in a way - Turc Anglais Dictionnaire

in a way

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "in a way" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
General
in a way adv. bir bakıma
That is of course, in a way, what they have elected ourselves, as MEPs, to do.
Elbette bu bir bakıma, AP üyeleri olarak bizleri seçtikleri şeydir.

More Sentences
in a way adv. belirli bir ölçüde
in a way adv. çekincelerle

Sens de "in a way" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 152 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
in a messy way adv. dağınıkça
General
do something in a haphazard way v. ezbere hareket etmek
react in a usual way v. doğal karşılamak
be in a bad way v. çok zor bir durumda olmak
walk in a sexy way v. kıvırmak
be in a bad way v. ağır hasta olmak
act in a warm way v. yakın davranmak
do something in a haphazard way v. ezbere iş görmek
be in a bad way v. meydanda kalmak
treat (somebody) in a way that's intended v. nabzına göre (şerbet vermek)
live in (a certain) way v. yol tutmak
begin to live in (a certain) way v. yol tutmak
make money for oneself in a dishonest way v. dürüst olmayan yollarla para kazanmak
behave in a mature way v. olgun davranmak
talk in a bossy way v. emir verir gibi konuşmak
affect in a negative way v. olumsuz yönde etkilemek
affect in a negative way v. olumsuz etkilemek
go a long way in doing something v. çok yararlı olmak
affect in a negative way v. olumsuz anlamda etkilemek
in a bad way adj. çok hasta
in a bad way adj. tehlikede
in a small way adv. gösterişsiz şekilde
in a friendly way adv. arkadaşça
in a vital way adv. hayati bir tarzda
in a professional way adv. profesyonel bir biçimde
in a brotherly way adv. kardeş kardeş
in a roundabout way adv. dolaylı olarak
in a clearly identifiable way adv. açıkça tanılabilir biçimde
in a roundabout way adv. dolambaçlı yoldan
in a strange way adv. garip tarzda
in a small way adv. karınca kararınca
in a big way adv. büyük çapta
in a vital way adv. önemle
in a small way adv. küçük ölçüde
in a small way adv. azıcık
in a sisterly way adv. kardeş kardeş
in a roundabout way adv. dolaylı yoldan
in a proper way adv. yollu yolunca
in a common way adv. ortaklama
in a biased way adv. önyargılı olarak
in a prejudiced way adv. önyargılı bir şekilde
in a prejudiced way adv. önyargılı olarak
in a biased way adv. önyargılı bir şekilde
in a half-assed way adv. kör topal
in a similar way adv. benzer bir yolla
in a similar way adv. benzer biçimde
in a similar way adv. aynı şekilde
in a similar way adv. aynı biçimde
in a similar way adv. benzer şekilde
in a luxurious way adv. lüks bir şekilde
in a different way adv. farklı bir yolla
in a different way adv. değişik bir yolla
in a luxurious way adv. lüks bir biçimde
in a negative way adv. olumsuz şekilde
in a way to adv. -ecek şekilde
in a harmful way adv. olumsuz olarak
in a harmful way adv. zararlı biçimde
in a daring way adv. cüretkarca
in a kind of way adv. bir şekilde
in a sort of way adv. bir şekilde
in a kind of funny way adv. ilginç bir şekilde
in a planned way adv. planlı bir şekilde
in a very unprofessional way adv. çok amatörce
in a good way adv. iyi biçimde
in a good way adv. iyi şekilde
in a good way adv. iyi olarak
in a bad way adv. kötü bir şekilde
in a particular way adv. belli bir şekilde
in a particular way adv. belli bir biçimde
in a general way adv. genel bir şekilde
once in a way [brit] adv. arada sırada
once in a way [brit] adv. tek bir kez
in a sort of way adv. sınırlar dahilinde
in a sort of way adv. çekinceyle
in a kind of way adv. sınırlar dahilinde
in a kind of way adv. çekinceyle
in a broad way adv. genel bir şekilde
in a family way adv. aileye uygun şekilde
in a family way adv. aile gibi
in a family way adv. aileye yakışır yollardan
in a heartfelt way adv. içtenlikle
in a heartfelt way adv. samimi bir şekilde
in a messy way adv. dağınıkça
in such a way that conj. şöyle ki
in such a way that conj. şekilde
in such a way that conj. gibi
Phrases
in a way that leaves no doubt adv. hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde
in a way that leaves no doubt adv. hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde
in a different way expr. öbür türlü
in such a way as to expr. .....ecek şekilde
Colloquial
fall for in a big way v. aşık olmak
fall for in a big way v. bayılmak
fall for in a big way v. bitmek
fall for in a big way v. çok beğenmek
fall for in a big way v. kesilmek
in a familiar way adj. hamile
in a familiar way adj. bebek bekleyen
for once in a way expr. arasıra
for once in a way expr. bazen
in a weird way expr. garip bir şekilde
in a normal way expr. normal bir şekilde
in a normal way expr. normal bir biçimde
don't let the facts get in the way of a good story expr. gerçeklerin iyi bir hikayenin önüne geçmesine izin verme
don't let the facts get in the way of a good story expr. gerçeklerle hikayeyi mahvetme
don't let the facts get in the way of a good story expr. güzelim hikayeyi mahvetme
Idioms
a lion in the way [obsolete] n. birinin yoluna çıkan engel
a lion in the way [obsolete] n. pürüz, sıkıntı veya sorun
a lion in the way [obsolete] n. zorluk
a lion in the way [obsolete] n. mani
a lot in the way of something n. bir şey namına pek bir şey
a lot in the way of something n. bir şeye ilişkin pek bir şey
a lot in the way of something n. bir şeye dair pek bir şey
go a long way in doing something v. bir şeyin yapılmasına katkıda bulunmak
say something in a roundabout way v. bir şeyi dolandırarak söylemek
be in a bad way v. heyheyleri üzerinde olmak
be in a family way v. hamile olmak
do something in a tricky way v. fırıldak çevirmek
say something in a roundabout way v. lafı dolandırarak söylemek
say something in a roundabout way v. lafı dolandırmak
be in a bad way v. mutsuz bir ruh halinde olmak
be in a bad way v. kötü gününde olmak
be in a bad way v. zorluklar/sorunlar yaşıyor olmak
be in a bad way v. başı belada olmak
be in a bad way v. darda/sıkıntıda olmak
do something in a big way v. büyük çapta bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük ölçüde bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük çaplı bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük ölçekli bir şey yapmak
do something in a big way v. geniş çapta bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük çapta bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük ölçüde bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük çaplı bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük ölçekli bir şey yapmak
do something in a small way v. ufak çapta bir şey yapmak
say (something) in a roundabout (sort of) way v. (bir şeyi) dolandırarak söylemek
say (something) in a roundabout (sort of) way v. lafı dolandırmak
say (something) in a roundabout (sort of) way v. lafı dolandırarak söylemek
say in a roundabout way v. dolandırarak söylemek
say in a roundabout way v. lafı dolandırarak söylemek
say in a roundabout way v. lafı dolandırmak
a lot, not much, etc. in the way of something expr. bir şeye dair
a lot, not much, etc. in the way of something expr. bir şeye ilişkin
a lot, not much, etc. in the way of something expr. bakımından
a lot, not much, etc. in the way of something expr. istinaden
in a bad way expr. kötü bir durumda
in a bad way expr. kötü durumda
in a bad way expr. sarhoş
Speaking
do you mean that in a good way? expr. bunu iyi anlamda mı söylüyorsun?
in a big way expr. büyük çapta
to put it in a different way expr. bir başka deyişle
in a good way expr. iyi anlamda
Slang
in a family way expr. hamile