|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
göstermek (saat belirli bir zamanı) |
go v.
|
|
My report would, I am sure, go some way to reassuring people.
Raporum eminim ki insanları rahatlatmak için bir yol gösterecektir.
More Sentences
|
2 |
General |
bir saat boyunca |
for an hour adv.
|
|
It is quite outrageous that we should sit for an hour voting on what should have been resolved by the committee.
Komite tarafından karara bağlanması gereken bir konuda bir saat boyunca oturup oylama yapmamız oldukça çirkindir.
More Sentences
|
3 |
General |
bir saat önce |
an hour ago adv.
|
|
I understand that it was handed over here just an hour ago.
Anladığım kadarıyla bir saat önce burada teslim edildi.
More Sentences
|
4 |
General |
sadece bir saat |
just an hour adv.
|
|
It took just an hour.
Sadece bir saat sürdü.
More Sentences
|
Phrases |
|
5 |
Phrases |
bir saat geç |
an hour late expr.
|
|
The jet plane reached Narita an hour late.
Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı.
More Sentences
|
6 |
Phrases |
bir saat sonra |
an hour later expr.
|
|
Tom turned up an hour later.
Tom bir saat sonra geldi.
More Sentences
|
7 |
Phrases |
tam bir saat |
a full hour expr.
|
|
He has talked for a full hour.
Tam bir saat konuştu.
More Sentences
|
Speaking |
|
8 |
Speaking |
saat bir |
it's one o'clock expr.
|
|
It's one o'clock.
Saat bir.
More Sentences
|
General |
|
9 |
General |
saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma |
daylight saving n.
|
|
10 |
General |
bir buçuk saat |
one and half hour n.
|
|
11 |
General |
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin |
noon [obsolete] n.
|
|
12 |
General |
bir eylem için belirlenmiş dönem, saat veya tarih |
termtime [scottish] n.
|
|
13 |
General |
bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat |
the clock n.
|
|
14 |
General |
sarkacı olan yaylı bir saat tipi |
trunk dial n.
|
|
15 |
General |
aralıksız bir yıl çalışan saat |
year clock n.
|
|
16 |
General |
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı |
brawl n.
|
|
17 |
General |
saat zincirine takılan bir süs |
breloque n.
|
|
18 |
General |
(güneş saati veya eski bir pandüllü saat gibi) ilk veya ilkel zaman ölçüm cihazı |
horologe n.
|
|
19 |
General |
fransa'ya özgü bir saat birimi |
ligne n.
|
|
|
20 |
General |
isviçre'ye özgü bir saat birimi |
ligne n.
|
|
21 |
General |
(saat mekanizması) parçaları birbiri içinde hareket eden birleşik bir alet |
gimmals n.
|
|
22 |
General |
dar kasalı yuvarlak bir tür sarkaçlı saat |
banjo clock n.
|
|
23 |
General |
küresel yok oluşa kalan süreyi gösteren bir saat |
doomsday clock n.
|
|
24 |
General |
18. yüzyıl sonlarına özgü süslemeli bir saat türü |
pendule n.
|
|
25 |
General |
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı |
grid bearing n.
|
|
26 |
General |
ahenkli bir sesle çalmak (saat/zil/çan) |
chime v.
|
|
27 |
General |
çalmak (saat belirli bir zamanı) |
strike v.
|
|
28 |
General |
saat vb gibi bir şey kurmak |
wind something up v.
|
|
29 |
General |
bir saat uyumak |
sleep for an hour v.
|
|
30 |
General |
(saat, yaş gibi belirli bir noktaya) gelmek |
turn v.
|
|
31 |
General |
(özellikle bir toplantı yapmak amacıyla birisiyle) tarih ve saat belirlemek/randevulaşmak |
book time with (someone) v.
|
|
32 |
General |
en az bir yarım saat daha |
at least for another half-hour adv.
|
|
33 |
General |
bir yarım saat daha |
for another half hour adv.
|
|
34 |
General |
bir yarım saat daha |
for another 30 minutes adv.
|
|
35 |
General |
(bir saat veya olaydan) önce |
until conj.
|
|
Phrases |
|
36 |
Phrases |
bir saat içerisinde |
within an hour expr.
|
|
37 |
Phrases |
bir saat içinde |
in an hour expr.
|
|
38 |
Phrases |
bir saat zarfında |
inside of an hour expr.
|
|
39 |
Phrases |
bir saat içinde |
within an hour expr.
|
|
|
40 |
Phrases |
bir saat sonra |
one hour later expr.
|
|
41 |
Phrases |
bir saat içerisinde |
in an hour expr.
|
|
Colloquial |
|
42 |
Colloquial |
bir saat ertelemek |
push it an hour v.
|
|
43 |
Colloquial |
otelde bir saat geçirmek |
spend an hour at the hotel v.
|
|
44 |
Colloquial |
günde bir saat |
one hour a day adv.
|
|
45 |
Colloquial |
bir saat kadar önce |
about an hour ago expr.
|
|
46 |
Colloquial |
saat bir civarı |
like one o’clock expr.
|
|
47 |
Colloquial |
saat bir gibi |
like one o’clock expr.
|
|
48 |
Colloquial |
saat bir sularında |
like one o’clock expr.
|
|
49 |
Colloquial |
bir günde sadece 24 saat var |
there are only 24 hours in a day expr.
|
|
50 |
Colloquial |
gece veya gündüz herhangi bir saat |
all hours (of the day and night) expr.
|
|
51 |
Colloquial |
gece veya gündüz herhangi bir saat |
all hours (of the day and night) expr.
|
|
52 |
Colloquial |
neredeyse (bir saat, sayı, yaş ) olmak |
be getting on for… [uk] expr.
|
|
53 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
|
54 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
|
55 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
|
56 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
time you got a watch! exclam.
|
|
57 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
time you got a watch! exclam.
|
|
58 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! |
time you got a watch! exclam.
|
|
Idioms |
|
59 |
Idioms |
gün içerisinde bir vakit/saat |
the time of day n.
|
|
60 |
Idioms |
bir saat uyumak |
put one's head down for an hour v.
|
|
61 |
Idioms |
bir saat uyumak |
get one's head down for an hour v.
|
|
62 |
Idioms |
zor/stresli bir şeyin yapılmak zorunda olduğu an/saat/gün |
the evil moment/hour/day v.
|
|
63 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
move the clock back v.
|
|
64 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
move the clocks back v.
|
|
65 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
move one's clock back v.
|
|
66 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
move one's clocks back v.
|
|
67 |
Idioms |
saatleri bir saat ileri almak |
turn the clock forward v.
|
|
68 |
Idioms |
saatleri bir saat ileri almak |
turn the clocks forward v.
|
|
69 |
Idioms |
saatleri bir saat ileri almak |
turn one's clock forward v.
|
|
70 |
Idioms |
saatleri bir saat ileri almak |
turn one's clocks forward v.
|
|
71 |
Idioms |
bir iki saat oyalanmak |
kill time a couple of hours v.
|
|
72 |
Idioms |
bir iki saat vakit geçirmek |
kill time a couple of hours v.
|
|
73 |
Idioms |
bir iki saat zaman öldürmek |
kill time a couple of hours v.
|
|
74 |
Idioms |
bir iki saat boş vakti olmak |
have time a couple of hours to kill v.
|
|
75 |
Idioms |
bir iki saat zamanı olmak |
have time a couple of hours to kill v.
|
|
76 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
put the clocks back v.
|
|
77 |
Idioms |
saatleri bir saat geri almak |
put the clocks forward v.
|
|
78 |
Idioms |
başka bir yerde saat beş nasıl olsa |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
79 |
Idioms |
bir yerlerde saat şu an beş |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
|
80 |
Idioms |
belli bir saat aralığında |
in the space of an hour expr.
|
|
81 |
Idioms |
belli bir saat içerisinde |
in the space of an hour expr.
|
|
82 |
Idioms |
ana yönlerin ingilizce isimlerini (north, east, south, west) saat yönünde hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
never eat shredded wheat expr.
|
|
83 |
Idioms |
tam (bir saat başında) |
on the stroke of (some specific time) expr.
|
|
Speaking |
|
84 |
Speaking |
oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer |
it's gonna take about an hour and a half to get there expr.
|
|
85 |
Speaking |
saat bir |
one expr.
|
|
86 |
Speaking |
saat bir buçuk |
it is half past one expr.
|
|
Law |
|
87 |
Law |
bir bebeği doğumunun üzerinden 24 saat geçmemişken öldürme suçu |
neonaticide n.
|
|
Industry |
|
88 |
Industry |
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi |
bedaux system n.
|
|
89 |
Industry |
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi |
point system n.
|
|
Technical |
|
90 |
Technical |
bir ton kömürün 8000 kilovat saat (kwh) enerji sağladığı fikrine dayanarak yapılan enerji üretimi/tüketimi ölçüsü |
tonne of coal equivalent n.
|
|
91 |
Technical |
bir kuledeki saat |
tower clock n.
|
|
92 |
Technical |
bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat |
time clock n.
|
|
93 |
Technical |
saat mekanizmasına benzer şekilde çalışarak atmosferin nemini sürekli olarak kayıt eden bir cihaz |
hygrograph n.
|
|
94 |
Technical |
saat zembereklerinde kullanılan bir çelik markası |
elinvar® n.
|
|
95 |
Technical |
bir tür saat denge çarkı |
compensating balance n.
|
|
96 |
Technical |
(saat kadranı veya far üzerinde) bir cam veya plastik kaplamayı tutan yivli çerçeve |
bezel n.
|
|
97 |
Technical |
saat mekanizmasının içindeki bir parça |
going barrel n.
|
|
98 |
Technical |
saat mekanizmasının içindeki bir parça |
going train n.
|
|
99 |
Technical |
saat mekanizmasında yer alan bir tür düz disk |
roller table n.
|
|
100 |
Technical |
virgül şeklinde çıkıntısı olan bir tür saat eşapmanı |
virgule n.
|
|
101 |
Technical |
saat gövdesini tutan bir tür parça |
pillar n.
|
|
Computer |
|
102 |
Computer |
dijital ortamda en az 24 saat boyunca dikkatleri üzerine toplayan herhangi bir kelime veya ifade |
yanny n.
|
|
103 |
Computer |
bir saat ve bir dakika |
one hour and one minute expr.
|
|
Television |
|
104 |
Television |
günde 24 saat yayın yapan amerikalı bir televizyon müzik kanalı |
mtv (music television) n.
|
|
Aeronautic |
|
105 |
Aeronautic |
bir uçağın saat yelkovanının ters yönündeki dönüşün adı |
levorotation n.
|
|
106 |
Aeronautic |
bir uçağın saat yelkovanının ters yönündeki dönüşün adı |
laevorotation n.
|
|
107 |
Aeronautic |
yerel saat farklarını hesaba katılmaksızın bir uçak yolculuğunun gerçekte aldığı süre |
actual flying time n.
|
|
Marine |
|
108 |
Marine |
bir limana uğrayıp 12 saat içinde ayrılan bağımsız ticaret gemisi |
transient n.
|
|
109 |
Marine |
yarım saatte bir çalıp her seferinde bir vuruş artarak sekiz vuruşa kadar çıkan ve dört saatlik zaman diliminin dolduğunu bildiren saat |
ship's clock n.
|
|
Optics |
|
110 |
Optics |
polarize ışık düzlemini saat yönünde döndüren optik olarak aktif bir maddeyle ilgili |
dextrorotatory adj.
|
|
Astronomy |
|
111 |
Astronomy |
yeryüzüne paralel eksende dönerek zamanı gösteren bir tür saat |
polar clock n.
|
|
Botanic |
|
112 |
Botanic |
tek türden oluşan bir saat gülü cinsi |
anastatica n.
|
|
113 |
Botanic |
tek türden oluşan bir saat gülü cinsi |
genus anastatica n.
|
|
114 |
Botanic |
avustralya'ya özgü saat gülüne benzeyen bir çalı topağı |
roly-poly (bassia muricata) n.
|
|
Social Sciences |
|
115 |
Social Sciences |
bakmakla yükümlü olduğu en az bir çocuğu olan, haftada en az 16 saat çalışan ve kazançları düşük olan tek ebeveynlere verilen bir ödenek |
working families tax credit [uk] n.
|
|
Education |
|
116 |
Education |
(akademik ders kredisi hesabında) haftada bir saat |
semester hour n.
|
|
History |
|
117 |
History |
16. yüzyılda kullanılan, astronomik hareketleri gösteren mekanik cihazlara sahip gemi şeklinde bir saat |
nef n.
|
|
Religious |
|
118 |
Religious |
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin |
none n.
|
|
Geography |
|
119 |
Geography |
greenwich'in batısında dördüncü standart saat diliminde olan, porto riko ve kanada kıyı vilayetlerinde kullanılan bir zaman birimi |
atlantic standard time n.
|
|
120 |
Geography |
greenwich'in batısında dördüncü standart saat diliminde olan, porto riko ve kanada kıyı vilayetlerinde kullanılan bir zaman birimi |
atlantic time n.
|
|
121 |
Geography |
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma |
daylight savings n.
|
|
122 |
Geography |
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma |
daylight-savings time n.
|
|
Geology |
|
123 |
Geology |
bir doğrunun grid kuzeyden saat yönünde olan açısal uzanımı |
bearing n.
|
|
Military |
|
124 |
Military |
her biri en az dört saat süren ve tek bir gün içinde tamamlanan iki gayri faal görev eğitimi |
multiple inactive duty training periods n.
|
|
Art |
|
125 |
Art |
vazo şeklinde bir saat |
vase clock n.
|
|
Music |
|
126 |
Music |
büyük bir saat düzeneği |
polyphon n.
|
|