dikkatle - Turc Anglais Dictionnaire

dikkatle

Sens de "dikkatle" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 25 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
dikkatle with care adv.
It is one of the most powerful weapons Parliament has and must therefore be deployed with care.
Parlamentonun sahip olduğu en güçlü silahlardan biridir ve bu nedenle dikkatle kullanılmalıdır.

More Sentences
General
dikkatle gingerly adv.
The opera singer tested her voice gingerly after recovering from throat surgery.
Opera şarkıcısı boğaz ameliyatıyla iyileştikten sonra sesini dikkatle test etti.

More Sentences
dikkatle carefully adv.
I think that your comments, which were also a complaint, should be carefully considered.
Aynı zamanda bir şikayet niteliği de taşıyan yorumlarınızın dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
dikkatle intently adv.
They looked intently.
Dikkatle baktılar.

More Sentences
dikkatle closely adv.
Are you listening closely?
Dikkatle dinliyor musun?

More Sentences
dikkatle attentively adv.
I am sorry, but many Members did, however, listen attentively to you.
Üzgünüm ama birçok Üye yine de sizi dikkatle dinledi.

More Sentences
dikkatle intently adv.
Tom looked at Mary intently.
Tom dikkatle Mary'ye baktı.

More Sentences
dikkatle deliberately adv.
She checked on her sleeping baby slowly and deliberately.
Uyuyan bebeğini yavaşça ve dikkatle kontrol etti.

More Sentences
dikkatle minutely adv.
dikkatle warily adv.
dikkatle delicately adv.
dikkatle shily adv.
dikkatle shyly adv.
dikkatle scrupulously adv.
dikkatle acutely adv.
dikkatle cannily adv.
dikkatle nicely adv.
dikkatle tenderly adv.
dikkatle tentifly [obsolete] adv.
dikkatle attently [obsolete] adv.
dikkatle assiduously adv.
dikkatle wistly adv.
dikkatle ginger [dialect] adv.
dikkatle circumspectively adv.
Archaic
dikkatle wishly adv.

Sens de "dikkatle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 196 résultat(s)

Turc Anglais
General
dikkatle dinlemek be all ears v.
I am all ears.
Dikkatle dinliyorum.

More Sentences
dikkatle incelemek scrutinize v.
We're going to scrutinize everything.
Her şeyi dikkatle inceleyeceğiz.

More Sentences
dikkatle bakmak peer v.
Tom carefully peered inside the box.
Tom kutunun içine dikkatle baktı.

More Sentences
dikkatle bakmak look carefully v.
We need to look carefully at where there are still hindrances to the internal market.
İç pazarın önünde hala nerede engeller olduğuna dikkatle bakmamız gerekiyor.

More Sentences
dikkatle dinlemek pay close attention v.
Tom paid close attention to what was being said.
Tom konuşulanları dikkatle dinledi.

More Sentences
dikkatle değerlendirmek consider v.
Liza will consider the artwork with an eagle eye.
Liza sanat eserini dikkatle değerlendirecek.

More Sentences
Colloquial
dikkatle dinle listen carefully expr.
I have listened carefully to what you have said.
Söylediklerinizi dikkatle dinledim.

More Sentences
Idioms
dikkatle dinlemek be all ears v.
The children were all ears when I was telling them the story.
Ben onlara hikayeyi anlatıyorken çocuklar dikkatle dinlediler.

More Sentences
dikkatle dinlemek be all ears v.
Tom is all ears.
Tom dikkatle dinler.

More Sentences
Common Usage
dikkatle bakmak regard v.
General
dikkatle işleyen elaborator n.
dikkatle okuma perusal n.
dikkatle bakma scrutiny n.
dikkatle hazırlanma elaboration n.
dikkatle bakma beholding n.
dikkatle seyretme contemplation n.
dikkatle izleme contemplation n.
dikkatle inceleyen scrutiniser n.
dikkatle inceleme scrutinizing n.
dikkatle inceleyen scrutinizer n.
dikkatle inceleme scrutinising n.
dikkatle dinleme audition n.
karşıt grup, fikir veya faaliyetlerin dikkatle dengelenmesini gerektiren durum balancing act n.
dikkatle inceleme close quarters n.
dikkatle izleme contemplance n.
dikkatle soyutlama prescission n.
dikkatle bakan kimse surveyor n.
dikkatle bakmak scrutinize v.
dikkatle gözden geçirmek examine v.
dikkatle dinlemeye başlamak prick up one's ears v.
dikkatle yerleştirmek ease v.
dikkatle ayırmak anatomize v.
dikkatle bakmak behold v.
dikkatle izlemek contemplate v.
dikkatle okumak perusal v.
dikkatle bakmak observe v.
bakmak (dikkatle) stare at v.
dikkatle incelemek traverse v.
dikkatle bakmak rock bunting v.
karanlıkta hayal meyal görünen birşeye dikkatle bakmak peer v.
koymak (dikkatle) lay v.
dikkatle okumak con v.
dikkatle okumak peruse v.
dikkatle bakmak eye v.
dikkatle gözden geçirmek rake through v.
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek pick one's way through v.
dikkatle seyretmek contemplate v.
dikkatle bakmak measure v.
dikkatle bakmak regard v.
dikkatle incelemek anatomize v.
dikkatle incelemek scrutinise v.
dikkatle gözden geçirmek scrutinize v.
dikkatle incelemek examine closely v.
dikkatle bakmak glout v.
-e dikkatle bakmak peer at v.
-e dikkatle bakmak peer into v.
dikkatle düşünmek cogitate v.
dikkatle incelemek dissect v.
dikkatle incelemek vet v.
dikkatle dinlemek pay attention to v.
dikkatle boşaltmak decant v.
dikkatle bakmak scrutinise v.
dikkatle ayırmak anatomise v.
dikkatle gözden geçirmek scrutinise v.
dikkatle incelemek anatomise v.
konuya dikkatle yaklaşmak approach the subject with caution v.
konuya dikkatle yaklaşmak approach the subject carefully v.
bir şeye dikkatle bakmak pree v.
bir şeyi dikkatle izlemek pree v.
bir şeyi dikkatle izlemek watch something carefully v.
bir şeyi dikkatle seyretmek watch something carefully v.
bir şeye derinlemesine/dikkatle bakmak look deep into something v.
dikkatle bakmak consider v.
dikkatle gözden geçirmek ranshackle [obsolete] v.
sessizce ve dikkatle hareket etmek tiptoe v.
dikkatle dinlemek take heed to v.
(bir şeyin altından) dikkatle bakmak underpeer v.
(bir şeyin altından) hayal meyal görünen bir şeye dikkatle bakmak underpeer v.
dikkatle inceleyip açıklamak unpick v.
dikkatle bakmak eyeball v.
dikkatle seçmek handpick v.
dikkatle seçmek handpick v.
dikkatle seçmek hand-pick v.
dikkatle düşünmek measure v.
dikkatle seçmek measure v.
dikkatle bakmak have a look v.
bilgi edinmek veya yeni bir şey fark etmek için dikkatle elden geçirmek glean v.
dikkatle bakmak glower [dialect] [uk] v.
dikkatle bakmak ogle v.
dikkatle bakmak ogle v.
dikkatle bakmak rivet v.
dikkatle seçmek fasten v.
(topa veya hokey pakına) hafifçe ve dikkatle vurmak feather v.
(belirli bir bölümü bulmak için) dikkatle araştırmak sieve v.
dikkatle işlenmiş elaborated adj.
dikkatle izleyen attentive adj.
dikkatle hazırlanmış elaborate adj.
dikkatle işlenmiş elaborate adj.
dikkatle incelenmiş scrutinized adj.
dikkatle incelenmiş scrutinised adj.
dikkatle yapan painstaking adj.
dikkatle seçilmiş hand-picked adj.
dikkatle inceleyen emissitious adj.
dikkatle incelenmemiş unexamined adj.
dikkatle gözden geçirilmemiş unexamined adj.
dikkatle işlenmiş lapidary adj.
dikkatle incelenmemiş unscrutinized adj.
dikkatle incelenmemiş unsifted adj.
dikkatle incelenmemiş unsight adj.
dikkatle planlanmış buttoned-up adj.
dikkatle çalıştırılmış buttoned-up adj.
dikkatle incelenmiş buttoned-up adj.
(başkasının) ihtiyaç ve isteklerini aşırı dikkatle yerine getiren overattentive adj.
dikkatle bakan peery adj.
dikkatle ayırt edici olan discriminate adj.
dikkatle bakan gazeful [obsolete] adj.
(özellikle göz/bakış) dikkatle takip eden single adj.
büyük bir dikkatle gingerly adv.
üzerinde dikkatle durarak elaborately adv.
aşırı dikkatle overcautiously adv.
azami özen ve dikkatle royally adv.
büyük bir dikkatle smickly [obsolete] adv.
Phrasals
dikkatle gözden geçirmek rake over v.
bir yerden dikkatle çıkmak nose out v.
dikkatle uymak watch over v.
(iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak step between (someone or something) v.
dikkatle arkaya doğru çekmek ease back v.
dikkatle bir noktaya yönelmek zero in v.
dikkatle takip etmek stand over v.
bir şeyi yavaşça ve dikkatle taşımak ease (someone or something) along v.
dikkatle üzerine eğilmek bear down v.
(bir şeyin) dikkatle üzerine eğilmek bear down on (something) v.
(birine/bir şeye) dikkatle bakmak peer at (someone or something) v.
arasında dikkatle aramak pick through v.
(bir şeyin) arasında dikkatle aramak pick through (something) v.
(bir şeyi) dikkatle gözden geçirmek rake through (something) v.
'-e dikkatle bakmak stare into v.
(bir şeye) dikkatle bakmak stare into (something) v.
Colloquial
dikkatle ele almak hash v.
Idioms
(birisinin) dikkatle değerlendirme yapılmış fikri (one's) considered opinion n.
dikkatle değerlendirme yapılmış fikriniz your considered opinion n.
dikkatle bakmak dap eyes on v.
dikkatle nişan almak draw a bead on v.
dikkatle bakmak lay eyes on v.
dikkatle bakmak/izlemek have one's beady eye on someone v.
dikkatle izlemek watch like a hawk v.
dikkatle bakmak/izlemek have beady eye on v.
dikkatle bakmak set eyes on v.
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek make one's way through something v.
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek pick one's way through something v.
dikkatle dinlemeye başlamak perk up (one's) ears v.
birinin dikkatle dinleyeceği bir şey söylemek/yapmak perk up (one's) ears v.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears v.
dikkatle dinlemeye başlamak pin back your ears [old-fashioned] [uk] v.
dikkatle bakmak/izlemek cock an eye at somebody/something v.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek keep a beady eye on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek keep one's beady eye on (someone or something) v.
dikkatle dinlemek pin back (one's) ears [uk] v.
dikkatle değerlendirmek walk around v.
dikkatle hedef almak get a bead on v.
(birine/bir şeye) dikkatle bakmak cock an eye at (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle izlemek cock an eye at (someone or something) v.
dikkatle dinlememek listen with half an ear v.
dikkatle bakmak clap one's eyes on v.
dikkatle bakmak lay one's eyes on v.
dikkatle bakmak set one's eyes on v.
(birine/bir şeye) dikkatle bakmak cock an eye at (someone or something) v.
dikkatle dinlemek cock your ear v.
(bir şeye) dikkatle bakmak get a load v.
(bir şeyi) dikkatle dinlemek give heed to (something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek give/pay heed (to somebody/something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle dinlemek take heed (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) dikkatle bakmak have (one's) beady eye on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dikkatle izlemek have (one's) beady eye on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) dikkatle bakmak have a beady eye on (someone or something) v.
arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek make (one's) way through v.
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek pick way through v.
(ağaçlık/sazlık) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek pick way through v.
dikkatle yapmak soft shoe v.
(birini/bir şeyi) dikkatle izlemek watch (someone or something) like a hawk v.
boyunca dikkatle ilerlemek work (one's) way along v.
büyük bir heves ve dikkatle with both hands adv.
dikkatle değerlendirdikten sonra on mature consideration adv.
dikkatle değerlendirdikten sonra on mature reflection adv.
dikkatle dinleyen all ears expr.
dikkatle dinleyen all ears expr.
(kutsal bir metni) dikkatle oku ve içselleştir mark, learn, and inwardly digest expr.
dikkatle oku, öğren ve içselleştir mark, learn, and inwardly digest expr.
Speaking
beni dikkatle dinle prick up your ears expr.
beni dikkatle dinle prick your ears up expr.
beni dikkatle dinle listen to me very carefully expr.
dikkatle kullanın use with care expr.
Politics
dikkatle izlemeyi sürdürmek keep the matter under review v.
Technical
dikkatle gözden geçirmek ransack v.
Latin
okurun dikkatine, okurun dikkatle okuması gerekebilir anlamında latince söz caveat lector expr.
Archaic
dikkatle dinlemek hearken v.