border - Turc Anglais Dictionnaire

border

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "border" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 30 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
border n. hudut
The adoption of border enforcement legislation is urgent.
Hudut icra mevzuatı kabul edilmesi ivedi bir konudur.

More Sentences
border n. kenarlık
Put a blue border around this picture.
Bu resmin etrafına mavi bir kenarlık koy.

More Sentences
border n. sınır
We are currently trying to create pan-European financial services, which transcend the borders of Europe.
Şu anda Avrupa'nın sınırlarını aşan pan-Avrupa finansal hizmetleri yaratmaya çalışıyoruz.

More Sentences
General
border n. sınır
No one wants to introduce internal border protection within the Union.
Hiç kimse Birlik içinde iç sınır koruması getirmek istemiyor.

More Sentences
border v. sınır komşusu olmak
Canada borders the United States.
Kanada Amerika Birleşik Devletlerinin sınır komşusu olur.

More Sentences
Politics
border n. hudut
The administrative capacity for the enforcement of IPR will have to be strengthened, including border enforcement.
Fikri mülkiyet haklarının icrasına yönelik idari kapasitenin, hudut icrası dahil, güçlendirilmesi gerekecektir.

More Sentences
Computer
border n. kenarlık
The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.

More Sentences
Common Usage
border n. kenar
General
border n. pervaz
border n. zıh
border n. kırak
border n. kenar süsü
border n. tarh
border n. serhat
border n. kıyı
border n. kuşatan sınır
border n. kenar
border n. çerçeve
border n. bordur
border v. bitişik olmak
border v. çerçevelemek
border v. sınırlamak
border v. benzer olmak
border v. sınırdaş olmak
border v. sınır koymak
border v. benzemek
border v. sınırlandırmak
border v. yakına gelmek
Textile
border n. bordür
Construction
border n. kenar geçirmesi

Sens de "border" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 350 résultat(s)

Anglais Turc
General
border region n. sınır bölgesi
The amendment takes a positive line on the programme of support for border regions.
Değişiklik, sınır bölgelerine yönelik destek programı konusunda olumlu bir çizgi izlemektedir.

More Sentences
border guard n. sınır muhafızı/polisi
I was asked whether or not the single border guard had been decided or discussed.
Bana tek sınır muhafızlığı konusunda karar verilip verilmediği ya da bu konunun tartışılıp tartışılmadığı soruldu.

More Sentences
mexican border n. meksika sınırı
Tom was driving to the Mexican border.
Tom Meksika sınırına doğru sürüyordu.

More Sentences
land border n. kara sınırı
It must be borne in mind, that unlike Australia or New Zealand, the EU has a long land border.
Avustralya ya da Yeni Zelanda'nın aksine AB'nin uzun bir kara sınırına sahip olduğu unutulmamalıdır.

More Sentences
official border n. resmi sınır
Kabylie, which is part of Algeria, has no official borders.
Cezayir'in bir parçası olan Kabylie'nin resmi sınırları yoktur.

More Sentences
over the border n. sınırın ötesi
Over the border in Afghanistan, I have seen no water projects at all on the ground.
Afganistan sınırının ötesinde, sahada hiçbir su projesi görmedim.

More Sentences
border on v. sınır komşusu olmak
In future, the EU will border on Byelorussia and the Ukraine, as well as Russia.
Gelecekte AB, Rusya'nın yanı sıra Beyaz Rusya ve Ukrayna ile de sınır komşusu olacak.

More Sentences
cross the border v. sınırı geçmek
This freedom of choice must not, however, be lost when these citizens cross the border.
Ancak bu vatandaşlar sınırı geçtiklerinde bu seçme özgürlüğü kaybedilmemelidir.

More Sentences
Trade/Economic
cross-border transfer n. sınır ötesi transfer
The banks have always refused to make the necessary investment to keep the cost of cross-border transfers down.
Bankalar, sınır ötesi transferlerin maliyetini düşük tutmak için gerekli yatırımı yapmayı her zaman reddetmiştir.

More Sentences
cross-border transactions n. sınır ötesi işlemler
Consumers are concerned about security, particularly with cross-border transactions.
Tüketiciler, özellikle sınır ötesi işlemlerde güvenlik konusunda endişe duymaktadır.

More Sentences
Politics
border region n. sınır bölgesi
Mr Markov has once again raised the issue of border regions.
Sayın Markov sınır bölgeleri konusunu bir kez daha gündeme getirdi.

More Sentences
border control n. sınır kontrolü
These concern border controls, the control of illegal immigration and agreements on readmission.
Bunlar sınır kontrolleri, yasa dışı göçün kontrolü ve geri kabul anlaşmaları ile ilgilidir.

More Sentences
cross-border trade n. sınır ötesi ticaret
Globalisation, in conjunction with other factors, has led to increased cross-border trade.
Küreselleşme, diğer faktörlerle birlikte sınır ötesi ticaretin artmasına yol açmıştır.

More Sentences
cross-border cooperation n. sınır ötesi işbirliği
These are the major events which have taken place in the area of cross-border cooperation.
Bunlar sınır ötesi işbirliği alanında gerçekleşen önemli olaylardır.

More Sentences
border crossing n. sınır geçişi
I regularly take the train and have not encountered any particular difficulties at border crossings.
Düzenli olarak trene biniyorum ve sınır geçişlerinde herhangi bir zorlukla karşılaşmadım.

More Sentences
cross-border crime n. sınır ötesi suçlar
We are concerned here with cross-border crime.
Burada sınır ötesi suçlardan endişe duyuyoruz.

More Sentences
border police n. sınır polisi
My second question concerns the border police.
İkinci sorum sınır polisi ile ilgili.

More Sentences
border management n. sınır yönetimi
Effectively, this means border management, hand-in-hand with common policies on asylum and immigration.
Etkili bir şekilde bu, sığınma ve göç konusunda ortak politikalarla el ele giden sınır yönetimi anlamına gelmektedir.

More Sentences
border authority n. sınır makamı
The practical difficulties will be a matter for the Lithuanian border authorities and the passengers themselves.
Uygulamadaki zorluklar Litvanya sınır makamlarının ve yolcuların kendi meselesi olacaktır.

More Sentences
cross the border v. sınırı geçmek
Everyone was allowed to cross the border, except those carrying objects with the aim of causing destruction.
Yıkıma neden olacak nesneler taşıyanlar dışında herkesin sınırı geçmesine izin verildi.

More Sentences
Telecom
cross-border connection n. sınır ötesi bağlantı
I would make an exception for aviation, which, in most cases, involves cross-border connections and long distances.
Çoğu durumda sınır ötesi bağlantılar ve uzun mesafeler içeren havacılık için bir istisna yapabilirim.

More Sentences
Military
border patrol n. sınır devriyesi
Tom is a border patrol agent.
Tom sınır devriyesi ajanıdır.

More Sentences
General
border line n. sınır
border war n. sınır savaşı
border of margin n. kenarlı
cross border n. sınır ötesi
border crossing n. hudut kapısı
geographical border n. coğrafi sınır
municipal border n. belediye sınırı
border clash n. sınır çatışması
border town n. sınır kasabası
sino-indian border dispute n. sıno-hindistan sınır mücadelesi
border break n. dış kenar baskı
border break n. kitabe taşması
provincial border n. il sınırı
herbaceous border n. bitkilerden oluşan bahçe sınırı
sea border n. deniz hududu
sea border n. deniz sınırı
natural border n. doğal sınır
a border town n. bir sınır kasabası
blue border n. deniz sınırı
heavily fortified border n. ağır/sağlam biçimde takviye edilmiş sınır
heavily fortified border n. sağlam sınır
border jail n. sınır hapishanesi
border checkpoint n. polis sınır kontrol noktası
blue border n. mavi kenarlık
the border with n. ile olan sınır
border incident n. sınır olayı
herbaceous border n. odunsu olmayan çok yıllık bitkilerden oluşan çiçek tarhı
over the border n. sınır çizgisinin ötesi
border on v. bitişik olmak
border on v. eğiliminde olmak
border on v. kaçmak
border on v. çalmak
go through border v. sınırdan geçmek
drive across the border v. (araçla) sınırı geçmek
slip over the border v. yurt dışına çıkış yapmak
cross the border v. yurt dışına çıkış yapmak
drive across the border v. araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek
drive over the border v. yurt dışına çıkış yapmak
slip across the border v. yurt dışına çıkış yapmak
guard the border v. sınır korumak
guard the border v. sınırı korumak
patrol the border v. sınır korumak
patrol the border v. sınırı korumak
cross the border illegally v. yasadışı yollardan sınırı geçmek
cross the border illegally v. yasadışı yollarla sınırdan geçmek
border on obsession v. saplantı boyutuna varmak
prevent weapons from being illegally smuggled across the border v. silahların sınırdan yasa dışı yollarla kaçırılmasını engellemek
wait for a permission to cross the border v. sınırdan geçmek için izin beklemek
mass troops along the border v. sınıra asker yığmak
live on the border of v. 'nın sınırında yaşamak
perform a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
make a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
form a border v. sınır oluşturmak
form a border v. sınır koymak
form a border v. sınır belirlemek
cross-border adv. sınır ötesi
Phrasals
border on (something) v. neredeyse aynı olmak
border upon (something) v. neredeyse aynı olmak
border on something v. dip dibe olmak
border on something v. sınırdaş olmak
border on something v. kıyısında/sınırında olmak
border on something v. neredeyse aynı olmak
border upon something v. dip dibe olmak
border upon something v. sınırdaş olmak
border upon something v. kıyısında/sınırında olmak
border upon something v. neredeyse aynı olmak
border on v. boyutuna varmak
border on v. boyutunda olmak
border on v. -e kaçmak
border on v. -e yakın olmak
border on v. neredeyse (bir şey) olmak
border upon v. boyutuna varmak
border upon v. boyutunda olmak
border upon v. -e kaçmak
border upon v. -e yakın olmak
border upon v. neredeyse (bir şey) olmak
border on v. (nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak
Colloquial
get someone across the border v. birini sınırdan geçirmek
Idioms
border on something v. bir şeyin sınırında olmak
border upon something v. bir şeyin sınırında olmak
border on v. ramak kalmak
Trade/Economic
border tax adjustments n. düşük çevre standartları dolayısıyla ihracatçı ülkede ithalatçı ülkeden daha düşük fiyatla üretilen malın ithali üzerine konulan ek tarife
border tax adjustment n. ihraç mallarına dolaylı vergilerin uygulanmaması
border line n. sınır hattı
customs border post n. sınır gümrük idaresi
cross border sourcing n. sınır ötesi tedarik
border trade n. sınır ticareti
cross-border mergers n. sınır ötesi birleşmeler
cross border shopping n. sınır aşırı alışveriş
border tax adjustments n. sınır vergisi düzenlemeleri
border checkpoint n. sınır kontrol noktası
border trade n. sınırın iki yakasındaki insanlar arasında yapılan özel koşullara tabi ticaret
cross-border investment n. yabancı yatırım
cross border shopping n. yurt dışı alışveriş
cross-border adj. yurt dışı
cross-border adj. uluslararası
Law
legislation concerning border n. kıyı mevzuatı
risk border line n. sigortada risk sınırı
border dispute n. sınır anlaşmazlığı
border patrolman n. sınır devriye görevlisi
border state n. abd'de kölelik karşıtı bir eyaletin sınırında olan ve iç savaş öncesi köleliği destekleyen eyalet
border state n. abd'de güney bloğunun yanında olup genellikle demokratlara oy çıkaran eyalet
border state n. abd'nin kanada sınırındaki bir eyaleti
border state n. tampon devlet
border state n. güçlü bir devletle sınırı olan küçük devlet
border states n. abd'nin iç savaşta özgürlükçü eyaletleriyle sınırdaş olan köleliği destekleyen eyaletleri
prevent weapons from being illegally smuggled across the border v. silahların sınırdan yasa-dışı yollarla alınması/kaçırılmasını engellemek
Politics
european convention on cross border television n. avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesi
us customs and border protection n. abd gümrük ve sınır koruma birimi
us customs and border protection n. abd gümrük ve sınır muhafaza birimi
rapid intervention border team n. acil sınır müdahale timi
open border n. açık sınır
region border n. bölge sınırı
integrated border security model n. entegre sınır güvenlik modeli
integrated border management n. entegre sınır yönetimi
gaza border n. gazze sınırı
habur border gate n. habur sınır kapısı
habur border crossing n. habur sınır kapısı
border conflicts n. hudut ihtilafları
border disputes n. hudut ihtilafları
border gates n. hudut kapıları
border incidents n. hudut olayları
province border n. ilçe sınırı
hungarian border n. macaristan sınırı
committee on legal aid in cross-border disputes in civil and commercial matters n. özel hukuk ve ticaret hukuku konularındaki sınır aşan uyuşmazlıklarda adli yardım komitesi
border crossing point n. sınır geçiş noktası
border town n. sınır şehri
border surveillance n. sınır denetimi
border agency n. sınır ajansı
border gate n. sınır kapısı
monitoring of the border n. sınır izleme
reception at border points n. sınır noktalarında karşılama
cross-border operations n. sınır ötesi harekat
border gates n. sınır kapıları
border check-point n. sınır kapısı
border conflicts n. sınır ihtilafları
border disputes n. sınır ihtilafları
cross-border coordination n. sınırlar arası koordinasyonu
cross-border development n. sınır ötesi kalkınma
cross-border crisis management n. sınır ötesi kriz yönetimi
cross-border capital flow n. sınır ötesi sermaye akımı
cross-border traffic n. sınır ötesi trafiği
cross-border n. sınır ötesi
cross-border movements n. sınır aşırı hareketler
border agreement n. sınır anlaşması
cross-border n. sınır aşırı
border inspection post n. sınır kontrol noktası
cross-border co-operation n. sınır aşırı işbirliği
cross-border capital flows n. sınırlar arası sermaye akımları
admission at the border n. sınırda kabul
border conflicts n. sınır anlaşmazlıkları
cross-border funding n. sınırlar arası fonlandırma
cross border satellite broadcasting n. sınır ötesi uydu yayınları
border country n. sınır ülkesi
border post n. sınır karakolu
border check n. sınır kontrolü
cross-border spillovers n. sınırlar arası yayılmalar
cross-border portfolio outflows n. sınırlar arası portföy çıkışları
border agency n. sınır dairesi
border gateway protocol n. sınır geçit protokolü
border security n. sınır güvenliği
border agency n. sınır kurumu
cross-border financial flows n. sınırlar arası sermaye akımları
town border n. şehir sınırı
country border n. ülke sınırı
illegal border cross n. yasa dışı sınır geçişi
united states border patrol n. amerika birleşik devletleri sınır devriyesi
united states border patrol n. abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti
us border patrol n. amerika birleşik devletleri sınır devriyesi
us border patrol n. abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti
border district n. sınır bölgesi
drive over the border v. sınırı geçmek
slip over the border v. sınırı geçmek
slip across the border v. sınırı geçmek
cross-border adj. sınır ötesi
Institutes
european border and coast guard agency n. avrupa sınır ve sahil güvenlik teşkilatı
european border and coast guard agency n. avrupa sınır ve sahil güvenlik ajansı
department of border inspection for plant and plant products n. bitki ve bitkisel ürünler sınır kontrol daire başkanlığı
department of border inspection for animal and animal products n. hayvan ve hayvansal ürünler sınır kontrol daire başkanlığı
section of demining and border physical protection system procurement n. mayın temizleme sfgs tedarik şubesi
office of development and implementation of border management legislation and administrative capacity n. sınır yönetimi mevzuatı ve idari kapasitesi geliştirme ve uygulama bürosu
cross border cooperation n. sınır ötesi işbirliği
veterinary border inspection posts n. veteriner sınır kontrol noktaları
veterinary border inspection posts n. veteriner sınır kontrol noktaları
Tourism
border gate visa n. kapı vizesi
cross-border ticketing n. sınır-ötesi biletleme
border gate visa n. sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü)
Technical
border disk n. border disk
border pen n. çerçeve kalemi
border beam n. kenar kirişi
border line n. kenar çizgisi
trans-border connection n. sınır ötesi bağlantı
Computer
open border n. açık kenar
light border n. açık kenarlık
bottom double border n. alt çift kenarlık
bottom border n. alt kenarlık
sizing border n. boyutlandırma çerçevesi
xl left border n. çok kalın sol kenarlık
frame border n. çerçeve kenarlığı
xl right border n. çok geniş sağ kenarlık
line border n. çizgi kenarlığı
xl top border n. çok geniş üst kenarlık
bar border n. çubuğun kenarı
outside border n. dış kenarlık
border to fill n. dolgu kenarlığı
diagonal border n. diyagonal kenarlık
ellipse border n. elips kenarlık
active border n. etkin sınır
active border n. etkin kenarlık
inactive window border n. etkin olmayan pencere kenarlığı
active window border n. etkin pencere kenarlığı
inactive border n. etkin olmayan kenarlık
inactive border n. etkin olmayan sınır
inside border n. iç kenarlık
border line n. kenarlık satırı
border width n. kenarlık genişliği
draw border n. kenarlık çiz
border art n. kenarlık resmi
border spacing n. kenarlık aralığı
border line style n. kenarlık çizgisi biçemi
border guide n. kenarlık kılavuzu
border size n. kenarlık boyutu
border/fill n. kenarlık/dolgu
border type n. kenarlık tipi
border style n. kenarlık biçemi
border color n. kenarlık rengi
border line style n. kenarlık çizgi biçemi
border flowers n. kenarlık çiçekleri
border line n. kenarlık çizgisi
border style n. kenarlık stili
border lines n. kenarlık çizgileri
border width n. kenarlık kalınlığı
outline border n. kontur
dark border n. koyu kenarlık
text border n. metin kenarlığı
dotted border n. noktalı kenarlık
session border controller n. oturum sınır kontrolörü
top window border n. pencere üst kenarı
window border n. pencere çerçevesi
window border n. pencere kenarlığı
right border n. sağ kenarlık
page border art n. sayfa kenarlığı süsleri
picture border n. resim kenarlığı
page border n. sayfa kenarlığı
left border n. sol kenarlık
cross border connection n. sınır ötesi bağlantı
border weight n. sınır kalınlığı
table border n. tablo kenarlığı
top border n. üst kenarlık
default border n. varsayılan kenarlık
border web n. web kenarlığı
double border adj. çift kenarlıklı
erase border expr. kenarlıkları temizle
no border expr. kenarlıksız
no border expr. kenarlık yok
show border expr. kenarlığı göster
clear border expr. kenarlığı temizle
flash border expr. kenarlık yanıp sönsün
show border expr. kenarlık göster
fill to border expr. kenarlığı doldur
rename border expr. kenarlığı yeniden adlandır
add left border expr. sol kenar çizgisi ekle
add right border expr. sağ kenar çizgisi ekle
Informatics
session border controller n. oturum sınır kontrolü
Telecom
luminance border n. parlaklık sınırı
cross-border interconnect n. sınırlararası arabağlantı
border gateway protocol n. sınır geçit protokolü
border gateway protocol-virtual private LAN service n. sınır geçit protokolü-sanal özel LAN hizmeti
Textile
waist border n. bel bordürü
rib border n. ribana kenar
Construction
border upholstery n. bordürlü döşeme
border tile n. bordür levhası
parquet border machine n. parke bordür makinesi
Traffic
border line n. kenar çizgisi
Railway
quay border n. rıhtım kenar
Aeronautic
cross border area n. sınır geçiş sahası
cross border area n. sinir geçiş sahası
Medical
border line n. borderline
Dentistry
radiolusent border n. radyolüsent sınır
Dermatology
vermilion border n. (kırmızı renkli) dudak dokusu ile bitişiğindeki normal cilt arasındaki keskin sınır
Veterinary
border disease n. sınır hastalığı
Biology
brush border enzymes n. fırçamsı yüzey enzimleri
brush border n. fırçamsı kenar
Zoology
brush border n. fırça kenar
border collie n. orta boy bir iskoç çoban köpeği ırkı
border terrier n. border teriyer
Botanic
border privet n. japonya, kore ve kuzeydoğu çin'e özgü bir kurtbağrı
Agriculture
agricultural border n. tarımsal sınır
Breeding
border leicester n. border leicester koyunu
Fishery
border rope for furling a net n. faril
Environment
municipal border n. belediye sınırları
carbon border adjustment n. sınırda karbon düzenlemesi
carbon border adjustment mechanism n. sınırda karbon düzenlemesi mekanizması
carbon border adjustment mechanism n. sınırda karbon düzenleme mekanizması
carbon border tax n. sınırda karbon vergisi
Geography
the border n. iskoçya ve ingiltere'nin sınır bölgeleri
(japonya'da) prefectural border n. il sınırı
Geology
fennoscandian border zone n. fenoskandiyen sınır zonu
facies of border n. sınır fasıyesi
Military
aerothermodynamic border n. aerotermodinamik sınır
border crosser n. geçiş izinli şahıs
border and coastal surveillance report n. hudut ve kıyı gözetlemesi raporu
border battalion n. hudut taburu
mechanical border n. mekanik sınır
major border crossing points n. önemli hudut kapıları
border crosser n. pasavanlı şahıs
border fortifications n. sınır tahkimatı
border clearance n. sınır geçiş izni
off-border operation n. sınır ötesi harekat
cross-border attack n. sınır ötesi saldırı
border zone fence n. sınır hattı tel örgüsü
cross-border raid n. sınır ötesi saldırı
border violation n. sınır ihlali
border monitoring n. sınır gözetlemesi
border posts n. sınır karakolları
border battalion n. sınır müfrezesi
cross-border operation n. sınır ötesi harekat
border violation n. sınır tecavüzü
cross-border operation n. sınır ötesi operasyon
border unit n. sınır birliği
border breach n. sınır ihlali
border transgressing n. sınır ihlali
cross-border adj. sınır ötesi
Abbreviation
cbP (customs and border protection) n. abd gümrük ve sınır koruması
ukba (uk border agency) n. birleşik krallık sınır ajansı
ukba (uk border agency) n. birleşik krallık'ta sınır yönetimi ile ilgilenen kurum
Star Wars
border assault post n. sınır taarruz üssü
bothan border n. bothan sınırı