ayakkabı - Turc Anglais Dictionnaire

ayakkabı

Sens de "ayakkabı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 12 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ayakkabı shoe n.
Every man needs a nice dress shoe.
Her erkeğin güzel bir elbise ayakkabısına ihtiyacı vardır.

More Sentences
ayakkabı footwear n.
The virus can travel with returning players and fans in food and on their footwear.
Virüs, geri dönen oyuncular ve taraftarlarla birlikte yiyeceklerde ve ayakkabılarında seyahat edebilir.

More Sentences
General
ayakkabı shoe n.
Every man needs a nice dress shoe.
Her erkeğin güzel bir elbise ayakkabısına ihtiyacı vardır.

More Sentences
Computer
ayakkabı footwear n.
The virus can travel with returning players and fans in food and on their footwear.
Virüs, geri dönen oyuncular ve taraftarlarla birlikte yiyeceklerde ve ayakkabılarında seyahat edebilir.

More Sentences
Gastronomy
ayakkabı shoe n.
Every man needs a nice dress shoe.
Her erkeğin güzel bir elbise ayakkabısına ihtiyacı vardır.

More Sentences
General
ayakkabı chaussure n.
Colloquial
ayakkabı ends n.
ayakkabı clog [uk] n.
Slang
ayakkabı crocs n.
ayakkabı kicks n.
ayakkabı earth pads n.
ayakkabı kick n.

Sens de "ayakkabı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
ayakkabı boyası shoe polish n.
May I use the shoe polish?
Ayakkabı boyasını kullanabilir miyim?

More Sentences
ayakkabı tamircisi cobbler n.
The cobbler is looking for a new anvil.
Ayakkabı tamircisi yeni bir örs arıyor.

More Sentences
deri ayakkabı leather shoes n.
Tom bought a pair of black leather shoes.
Tom bir çift siyah deri ayakkabı satın aldı.

More Sentences
ayakkabı numarası shoe size n.
I don't think Tom knows what Mary's shoe size is.
Tom'un Mary'nin ayakkabı numarasını bildiğini sanmıyorum.

More Sentences
ayakkabı çekeceği shoehorn n.
Do you have a shoehorn?
Ayakkabı çekeceğin var mı?

More Sentences
numara (ayakkabı için) size n.
I'm not sure what size she wears.
Kaç numara giydiğinden emin değilim.

More Sentences
ayakkabı bağı shoelace n.
My shoelace got caught in the escalator.
Ayakkabımın bağı yürüyen merdivene sıkıştı.

More Sentences
ayakkabı dükkanı shoe store n.
Tom manages a shoe store.
Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.

More Sentences
ayakkabı dükkanı shoe shop n.
Tom runs a shoe shop.
Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.

More Sentences
ayakkabı bağı shoestring n.
I need to buy shoestrings.
Ayakkabı bağları almalıyım.

More Sentences
ayakkabı kutusu shoebox n.
Please put your shoes in the shoebox when you take them off.
Lütfen ayakkabılarınızı çıkardığınızda ayakkabı kutusuna koyun.

More Sentences
ayakkabı cilası shoe shine n.
I had my shoes shined.
Ayakkabılarımı cilalattım.

More Sentences
yüksek topuklu ayakkabı high heels n.
Mary is wearing high heels.
Mary yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.

More Sentences
ayakkabı tabanı sole n.
The soles of my shoes are worn.
Benim ayakkabıların tabanları yıprandı.

More Sentences
ayakkabı dili tongue n.
I hate it when the tongue of my shoe slides to the side.
Ayakkabımın dilinin yana kaymasından nefret ediyorum.

More Sentences
ayakkabı ölçüsü shoe size n.
What do you think Tom's shoe size is?
Sizce Tom'un ayakkabı ölçüsü nedir?

More Sentences
ayakkabı rafı shoe rack n.
Tom put his shoes on the shoe rack.
Tom ayakkabılarını ayakkabı rafına koydu.

More Sentences
ayakkabı bağcıkları shoe-strings n.
Laura adored him, and he was ready to kiss her shoe-strings.
Laura ona tapıyordu ve o da Laura'nın ayakkabı bağlarını öpmeye hazırdı.

More Sentences
ayakkabı bağcıkları shoelaces n.
They tied their shoelaces.
Ayakkabı bağcıklarını bağladılar.

More Sentences
ayakkabı bağcıkları shoe laces n.
Tom tied his shoe laces.
Tom ayakkabılarının bağcıklarını bağladı.

More Sentences
ayakkabı çekeceği shoe horn n.
Tom put his shoes on with his shoe horn.
Tom ayakkabılarını ayakkabı çekeceği ile giydi.

More Sentences
ayakkabı kutusu shoe box. n.
Do you have a shoe box where I can put these things?
Bu şeyleri koyabileceğim bir ayakkabı kutun var mı?

More Sentences
ayakkabı alışverişi shopping for shoes n.
Tom is out shopping for shoes.
Tom dışarıda ayakkabı alışverişi yapıyor.

More Sentences
ağır deri ayakkabı (erkek) brogue n.
He polished his brown brogues.
Adam, kahverengi ağır deri ayakkabılarını parlattı.

More Sentences
boyamak (ayakkabı) polish v.
I polished her shoes for her.
Onun ayakkabılarını ben boyadım.

More Sentences
ayakkabı denemek try on v.
I'd like to try on these shoes.
Bu ayakkabıları denemek istiyorum.

More Sentences
ayakkabı almak buy shoes v.
I must buy shoes.
Ayakkabı almalıyım.

More Sentences
ayakkabı yapmak make shoes v.
We can make shoes.
Ayakkabı yapabiliriz.

More Sentences
düz (ayakkabı) flat adj.
I'm wearing high heels, but I have a pair of flat shoes with me, just in case.
Yüksek topuklu ayakkabı giydim ama her ihtimale karşı yanımda bir çift düz ayakkabı var.

More Sentences
(ayakkabı) giymiş shod adj.
The hiker was well-prepared and properly shod with sturdy boots.
Yürüyüşçü iyi hazırlanmış ve doğru düzgün sağlam botlar giymişti.

More Sentences
Trade/Economic
ayakkabı dükkanı shoe store n.
Tom manages a shoe store.
Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.

More Sentences
ayakkabı mağazası shoe store n.
Tom manages a shoe store.
Tom bir ayakkabı mağazası yönetiyor.

More Sentences
ayakkabı dükkanı shoe shop n.
Tom runs a shoe shop.
Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.

More Sentences
General
topuk astarı (ayakkabı) heel liner n.
tabanlık (ayakkabı vb) insock n.
bir çift ayakkabı a pair of shoes n.
çelik burunlu ayakkabı steel toe shoes n.
lastik ayakkabı rubbers n.
ayakkabı tabanı tread n.
ayakkabı kulağı tag n.
ayakkabı iç taban kaplaması insole lovering n.
ayakkabı bağı bootlace n.
gündelik ayakkabı casual shoe n.
bez spor ayakkabı canvas trainer n.
pençe ayakkabı cleat n.
kramponlu ayakkabı spikes n.
ayakkabı bağı shoe string n.
ayakkabı tamircisi shoe repairer n.
tahta ayakkabı clog n.
ayakkabı kalıbı last n.
kişinin kara batmadan yürümesini sağlayan bir ayakkabı veya ayakkabıya iliştirilen bir düzenek snowshoe n.
tamir etmek ayakkabı cobble n.
ayakkabı boyacısı bootblack n.
otel ayakkabı boyacısı boots n.
pençe (ayakkabı) sole n.
burnu açık ayakkabı peep toe n.
ayakkabı tabanları ve topukları soles and heels n.
ayakkabı satıcısı shoe seller n.
bot (ayakkabı) boot n.
ayakkabı yüzü upper n.
ayakkabı kalıbı boottree n.
bağ (ayakkabı için) lace n.
topuklu ayakkabı court shoe n.
ayakkabı boyama shoeshine n.
dolgu topuklu ayakkabı wedge n.
boya (ayakkabı) polish n.
ayakkabı astarı insole n.
ayakkabı yapan kimse shoemaker n.
kaba ayakkabı brogue n.
ayakkabı kayışı latchet n.
ayakkabı pençesi kalın clump n.
ayakkabı bağları shoe laces n.
ayakkabı açma makinası boot stretcher n.
arkasız makosen ayakkabı backless loafer n.
ayakkabı pençesi shoe sole n.
yama (ayakkabı) vamp n.
ayakkabı tabanının en dış bölümü outer sole n.
ayakkabı dili flap n.
ayakkabı endüstrisi shoe industry n.
kauçuk ayakkabı gumshoe n.
ayakkabı keçesi sock n.
pençe (ayakkabı) tap n.
ayakkabı kalıbı stretcher n.
ayakkabı kalıbı shoetree n.
bez ayakkabı espadrille n.
ayakkabı tabanı footbed n.
ayakkabı dükkanı shoeshop n.
makosen ayakkabı loafer n.
bağcıklı ayakkabı lace up n.
ayakkabı bağı latchet n.
ayakkabı boyacısı shoeshine boy n.
ayakkabı yapımı ya da tamiri shoemaking n.
ayakkabı giydirme shoeing n.
ayakkabı ucu derisi toecap n.
siyah ayakkabı boyası blacking n.
topuksuz ayakkabı flats n.
ayakkabı endüstrisi footwear industry n.
kısa topuklu ayakkabı low-heeled shoes n.
lastik ayakkabı rubber shoes n.
ayakkabı burnu shoe toe n.
ayakkabı burnu toe of a shoe n.
ayakkabı yüzü uppers n.
ayakkabı tamirciliği shoemaking n.
ayakkabı tamirciliği sektörü shoemaking sector n.
atkılı ayakkabı ankle shoes n.
ayakkabı atkısı ankle strap n.
kalın ve dayanıklı ayakkabı brogue n.
çelik destekli ayakkabı steel-toe boots n.
bir tür ayakkabı top-siders n.
ayakkabı tabanının en dış bölümü outer-sole n.
bez spor ayakkabı plimsoll n.
ayakkabı boyası polish n.
lastik tabanlı bez ayakkabı plimsoll n.
ayakkabı ökçesi heel n.
ayakkabı keçesi inner sole n.
su geçirmez ayakkabı waterproof shoe n.
dolgu topuk ayakkabı wedgie n.
ayakkabı boyacısı shoe shine boy n.
ayakkabı boyacısı shoeshiner n.
ayakkabı tamir dükkanı shoe repair shop n.
ayakkabı tamircisi shoe repair shop n.
ayakkabı tamir atölyesi shoe repair shop n.
bir fransız ayakkabı markası airness n.
ayakkabı tutkunu sneaker head n.
ayakkabı koleksiyoncusu sneaker head n.
ayakkabı koleksiyoncusu sneakerhead n.
ayakkabı tutkunu sneakerhead n.
binlerce çift ayakkabı thousands of pairs of shoes n.
ayakkabı çekeceği shoespoon n.
ayakkabı bağcığı shoe lace n.
ayakkabı bağcığı shoelace n.
ayakkabı bağcığı shoestring n.
ayakkabı bağcığı shoe string n.
ayakkabı geçireği galosh n.
yazlık ayakkabı summer shoes n.
ayakkabı ev shoe house n.
bileksiz ayakkabı a low-cut shoe n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı clodhopper n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı brogue n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı brogan n.
kalın ve sağlam bir ayakkabı wingtips n.
ayakkabı tamircisi shoe mender n.
plastik şeffaf ayakkabı jelly shoes n.
yarı saydam plastik ayakkabı jelly shoes n.
bir çift ağır/büyük ayakkabı a pair of heavy shoes n.
boğazlı spor ayakkabı high top sneakers n.
yumuşak tabanlı ayakkabı shoe with soft sole n.
ayakkabı kılıfı shoe cover n.
bir çift yeni ayakkabı a pair of new shoes n.
ayakkabı tokası shoe buckle n.
bez ayakkabı cloth shoes n.
apartman topuk ayakkabı chopine n.
apartman topuk ayakkabı chopines n.
apartman topuk ayakkabı platforms n.
ayakkabı tabanlığı arch support n.
tabanlık (ayakkabı vb) arch support n.
ayakkabı boyası blacking n.
(ayakkabı vb) yıkama küveti slop sink n.
(ayakkabı vb) yıkama evyesi slop sink n.
ayakkabı boyacısı boot polisher n.
ayakkabı izi shoe print n.
düz ayakkabı flat shoes n.
püsküllü makosen ayakkabı tassel loafer n.
ayakkabı modelleri shoe models n.
yüksek topuklu ayakkabı high-heel shoes n.
ayakkabı dolabı shoe cabinet n.
ayakkabı tasarımcı shoe designer n.
ayakkabı alışverişi shoe shopping n.
dolgu topuk ayakkabı wedgie n.
mokasen ayakkabı loafer n.
ayakkabı tabanlığı insole n.
tabanlık (ayakkabı) insole n.
ayakkabı içi astarı shoe lining n.
eldiven ve ayakkabı yapımına uygun yumuşak koyun derisi cabretta n.
ayakkabı ucundaki metal parça tab n.
ayakkabı demiri tap n.
baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı tabis n.
gündelik ayakkabı/giysi casual n.
kitap cildi, futbol topu, ayakkabı vb. bağlayan işçi lacer n.
giysi, şemsiye veya eski ayakkabı tamircisi translator [brit] n.
ayakkabı şekillendirmekte kullanılan ahşap kalıp tree n.
giysi, şemsiye veya eski ayakkabı tamircisi translater [brit] n.
platformlu ayakkabı elevator shoe n.
iç platformlu ayakkabı elevator shoe n.
önden bağcıklı bir bot veya ayakkabı bal n.
ayakkabı form kalıbı filler n.
ayakkabı tamircisi jackman n.
deri kayışlı ayakkabı sabot n.
ayakkabı yüzünü oluşturan deri upper leather n.
ayakkabı yüzü olmaya uygun deri upper leather n.
üst kısmında püsküllü dili olan ayakkabı kiltie n.
püsküllü ayakkabı dili kiltie n.
(ayakkabı) taban köselesi lift n.
eskimiş ayakkabı bauchle [scotland] n.
eskiden ayakkabı ustalarının üzerinde deri dövmek için kucaklarına koydukları bir taş lapstone n.
yüzlük ayakkabı derisini ayakkabı maketine koyarak esneten işçi laster n.
yüzlük ayakkabı derisini ayakkabı maketinin üzerinde esnetmeye yarayan bir alet laster n.
ayakkabı tamircisi vamper n.
genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı saddle shoe n.
tahta ayakkabı wooden shoe n.
siyah ayakkabı boyası bleck [scotland] n.
ayakkabı kayışı halter n.
ayakkabı kayışı halter strap n.
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi wing tip n.
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi wingtip n.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wing tip n.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wingtip n.
kalın tabanlı ve ağır bir ayakkabı work shoe n.
ayakkabı pençesini rötuşu için kullanılan cila ve kaplama karışımı fake n.
geyik derisi ayakkabı buck n.
(otelde) ayakkabı parlatıcısı boot boy n.
ayakkabı yapımı bootmaking n.
ağır ayakkabı brogan shoe n.
dize kadar uzanan bir tür deri ayakkabı brogan shoe n.
eskiden irlanda ve iskoçya'da giyilen deri bir ayakkabı brogue shoe n.
ağır bir tür ayakkabı brogue shoe n.
kalın bir oxford ayakkabı brogue shoe n.
geyik derisi ayakkabı bucks n.
geyik derisi ayakkabı buckskins n.
makosen benzeri dikişi olan ayakkabı moc n.
makosen benzeri dikişi olan ayakkabı mocassin n.
makosen benzeri dikişi olan bir ayakkabı moccasin n.
ayağın ayakkabı aşınmasına maruz kalan kısımlarına uygulanan arkası yapışkanlı keçe moleskin n.
iki tarafı ve bir sayası olup ayağa bağcıkla tutturulan alçak bir ayakkabı monk shoe n.
yanlarında elastik kumaşlar olan bilek hizasında ayakkabı gaiter n.
özellikle yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş galoche n.
yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş galoshe n.
ayakkabı tabanının hemen üzerine yağmur veya çamurdan koruma amaçlı eklenen parça mudguard n.
ayakkabı tabanının hemen üzerine süs amaçlı eklenen materyal mudguard n.
büyük ve hantal ayakkabı mudscow n.
sağ ayağa giyilen ayakkabı right n.
süslü bağcıkları olan bileksiz ayakkabı gillie n.
bağcıkları halkadan geçirilmek yerine ayak bileğine dolanan ayakkabı gillie n.
18. yüzyılda popüler olan, sandalete benzeyen topuklu bir ayakkabı chopin n.
kesme, şekillendirme ve dikiş işlemleri için ayakkabı tabanlarını yumuşatan kimse dampener n.
kesme, şekillendirme ve dikiş işlemlerini kolaylaştırmak için ayakkabı tabanlarını yumuşatan kimse muller n.
açık bağcıklı ayakkabı stili derby [uk] n.
blucher ayakkabı derby [uk] n.
bağcıkları ayak bileğine dolanan bir tür ayakkabı ghillie n.
dolgu topuk ayakkabı grundy n.
kauçuk tabanlı spor ayakkabı gumshoe n.
ayağın ayakkabıya rahatça oturması için ayakkabı sayasına yerleştirilen elastik parça gusset n.
yüksek ökçeli ayakkabı heel n.
ayakkabı tamircisi heel bar n.
ayakkabı tamir tezgahı heel bar n.
ayakkabı tamircisi heelbar n.
ayakkabı tamir tezgahı heelbar n.
ayakkabı topuğundaki metal plaka heelplate n.
topuklu ayakkabı heels n.
topuğunda içeri katlanabilir tekerleklerin bulunduğu bir ayakkabı markası heelys® n.
ayakkabı yüzünü oluşturan deri overleather [obsolete] n.
ham deriden yapılan ayakkabı rivlin n.
işlenmemiş deriden yapılan ayakkabı rullion [scotland] n.
oxford ayakkabı oxford n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxford n.
oxford ayakkabı oxford tie n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxford tie n.
oxford ayakkabı oxfords n.
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü oxfords n.
d'orsay topuklu ayakkabı d'orsay n.
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli d'orsay n.
d'orsay topuklu ayakkabı d'orsay pump n.
ön kısmı yarım ay kesimli olan bir topuklu ayakkabı modeli d'orsay pump n.
özellikle yağmurlu havalarda ayakkabı üstüne giyilen bir tür galoş goloe-shoe n.
aşınmayı azaltmak için ayakkabı topuğuna yerleştirilen at nalı şeklinde demir borucuk circlet n.
ayakkabı sayası parçalarını birleştiren dikiş makinesi operatörü closer n.
dış kısmı alacalı parçalardan oluşan oxford ayakkabı clouted brogues n.
sayası çiviyle sabitlenmiş oxford ayakkabı clouted brogues n.
ağır ayakkabı clumper n.
ayakkabı tamirciliği cobblery n.
ayakları yalnızca ayak ucundan ve topuktan saran alçak topuklu bir ayakkabı court n.
sığır derisi ayakkabı cowhide n.
ayakkabı tamircisi cozier [obsolete] n.
eskiden avrupa'da giyilen, ucu uzun bir bot veya ayakkabı cracowes n.
ayakkabı yapımında kullanılan ahşap parçası cramp n.
kalın tabanlı bağcıklı bir ayakkabı türü polish n.
ayakkabı pençe lastiği cleat n.
ayakkabı pençe metali cleat n.
tedavi edici ayakkabı üretme sanatı pedorthics n.
tahta çivilerle ayakkabı birleştirici pegger n.
loafer ayakkabı penny loafer n.
önüne madeni para veya aksesuar yerleştirilebilen bağcıksız bir ayakkabı türü penny loafer n.
platform topuklu ayakkabı platform shoe n.
poulaine ayakkabı poulaine n.
orta çağ döneminde fransa'da giyilen bir ayakkabı poulaine n.
yumuşak deriden yapılmış ayakkabı pabouche [uk] n.
kum zeminde giyilen ayakkabı sandshoe n.
yüzü kanvas kumaştan yapılmış hafif bir ayakkabı sandshoe [uk] n.
ayakkabı üzerindeki küçük bölümler findings n.
(deri hariç) ayakkabı yapımında kullanılan küçük malzemeler findings n.
ayakkabı yüzlerini gererek şekil veren ayakkabı ustası puller n.
ayakkabı tabanına takılan tekerlekli metal aksam roller-skate n.
alp tırmanışçılarının giydiği ayakkabı scarpetto n.
ayakkabı tabanının topuğun yerleştiği bölümü seat n.
ayakkabı cilalama shine n.
eskiden çin'de para olarak kullanılan ayakkabı biçimli gümüş veya altın külçe shoe n.
ayakkabı kutusu shoe box n.
genellikle siyah, yuvarlak ve parlak olan ayakkabı düğmesi shoe buttons n.
ayakkabı kalıbı shoe last n.
ayakkabı çekeceği shoe lift n.
ayakkabı tamiri shoe repairing n.
ayakkabı tamiri shoe repairs n.
ayakkabı kutusunu andıran şey shoebox n.
ayakkabı parlatma fırçası shoebrush n.
ayakkabı dolusu miktar shoeful n.
ayakkabı dükkanı shoe-shop n.
ayakkabı mağazası shoe-shop n.
bileği kapatan şık bir ayakkabı türü shootie n.
(tekerlek veya ayakkabı tabanı) diş sipe [us] n.
düz tabanlı ayakkabı slide n.
arkası bantlı ayakkabı slingback n.
arkası bantlı ayakkabı sling-back n.
arkası bantlı topuklu ayakkabı slingbacks n.
bağcıksız ayakkabı slip-on n.
oxford ayakkabı slipper [obsolete] n.
bağcıklı klasik bir ayakkabı modeli slipper [obsolete] n.
ceza olarak popoya ayakkabı ile vurma slipper n.
ince ayakkabı tabanı slipsole n.
(boy yükseltici) yarım ayakkabı tabanı slipsole n.
(boy yükseltici) yarım ayakkabı tabanı slip tap n.
ayakkabı tamircisi snob [dialect] [uk] n.
ayakkabı tamircisi çırağı snob [dialect] [uk] n.
(özellikle 16 ve 17. yüzyıllarda kostüm veya kıyafetlerin bağlanması için kullanılan) ayakkabı bağcığına benzer bağcık point n.
ayakkabı tabanı soal n.
sivri topuklu ayakkabı spike n.
sivri topuklu ayakkabı spike heel n.
ayakkabı çivileme makinesi sprigger n.
yaylı ayakkabı spring n.
yaylı tabanlı ayakkabı spring n.
(ayakkabı) ön yüzün kesilmesi sonucu topuk bölümünde gerilme spring n.
dolgu topuk yapan ayakkabı işçisi springer n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stoga n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stogie n.
bilekte biten deri bir ayakkabı modeli stogy n.
kemer kapatmalı ayakkabı strap n.
cırtcırtlı ayakkabı strap n.
bağcıklı ayakkabı strap n.
tokalı ayakkabı strap n.
kemer kapatmalı ayakkabı strap shoe n.
cırtcırtlı ayakkabı strap shoe n.
bağcıklı ayakkabı strap shoe n.
tokalı ayakkabı strap shoe n.
düz ayakkabı pump n.
pençelemek (ayakkabı) resole v.
ayakkabı giydirmek shoe v.
bağlamak (ayakkabı) lace up v.
ayakkabı giymek put on one's shoes v.
ayakkabı boyamak shine shoes v.
vurmak (ayakkabı) pinch v.
pençe vurmak (ayakkabı) tap v.
vurmak (ayakkabı) chafe v.
ayakkabı vurmak chafe one's foot v.
burun takmak (çorap/ayakkabı vb'ne) toe v.
ayakkabı tamir etmek cobble v.
bağcıklarını açmak (ayakkabı) unlace v.
ayakkabı ayağını vurmak (one's shoes) pinch one's feet v.
ayakkabı ayağını vurmak (one's shoes) press against one's feet v.
ayakkabı çıkarmak take off shoes v.
ayakkabı denemek test a shoe v.
ayakkabı denemek try a shoe v.
ayakkabı almak buy a pair of shoes v.
ayakkabı bağlamak tie shoelace v.
ayakkabı bağlamak do up shoelace v.
ayakkabı tamir etmek repair shoes v.
bir çift ayakkabı almak buy a pair of shoes v.
bir çift ayakkabı satın almak buy a pair of shoes v.
(ayakkabı vb) boyamak do the polishing v.
boyamak (ayakkabı) affile v.
ayakkabı değiştirmek change feet v.
ayakkabı bağlarını yeniden geçirmek relace v.
(ayakkabı, giysi) onararak, yenileyerek veya eski malzemelerden üreterek dönüştürmek translate [brit] v.
(ayakkabı, bot) topuğuna bir parça deri eklemek heeltap v.
(ayakkabı pençesi) şekillendirmek round v.
(ayakkabı pençesi) uygun şekilde kesmek round v.
(ayakkabı, bot) yeni bir topuk yerleştirmek reheel v.
(ayakkabı sayasının) parçalarını birbirine dikmek close v.
(ayakkabı, kıyafet) çıkarmak douse v.
kauçuk ayakkabı şeridiyle sabitlemek sandal v.
ayakkabı klipsiyle bağlamak sandal v.
ayakkabı giydirmek shod v.
ayakkabı ile korumak shoe v.
ayakkabı işlevi görecek bir şeyle korumak shoe v.
(ayakkabı imalat kabının parmak bölümünü) yükseltmek spring v.
(ayakkabı vb.) vurmak rub v.
sağlam ayakkabı olmayan unreliable adj.
sağlam ayakkabı değil untrustworthy adj.
burunsuz ayakkabı toeless adj.
ayakkabı giymiş shodden adj.
ayakkabı giymiş shoed adj.
pençe yapılmış (ayakkabı) resoled adj.
sivri burunlu (ayakkabı) pointy-toed adj.
(ayak, ayakkabı) kuru dryshod adj.
(ayak, ayakkabı) kuru dry-shod adj.
ağaç kalıpta şekillendirilmiş (ayakkabı) treed adj.
ayakkabı giymeyen unshoed adj.
ayakkabı boyacılarıyla ilgili blackguard [obsolete] adj.
yüksek topuklu ayakkabı giyen high-heeled adj.
nispeten uzun sayası olan (ayakkabı) high-topped adj.
(ayakkabı) bileksiz low-cut adj.
(ayakkabı) bileği açıkta bırakan low-cut adj.
(ayakkabı) düşük bilekli low-cut adj.
kabaralı ayakkabı giymiş hobnailed adj.
(ayakkabı) burnu açık peeptoe [dated] adj.
(ayakkabı) parmak ucu açık peeptoe [dated] adj.
bol ayakkabı giyen slipshod adj.
stiletto ayakkabı giyen stilettoed adj.
ayakkabı üzerinde overshoe adv.
ayakkabı üzerinden overshoe adv.
ayakkabı üzerinde overshoes adv.
ayakkabı üzerinden overshoes adv.
Phrases
ayakkabı ile with your shoes on expr.
Colloquial
sağlam ayakkabı olmayan kişi a nasty piece (or bit) of work n.
büyük numaralı ayakkabı boat n.
kocaman ayakkabı gunboat n.
kocaman ayakkabı gunboats n.
bot gibi ayakkabı high-button shoes n.
önden bağlamalı uzun konçlu ayakkabı high-button shoes n.
nostaljik ayakkabı high-button shoes n.
kaba/hantal ayakkabı/bot clodhopper n.
palet gibi ayak/ayakkabı battleship n.
çocuk ölüsü gibi ayak/ayakkabı battleship n.
koca ayak/ayakkabı battleship n.
palet gibi ayak/ayakkabı gunboats n.
çocuk ölüsü gibi ayak/ayakkabı gunboats n.
koca ayak/ayakkabı gunboats n.
palet gibi ayak/ayakkabı battleships n.
çocuk ölüsü gibi ayak/ayakkabı battleships n.
koca ayak/ayakkabı battleships n.
(ayakkabı boyası gibi katkı maddeleriyle karıştırılan) metil alkol içeren içkiler white lady [australia] n.
sağlam pabuç/ayakkabı champ n.
spor ayakkabı tackie n.
kauçuk tabanlı bez ayakkabı tackie n.
kağıt ayakkabı parçası modeli yapan işçi iron man n.
ayakkabı fabrikası formeni clicker n.
sağlam ayakkabı değil full of it adj.
sağlam ayakkabı değil a bad lot expr.
Idioms
sağlam ayakkabı değil bad lot n.
sağlam ayakkabı olmamak be as slippery as an eel v.
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at heel adj.
(ayakkabı) topuğu erimiş down at heel adj.
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at the heel adj.
(ayakkabı) topuğu erimiş down at the heel adj.
(ayakkabı) topuğu aşınmış down at the heels adj.
(ayakkabı) topuğu erimiş down at the heels adj.
Speaking
ayakkabı uydu the shoe fits n.
ayakkabı numaran kaç? what shoe size are you? expr.
ayakkabı numaran kaç? what shoe size do you wear? expr.
ayakkabı mağazası nerede? where is the shoe store? expr.
ayakkabı konusunda çok zevklisiniz you have great taste in shoes expr.
kaç numara ayakkabı giyiyorsun? what shoe size do you wear? expr.
(ayakkabı) kaç numara giyiyorsun? what size are your shoes? expr.
Trade/Economic
bir ayakkabı boyası markası nugget® n.
ayakkabı sanayi shoe industry n.
ayakkabı satış yeri shoe store n.
ayakkabı imalatı shoe production n.
ayakkabı satış yeri shoe shop n.
ayakkabı imalatı shoe manufacturing n.
ayakkabı köselesi maliyeti shoeleather cost n.
ayakkabı mağazası shoe shop n.
ayakkabı fabrikası shoe factory n.
ayakkabı imalatçısı shoe manufacturer n.
ayakkabı imalatçısı shoe maker n.
ayakkabı imalatçısı cordwainer n.
ayakkabı imalatçısı cordovan n.
ayakkabı satıcısı shoe seller n.
ayakkabı üretimi shoe production n.
ayakkabı üretimi shoe manufacturing n.
ayakkabı, çanta, kemer vb. ürünlerde deriye alternatif olarak kullanılan sentetik esnek bir materyal markası corfam n.
Industry
ayakkabı cilalayıcı blacker n.
sayaları kesip deri şeritler halinde örerek ayakkabı üzerinde hasır desenleri yapan kimse weaver n.
ayakkabı tabanına yüz takan işçi bracer n.
(ayakkabı işçilerine ürün tedarik eden) getir götürcü kimse router n.
ayakkabı sayası kesen işçi clicker n.
(ayakkabı, kumaş) ürünlere mürekkep uygulayan kimse inker n.
ayakkabı işleme makinesinde ayakkabının kabasını alan kimse scourer n.
ayakkabı imalatında kullanılan darbeli makine slugger n.
(ayakkabı gambası) ayakkabı burnunun dikildiği çizgiden kesilen cutoff adj.
Technical
ayakkabı arkasına takviye için konan kösele backstay n.
ayakkabı kenarlarını keserek kavis veren makine operatörü nicker n.
ayakkabı kalıplama makinesi shoe molding machine n.
ayakkabı bağı string n.
ayakkabı kalıplama makinesi footwear molding machine n.
ayakkabı derisi ve yapay deri eşya imalatı makinesi footwear leather and imitation leather goods manufacturing machine n.
ahşap ayakkabı kalıbı wooden shoe last n.
cilt çatlama dayanımı (ayakkabı) grain cracking resistance n.
deri ve ayakkabı malzemeleri leather and footwear materials n.
kalıplanmış lastik ayakkabı tabanı moulded rubber sole n.
lastik ayakkabı gumshoe n.
mumlanmiş ayakkabı sicimi waxed end n.
ayakkabı taban kalıpçısı rounder n.
siyah ayakkabı cilası blackening n.
ayakkabı kalıbı bootlast n.
ayakkabı için ayak boyutunu ölçen cihaz brannock device n.
ayakkabı topuğunun ön kısmı breast n.
ayakkabı topuğunun ön yüzü breast n.
ayakkabı topuğunun ön kısmının eğimi düzeltmek için kesilmesi breasting n.
ayakkabı topuğunun ön kısmını kaplayan malzeme breasting n.
ayakkabı makinesinde ayakkabının yerleştirilerek işlendiği yer horn n.
(ayakkabı tabanında) tırtık lug n.
ayakkabı taban çıkıntısı lug n.