verilen bir tür miras hakkı vested remainder n.
varisin miras bırakana ait borçlardan sadece iktisap ettiği şeylerin değeri oranında sorumlu olma hakkı benefit of inventory n.
miras miktarı quantity of estate n.
(ingiltere'de) miras ve boşanma davalarına bakan kıdemli hükümet avukatı queen's proctor n.
(bir kimseden) miras almak için aynı soydan gelen en değerli kişi worthiest of blood n.
miras kalan malları alma hakkı olan kimse heir [scotland] n.
yalnızca taşınır malları miras alan kimse heir [scotland] n.
özel bir gelenek veya bir vasiyetin şartları uyarınca miras kalan menkul mal heirloom n.
miras kalan mallar dışında mirasçının almaya hak kazandığı belirli türdeki menkul eşyalar heirship movables n.
miras yoluyla geçebilen mülk hereditaments n.
miras kalan mülk heritage n.
miras alınabilecek mülk heritage n.
kanuni veraset yoluyla miras kalan bir şey heritage n.
kanuni veraset yoluyla miras alınan bir şey heritage n.
birtakım devredilemez mülklerin en genç erkek varise miras kalmasını gerektiren eski bir teamül minorat n.
miras intikali descender [obsolete] n.
miras kalma descender [obsolete] n.
kanuni miras hakkı descender [obsolete] n.
taşınabilir veya miras yoluyla geçebilen malların varislere merhumun vasiyetnamesindeki sıraya göre tayin edilmesi destination [scotland] n.
taşınabilir veya miras yoluyla geçebilen malların merhumun vasiyetnamesindeki sıraya göre tayin edildiği varisler destination [scotland] n.
(miras yoluyla) mülk sahibi olan kimse odaller n.
miras yoluyla geçen mülk immovable [scotland] n.
miras yoluyla geçen mülk immoveable [scotland] n.
(iskoçya'da) reform hareketi'nden sonra miras, boşanma gibi meselelere bakması için kurulan yerel mahkemelerin yargıçlarına verilen ad commissary n.
satın alma, miras gibi yollar dışında mülk edinme conquest n.
satın alma, miras gibi yollar dışında edinilen mülk conquest n.
miras bırakma infeftment [scotland] n.
(iskoç hukukunda) kendisine mülk miras bırakılan kimse institute n.
kadın öldükten sonra kocasına geçen miras hakkı courtesy n.
dul kadına kocasının mülkünden miras düşen pay dower n.
yalnızca miras bırakanın fürularına aktarılabilen arazi mülkiyeti fee tail n.
yalnızca miras bırakanın fürularına aktarılabilen arazi fee tail n.
(iskoç hukukunda) taşınabilir veya miras alınabilen malların mülkiyetini koruma amaçlı dava possessory action n.
veraset ve miras mahkemesi hakimi ordinary [us] n.
(eskiden) new jersey'de bulunan vesayet ve miras mahkemesi prerogative court n.
ikinci oğlanın miras hakkı secundogeniture n.
miras hakkının ikinci oğlana ait olduğu hukuk sistemi secundogeniture n.
ikinci oğlana kalan miras secundogeniture n.
ikinci oğlanın miras hakkı secundo-geniture n.
miras hakkının ikinci oğlana ait olduğu hukuk sistemi secundo-geniture n.
ikinci oğlana kalan miras secundo-geniture n.
miras yolu ile devir transfer by inheritance n.
miras yoluyla aktarılabilen mülk freehold n.
varis kabul edildiği halde daha yakın bir varisin doğumu ile miras hakkı düşebilecek olan kimse presumptive heir n.
miras devrinin vefat durumundan altmış gün önce gerçekleştirildiğinin doğrulanması koşuluyla yapılan yardım supportance [scotland] n.
miras devrinin vefat durumundan altmış gün önce gerçekleştirildiğinin doğrulanması koşuluyla yapılan yardım supportation [obsolete] n.
miras olarak bırakmak give devise and bequeath v.
miras yoluyla geçmek descend v.
miras olarak bırakmak bequeath v.
(miras için) alacaklı tespit etmek appoint v.
miras yoluyla geçirmek devolve [obsolete] v.
(birine) miras bırakmak infeft v.
miras bırakılan transitive adj.
baba tarafından geçen (miras vb) patrimonial adj.
miras yoluyla geçebilen descendible adj.
miras olarak kalan hereditary adj.
miras intikaline ait reversionary adj.
miras yoluyla geçebilen heritable adj.
vasiyetname bırakmadan ölen kimseden miras alma ile ilgili abintestate adj.
şartlı olmayan (miras) unentailed adj.
sadece belirli kişilere verilmeyen (miras) unentailed adj.
miras bırakılabilir bequeathable adj.
miras belirten bir belgeye sahip olan willed adj.
miras alabilen heritable adj.
miras alabilir heritable adj.
miras toprakları olan infeft adj.
elinde miras toprak bulunduran infeft adj.
miras alan infeft adj.
Politics
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluk n.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluka n.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk talooka n.
avrupa konseyi kültürel miras komitesi cultural heritage committee of the council of europe n.
kültürel miras ihtisas komitesi cultural heritage expert committee n.
unesco dünya miras komitesi unesco world heritage committee n.
avrupa konseyi kültürel miras ve peyzaj komitesi the steering committee for culture, heritage and landscape (cdcpp) n.
Institutes
dünya miras alanları şube müdürlüğü section of world heritage sites n.
Insurance
miras sigortası legacy assurance n.
Tourism
kültürel miras turizmi heritage tourism n.
kültürel miras turizmi cultural heritage tourism n.
Computer
bir diğer kod elemanından miras yoluyla türeyen sınıf inheritor n.
Medical
genetik miras genetic inheritance n.
genetik miras genetic heritage n.
Anatomy
atalardan evrimleşerek miras kalmayıp yeni gelişmiş olan anatomik özellik neomorph n.
Biology
organizmadaki değişikliklerin vücut parçalarının kullanılma düzeyi ile ilgili olduğu ve yavru döllere miras bırakıldığını savunan bir teori lamarckism n.
ekolojik miras ecological succession n.
Social Sciences
geleneksel hawaii toplumunda miras yoluyla geçen yönetici sınıfının bir mensubu ali'i n.
somut olmayan kültürel miras intangible cultural heritage n.
History
eski roma'da miras davalarına bakan mahkeme makamı centumvirate n.
maria theresa'nın egemenliğini miras aldığı imparatorluk kararnamesi pragmatic sanction n.
eski roma'da miras davalarına bakan mahkemeye ait veya ilgili centumviral adj.
Religious
ruhun bedenle birlikte ebeveynlerden miras alındığı inancına sahip kimse traducian n.
ruhun bedenle birlikte ebeveynlerden miras alındığı inancı traducianism n.
ruhun bedenle birlikte ebeveynlerden miras alındığı inancına sahip kimse traducianist n.
Environment
dünya miras listesi world heritage list n.
dünya miras alanları world heritage sites n.
Art
sanatsal kalıt/miras artistic patrimony n.
Latin
anneden geçen miras bona materna n.
baba tarafındaki bir kimseden bırakılan miras patrimonium n.
baba tarafından bırakılan miras patrimonium n.
baba tarafından geçen miras patrimonium n.
Archaic
miras beklentisi expectations n.
dul kadına kocasının mülkünden miras düşen pay dowery n.
miras yolu ile devredilen mülk premises n.
miras yolu ile devredilen mülk premisses n.
miras bırakmak bequethen v.
soydan gelen yasal miras ile elde edilen statüye ait kindly adj.
soydan gelen yasal miras ile elde edilen statü ile ilişkili kindly adj.
Slang
(birleşik devletler'in batısında) miras kalmış evde oturan kimse sooner n.
Star Wars
gemi ve servis miras müzesi bürosu bureau of ships and services heritage museum n.
miras müzesi heritage museum n.
miras yt çivit mavisi legacy yt indigo blue n.