Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ayakkabı tabanı | sole n. | ||
The soles of my shoes are worn. Benim ayakkabıların tabanları yıprandı. More Sentences |
||||
General | ayakkabı tabanı | tread n. | ||
General | ayakkabı tabanı | footbed n. | ||
General | ayakkabı tabanı | soal n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı | tabis n. |
General | (tekerlek veya ayakkabı tabanı) diş | sipe [us] n. |
General | ince ayakkabı tabanı | slipsole n. |
General | (boy yükseltici) yarım ayakkabı tabanı | slipsole n. |
General | (boy yükseltici) yarım ayakkabı tabanı | slip tap n. |
Technical | ||
Technical | kalıplanmış lastik ayakkabı tabanı | moulded rubber sole n. |
Technical | (kalın kauçuk) ayakkabı tabanı | lug sole n. |
Technical | (ayakkabı tabanı yapımında) taban taslağını kesme bıçağı | die n. |
Textile | ||
Textile | baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı | tabi n. |
Textile | baş parmak için ayrı bir bölüme sahip ve tabanı dayanıklı bir çeşit ayakkabı | tabis n. |
Textile | tabanı tırtıklı çizme ya da ayakkabı | lug boot n. |
Textile | kalın ve düz ayakkabı tabanı | flatform n. |
British Slang | ||
British Slang | tabanı kauçuk kalın bir tür ayakkabı | brothel creepers n. |