Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Speaking | ||||
Speaking | istasyonda | at the station expr. | ||
You must be at the station at five o'clock at the latest. En geç saat beşte istasyonda olmalısın. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | (istasyonda/hava alanında) emanet | luggage storage n. |
General | (istasyonda) bagaj odası | cloakroom [uk] n. |
General | her istasyonda duran tren | local adj. |
Technical | ||
Technical | önceden kararlaştırılmış sinyallerin bir makine yardımıyla bir istasyonda üretilip diğer bir istasyonda görülüp veya duyulup yorumlandığı telgraf | signal telegraph n. |
Railway | ||
Railway | her istasyonda duran tren | accommodation train n. |
Railway | (bağımsız bir istasyonda bırakılabilen) trenin son vagonu | slip by n. |
Railway | (bağımsız bir istasyonda bırakılabilen) trenin son vagonu | slip coach n. |
Railway | (bağlı vagonu) istasyonda bırakmak | slip [uk] v. |