|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
General |
|
1 |
General |
border region n.
|
sınır bölgesi |
|
The amendment takes a positive line on the programme of support for border regions.
Değişiklik, sınır bölgelerine yönelik destek programı konusunda olumlu bir çizgi izlemektedir.
More Sentences
|
2 |
General |
border guard n.
|
sınır muhafızı/polisi |
|
I was asked whether or not the single border guard had been decided or discussed.
Bana tek sınır muhafızlığı konusunda karar verilip verilmediği ya da bu konunun tartışılıp tartışılmadığı soruldu.
More Sentences
|
3 |
General |
mexican border n.
|
meksika sınırı |
|
Tom was driving to the Mexican border.
Tom Meksika sınırına doğru sürüyordu.
More Sentences
|
4 |
General |
land border n.
|
kara sınırı |
|
It must be borne in mind, that unlike Australia or New Zealand, the EU has a long land border.
Avustralya ya da Yeni Zelanda'nın aksine AB'nin uzun bir kara sınırına sahip olduğu unutulmamalıdır.
More Sentences
|
5 |
General |
official border n.
|
resmi sınır |
|
Kabylie, which is part of Algeria, has no official borders.
Cezayir'in bir parçası olan Kabylie'nin resmi sınırları yoktur.
More Sentences
|
6 |
General |
over the border n.
|
sınırın ötesi |
|
Over the border in Afghanistan, I have seen no water projects at all on the ground.
Afganistan sınırının ötesinde, sahada hiçbir su projesi görmedim.
More Sentences
|
7 |
General |
border on v.
|
sınır komşusu olmak |
|
In future, the EU will border on Byelorussia and the Ukraine, as well as Russia.
Gelecekte AB, Rusya'nın yanı sıra Beyaz Rusya ve Ukrayna ile de sınır komşusu olacak.
More Sentences
|
8 |
General |
cross the border v.
|
sınırı geçmek |
|
This freedom of choice must not, however, be lost when these citizens cross the border.
Ancak bu vatandaşlar sınırı geçtiklerinde bu seçme özgürlüğü kaybedilmemelidir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
9 |
Trade/Economic |
cross-border transfer n.
|
sınır ötesi transfer |
|
The banks have always refused to make the necessary investment to keep the cost of cross-border transfers down.
Bankalar, sınır ötesi transferlerin maliyetini düşük tutmak için gerekli yatırımı yapmayı her zaman reddetmiştir.
More Sentences
|
10 |
Trade/Economic |
cross-border transactions n.
|
sınır ötesi işlemler |
|
Consumers are concerned about security, particularly with cross-border transactions.
Tüketiciler, özellikle sınır ötesi işlemlerde güvenlik konusunda endişe duymaktadır.
More Sentences
|
|
Politics |
|
11 |
Politics |
border region n.
|
sınır bölgesi |
|
Mr Markov has once again raised the issue of border regions.
Sayın Markov sınır bölgeleri konusunu bir kez daha gündeme getirdi.
More Sentences
|
12 |
Politics |
border control n.
|
sınır kontrolü |
|
These concern border controls, the control of illegal immigration and agreements on readmission.
Bunlar sınır kontrolleri, yasa dışı göçün kontrolü ve geri kabul anlaşmaları ile ilgilidir.
More Sentences
|
13 |
Politics |
cross-border trade n.
|
sınır ötesi ticaret |
|
Globalisation, in conjunction with other factors, has led to increased cross-border trade.
Küreselleşme, diğer faktörlerle birlikte sınır ötesi ticaretin artmasına yol açmıştır.
More Sentences
|
14 |
Politics |
cross-border cooperation n.
|
sınır ötesi işbirliği |
|
These are the major events which have taken place in the area of cross-border cooperation.
Bunlar sınır ötesi işbirliği alanında gerçekleşen önemli olaylardır.
More Sentences
|
15 |
Politics |
border crossing n.
|
sınır geçişi |
|
I regularly take the train and have not encountered any particular difficulties at border crossings.
Düzenli olarak trene biniyorum ve sınır geçişlerinde herhangi bir zorlukla karşılaşmadım.
More Sentences
|
16 |
Politics |
cross-border crime n.
|
sınır ötesi suçlar |
|
We are concerned here with cross-border crime.
Burada sınır ötesi suçlardan endişe duyuyoruz.
More Sentences
|
17 |
Politics |
border police n.
|
sınır polisi |
|
My second question concerns the border police.
İkinci sorum sınır polisi ile ilgili.
More Sentences
|
18 |
Politics |
border management n.
|
sınır yönetimi |
|
Effectively, this means border management, hand-in-hand with common policies on asylum and immigration.
Etkili bir şekilde bu, sığınma ve göç konusunda ortak politikalarla el ele giden sınır yönetimi anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
19 |
Politics |
border authority n.
|
sınır makamı |
|
The practical difficulties will be a matter for the Lithuanian border authorities and the passengers themselves.
Uygulamadaki zorluklar Litvanya sınır makamlarının ve yolcuların kendi meselesi olacaktır.
More Sentences
|
20 |
Politics |
cross the border v.
|
sınırı geçmek |
|
Everyone was allowed to cross the border, except those carrying objects with the aim of causing destruction.
Yıkıma neden olacak nesneler taşıyanlar dışında herkesin sınırı geçmesine izin verildi.
More Sentences
|
Telecom |
|
21 |
Telecom |
cross-border connection n.
|
sınır ötesi bağlantı |
|
I would make an exception for aviation, which, in most cases, involves cross-border connections and long distances.
Çoğu durumda sınır ötesi bağlantılar ve uzun mesafeler içeren havacılık için bir istisna yapabilirim.
More Sentences
|
Military |
|
22 |
Military |
border patrol n.
|
sınır devriyesi |
|
Tom is a border patrol agent.
Tom sınır devriyesi ajanıdır.
More Sentences
|
General |
|
23 |
General |
border line n.
|
sınır |
|
24 |
General |
border war n.
|
sınır savaşı |
|
25 |
General |
border of margin n.
|
kenarlı |
|
26 |
General |
cross border n.
|
sınır ötesi |
|
27 |
General |
border crossing n.
|
hudut kapısı |
|
28 |
General |
geographical border n.
|
coğrafi sınır |
|
29 |
General |
municipal border n.
|
belediye sınırı |
|
30 |
General |
border clash n.
|
sınır çatışması |
|
31 |
General |
border town n.
|
sınır kasabası |
|
32 |
General |
sino-indian border dispute n.
|
sıno-hindistan sınır mücadelesi |
|
33 |
General |
border break n.
|
dış kenar baskı |
|
34 |
General |
border break n.
|
kitabe taşması |
|
35 |
General |
provincial border n.
|
il sınırı |
|
36 |
General |
herbaceous border n.
|
bitkilerden oluşan bahçe sınırı |
|
37 |
General |
sea border n.
|
deniz hududu |
|
38 |
General |
sea border n.
|
deniz sınırı |
|
39 |
General |
natural border n.
|
doğal sınır |
|
40 |
General |
a border town n.
|
bir sınır kasabası |
|
41 |
General |
blue border n.
|
deniz sınırı |
|
42 |
General |
heavily fortified border n.
|
ağır/sağlam biçimde takviye edilmiş sınır |
|
43 |
General |
heavily fortified border n.
|
sağlam sınır |
|
44 |
General |
border jail n.
|
sınır hapishanesi |
|
45 |
General |
border checkpoint n.
|
polis sınır kontrol noktası |
|
46 |
General |
blue border n.
|
mavi kenarlık |
|
47 |
General |
the border with n.
|
ile olan sınır |
|
48 |
General |
border incident n.
|
sınır olayı |
|
49 |
General |
herbaceous border n.
|
odunsu olmayan çok yıllık bitkilerden oluşan çiçek tarhı |
|
50 |
General |
over the border n.
|
sınır çizgisinin ötesi |
|
|
51 |
General |
border on v.
|
bitişik olmak |
|
52 |
General |
border on v.
|
eğiliminde olmak |
|
53 |
General |
border on v.
|
kaçmak |
|
54 |
General |
border on v.
|
çalmak |
|
55 |
General |
go through border v.
|
sınırdan geçmek |
|
56 |
General |
drive across the border v.
|
(araçla) sınırı geçmek |
|
57 |
General |
slip over the border v.
|
yurt dışına çıkış yapmak |
|
58 |
General |
cross the border v.
|
yurt dışına çıkış yapmak |
|
59 |
General |
drive across the border v.
|
araçla sınır dışına çıkmak/sınırı geçmek |
|
60 |
General |
drive over the border v.
|
yurt dışına çıkış yapmak |
|
61 |
General |
slip across the border v.
|
yurt dışına çıkış yapmak |
|
62 |
General |
guard the border v.
|
sınır korumak |
|
63 |
General |
guard the border v.
|
sınırı korumak |
|
64 |
General |
patrol the border v.
|
sınır korumak |
|
65 |
General |
patrol the border v.
|
sınırı korumak |
|
66 |
General |
cross the border illegally v.
|
yasadışı yollardan sınırı geçmek |
|
67 |
General |
cross the border illegally v.
|
yasadışı yollarla sınırdan geçmek |
|
68 |
General |
border on obsession v.
|
saplantı boyutuna varmak |
|
69 |
General |
prevent weapons from being illegally smuggled across the border v.
|
silahların sınırdan yasa dışı yollarla kaçırılmasını engellemek |
|
70 |
General |
wait for a permission to cross the border v.
|
sınırdan geçmek için izin beklemek |
|
71 |
General |
mass troops along the border v.
|
sınıra asker yığmak |
|
72 |
General |
live on the border of v.
|
'nın sınırında yaşamak |
|
73 |
General |
perform a cross-border operation v.
|
sınır ötesi operasyon yapmak |
|
74 |
General |
make a cross-border operation v.
|
sınır ötesi operasyon yapmak |
|
75 |
General |
form a border v.
|
sınır oluşturmak |
|
76 |
General |
form a border v.
|
sınır koymak |
|
77 |
General |
form a border v.
|
sınır belirlemek |
|
78 |
General |
cross-border adv.
|
sınır ötesi |
|
Phrasals |
|
79 |
Phrasals |
border on (something) v.
|
neredeyse aynı olmak |
|
80 |
Phrasals |
border upon (something) v.
|
neredeyse aynı olmak |
|
81 |
Phrasals |
border on something v.
|
dip dibe olmak |
|
82 |
Phrasals |
border on something v.
|
sınırdaş olmak |
|
83 |
Phrasals |
border on something v.
|
kıyısında/sınırında olmak |
|
84 |
Phrasals |
border on something v.
|
neredeyse aynı olmak |
|
85 |
Phrasals |
border upon something v.
|
dip dibe olmak |
|
86 |
Phrasals |
border upon something v.
|
sınırdaş olmak |
|
87 |
Phrasals |
border upon something v.
|
kıyısında/sınırında olmak |
|
88 |
Phrasals |
border upon something v.
|
neredeyse aynı olmak |
|
89 |
Phrasals |
border on v.
|
boyutuna varmak |
|
90 |
Phrasals |
border on v.
|
boyutunda olmak |
|
91 |
Phrasals |
border on v.
|
-e kaçmak |
|
92 |
Phrasals |
border on v.
|
-e yakın olmak |
|
93 |
Phrasals |
border on v.
|
neredeyse (bir şey) olmak |
|
94 |
Phrasals |
border upon v.
|
boyutuna varmak |
|
95 |
Phrasals |
border upon v.
|
boyutunda olmak |
|
96 |
Phrasals |
border upon v.
|
-e kaçmak |
|
97 |
Phrasals |
border upon v.
|
-e yakın olmak |
|
98 |
Phrasals |
border upon v.
|
neredeyse (bir şey) olmak |
|
99 |
Phrasals |
border on v.
|
(nitelik veya miktar olarak) yaklaşmak |
|
Colloquial |
|
100 |
Colloquial |
get someone across the border v.
|
birini sınırdan geçirmek |
|
Idioms |
|
101 |
Idioms |
border on something v.
|
bir şeyin sınırında olmak |
|
102 |
Idioms |
border upon something v.
|
bir şeyin sınırında olmak |
|
103 |
Idioms |
border on v.
|
ramak kalmak |
|
Trade/Economic |
|
104 |
Trade/Economic |
border tax adjustments n.
|
düşük çevre standartları dolayısıyla ihracatçı ülkede ithalatçı ülkeden daha düşük fiyatla üretilen malın ithali üzerine konulan ek tarife |
|
105 |
Trade/Economic |
border tax adjustment n.
|
ihraç mallarına dolaylı vergilerin uygulanmaması |
|
106 |
Trade/Economic |
border line n.
|
sınır hattı |
|
107 |
Trade/Economic |
customs border post n.
|
sınır gümrük idaresi |
|
108 |
Trade/Economic |
cross border sourcing n.
|
sınır ötesi tedarik |
|
109 |
Trade/Economic |
border trade n.
|
sınır ticareti |
|
110 |
Trade/Economic |
cross-border mergers n.
|
sınır ötesi birleşmeler |
|
111 |
Trade/Economic |
cross border shopping n.
|
sınır aşırı alışveriş |
|
112 |
Trade/Economic |
border tax adjustments n.
|
sınır vergisi düzenlemeleri |
|
113 |
Trade/Economic |
border checkpoint n.
|
sınır kontrol noktası |
|
114 |
Trade/Economic |
border trade n.
|
sınırın iki yakasındaki insanlar arasında yapılan özel koşullara tabi ticaret |
|
115 |
Trade/Economic |
cross-border investment n.
|
yabancı yatırım |
|
116 |
Trade/Economic |
cross border shopping n.
|
yurt dışı alışveriş |
|
117 |
Trade/Economic |
cross-border adj.
|
yurt dışı |
|
118 |
Trade/Economic |
cross-border adj.
|
uluslararası |
|
Law |
|
119 |
Law |
legislation concerning border n.
|
kıyı mevzuatı |
|
120 |
Law |
risk border line n.
|
sigortada risk sınırı |
|
121 |
Law |
border dispute n.
|
sınır anlaşmazlığı |
|
122 |
Law |
border patrolman n.
|
sınır devriye görevlisi |
|
123 |
Law |
border state n.
|
abd'de kölelik karşıtı bir eyaletin sınırında olan ve iç savaş öncesi köleliği destekleyen eyalet |
|
124 |
Law |
border state n.
|
abd'de güney bloğunun yanında olup genellikle demokratlara oy çıkaran eyalet |
|
125 |
Law |
border state n.
|
abd'nin kanada sınırındaki bir eyaleti |
|
126 |
Law |
border state n.
|
tampon devlet |
|
127 |
Law |
border state n.
|
güçlü bir devletle sınırı olan küçük devlet |
|
128 |
Law |
border states n.
|
abd'nin iç savaşta özgürlükçü eyaletleriyle sınırdaş olan köleliği destekleyen eyaletleri |
|
129 |
Law |
prevent weapons from being illegally smuggled across the border v.
|
silahların sınırdan yasa-dışı yollarla alınması/kaçırılmasını engellemek |
|
Politics |
|
130 |
Politics |
european convention on cross border television n.
|
avrupa sınır ötesi televizyon sözleşmesi |
|
131 |
Politics |
us customs and border protection n.
|
abd gümrük ve sınır koruma birimi |
|
132 |
Politics |
us customs and border protection n.
|
abd gümrük ve sınır muhafaza birimi |
|
133 |
Politics |
rapid intervention border team n.
|
acil sınır müdahale timi |
|
134 |
Politics |
open border n.
|
açık sınır |
|
135 |
Politics |
region border n.
|
bölge sınırı |
|
136 |
Politics |
integrated border security model n.
|
entegre sınır güvenlik modeli |
|
137 |
Politics |
integrated border management n.
|
entegre sınır yönetimi |
|
138 |
Politics |
gaza border n.
|
gazze sınırı |
|
139 |
Politics |
habur border gate n.
|
habur sınır kapısı |
|
140 |
Politics |
habur border crossing n.
|
habur sınır kapısı |
|
141 |
Politics |
border conflicts n.
|
hudut ihtilafları |
|
142 |
Politics |
border disputes n.
|
hudut ihtilafları |
|
143 |
Politics |
border gates n.
|
hudut kapıları |
|
144 |
Politics |
border incidents n.
|
hudut olayları |
|
145 |
Politics |
province border n.
|
ilçe sınırı |
|
146 |
Politics |
hungarian border n.
|
macaristan sınırı |
|
147 |
Politics |
committee on legal aid in cross-border disputes in civil and commercial matters n.
|
özel hukuk ve ticaret hukuku konularındaki sınır aşan uyuşmazlıklarda adli yardım komitesi |
|
148 |
Politics |
border crossing point n.
|
sınır geçiş noktası |
|
149 |
Politics |
border town n.
|
sınır şehri |
|
150 |
Politics |
border surveillance n.
|
sınır denetimi |
|
151 |
Politics |
border agency n.
|
sınır ajansı |
|
152 |
Politics |
border gate n.
|
sınır kapısı |
|
153 |
Politics |
monitoring of the border n.
|
sınır izleme |
|
154 |
Politics |
reception at border points n.
|
sınır noktalarında karşılama |
|
155 |
Politics |
cross-border operations n.
|
sınır ötesi harekat |
|
156 |
Politics |
border gates n.
|
sınır kapıları |
|
157 |
Politics |
border check-point n.
|
sınır kapısı |
|
158 |
Politics |
border conflicts n.
|
sınır ihtilafları |
|
159 |
Politics |
border disputes n.
|
sınır ihtilafları |
|
160 |
Politics |
cross-border coordination n.
|
sınırlar arası koordinasyonu |
|
161 |
Politics |
cross-border development n.
|
sınır ötesi kalkınma |
|
162 |
Politics |
cross-border crisis management n.
|
sınır ötesi kriz yönetimi |
|
163 |
Politics |
cross-border capital flow n.
|
sınır ötesi sermaye akımı |
|
164 |
Politics |
cross-border traffic n.
|
sınır ötesi trafiği |
|
165 |
Politics |
cross-border n.
|
sınır ötesi |
|
166 |
Politics |
cross-border movements n.
|
sınır aşırı hareketler |
|
167 |
Politics |
border agreement n.
|
sınır anlaşması |
|
168 |
Politics |
cross-border n.
|
sınır aşırı |
|
169 |
Politics |
border inspection post n.
|
sınır kontrol noktası |
|
170 |
Politics |
cross-border co-operation n.
|
sınır aşırı işbirliği |
|
171 |
Politics |
cross-border capital flows n.
|
sınırlar arası sermaye akımları |
|
172 |
Politics |
admission at the border n.
|
sınırda kabul |
|
173 |
Politics |
border conflicts n.
|
sınır anlaşmazlıkları |
|
174 |
Politics |
cross-border funding n.
|
sınırlar arası fonlandırma |
|
175 |
Politics |
cross border satellite broadcasting n.
|
sınır ötesi uydu yayınları |
|
176 |
Politics |
border country n.
|
sınır ülkesi |
|
177 |
Politics |
border post n.
|
sınır karakolu |
|
178 |
Politics |
border check n.
|
sınır kontrolü |
|
179 |
Politics |
cross-border spillovers n.
|
sınırlar arası yayılmalar |
|
180 |
Politics |
cross-border portfolio outflows n.
|
sınırlar arası portföy çıkışları |
|
181 |
Politics |
border agency n.
|
sınır dairesi |
|
182 |
Politics |
border gateway protocol n.
|
sınır geçit protokolü |
|
183 |
Politics |
border security n.
|
sınır güvenliği |
|
184 |
Politics |
border agency n.
|
sınır kurumu |
|
185 |
Politics |
cross-border financial flows n.
|
sınırlar arası sermaye akımları |
|
186 |
Politics |
town border n.
|
şehir sınırı |
|
187 |
Politics |
country border n.
|
ülke sınırı |
|
188 |
Politics |
illegal border cross n.
|
yasa dışı sınır geçişi |
|
189 |
Politics |
united states border patrol n.
|
amerika birleşik devletleri sınır devriyesi |
|
190 |
Politics |
united states border patrol n.
|
abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti |
|
191 |
Politics |
us border patrol n.
|
amerika birleşik devletleri sınır devriyesi |
|
192 |
Politics |
us border patrol n.
|
abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti |
|
193 |
Politics |
border district n.
|
sınır bölgesi |
|
194 |
Politics |
drive over the border v.
|
sınırı geçmek |
|
195 |
Politics |
slip over the border v.
|
sınırı geçmek |
|
196 |
Politics |
slip across the border v.
|
sınırı geçmek |
|
197 |
Politics |
cross-border adj.
|
sınır ötesi |
|
Institutes |
|
198 |
Institutes |
european border and coast guard agency n.
|
avrupa sınır ve sahil güvenlik teşkilatı |
|
199 |
Institutes |
european border and coast guard agency n.
|
avrupa sınır ve sahil güvenlik ajansı |
|
200 |
Institutes |
department of border inspection for plant and plant products n.
|
bitki ve bitkisel ürünler sınır kontrol daire başkanlığı |
|
201 |
Institutes |
department of border inspection for animal and animal products n.
|
hayvan ve hayvansal ürünler sınır kontrol daire başkanlığı |
|
202 |
Institutes |
section of demining and border physical protection system procurement n.
|
mayın temizleme sfgs tedarik şubesi |
|
203 |
Institutes |
office of development and implementation of border management legislation and administrative capacity n.
|
sınır yönetimi mevzuatı ve idari kapasitesi geliştirme ve uygulama bürosu |
|
204 |
Institutes |
cross border cooperation n.
|
sınır ötesi işbirliği |
|
205 |
Institutes |
veterinary border inspection posts n.
|
veteriner sınır kontrol noktaları |
|
206 |
Institutes |
veterinary border inspection posts n.
|
veteriner sınır kontrol noktaları |
|
Tourism |
|
207 |
Tourism |
border gate visa n.
|
kapı vizesi |
|
208 |
Tourism |
cross-border ticketing n.
|
sınır-ötesi biletleme |
|
209 |
Tourism |
border gate visa n.
|
sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü) |
|
Technical |
|
210 |
Technical |
border disk n.
|
border disk |
|
211 |
Technical |
border pen n.
|
çerçeve kalemi |
|
212 |
Technical |
border beam n.
|
kenar kirişi |
|
213 |
Technical |
border line n.
|
kenar çizgisi |
|
214 |
Technical |
trans-border connection n.
|
sınır ötesi bağlantı |
|
Computer |
|
215 |
Computer |
open border n.
|
açık kenar |
|
216 |
Computer |
light border n.
|
açık kenarlık |
|
217 |
Computer |
bottom double border n.
|
alt çift kenarlık |
|
218 |
Computer |
bottom border n.
|
alt kenarlık |
|
219 |
Computer |
sizing border n.
|
boyutlandırma çerçevesi |
|
220 |
Computer |
xl left border n.
|
çok kalın sol kenarlık |
|
221 |
Computer |
frame border n.
|
çerçeve kenarlığı |
|
222 |
Computer |
xl right border n.
|
çok geniş sağ kenarlık |
|
223 |
Computer |
line border n.
|
çizgi kenarlığı |
|
224 |
Computer |
xl top border n.
|
çok geniş üst kenarlık |
|
225 |
Computer |
bar border n.
|
çubuğun kenarı |
|
226 |
Computer |
outside border n.
|
dış kenarlık |
|
227 |
Computer |
border to fill n.
|
dolgu kenarlığı |
|
228 |
Computer |
diagonal border n.
|
diyagonal kenarlık |
|
229 |
Computer |
ellipse border n.
|
elips kenarlık |
|
230 |
Computer |
active border n.
|
etkin sınır |
|
231 |
Computer |
active border n.
|
etkin kenarlık |
|
232 |
Computer |
inactive window border n.
|
etkin olmayan pencere kenarlığı |
|
233 |
Computer |
active window border n.
|
etkin pencere kenarlığı |
|
234 |
Computer |
inactive border n.
|
etkin olmayan kenarlık |
|
235 |
Computer |
inactive border n.
|
etkin olmayan sınır |
|
236 |
Computer |
inside border n.
|
iç kenarlık |
|
237 |
Computer |
border line n.
|
kenarlık satırı |
|
238 |
Computer |
border width n.
|
kenarlık genişliği |
|
239 |
Computer |
draw border n.
|
kenarlık çiz |
|
240 |
Computer |
border art n.
|
kenarlık resmi |
|
241 |
Computer |
border spacing n.
|
kenarlık aralığı |
|
242 |
Computer |
border line style n.
|
kenarlık çizgisi biçemi |
|
243 |
Computer |
border guide n.
|
kenarlık kılavuzu |
|
244 |
Computer |
border size n.
|
kenarlık boyutu |
|
245 |
Computer |
border/fill n.
|
kenarlık/dolgu |
|
246 |
Computer |
border type n.
|
kenarlık tipi |
|
247 |
Computer |
border style n.
|
kenarlık biçemi |
|
248 |
Computer |
border color n.
|
kenarlık rengi |
|
249 |
Computer |
border line style n.
|
kenarlık çizgi biçemi |
|
250 |
Computer |
border flowers n.
|
kenarlık çiçekleri |
|
251 |
Computer |
border line n.
|
kenarlık çizgisi |
|
252 |
Computer |
border style n.
|
kenarlık stili |
|
253 |
Computer |
border lines n.
|
kenarlık çizgileri |
|
254 |
Computer |
border width n.
|
kenarlık kalınlığı |
|
255 |
Computer |
outline border n.
|
kontur |
|
256 |
Computer |
dark border n.
|
koyu kenarlık |
|
257 |
Computer |
text border n.
|
metin kenarlığı |
|
258 |
Computer |
dotted border n.
|
noktalı kenarlık |
|
259 |
Computer |
session border controller n.
|
oturum sınır kontrolörü |
|
260 |
Computer |
top window border n.
|
pencere üst kenarı |
|
261 |
Computer |
window border n.
|
pencere çerçevesi |
|
262 |
Computer |
window border n.
|
pencere kenarlığı |
|
263 |
Computer |
right border n.
|
sağ kenarlık |
|
264 |
Computer |
page border art n.
|
sayfa kenarlığı süsleri |
|
265 |
Computer |
picture border n.
|
resim kenarlığı |
|
266 |
Computer |
page border n.
|
sayfa kenarlığı |
|
267 |
Computer |
left border n.
|
sol kenarlık |
|
268 |
Computer |
cross border connection n.
|
sınır ötesi bağlantı |
|
269 |
Computer |
border weight n.
|
sınır kalınlığı |
|
270 |
Computer |
table border n.
|
tablo kenarlığı |
|
271 |
Computer |
top border n.
|
üst kenarlık |
|
272 |
Computer |
default border n.
|
varsayılan kenarlık |
|
273 |
Computer |
border web n.
|
web kenarlığı |
|
274 |
Computer |
double border adj.
|
çift kenarlıklı |
|
275 |
Computer |
erase border expr.
|
kenarlıkları temizle |
|
276 |
Computer |
no border expr.
|
kenarlıksız |
|
277 |
Computer |
no border expr.
|
kenarlık yok |
|
278 |
Computer |
show border expr.
|
kenarlığı göster |
|
279 |
Computer |
clear border expr.
|
kenarlığı temizle |
|
280 |
Computer |
flash border expr.
|
kenarlık yanıp sönsün |
|
281 |
Computer |
show border expr.
|
kenarlık göster |
|
282 |
Computer |
fill to border expr.
|
kenarlığı doldur |
|
283 |
Computer |
rename border expr.
|
kenarlığı yeniden adlandır |
|
284 |
Computer |
add left border expr.
|
sol kenar çizgisi ekle |
|
285 |
Computer |
add right border expr.
|
sağ kenar çizgisi ekle |
|
Informatics |
|
286 |
Informatics |
session border controller n.
|
oturum sınır kontrolü |
|
Telecom |
|
287 |
Telecom |
luminance border n.
|
parlaklık sınırı |
|
288 |
Telecom |
cross-border interconnect n.
|
sınırlararası arabağlantı |
|
289 |
Telecom |
border gateway protocol n.
|
sınır geçit protokolü |
|
290 |
Telecom |
border gateway protocol-virtual private LAN service n.
|
sınır geçit protokolü-sanal özel LAN hizmeti |
|
Textile |
|
291 |
Textile |
waist border n.
|
bel bordürü |
|
292 |
Textile |
rib border n.
|
ribana kenar |
|
Construction |
|
293 |
Construction |
border upholstery n.
|
bordürlü döşeme |
|
294 |
Construction |
border tile n.
|
bordür levhası |
|
295 |
Construction |
parquet border machine n.
|
parke bordür makinesi |
|
Traffic |
|
296 |
Traffic |
border line n.
|
kenar çizgisi |
|
Railway |
|
297 |
Railway |
quay border n.
|
rıhtım kenar |
|
Aeronautic |
|
298 |
Aeronautic |
cross border area n.
|
sınır geçiş sahası |
|
299 |
Aeronautic |
cross border area n.
|
sinir geçiş sahası |
|
Medical |
|
300 |
Medical |
border line n.
|
borderline |
|
Dentistry |
|
301 |
Dentistry |
radiolusent border n.
|
radyolüsent sınır |
|
Dermatology |
|
302 |
Dermatology |
vermilion border n.
|
(kırmızı renkli) dudak dokusu ile bitişiğindeki normal cilt arasındaki keskin sınır |
|
Veterinary |
|
303 |
Veterinary |
border disease n.
|
sınır hastalığı |
|
Biology |
|
304 |
Biology |
brush border enzymes n.
|
fırçamsı yüzey enzimleri |
|
305 |
Biology |
brush border n.
|
fırçamsı kenar |
|
Zoology |
|
306 |
Zoology |
brush border n.
|
fırça kenar |
|
307 |
Zoology |
border collie n.
|
orta boy bir iskoç çoban köpeği ırkı |
|
308 |
Zoology |
border terrier n.
|
border teriyer |
|
Botanic |
|
309 |
Botanic |
border privet n.
|
japonya, kore ve kuzeydoğu çin'e özgü bir kurtbağrı |
|
Agriculture |
|
310 |
Agriculture |
agricultural border n.
|
tarımsal sınır |
|
Breeding |
|
311 |
Breeding |
border leicester n.
|
border leicester koyunu |
|
Fishery |
|
312 |
Fishery |
border rope for furling a net n.
|
faril |
|
Environment |
|
313 |
Environment |
municipal border n.
|
belediye sınırları |
|
314 |
Environment |
carbon border adjustment n.
|
sınırda karbon düzenlemesi |
|
315 |
Environment |
carbon border adjustment mechanism n.
|
sınırda karbon düzenlemesi mekanizması |
|
316 |
Environment |
carbon border adjustment mechanism n.
|
sınırda karbon düzenleme mekanizması |
|
317 |
Environment |
carbon border tax n.
|
sınırda karbon vergisi |
|
Geography |
|
318 |
Geography |
the border n.
|
iskoçya ve ingiltere'nin sınır bölgeleri |
|
319 |
Geography |
(japonya'da) prefectural border n.
|
il sınırı |
|
Geology |
|
320 |
Geology |
fennoscandian border zone n.
|
fenoskandiyen sınır zonu |
|
321 |
Geology |
facies of border n.
|
sınır fasıyesi |
|
Military |
|
322 |
Military |
aerothermodynamic border n.
|
aerotermodinamik sınır |
|
323 |
Military |
border crosser n.
|
geçiş izinli şahıs |
|
324 |
Military |
border and coastal surveillance report n.
|
hudut ve kıyı gözetlemesi raporu |
|
325 |
Military |
border battalion n.
|
hudut taburu |
|
326 |
Military |
mechanical border n.
|
mekanik sınır |
|
327 |
Military |
major border crossing points n.
|
önemli hudut kapıları |
|
328 |
Military |
border crosser n.
|
pasavanlı şahıs |
|
329 |
Military |
border fortifications n.
|
sınır tahkimatı |
|
330 |
Military |
border clearance n.
|
sınır geçiş izni |
|
331 |
Military |
off-border operation n.
|
sınır ötesi harekat |
|
332 |
Military |
cross-border attack n.
|
sınır ötesi saldırı |
|
333 |
Military |
border zone fence n.
|
sınır hattı tel örgüsü |
|
334 |
Military |
cross-border raid n.
|
sınır ötesi saldırı |
|
335 |
Military |
border violation n.
|
sınır ihlali |
|
336 |
Military |
border monitoring n.
|
sınır gözetlemesi |
|
337 |
Military |
border posts n.
|
sınır karakolları |
|
338 |
Military |
border battalion n.
|
sınır müfrezesi |
|
339 |
Military |
cross-border operation n.
|
sınır ötesi harekat |
|
340 |
Military |
border violation n.
|
sınır tecavüzü |
|
341 |
Military |
cross-border operation n.
|
sınır ötesi operasyon |
|
342 |
Military |
border unit n.
|
sınır birliği |
|
343 |
Military |
border breach n.
|
sınır ihlali |
|
344 |
Military |
border transgressing n.
|
sınır ihlali |
|
345 |
Military |
cross-border adj.
|
sınır ötesi |
|
Abbreviation |
|
346 |
Abbreviation |
cbP (customs and border protection) n.
|
abd gümrük ve sınır koruması |
|
347 |
Abbreviation |
ukba (uk border agency) n.
|
birleşik krallık sınır ajansı |
|
348 |
Abbreviation |
ukba (uk border agency) n.
|
birleşik krallık'ta sınır yönetimi ile ilgilenen kurum |
|
Star Wars |
|
349 |
Star Wars |
border assault post n.
|
sınır taarruz üssü |
|
350 |
Star Wars |
bothan border n.
|
bothan sınırı |
|