|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
tarak (istiridye benzeri canlı) |
scallop n.
|
|
Tom was taken to the emergency room after eating bad scallops.
Tom bozulmuş deniz tarağı yedikten sonra acil servise kaldırıldı.
More Sentences
|
|
2 |
General |
tıpatıp benzeri |
a dead ringer n.
|
|
Tom is a dead ringer for John.
Tom John'un tıpatıp benzeri.
More Sentences
|
3 |
General |
benzeri olmak (başka birinin/başka bir şeyin) |
correspond to v.
|
|
This enlargement, on an unparalleled scale, corresponds to an historic duty to reunite our continent.
Benzeri olmayan ölçekteki bu genişleme, kıtamızı yeniden birleştirmek için tarihi bir göreve karşılık gelmektedir.
More Sentences
|
4 |
General |
eşi benzeri yok |
unique adj.
|
|
The opportunity given to us over the next three years is unique in history.
Önümüzdeki üç yıl boyunca bize verilen imkanın tarihte eşi benzeri yok.
More Sentences
|
5 |
General |
benzeri görülmemiş |
unprecedented adj.
|
|
Your joint visit is unprecedented in the history of this institution.
Ortak ziyaretinizin bu kurumun tarihinde benzeri görülmemiştir.
More Sentences
|
6 |
General |
benzeri olmayan |
unparalleled adj.
|
|
The whole of Europe knows that he represents an anomaly unparalleled elsewhere in the world.
Tüm Avrupa, Berlusconi'nin dünyanın başka hiçbir yerinde benzeri olmayan bir anomaliyi temsil ettiğini biliyor.
More Sentences
|
7 |
General |
eşi benzeri görülmemiş |
unprecedented adj.
|
|
Furthermore, this is an unprecedented decision.
Dahası, bu eşi benzeri görülmemiş bir karardır.
More Sentences
|
8 |
General |
ve benzeri şeyler |
and so on adv.
|
|
They want not just to eat and drink, they also want to go on holiday, to travel, and so on and so forth.
Sadece yemek ve içmek değil, aynı zamanda tatile çıkmak, seyahat etmek ve benzeri şeyleri de istiyorlar.
More Sentences
|
9 |
General |
ve benzeri |
and so forth adv.
|
|
A general agreement has been adopted on the board, the executive structure and so forth.
Yönetim kurulu, icra yapısı ve benzeri konularda genel bir anlaşma kabul edilmiştir.
More Sentences
|
Phrases |
|
10 |
Phrases |
benzeri görülmemiş miktarda |
unprecedented amount of expr.
|
|
This winter began with an unprecedented amount of snow.
Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
11 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and whatnot expr.
|
|
I want you to put the magazines, pamphlets and whatnot aside.
Dergileri, broşürleri ve benzeri şeyleri bir kenara koymanı istiyorum.
More Sentences
|
General |
|
12 |
General |
tarak (istiridye benzeri canlı) |
scollop n.
|
|
13 |
General |
kızılcık benzeri bir meyve |
cranberry n.
|
|
14 |
General |
tıpatıp benzeri |
picture n.
|
|
15 |
General |
geniş dudak benzeri taçyaprağı |
labella n.
|
|
16 |
General |
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet |
oar n.
|
|
17 |
General |
kedigillerden jaguar benzeri bir hayvan |
catamount n.
|
|
18 |
General |
playstation ve benzeri oyun platformalarında kullanılan oyun oynama gereci |
control pad n.
|
|
19 |
General |
hokey benzeri top oyunu |
lacrosse n.
|
|
20 |
General |
tıpatıp benzeri |
dead ringer n.
|
|
21 |
General |
tıpatıp benzeri |
carbon copy n.
|
|
|
22 |
General |
keçi benzeri hayvan |
tahr n.
|
|
23 |
General |
şahin benzeri kuş |
accipit n.
|
|
24 |
General |
sanat ve benzeri entelektüel uğraşlar açısından önemi vurgulanan atraksiyon |
cultural attraction n.
|
|
25 |
General |
morina benzeri bir tür balık |
pollack n.
|
|
26 |
General |
benzeri ürünler |
related products n.
|
|
27 |
General |
tıpatıp benzeri |
ringer n.
|
|
28 |
General |
doğu rusya ve sibirya bölgelerinde yaşayan koyun benzeri bir antilop türü |
saiga n.
|
|
29 |
General |
kızılcık benzeri ağaç |
dogwood n.
|
|
30 |
General |
bilardo benzeri bir oyun |
bagatelle n.
|
|
31 |
General |
merasimlerde gürültü çıkaran zil, borazan ve benzeri şey |
noisemaker n.
|
|
32 |
General |
heykel veya benzeri için oyuk |
niche n.
|
|
33 |
General |
eşi benzeri olmayan |
nonesuch n.
|
|
34 |
General |
tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi |
scalloping n.
|
|
35 |
General |
eşi benzeri olmayan |
nonsuch n.
|
|
36 |
General |
tarak (istridye benzeri canlı) toplayan kimse |
scalloper n.
|
|
37 |
General |
hokey benzeri oyun |
hurley n.
|
|
38 |
General |
arı benzeri kelebekler |
clearwing moths n.
|
|
39 |
General |
tam benzeri |
counterpart n.
|
|
40 |
General |
lokma benzeri bir tür tatlı |
doughnut n.
|
|
41 |
General |
benzeri durumlar |
similar cases n.
|
|
42 |
General |
hindistan' da kandil benzeri amaçlar için kullanılan yağı olan bir bitki |
jathropa n.
|
|
43 |
General |
ancak bir kişinin sığabileceği çekmece benzeri kompartmanlar halinde uyunacak yer |
capsule hotel n.
|
|
44 |
General |
lenf düğümü benzeri doku |
lymph node-like tissue n.
|
|
45 |
General |
tombala benzeri bir oyun |
keno n.
|
|
46 |
General |
lokma benzeri bir tür tatlı |
donut n.
|
|
47 |
General |
baş piskoposun tören sırasında boynuna giydiği atkı benzeri tören giysisi (kayıp koyunun çoban tarafından boyunda taşınmasını simgeler) |
omophorion n.
|
|
48 |
General |
yol çalışmaları (meditasyon benzeri bir uygulama) |
path-working n.
|
|
49 |
General |
eşi benzeri olmayan lezzetler |
unique tastes n.
|
|
50 |
General |
eşi benzeri olmayan tatlar |
unique tastes n.
|
|
51 |
General |
kumaş ve benzeri ince ve yumuşak malzeme kesme aleti |
band knife n.
|
|
52 |
General |
bank veya benzeri oturma yerleri için yapılan halı veya deri şeklinde süslü örtü |
bancal n.
|
|
53 |
General |
kilise ve kemerlerdeki görünür yüksekliği azaltmaya yarayan kubbe benzeri yapı |
calotte n.
|
|
54 |
General |
gökkuşağı benzeri parlak renklerin gösterimi |
rainbow n.
|
|
55 |
General |
çay ve benzeri içeceklerin yanında ufak tefek atıştırmalıklar servis edilen lokanta |
teashop n.
|
|
56 |
General |
çay ve benzeri içeceklerin yanında ufak tefek atıştırmalıklar servis edilen lokanta |
tearoom n.
|
|
57 |
General |
eğlence için şiir ve benzeri edebi alıntılar okuyan kimse |
recitationist n.
|
|
58 |
General |
kale benzeri inşa edilmiş yapı |
castellation n.
|
|
59 |
General |
peruğun başa oturan ağ benzeri taban bölümü |
caul [obsolete] n.
|
|
60 |
General |
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç |
tandem n.
|
|
61 |
General |
bingo benzeri bir oyun |
tango n.
|
|
|
62 |
General |
hastane veya benzeri sağlık tesisinde kapılan enfeksiyon |
nonsocial infection n.
|
|
63 |
General |
zil benzeri ses |
tocsin n.
|
|
64 |
General |
dil benzeri küçük obje |
tonguelet n.
|
|
65 |
General |
diş benzeri ufak çıkıntı |
toothlet n.
|
|
66 |
General |
bilardo benzeri bir oyun |
troll-madam n.
|
|
67 |
General |
bilardo benzeri bir oyun |
trou madame n.
|
|
68 |
General |
bilardo benzeri bir oyun |
trou madame n.
|
|
69 |
General |
oyuncuların sadece bir kişi kalana kadar rakip oyuncuları paintball, çorap, lastik bant veya benzeri nesnelerle ebeledikleri bir oyun |
assassin n.
|
|
70 |
General |
özel banyolu ve mini mutfaklı, stüdyo benzeri küçük daire |
efficiency apartment [us] n.
|
|
71 |
General |
tente benzeri sundurma |
awning n.
|
|
72 |
General |
mikado benzeri denge oyunu |
jackstraw n.
|
|
73 |
General |
mikado benzeri denge oyunu |
spillikins n.
|
|
74 |
General |
çatı kaplama levhalarını kesmek ve süslemek için kullanılan balta benzeri bir alet |
zax n.
|
|
75 |
General |
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde |
chicle gum n.
|
|
76 |
General |
biber gazı benzeri bir göz yaşartıcı sprey markası |
mace® n.
|
|
77 |
General |
damar benzeri bir işaret |
veining n.
|
|
78 |
General |
(rulet ve benzeri kumar oyunlarında) oyuncuların eşit para bahsi yapabilecekleri renk |
black n.
|
|
79 |
General |
iki kişiyle yapılan vals benzeri eski bir dans |
lavolt n.
|
|
80 |
General |
maori topluluklarında akıl verme benzeri eğitici yetkileri bulunan kimse |
maori warden n.
|
|
81 |
General |
bazı orkidelerde görülen, çiçeğin çanakyaprağı ile ginostemyumundan oluşan çene benzeri çıkıntı |
mentum n.
|
|
82 |
General |
(yumuşak veya lapa benzeri) hazırlanmış yiyecek |
mess n.
|
|
83 |
General |
fikir, kültürel standart veya benzeri maddi olmayan şeyleri ileten kimse |
middleman n.
|
|
84 |
General |
renkli çiçek veya mozaik benzeri desenleri olan dekoratif cam |
millefiori glass n.
|
|
85 |
General |
otların yapraklarından yapılan çay benzeri içecek |
herbal n.
|
|
86 |
General |
samba benzeri bir brezilya dansı |
bossa nova n.
|
|
87 |
General |
tırnak veya pençe benzeri keratinli doku |
horn n.
|
|
88 |
General |
üzerine oturulan at benzeri şey |
horse n.
|
|
89 |
General |
hulahop benzeri çember |
hula hoop n.
|
|
90 |
General |
hulahop benzeri çember |
hula-hoop n.
|
|
91 |
General |
uyku benzeri durum |
hypnosis n.
|
|
92 |
General |
makosen benzeri dikişi olan ayakkabı |
moc n.
|
|
93 |
General |
makosen benzeri dikişi olan ayakkabı |
mocassin n.
|
|
94 |
General |
makosen benzeri dikişi olan bir ayakkabı |
moccasin n.
|
|
95 |
General |
bir tacın tepesine yerleştirilmiş, dünyayı simgeleyen top benzeri nesne |
monde n.
|
|
96 |
General |
monostomata alttakımına mensup parazit benzeri yassı kurt |
monostome n.
|
|
97 |
General |
su ve nişasta karışımından yapılan, kağıt veya karton yapıştırmada kullanılan uhu benzeri bir yapıştırıcı |
library paste n.
|
|
98 |
General |
başkasının çok benzeri olan şey |
look-alike n.
|
|
99 |
General |
viski bardağı benzeri kısa bardaklarda buz veya su üzerinde servis edilen karıştırılmayan bir alkollü içecek |
lowball n.
|
|
100 |
General |
(şamdan benzeri) ışık saçan dekoratif obje |
luster n.
|
|
101 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
muckluck n.
|
|
102 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
mucluc n.
|
|
103 |
General |
at ve benzeri hayvanların arka bacağının bir bölümü |
gaskin n.
|
|
104 |
General |
misk geyiği benzeri hayvan |
musk n.
|
|
105 |
General |
(tahıl, kum ve benzeri) eleyen kimse |
riddler n.
|
|
106 |
General |
tepsi benzeri servis gereci |
butler n.
|
|
107 |
General |
fıçının veya fıçı benzeri bir kabın kenarı |
chimb n.
|
|
108 |
General |
fıçının veya fıçı benzeri bir kabın kenarı |
chime n.
|
|
109 |
General |
fıçının veya fıçı benzeri bir kabın kenarı |
chine n.
|
|
110 |
General |
(atı dehlerken olduğu gibi) dudakları kullanarak çıkarılan cıvıltı benzeri bir ses |
chirrup n.
|
|
111 |
General |
taşların pençe benzeri uzantılara yerleştirildiği mücevher tasarımı |
claw setting [uk] n.
|
|
112 |
General |
taşların pençe benzeri uzantılara yerleştirildiği mücevher tasarımı |
tiffany setting [us] n.
|
|
113 |
General |
radar ekranındaki çim benzeri dikey çizgilere sebep olan elektronik titreşim |
grass n.
|
|
114 |
General |
sanatta kartal başlı aslan gövdeli ejderhanın öncülü veya benzeri olan çeşitli fantastik hayvan figürlerine verilen ad |
gryphon n.
|
|
115 |
General |
ipi istenen pozisyonda tutması için olta çubuğuna takılan halka benzeri alet |
guide n.
|
|
116 |
General |
halka ve bıçak ağzından oluşan ve tonsil benzeri çıkıntılı yapıları kesip çıkarmak için kullanılan cerrahi bir alet |
guillotine n.
|
|
117 |
General |
kazığa tahta çubuklar atılarak oynanan bowling benzeri bir oyun |
loggat [uk] n.
|
|
118 |
General |
kazığa tahta çubuklar atılarak oynanan bowling benzeri bir oyun |
loggats [uk] n.
|
|
119 |
General |
kazığa tahta çubuklar atılarak oynanan bowling benzeri bir oyun |
loggetsn [uk] n.
|
|
120 |
General |
sonbaharda düzenlenen oktoberfest benzeri çeşitli festivallere verilen ad |
octoberfest n.
|
|
121 |
General |
birden fazla sur veya siper benzeri set ile çevrili antik doneme ait dairesel askeri yapı |
multivallate hillfort n.
|
|
122 |
General |
destan benzeri şiir |
iliad n.
|
|
123 |
General |
çark benzeri şey |
impeller n.
|
|
124 |
General |
çark benzeri şey |
impellor n.
|
|
125 |
General |
tekinsiz vadi, robotik bir nesnenin insan benzeri görünümü ile hissettirdiği duygu |
uncanny valley n.
|
|
126 |
General |
bilinen bir türün çok yakın benzeri |
bastard n.
|
|
127 |
General |
abd'nin atlantik kıyılarında yaşayan siyah benekli küçük işkine benzeri bir balık |
goody n.
|
|
128 |
General |
saç toplamak için kullanılan tarak benzeri dekoratif nesne |
comb n.
|
|
129 |
General |
bazen doğal gazla birlikte bulunan hafif, benzin benzeri bir hidrokarbon sıvısı |
drip gas n.
|
|
130 |
General |
çentik benzeri kenar kesiği |
indention n.
|
|
131 |
General |
çentik benzeri kenar kesiği |
indenture n.
|
|
132 |
General |
glokoma hastalarının ışık etrafında gördüğü halo benzeri görüntü |
iridization n.
|
|
133 |
General |
tavla benzeri eski bir oyun |
irish n.
|
|
134 |
General |
bazı halkalı solucanlarda küçük boynuzumsu diş benzeri ağız |
paragnath n.
|
|
135 |
General |
bryozoan ve hydroid canlılarının oluşturduğu mercan benzeri yapı |
polypier n.
|
|
136 |
General |
haç benzeri şövalye arması |
cross n.
|
|
137 |
General |
haç benzeri şövalye arması takan kimse |
cross n.
|
|
138 |
General |
mohawk benzeri bir saç stili |
fauxhawk n.
|
|
139 |
General |
fare benzeri nesne |
pack rat n.
|
|
140 |
General |
fare benzeri nesne |
packrat n.
|
|
141 |
General |
kast, sınıf veya benzeri bir grubun üyeleri |
people n.
|
|
142 |
General |
sıvı benzeri kıvamda olma |
plasteriness n.
|
|
143 |
General |
tanıtım amaçlı kullanılan posta pulu benzeri etiket |
poster n.
|
|
144 |
General |
söğüt benzeri ağaç |
sally n.
|
|
145 |
General |
sikke benzeri nesne |
coin n.
|
|
146 |
General |
(armada) taç benzeri destek figürü |
coronet n.
|
|
147 |
General |
(armada) taç benzeri destek figürü |
crest coronet n.
|
|
148 |
General |
sayfa benzeri bir dizi bölüm halinde katlanmış olan basılı kağıt |
folder n.
|
|
149 |
General |
ağız benzeri vücut açıklığı |
os n.
|
|
150 |
General |
ağız benzeri vücut açıklığı |
osar n.
|
|
151 |
General |
louisiana eyaletinde ilçe benzeri birim |
parish n.
|
|
152 |
General |
partenogenez benzeri bir süreçle üretilme |
parthenogenesis n.
|
|
153 |
General |
tünek benzeri şey |
perch n.
|
|
154 |
General |
kanat benzeri yapı |
pterygium [obsolete] n.
|
|
155 |
General |
peluş benzeri kaba bir ipek kumaş |
silk shag n.
|
|
156 |
General |
paintball benzeri bir oyun |
skirmish n.
|
|
157 |
General |
(çorap benzeri) koruyucu örtü |
sock n.
|
|
158 |
General |
piramit benzeri dağılım gösteren sosyal yapı |
pyramid n.
|
|
159 |
General |
sert malzemeden oluşmuş iğne benzeri cisim |
spicule n.
|
|
160 |
General |
çamur benzeri maddelere basarken çıkan ses |
squelch n.
|
|
161 |
General |
çamur benzeri maddelere basarken çıkan ses |
squidge n.
|
|
162 |
General |
(müzikaller, film müzikleri, oyunlar ve benzeri için kullanılan) özel amaçlı bir müzik |
stage and screen n.
|
|
163 |
General |
güneş benzeri nesne |
sun n.
|
|
164 |
General |
orkestra için bestelenmeyen senfoni benzeri eser |
symphony n.
|
|
165 |
General |
kese benzeri şekle sahip olmak |
be saclike v.
|
|
166 |
General |
kolayca başvurulacak (tablo, liste benzeri) bir forma getirmek |
reference v.
|
|
167 |
General |
et benzeri şekil vermek |
enflesh [obsolete] v.
|
|
168 |
General |
küre benzeri bir şeyle etrafını çevirmek |
englobe v.
|
|
169 |
General |
bir şeyin üzerinde battaniye benzeri bir örtü oluşturmak |
blanket (over) v.
|
|
170 |
General |
(hayvan) baykuş benzeri ses çıkarmak |
hoot v.
|
|
171 |
General |
(bilimsel, akademik ve benzeri nitelikte) yazmak |
lucubrate v.
|
|
172 |
General |
kurdele benzeri şeritlere dönüşmek |
ribbon v.
|
|
173 |
General |
kurdele benzeri şeritlere ayırmak |
ribbon v.
|
|
174 |
General |
hindi benzeri ses çıkarmak |
gobble v.
|
|
175 |
General |
(atı dehlerken) dudakları kullanarak cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak |
chirrup v.
|
|
176 |
General |
(bir şeye karşı) cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak |
chirrup v.
|
|
177 |
General |
(bit benzeri) zararlı organizmalardan arındırmak |
delouse v.
|
|
178 |
General |
(bit benzeri) zararlı şeyleri temizlemek |
delouse v.
|
|
179 |
General |
homurtu benzeri ses çıkarmak |
grundle v.
|
|
180 |
General |
kovan benzeri yer oluşturmak |
hive v.
|
|
181 |
General |
tutkal benzeri madde ile kaplamak |
oversize [obsolete] v.
|
|
182 |
General |
robotlar veya robot benzeri makineler tarafından otomatik operasyon veya üretim için dönüştürmek |
robotize v.
|
|
183 |
General |
robotlar veya robot benzeri makineler tarafından otomatik operasyon veya üretim için dönüştürmek |
robotise v.
|
|
184 |
General |
(ip veya halat benzeri) güçlü bir şekilde çekmek |
rouse v.
|
|
185 |
General |
(benzeri ile karıştırılan şeyi) ayırt etmek |
distinguish v.
|
|
186 |
General |
(benzeri ile karıştırılan şeyi) fark etmek |
distinguish v.
|
|
187 |
General |
şınav benzeri düz durarak fotoğraf çektirmek |
plank v.
|
|
188 |
General |
kese benzeri |
saclike adj.
|
|
189 |
General |
mika benzeri |
micaceous adj.
|
|
190 |
General |
benzeri olmayan |
unexampled adj.
|
|
191 |
General |
yaprak benzeri taçları olan |
petalous adj.
|
|
192 |
General |
eşi benzeri olmayan |
matchless adj.
|
|
193 |
General |
lav benzeri |
lavalike adj.
|
|
194 |
General |
dalga benzeri |
wavelike adj.
|
|
195 |
General |
kanun benzeri |
lawlike adj.
|
|
196 |
General |
benzeri şeyler |
suchlike adj.
|
|
197 |
General |
bağırsak benzeri |
gutlike adj.
|
|
198 |
General |
balık benzeri |
ichthyoid adj.
|
|
199 |
General |
balık benzeri |
ichthyic adj.
|
|
200 |
General |
kartal benzeri |
aquiline adj.
|
|
201 |
General |
girdap benzeri |
whirlpool-like adj.
|
|
202 |
General |
benzeri yaşanmamış |
unprecedented adj.
|
|
203 |
General |
eşi benzeri olmayan |
unprecedented adj.
|
|
204 |
General |
eşi benzeri olmayan |
one of a kind adj.
|
|
205 |
General |
insan benzeri |
anthropomorphic adj.
|
|
206 |
General |
eşi benzeri olmayan |
novel adj.
|
|
207 |
General |
dinozor benzeri |
dinosaur-like adj.
|
|
208 |
General |
isa benzeri |
christ-like adj.
|
|
209 |
General |
eşi ve benzeri olmayan |
matchless adj.
|
|
210 |
General |
eşi ve benzeri olmayan |
unique adj.
|
|
211 |
General |
yoğurt benzeri |
yogurt-like adj.
|
|
212 |
General |
peri benzeri |
elfin adj.
|
|
213 |
General |
peri benzeri |
elvish adj.
|
|
214 |
General |
peri benzeri |
elfish adj.
|
|
215 |
General |
dünya benzeri |
earth-like adj.
|
|
216 |
General |
askeri benzeri |
quasi-military adj.
|
|
217 |
General |
bitki benzeri |
plant-like adj.
|
|
218 |
General |
kafes benzeri |
cagelike adj.
|
|
219 |
General |
gökkuşağı benzeri |
rainbowlike adj.
|
|
220 |
General |
gökkuşağı benzeri |
rainbowy adj.
|
|
221 |
General |
hücre benzeri |
cell-like adj.
|
|
222 |
General |
balmumu benzeri |
cereous [obsolete] adj.
|
|
223 |
General |
koni benzeri |
taperwise adj.
|
|
224 |
General |
ağ benzeri |
networklike adj.
|
|
225 |
General |
yeni fikirlere, modaya, ve benzeri şeylere aşırı düşkün |
newfangle adj.
|
|
226 |
General |
yeni fikirlere, modaya, ve benzeri şeylere aşırı düşkün |
newfangled adj.
|
|
227 |
General |
kubbe benzeri |
dome-like adj.
|
|
228 |
General |
köle benzeri |
thrall-like adj.
|
|
229 |
General |
ufak diş benzeri çıkıntıları olan |
toothleted adj.
|
|
230 |
General |
gaga veya burun benzeri dar kısmı olan (organ) |
angustirostrate adj.
|
|
231 |
General |
önlük benzeri |
apronlike adj.
|
|
232 |
General |
kol benzeri |
armlike adj.
|
|
233 |
General |
kulak benzeri |
ear-like adj.
|
|
234 |
General |
teyze benzeri |
auntlike adj.
|
|
235 |
General |
hala benzeri |
auntlike adj.
|
|
236 |
General |
yenge benzeri |
auntlike adj.
|
|
237 |
General |
kulak benzeri |
auricular adj.
|
|
238 |
General |
eşi benzeri olmayan |
ultrarare adj.
|
|
239 |
General |
eko benzeri |
echolike adj.
|
|
240 |
General |
yankı benzeri |
echolike adj.
|
|
241 |
General |
eko benzeri |
echoic adj.
|
|
242 |
General |
yankı benzeri |
echoic adj.
|
|
243 |
General |
element benzeri |
elementoid adj.
|
|
244 |
General |
balta benzeri |
axelike adj.
|
|
245 |
General |
benzeri olmayan |
unheard-of adj.
|
|
246 |
General |
havlama benzeri |
yappy adj.
|
|
247 |
General |
benzeri olmayan |
unparagoned adj.
|
|
248 |
General |
eşi benzeri görülmemiş |
unparagoned adj.
|
|
249 |
General |
benzeri olmayan |
unpeered adj.
|
|
250 |
General |
eşi benzeri olmayan |
unpeered adj.
|
|
251 |
General |
fıçı benzeri |
barrel adj.
|
|
252 |
General |
epik benzeri |
epic-like adj.
|
|
253 |
General |
valf benzeri parçaları olan |
valvate adj.
|
|
254 |
General |
quaker benzeri |
quakerish adj.
|
|
255 |
General |
ince, tel benzeri metal çerçevesi olan |
wire-rimmed adj.
|
|
256 |
General |
ince, tel benzeri metal çerçeveli |
wire-rimmed adj.
|
|
257 |
General |
bacak benzeri |
leglike adj.
|
|
258 |
General |
boynuz benzeri maddeden yapılmış |
hornlike adj.
|
|
259 |
General |
sırtında yosun benzeri oluşum olan |
moss-backed adj.
|
|
260 |
General |
sırtında yosun benzeri oluşum olan |
mossy-backed adj.
|
|
261 |
General |
benzeri olan |
lookalike adj.
|
|
262 |
General |
cam benzeri |
glass-like adj.
|
|
263 |
General |
toprak benzeri |
glebous adj.
|
|
264 |
General |
kabuk benzeri cildi olan |
rindy adj.
|
|
265 |
General |
göz benzeri |
ocellate adj.
|
|
266 |
General |
göz benzeri |
ocellated adj.
|
|
267 |
General |
tribün benzeri |
grandstand adj.
|
|
268 |
General |
granit benzeri |
granitoidal adj.
|
|
269 |
General |
çivi benzeri desenli |
hobnail adj.
|
|
270 |
General |
tıpatıp benzeri |
identikit adj.
|
|
271 |
General |
yanında benzeri olmayan |
lonely adj.
|
|
272 |
General |
birden fazla dal benzeri bölümü bulunan |
multiramified adj.
|
|
273 |
General |
birden fazla sur veya siper benzeri set ile cevrili |
multivallate adj.
|
|
274 |
General |
pençe benzeri uzantıları olan |
fanged adj.
|
|
275 |
General |
diş benzeri çıkıntıları olan |
fanged adj.
|
|
276 |
General |
köy benzeri |
cottagely adj.
|
|
277 |
General |
parmak benzeri beş çıkıntıya sahip |
pentadactyl adj.
|
|
278 |
General |
parmak benzeri beş bölümü olan |
pentadactyl adj.
|
|
279 |
General |
pepsin veya benzeri bir madde içeren |
peptic adj.
|
|
280 |
General |
tabak benzeri |
platelike adj.
|
|
281 |
General |
ateş benzeri semptomlar gösteren |
feverish adj.
|
|
282 |
General |
ip benzeri yapılar oluşturabilen |
ropy adj.
|
|
283 |
General |
torba benzeri |
scrotiform adj.
|
|
284 |
General |
güneş benzeri |
sun-like adj.
|
|
285 |
General |
eşi benzeri olmayan |
extraordinary adj.
|
|
286 |
General |
ve benzeri |
et cetera adv.
|
|
287 |
General |
ve benzeri şeyler |
and what not adv.
|
|
288 |
General |
eşi benzeri görülmemiş bir şekilde |
unprecedentedly adv.
|
|
289 |
General |
ve benzeri |
and so on adv.
|
|
290 |
General |
ve benzeri gibi |
and so forth adv.
|
|
291 |
General |
ve benzeri gibi |
and so on adv.
|
|
292 |
General |
eşi benzeri olmayarak |
unprecedentedly adv.
|
|
293 |
General |
ve benzeri |
etc adv.
|
|
294 |
General |
eşi benzeri görülmemiş derecede |
sky-high adv.
|
|
295 |
General |
haç benzeri şekil anlamı veren ön ek |
cross- pref.
|
|
296 |
General |
(belirli şekilde) saç veya benzeri parçası olan anlamındaki son ek |
-trichous suf.
|
|
297 |
General |
solungaç benzeri bir organ anlamı veren son ek |
-branch suf.
|
|
298 |
General |
testere benzeri vücut bölümüne sahip anlamını veren bir son ek |
-prion suf.
|
|
299 |
General |
ve benzeri |
blah-blah-blah expr.
|
|
Phrasals |
|
300 |
Phrasals |
benzeri olmak |
measure up to v.
|
|
301 |
Phrasals |
birine ya da bir şeye bıçakla veya benzeri bir aletle saldırmak |
cut at (someone or something) v.
|
|
302 |
Phrasals |
birine ya da bir şeye bıçakla veya benzeri bir aletle saldırmak |
cut at (someone or an animal) v.
|
|
303 |
Phrasals |
çivi veya benzeri bir şeyle bir yere sabitlemek |
peg down v.
|
|
304 |
Phrasals |
çivi veya benzeri bir şeyle bir yere tutturmak |
peg down v.
|
|
305 |
Phrasals |
(çivi veya benzeri bir şeyle) çakmak |
peg down v.
|
|
306 |
Phrasals |
bir şeyi sepet ya da benzeri bir şeyin içerisine atmak (basket atar gibi) |
dunk in (something) v.
|
|
307 |
Phrasals |
bir şeyi sepet ya da benzeri bir şeyin içerisine atmak (basket atar gibi) |
dunk into (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
(uyku veya benzeri bir haldeyken) bilinci yerine gelmek/bilincini geri kazanmak |
wake (up) from (something) v.
|
|
309 |
Phrasals |
(uyku veya benzeri bir haldeyken) bilincini yerine getirmek/bilincini geri kazandırmak |
wake (up) from (something) v.
|
|
Phrases |
|
310 |
Phrases |
hayret veya benzeri güçlü duyguları ifade eden ünlem |
o interj.
|
|
311 |
Phrases |
ve benzeri |
and more of the same expr.
|
|
312 |
Phrases |
ve benzeri |
and the like expr.
|
|
313 |
Phrases |
eşi benzeri olmayan bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
314 |
Phrases |
(bir şey) benzeri |
in the nature of (something) expr.
|
|
Colloquial |
|
315 |
Colloquial |
kıkırdama benzeri ses |
tee-hee n.
|
|
316 |
Colloquial |
kaplan benzeri yırtıcı hayvan |
tiger n.
|
|
317 |
Colloquial |
eşi benzeri olmayan |
a one-off [brit] n.
|
|
318 |
Colloquial |
eşi benzeri olmayan |
a one-off [brit] n.
|
|
319 |
Colloquial |
insan benzeri robot |
droid n.
|
|
320 |
Colloquial |
dünyadaki … benzeri insanlar |
the... of this world n.
|
|
321 |
Colloquial |
birinin tıpa tıp benzeri |
ringer for someone n.
|
|
322 |
Colloquial |
(özellikle çizgi roman, bilim kurgu, video oyunları ve benzeri için) takıntılı kadın hayran |
fangirl n.
|
|
323 |
Colloquial |
(özellikle çizgi roman, bilim kurgu, video oyunları ve benzeri için) takıntılı kadın hayran |
fangurl n.
|
|
324 |
Colloquial |
yürüyüşlere götürülen granola benzeri pratik tatlı atıştırmalık |
scroggin [new zealand] n.
|
|
325 |
Colloquial |
ve benzeri zımbırtılar anlamı veren ön ek |
schm- pref.
|
|
326 |
Colloquial |
ve benzeri zımbırtılar anlamı veren ön ek |
shm- pref.
|
|
327 |
Colloquial |
(yoğurdu sarımsakladın mı sarımsaklamadın mı benzeri) tekerlemelerden esinlenilen şaka yollu bir selamlama sözü |
how now brown cow expr.
|
|
328 |
Colloquial |
(yoğurdu sarımsakladın mı sarımsaklamadın mı benzeri) tekerlemelerden esinlenilen şaka yollu bir selamlama sözü |
how now, brown cow? expr.
|
|
329 |
Colloquial |
bu ve benzeri şeyler |
all that jazz expr.
|
|
330 |
Colloquial |
dünyada eşi benzeri yok |
like nothing on earth expr.
|
|
331 |
Colloquial |
eşi benzeri olmayan bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
332 |
Colloquial |
benzeri bir şey |
anything like that expr.
|
|
333 |
Colloquial |
benzeri bir şey |
something like that expr.
|
|
334 |
Colloquial |
ya da benzeri şeyler/bir şey, ya da her neyse |
or whatever expr.
|
|
335 |
Colloquial |
ve benzeri |
and everything expr.
|
|
336 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and everything expr.
|
|
337 |
Colloquial |
ve benzeri |
and things (like that) expr.
|
|
338 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and things (like that) expr.
|
|
339 |
Colloquial |
(bir şey) benzeri |
(something)-adjacent expr.
|
|
340 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and (all) that expr.
|
|
341 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and all that (rubbish, stuff) expr.
|
|
342 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and all this expr.
|
|
343 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and so on and so forth expr.
|
|
344 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and stuff like that expr.
|
|
345 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and stuff like that (there) expr.
|
|
346 |
Colloquial |
… ve benzeri |
... and such expr.
|
|
347 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and that expr.
|
|
348 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and the like expr.
|
|
349 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and the rest expr.
|
|
350 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and (all) the rest (of it) expr.
|
|
351 |
Colloquial |
ve benzeri |
and things expr.
|
|
352 |
Colloquial |
ve benzeri şeyler |
and this and that expr.
|
|
353 |
Colloquial |
ve benzeri |
cetera expr.
|
|
Idioms |
|
354 |
Idioms |
benzeri şeylerin en büyüğü |
the mother of all n.
|
|
355 |
Idioms |
benzeri şeylerin en iyisi |
the mother of all n.
|
|
356 |
Idioms |
benzeri şeylerin en kötüsü |
the mother of all n.
|
|
357 |
Idioms |
çok geniş siyasi görüşleri bünyesinde toplayan siyasi parti benzeri bir grup |
a big tent n.
|
|
358 |
Idioms |
popoyu çıkartıp sürtünüyormuş benzeri hareketlerle yapılan dans |
bump and grind n.
|
|
359 |
Idioms |
tıpatıp benzeri |
a carbon copy n.
|
|
360 |
Idioms |
deniz topu ya da benzeri silah |
gunner's daughter [obsolete] n.
|
|
361 |
Idioms |
birinin tıpa tıp benzeri |
a dead ringer for somebody n.
|
|
362 |
Idioms |
birinin tıpa tıp benzeri |
a dead ringer for someone n.
|
|
363 |
Idioms |
eşi benzeri az bulunur bir tip/şey |
a rare bird n.
|
|
364 |
Idioms |
(birinin) tıpatıp benzeri |
dead ringer for (someone) n.
|
|
365 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) benzeri |
the likes of (someone or something) n.
|
|
366 |
Idioms |
(birinin) çok benzeri olan kimse |
the spit of (one) n.
|
|
367 |
Idioms |
(birinin) çok benzeri olan kimse |
the spitten image of (one) n.
|
|
368 |
Idioms |
çok benzeri |
the spitting image n.
|
|
369 |
Idioms |
(birinin) çok benzeri olan kimse |
the spitting image of (one) n.
|
|
370 |
Idioms |
popoyu çıkartıp sürtünüyormuş benzeri hareketlerle dans etmek |
bump and grind v.
|
|
371 |
Idioms |
birbirinin tıpatıp benzeri olmak |
be made from the same mold v.
|
|
372 |
Idioms |
birbirinin tıpatıp benzeri olmak |
be cut from the same cloth v.
|
|
373 |
Idioms |
(deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak |
kiss the gunner's daughter [obsolete] v.
|
|
374 |
Idioms |
(deniz topuna ya da benzeri bir silaha bağlanan bir denizci için) kırbaç cezasına çarptırılmak |
marry the gunner's daughter [obsolete] v.
|
|
375 |
Idioms |
birbirinin aynısı, benzeri olmak |
be cast in a (some kind of) mold v.
|
|
376 |
Idioms |
birbirinin aynısı, benzeri olmak |
be cast in a ... mould v.
|
|
377 |
Idioms |
eşi benzeri olmamak |
be one of a kind v.
|
|
378 |
Idioms |
eşi benzeri olmamak |
be without equal v.
|
|
379 |
Idioms |
eşi benzeri olmamak |
have no equal v.
|
|
380 |
Idioms |
-benzeri |
(something)-adjacent (as in gay-adjacent) adj.
|
|
381 |
Idioms |
eşi benzeri yok |
without compare adj.
|
|
382 |
Idioms |
daha az talep/rağbet gören bir benzeri |
a poor relation (of) adj.
|
|
383 |
Idioms |
kötü bir benzeri/taklidi |
a poor relation (of) adj.
|
|
384 |
Idioms |
eşi benzeri bulunmaz |
in a class by oneself adj.
|
|
385 |
Idioms |
birbirinin tıpatıp benzeri |
made from the same mold expr.
|
|
386 |
Idioms |
birbirinin tıpatıp benzeri |
cut from the same cloth expr.
|
|
387 |
Idioms |
benzer benzeri çeker |
it takes one to know one expr.
|
|
388 |
Idioms |
dünyada eşi benzeri olmayacak kadar ilginç |
like nothing on earth expr.
|
|
Speaking |
|
389 |
Speaking |
eşi benzeri olmayan |
they broke the mould when they made somebody expr.
|
|
390 |
Speaking |
eşi benzeri olmayan |
they broke the mould when they made something expr.
|
|
Trade/Economic |
|
391 |
Trade/Economic |
belediye ve benzeri kurumlar tarafından tesis edilen şirket |
municipal corporation n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
birincil sermaye benzeri borç |
primary subordinated debt n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
bir üst düzey şirket yöneticisinin görevine son verildiğinde kendisine yüklü miktarda tazminat ve benzeri menfaatler sağlanmasını belirten sözleşme |
parachute contracts n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
diğer faiz ve faiz benzeri gelirler |
other interest and quasi-interest revenues n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
gümrük vergisi benzeri harç |
customs duty-like fee n.
|
|
396 |
Trade/Economic |
gümrük tarifesi benzeri faktörler |
tariff like factors n.
|
|
397 |
Trade/Economic |
gümrük tarife benzeri |
customs tariff-like n.
|
|
398 |
Trade/Economic |
hisse senedi benzeri |
quasi-equity n.
|
|
399 |
Trade/Economic |
ikincil sermaye benzeri borç |
secondary subordinated debt n.
|
|
400 |
Trade/Economic |
ithalattan alınan gümrük vergisi ve benzeri vergiler |
import taxes n.
|
|
401 |
Trade/Economic |
kiralama veya diğer benzeri yükümlülükler |
leasing and other similar obligations n.
|
|
402 |
Trade/Economic |
kiralama ve benzeri haklar altında duran varlıklar |
fixed assets held under leasing and other similar rights n.
|
|
403 |
Trade/Economic |
nakit benzeri değerler |
cash equivalents n.
|
|
404 |
Trade/Economic |
noter veya benzeri resmi makamlar önünde verilen yazılı ve yeminli beyan |
affidavit n.
|
|
405 |
Trade/Economic |
nakit ve nakit benzeri değerler |
cash and securities n.
|
|
406 |
Trade/Economic |
özsermaye benzeri fonlar |
quasi equity capital n.
|
|
407 |
Trade/Economic |
para benzeri likit kıymetler |
near money n.
|
|
408 |
Trade/Economic |
para benzeri likitler |
near money n.
|
|
409 |
Trade/Economic |
para benzeri |
quasi money n.
|
|
410 |
Trade/Economic |
para benzeri |
near money n.
|
|
411 |
Trade/Economic |
rant benzeri |
quasi rent n.
|
|
412 |
Trade/Economic |
satış fiyatına idare faiz ve satış benzeri masrafların eklenmesi |
loading n.
|
|
413 |
Trade/Economic |
satış ve benzeri masrafların eklenmesi |
loading n.
|
|
414 |
Trade/Economic |
sermaye benzeri borç |
subordinated debt n.
|
|
415 |
Trade/Economic |
sermaye benzeri kredi |
subordinated loan n.
|
|
416 |
Trade/Economic |
sermaye benzeri krediler |
subordinated debts n.
|
|
417 |
Trade/Economic |
sermaye benzeri kredi |
subordinated loan n.
|
|
418 |
Trade/Economic |
tasfiye benzeri işlemler |
dissolution n.
|
|
419 |
Trade/Economic |
tasfiye benzeri işlemler |
liquidation n.
|
|
420 |
Trade/Economic |
tarife benzeri faktörler |
tariff like factors n.
|
|
421 |
Trade/Economic |
senet ve benzeri değerli kağıtları kırdırmak |
negotiate v.
|
|
422 |
Trade/Economic |
senet ve benzeri değerli kağıtları satmak |
negotiate v.
|
|
423 |
Trade/Economic |
senet ve benzeri değerli kağıtları devretmek |
negotiate v.
|
|
424 |
Trade/Economic |
senet ve benzeri değerli kağıtları ciro etmek |
negotiate v.
|
|
425 |
Trade/Economic |
akit benzeri |
quasi contract expr.
|
|
Law |
|
426 |
Law |
fransa'da devletin belirli yasal belgeleri ibraz ve belgelendirmesi, mülk işlemlerini denetlemesi benzeri işlemlere bakan kurum |
notaire n.
|
|
427 |
Law |
(eski ingiliz hukukunda) maddi varlıklara el koyma ve benzeri ciddi yaptırımları olan suçlar sınıfı |
felony n.
|
|
428 |
Law |
yargı benzeri |
quasi-legal adj.
|
|
Politics |
|
429 |
Politics |
mülteci benzeri durum |
refugee-like situation n.
|
|
430 |
Politics |
tarife benzeri engeller |
para-tariff barriers n.
|
|
431 |
Politics |
ingiliz ferman mührü emininin iskoçya ve cornwall'daki benzeri olan yetkili |
keeper of the privy seal n.
|
|
432 |
Politics |
(iskoçya'da) kontluk benzeri idari birim |
council area n.
|
|
433 |
Politics |
kasaba, şehir veya benzeri yerel yönetime ait veya bunlarla ilgili olmayan |
nonmunicipal adj.
|
|
434 |
Politics |
devlet benzeri |
quasi-state adj.
|
|
Industry |
|
435 |
Industry |
(su girişlerine çöp veya taşların girmesini engellemeye yarayan) elek benzeri ızgara |
grisly n.
|
|
436 |
Industry |
fildişi benzeri yüzeyi olan cilalı porselen |
ivory porcelain n.
|
|
437 |
Industry |
tüp benzeri bir kapta paketlenmiş |
roll-on adj.
|
|
Tourism |
|
438 |
Tourism |
yolcu bileti veya benzeri dokümanlar için iata resmi terimi |
traffic document n.
|
|
Media |
|
439 |
Media |
gazete ve benzeri yayınların reklam haricindeki düzenli içeriği |
reading matter n.
|
|
440 |
Media |
film, dizi veya kitap benzeri eserlerde lgbtq+ topluluğu ile özdeşleştirilen davranışlarda bulunan ancak bu topluluğa ait olduğu açık olarak söylenmeyen karakterlerin kullanılması |
queerbaiting n.
|
|
441 |
Media |
film, dizi veya kitap benzeri eserlerde lgbtq+ topluluğu ile özdeşleştirilen davranışlarda bulunan ancak bu topluluğa ait olduğu açık olarak söylenmeyen karakterlerin kullanılması |
queerbait n.
|
|
Technical |
|
442 |
Technical |
tırmık ve benzeri aletler |
raker n.
|
|
443 |
Technical |
zincir benzeri yapıda olma |
catenation n.
|
|
444 |
Technical |
bisiklet tekerinin (veya benzeri bir tekerleğin) göbeğine teğet biçimde sabitlenmiş jant teli |
tangent spoke n.
|
|
445 |
Technical |
destek için kullanılan branda veya benzeri malzeme |
backer n.
|
|
446 |
Technical |
acil onarımlar için kullanılan pratik tel veya benzeri araç |
number eight wire n.
|
|
447 |
Technical |
ayarlanabilir kirişin alt kısmını oluşturan ahşap benzeri düğüm |
timber hitch n.
|
|
448 |
Technical |
ayarlanabilir kirişin alt kısmını oluşturan ahşap benzeri düğüm |
bowyer's knot n.
|
|
449 |
Technical |
akmaz benzeri akış |
quasiviscous flow n.
|
|
450 |
Technical |
akmaz benzeri eğrisi |
quasiviscous curve n.
|
|
451 |
Technical |
bir tarafı yarımküre şeklinde metal ve benzeri nesneleri dövmek için kullanılan çekiç |
ballpeen hammer n.
|
|
452 |
Technical |
bir tarafı yarımküre şeklinde metal ve benzeri nesneleri dövmek için kullanılan çekiç |
ball-peen hammer n.
|
|
453 |
Technical |
beton ve benzeri ile çevresini sarma |
encasement n.
|
|
454 |
Technical |
çan benzeri reseptör |
toll-like receptor n.
|
|
455 |
Technical |
denge benzeri |
quasi-equilibrium n.
|
|
456 |
Technical |
esnek katı benzeri durum |
elastic solid-like state n.
|
|
457 |
Technical |
esnek benzeri saçınım |
quasielastic scattering n.
|
|
458 |
Technical |
elektriksel aydınlatma ve benzeri cihazlar |
electrical lighting and similar equipment n.
|
|
459 |
Technical |
ev ve benzeri yerlerde kullanılan doğrudan gaz ateşlemeli tamburlu kurutucu |
domestic direct gas-fired tumble dryer n.
|
|
460 |
Technical |
ev ve benzeri yerlerdeki sayısal kablo yolu |
domestic digital bus n.
|
|
461 |
Technical |
ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektrikli cihazlar tarafından havada yayılan gürültünün belirlenmesi |
determination of airborne acoustical noise emitted by household and similar electrical appliances n.
|
|
462 |
Technical |
ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektrikli cihazların güvenlik kuralları |
safety of household and similar electrical appliances n.
|
|
463 |
Technical |
gevrek benzeri davranım |
quasibrittle behaviour n.
|
|
464 |
Technical |
ikili benzeri kesiti |
quasibinary section n.
|
|
465 |
Technical |
ikili benzeri dizge |
quasibinary system n.
|
|
466 |
Technical |
ikili benzeri alaşımlar |
quasibinary alloys n.
|
|
467 |
Technical |
kaynak ve benzeri işlemler sırasında gözü ve yüzü koruma teçhizatı |
equipment for eye and face protection during welding and allied processes n.
|
|
468 |
Technical |
kaynak ve benzeri işlemler sırasında göz ve yüzü korumak İçin donanım |
equipment for eye and face protection during welding and allied processes n.
|
|
469 |
Technical |
kaynak ve benzeri işlemler |
welding and allied processes n.
|
|
470 |
Technical |
küçük nokta benzeri alanlar |
small dot-like areas n.
|
|
471 |
Technical |
teflon benzeri kaplama |
teflon-like coating n.
|
|
472 |
Technical |
taş ve benzeri malzemeler |
stone and similar materials n.
|
|
473 |
Technical |
üçlü benzeri kesiti |
quasiternary section n.
|
|
474 |
Technical |
üçlü benzeri dizge |
quasiternary system n.
|
|
475 |
Technical |
yarılma benzeri |
quasicleavage n.
|
|
476 |
Technical |
yarılma benzeri kırılma |
quasicleavage fracture n.
|
|
477 |
Technical |
doğu hindistan'a özgü bir sütleğen bitkisinden elde edilen kauçuk benzeri madde |
kattimundoo n.
|
|
478 |
Technical |
odunu yarmak için kullanılan balyoz benzeri, tek kenarı kama biçiminde olan bir alet |
mall n.
|
|
479 |
Technical |
ek veya destek görevi gören, dışbükey bir yüzeye oturması için oyulmuş flanş benzeri aksam |
saddle n.
|
|
480 |
Technical |
ince levha yapımında kullanılan pirinç benzeri alaşım |
latten n.
|
|
481 |
Technical |
kağıt yapımı makinesindeki mikser benzeri işleve sahip dikey bölme |
midfeather n.
|
|
482 |
Technical |
renkli çiçek veya mozaik benzeri desenleri olan dekoratif cam |
millefiori n.
|
|
483 |
Technical |
arşimet vidası benzeri aparat |
worm n.
|
|
484 |
Technical |
sepet yapımında kullanılan makas benzeri araç |
brake n.
|
|
485 |
Technical |
hidrolik pres veya benzeri makinenin büyük dış pistonu |
hydraulic ram n.
|
|
486 |
Technical |
dokuma için kesilip kurutulan odun, palmiye yaprağı, saman ve benzeri malzemeler |
chip n.
|
|
487 |
Technical |
(silika jel benzeri) nem tutucu madde |
dehydrator n.
|
|
488 |
Technical |
parmak izinde bulunan üçgen benzeri şekil |
delta n.
|
|
489 |
Technical |
(kristal benzeri) on iki dörtgen yüz ile çevrili üç boyutlu cisim |
deltohedron n.
|
|
490 |
Technical |
(kristal benzeri) on iki dörtgen yüz ile çevrili üç boyutlu cisim |
deltoid dodecahedron n.
|
|
491 |
Technical |
(kristal benzeri) on iki dörtgen yüz ile çevrili üç boyutlu cisim |
tetragonal tristetrahedron n.
|
|
492 |
Technical |
optik sistemlerin deniz tabanındaki mayın veya mayın benzeri objeleri tespit edip sınıflandırmada kullanılması |
optical minehunting n.
|
|
493 |
Technical |
istiridye yumurtasını yakalayıp muhafaza etmek için kullanılan bir tür kutu benzeri yapı |
ruche n.
|
|
494 |
Technical |
boyalı yüzey üzerinde aletle oluşturulan ahşap ya da mermer benzeri desen |
comb n.
|
|
495 |
Technical |
(dikişsiz cilt yapımında) genellikle plastikten yapılıp sırttan çıkan bir dizi yay benzeri çıkıntı |
comb n.
|
|
496 |
Technical |
elektronik cihazlara yazı yazmak için kullanılan kalem benzeri alet |
digital pen n.
|
|
497 |
Technical |
denge yayında kullanılan kaldıraç benzeri regülatör |
index n.
|
|
498 |
Technical |
(özellikle gözden) yabancı cisim çıkarmak için kullanılan kürek benzeri küçük bir alet |
paddle n.
|
|
499 |
Technical |
basılı kağıdı delmek için kullanılan iğne benzeri alet |
pin n.
|
|
500 |
Technical |
üstü bağlanık altın tabakası ile kaplı nispeten ucuz pirinç benzeri metal |
filled gold n.
|
|