|
- Tom said that Mary looked very disappointed.
- Tom, Mary'nin çok hayal kırıklığına uğramış göründüğünü söyledi.
- I'm very angry and disappointed.
- Çok kızgınım ve hayal kırıklığına uğradım.
- I didn't walk away disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadım.
- You're not disappointed, are you?
- Hayal kırıklığına uğramadın, değil mi?
- Tom seemed disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Don't look so disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibi bakma.
- I'm obviously disappointed.
- Açıkçası hayal kırıklığına uğradım.
- The boys look horribly disappointed.
- Çocuklar hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom says he's disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğradığını söylüyor.
- I hope you're not disappointed.
- Umarım hayal kırıklığına uğramamışsınızdır.
- Tom said that Mary seemed disappointed.
- Tom Mary'nin hayal kırıklığına uğramış gibi göründüğünü söyledi.
- I'm surprised and disappointed.
- Şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım.
- I hope people aren't disappointed.
- İnsanların hayal kırıklığına uğramadığını umuyorum.
- I hope you won't be too disappointed.
- Umarım çok hayal kırıklığına uğramazsın.
- I hope Tom won't be too disappointed.
- Umarım Tom fazla hayal kırıklığına uğramaz.
- I was not disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadım.
- Linda was so disappointed that she burst into tears.
- Linda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki gözyaşlarına boğuldu.
- The boys look very disappointed.
- Çocuklar çok hayal kırıklığına uğramış görünüyorlar.
- I was really disappointed.
- Ben gerçekten hayal kırıklığına uğradım.
- Both Tom and Mary look disappointed.
- Hem Tom hem Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom was obviously very disappointed.
- Tom açıkçası çok hayal kırıklığına uğradı.
- Tom would be so disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğrardı.
- You seem a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibisin.
- Both Tom and Mary looked upset and disappointed.
- Hem Tom hem de Mary üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görünüyorlardı.
- Tom was terribly disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.
- I'm disgusted and disappointed.
- İğrenmiştim ve hayal kırıklığına uğramıştım.
- Tom looked disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- The boys look horribly disappointed.
- Çocuklar korkunç biçimde hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom will probably be really disappointed, won't he?
- Tom muhtemelen gerçekten hayal kırıklığına uğrayacak, değil mi?
- Tom will be very disappointed if that happens.
- Eğer bu olursa Tom çok hayal kırıklığına uğramış olacak.
- Boy, was I disappointed.
- Oğlum, ben hayal kırıklığına uğradım.
- Tom seemed somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom said that Mary looked very disappointed.
- Tom, Mary'nin çok hayal kırıklığına uğramış gibi göründüğünü söyledi.
- Tom is terribly disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğramış.
- You seemed a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydin.
- We're not disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadık.
- I don't want to see you disappointed.
- Seni hayal kırıklığına uğramış görmek istemiyorum.
- Tom said that he wasn't disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramadığını söyledi.
- They sound disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibiler.
- Tom felt disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramıştı.
- I'm deeply disappointed.
- Derin bir hayal kırıklığına uğradım.
- Tom's mother must've been very disappointed.
- Tom'un annesi çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.
- Tom returned home disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış bir şekilde eve döndü.
- I was very disappointed when I heard the news.
- Haberi duyduğumda çok hayal kırıklığına uğradım.
- We're not disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış değiliz.
- I was very disappointed.
- Ben çok hayal kırıklığına uğradım.
- Tom isn't disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramadı.
- Tom seemed to be a bit disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.
- Tom said that Mary seemed disappointed.
- Tom, Mary'nin hayal kırıklığına uğramış göründüğünü söyledi.
- I wasn't surprised or disappointed.
- Şaşırmadım ya da hayal kırıklığına uğramadım.
- Tom sounded disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom is clearly disappointed.
- Tom açıkça hayal kırıklığına uğradı.
- Tom was kind of disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
- We're obviously very disappointed.
- Belli ki hayal kırıklığına uğradık.
- I'm sure you're as disappointed as I am.
- Eminim sen de benim kadar hayal kırıklığına uğramışsındır.
- I'm extremely disappointed by the quality of the service.
- Hizmet kalitesinden son derece hayal kırıklığına uğradım.
- Neither Tom nor Mary looks disappointed.
- Ne Tom ne de Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom doesn't seem to be as disappointed as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar hayal kırıklığına uğramış görünmüyor.
- Both Tom and Mary look disappointed.
- Tom da Mary de hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- He seemed to be somewhat disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- I'm obviously very disappointed.
- Açıkçası çok hayal kırıklığına uğradım.
- Tom said that he was really disappointed.
- Tom gerçekten hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
- Tom was terribly disappointed.
- Tom büyük hayal kırıklığına uğradı.
- No one was as disappointed as me.
- Hiç kimse benim kadar hayal kırıklığına uğramadı.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
- Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- It was very disappointing.
- Hayal kırıklığına uğradık.
- Tom was horribly disappointed.
- Tom korkunç bir hayal kırıklığına uğramıştı.
- You look disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsunuz.
- Tom was kind of disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğradı.
- Why are you so disappointed?
- Neden bu kadar hayal kırıklığına uğruyorsun?
- I hope you aren't disappointed.
- Umarım hayal kırıklığına uğramamışsındır.
- Tom sounded a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom looked utterly disappointed.
- Tom tamamen hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- I was a bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- Tom said that Mary wasn't disappointed.
- Tom, Mary'nin hayal kırıklığına uğramadığını söyledi.
- I tried not to look disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibi görünmemeye çalıştım.
- Don't sound so disappointed.
- Sesin hayal kırıklığına uğramış gibi çıkmasın.
- Boy, was I disappointed.
- Ben hayal kırıklığına uğradım.
- She sounds disappointed.
- Sesi hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- I'm kind of disappointed.
- Ben biraz hayal kırıklığına uğradım.
- I'm so disappointed.
- Çok hayal kırıklığına uğradım.
- If I'm not really pregnant, I'm going to be so disappointed.
- Eğer sahiden hamile değilsem, epey hayal kırıklığına uğrayacağım.
- Tom was a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
- Tom looks very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom is obviously very disappointed.
- Tom belli ki çok hayal kırıklığına uğramış.
- I don't want to see you disappointed.
- Ben hayal kırıklığına uğradığını görmek istemiyorum.
- We aren't disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadık.
- Tom is very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğradı.
- Tom must've been very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.
- We're disappointed.
- Biz hayal kırıklığına uğradık.
- She tried not to look disappointed.
- O hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.
- We're extremely disappointed.
- Biz son derece hayal kırıklığına uğradık.
- We were very disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradık.
- Tom seemed somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- You're disappointed, aren't you?
- Hayal kırıklığına uğradın, değil mi?
- We're just disappointed.
- Biz sadece hayal kırıklığına uğradık.
- Tom's disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış.
- I'm not upset, but I'm really disappointed.
- Üzgün değilim ama gerçekten hayal kırıklığına uğradım.
- Tom will probably be really disappointed, won't he?
- Tom muhtemelen çok hayal kırıklığına uğrayacak, değil mi?
- Tom is just disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
- I've never seen Tom so disappointed.
- Tom'u hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramış görmemiştim.
- I felt disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış hissettim.
- I hope people aren't disappointed.
- Umarım insanlar hayal kırıklığına uğramaz.
- Tom said that he was very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
- I couldn't be more disappointed.
- Daha fazla hayal kırıklığına uğrayamazdım.
- We're all disappointed.
- Hepimiz hayal kırıklığına uğradık.
- I'm disappointed that Tom isn't here.
- Tom burada olmadığı için hayal kırıklığına uğradım.
- I was a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- Why were you disappointed?
- Neden hayal kırıklığına uğradın?
- I hope you and Tom won't be too disappointed.
- Umarım sen ve Tom çok hayal kırıklığına uğramazsınız.
- Tom is just disappointed.
- Tom sadece hayal kırıklığına uğradı.
- I was very disappointed.
- Çok büyük hayal kırıklığına uğradım.
- Tom is going to be very disappointed if he doesn't pass his driver's test.
- Tom ehliyet sınavını geçemezse büyük hayal kırıklığına uğrayacak.
- I hope Tom won't be too disappointed.
- Tom'un çok hayal kırıklığına uğramayacağını umuyorum.
- Tom was very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramıştı.
- It's pretty disappointing.
- Hayal kırıklığına uğradık.
- Tom said that he was very disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
- I'm obviously very disappointed.
- Belli ki çok hayal kırıklığına uğradım.
- I'm obviously disappointed.
- Ben açıkçası hayal kırıklığına uğradım.
- I'm not angry at you, just very disappointed.
- Sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- Tom didn't seem disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünmüyordu.
- He was somewhat disappointed to hear the news.
- Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.
- We weren't disappointed.
- Biz hayal kırıklığına uğramadık.
- Tom looks disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- I'm as disappointed as you are.
- Ben de sizin kadar hayal kırıklığına uğradım.
- Tom would be terribly disappointed if we didn't go to his party.
- Partisine gitmezsek Tom büyük hayal kırıklığına uğrar.
- I've never seen Tom so disappointed.
- Tom'u hiç böyle hayal kırıklığına uğramış görmedim.
- It's disappointing.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- I'm sure you're as disappointed as I am.
- Benim kadar hayal kırıklığına uğradığına eminim.
- Tom is very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış.
- She seemed disappointed and sad.
- Hayal kırıklığına uğramış ve üzgün görünüyordu.
- Tom didn't seem too disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış gibi görünmüyordu.
- Tom is naturally disappointed.
- Tom doğal olarak hayal kırıklığına uğradı.
- I am very disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- Tom tried not to look disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünmemeye çalıştı.
- That's why I'm not disappointed.
- Bu yüzden hayal kırıklığına uğramadım.
- Tom seemed to be somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- I was really, really disappointed.
- Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.
- She failed the examination and I was greatly disappointed.
- Sınavda başarısız oldu ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım.
- Tom is pretty disappointed.
- Tom oldukça hayal kırıklığına uğramış.
- Tom is likely to be really disappointed, isn't he?
- Tom'un gerçekten hayal kırıklığına uğraması muhtemel, değil mi?
- I am very disappointed.
- Çok hayal kırıklığına uğradım.
- Tom sounds disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.
- Ağlayarak doğarız, hayatımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.
- Tom seemed disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom came home disappointed.
- Tom eve hayal kırıklığına uğramış olarak geldi.
- I felt disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- Why are you so disappointed?
- Neden bu kadar hayal kırıklığına uğradın?
- Tom is going to be a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış olacak.
- Tom is going to be very disappointed if he doesn't pass his driver's test.
- Tom sürücü testini geçmezse çok hayal kırıklığına uğrayacak.
- Tom will be very disappointed if that happens.
- Eğer bu olursa Tom hayal kırıklığına uğrayacak.
- He sounded a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- I can't tell you how disappointed Dan was.
- Dan'in ne kadar hayal kırıklığına uğradığını anlatamam.
- If I'm not really pregnant, I'm going to be so disappointed.
- Gerçekten hamile değilsem çok hayal kırıklığına uğrayacağım.
- Tom was visibly disappointed.
- Tom gözle görülür bir şekilde hayal kırıklığına uğramıştı.
- We're very disappointed.
- Biz çok hayal kırıklığına uğradık.
- Tom seemed to be somewhat disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.
- We're extremely disappointed.
- Son derece hayal kırıklığına uğradık.
- I was bitterly disappointed.
- Acı bir hayal kırıklığına uğradım.
- We weren't disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadık.
- I'm not that disappointed.
- O kadar da hayal kırıklığına uğramadım.
- She was not disappointed.
- O hayal kırıklığına uğramamıştı.
- We're pretty disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradık.
- Tom was really disappointed.
- Tom gerçekten hayal kırıklığına uğradı.
- The boys look very disappointed.
- Çocuklar hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom will be really disappointed, won't he?
- Tom gerçekten hayal kırıklığına uğrayacak, değil mi?
- He sounded disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibi.
- I hope you're not disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadığını umuyorum.
- I'm not disappointed whatsoever.
- Hiç de hayal kırıklığına uğramadım.
- I'm very disappointed.
- Çok hayal kırıklığına uğradım.
- Tom and Mary both sounded disappointed.
- Tom ve Mary'nin sesleri hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Are you disappointed?
- Hayal kırıklığına uğradın mı?
- I'm doubly disappointed on the lack of improvement from my team.
- Takımımdan iyileşme eksikliği konusunda iki kat fazla hayal kırıklığına uğradım.
- Both Tom and Mary looked upset and disappointed.
- Hem Tom hem de Mary üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- You look disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.
- You seemed a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordun.
- She failed the examination and I was greatly disappointed.
- O, sınavda başarısız oldu ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım.
- Tom is going to be really disappointed, isn't he?
- Tom gerçekten hayal kırıklığına uğrayacak, değil mi?
- I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- I must say I'm a bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim.
- I'm disappointed as well.
- Ben de hayal kırıklığına uğradım.
- You sound disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibisin.
- Tom is going to be a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğrayacak.
- Tom sounds disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi.
- Tom was horribly disappointed.
- Tom büyük hayal kırıklığına uğradı.
- I'm kind of disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- Neither Tom nor Mary looked disappointed.
- Ne Tom ne de Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Your father must have been very disappointed.
- Baban çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.
- I wasn't disappointed.
- Ben hayal kırıklığına uğramadım.
- We were very disappointed.
- Çok hayal kırıklığına uğradık.
- Tom didn't seem too disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış görünmüyordu.
- Tom is terribly disappointed.
- Tom büyük hayal kırıklığına uğradı.
- I was bitterly disappointed.
- Ben şiddetli bir hayal kırıklığına uğradım.
- We were all disappointed by the game.
- Oyun yüzünden hepimiz hayal kırıklığına uğradık.
- Tom looks a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- I wasn't disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadım.
- I hope you and Tom won't be too disappointed.
- Umarım sen ve Tom hayal kırıklığına uğramazsınız.
- Even though Tom didn't win the race, he doesn't seem too disappointed.
- Tom yarışı kazanamamış olsa da hayal kırıklığına uğramış görünmüyor.
- She came home disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış olarak eve geldi.
- That's why I'm disappointed.
- Bu yüzden hayal kırıklığına uğradım.
- Tom looks very disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- Tom is obviously disappointed.
- Tom belli ki hayal kırıklığına uğramış.
- We're very disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradık.
- Why were you disappointed?
- Neden hayal kırıklığına uğradınız?
- I'm extremely disappointed.
- Ben çok büyük hayal kırıklığına uğradım.
- I'm not upset, but I'm really disappointed.
- Ben üzgün değilim ama gerçekten hayal kırıklığına uğradım.
- Tom was utterly disappointed.
- Tom tamamen hayal kırıklığına uğramıştı.
- I'm not disappointed whatsoever.
- Hiç hayal kırıklığına uğramadım.
- I'm very disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- Tom seemed to be a bit disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Tom sounded a little disappointed.
- Tom'un sesi biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- I'm disappointed that I wasn't able to go with her.
- Onunla gidemediğim için hayal kırıklığına uğradım.
- She sounded a little disappointed.
- Sesi biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- We're pretty disappointed.
- Biz oldukça hayal kırıklığına uğradık.
- Tom looked a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- I'm disappointed and angry.
- Hayal kırıklığına uğradım ve kızgınım.
- No one was as disappointed as me.
- Kimse benim kadar hayal kırıklığına uğramadı.
- I'm not angry at you, just very disappointed.
- Ben sana kızgın değilim, sadece çok hayal kırıklığına uğradım.
- Tom returned home disappointed.
- Tom eve hayal kırıklığına uğramış olarak döndü.
- She tried not to look disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.
- Tom's disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
- Tom couldn't help but look disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış görünmekten kendini alamadı.
- We aren't disappointed.
- Biz hayal kırıklığına uğramadık.
- He was somewhat disappointed to hear the news.
- Haberi duyunca biraz hayal kırıklığına uğradı.
- I'm not very disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadım.
- Aren't you disappointed?
- Hayal kırıklığına uğramadın mı?
- Tom was really disappointed.
- Tom gerçekten hayal kırıklığına uğramıştı.
- Tom sounded disappointed.
- Tom'un sesi hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
- Everybody looked disappointed.
- Herkes hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- You seem disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibisin.
- Tom was pretty disappointed.
- Tom oldukça hayal kırıklığına uğramıştı.
- Tom said he wasn't disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramadığını söyledi.
- I still remain disappointed.
- Hâlâ hayal kırıklığına uğramış durumdayım.
- You seem a little disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsun.
- He seemed to be somewhat disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
- He sounds disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibi.
- I hope you won't be too disappointed.
- Umarım hayal kırıklığına uğramazsınız.
- Even though Tom didn't win the race, he doesn't seem too disappointed.
- Tom yarışı kazanmamasına rağmen, çok hayal kırıklığına uğramış görünmüyor.
- Tom looked disappointed when Mary told him that she wouldn't go to the dance with him.
- Mary onunla dansa gitmeyeceğini söylediğinde Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- I'm surprised and disappointed.
- Ben şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım.
- She sounded disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramış gibi.
- Tom is extremely disappointed.
- Tom büyük hayal kırıklığına uğradı.
- Tom will be a little disappointed.
- Tom biraz hayal kırıklığına uğrayacak.
- Tom wasn't disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramamıştı.
- Tom is pretty disappointed.
- Tom oldukça hayal kırıklığına uğradı.
- I'm really disappointed.
- Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.
- Are you disappointed?
- Hayal kırıklığına uğradınız mı?
- He was not disappointed.
- O hayal kırıklığına uğramadı.
- Neither Tom nor Mary looks disappointed.
- Ne Tom ne de Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- I couldn't help but feel disappointed when I heard the news.
- Haberi duyduğumda hayal kırıklığına uğramaktan kendimi alamadım.
- The boys look very disappointed.
- Oğlanlar çok hayal kırıklığına uğramış görünüyorlar.
- Don't sound so disappointed.
- Bu kadar hayal kırıklığına uğramış görünme.
- I'm disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- I hope Tom wasn't too disappointed.
- Umarım Tom hayal kırıklığına uğramamıştır.
- Tom felt disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.
- We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.
- Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.
- How disappointed were you?
- Ne kadar hayal kırıklığına uğradın?
- Tom looks sad and disappointed.
- Tom üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görünüyor.
- I was so disappointed.
- Çok hayal kırıklığına uğramıştım.
- Tom didn't seem disappointed.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünmüyordu.
- I was so disappointed.
- Hayal kırıklığına uğradım.
- I'm disappointed and angry.
- Ben hayal kırıklığına uğradım ve kızgınım.
- I'm deeply disappointed.
- Derinden hayal kırıklığına uğradım.
- Tom was obviously very disappointed.
- Tom belli ki çok hayal kırıklığına uğramıştı.
- Were you as disappointed as I was in the results of the Arab Spring?
- Sen benim Arap Baharı'nın sonuçlarında uğradığım kadar hayal kırıklığına uğradın mı?
- I'm disgusted and disappointed.
- Tiksindim ve hayal kırıklığına uğradım.
- Tom looked very disappointed.
- Tom çok hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- She seemed disappointed and sad.
- O hayal kırıklığına uğramış ve üzgün görünüyordu.
- I'm not disappointed.
- Hayal kırıklığına uğramadım.
- Tom looked sad and disappointed.
- Tom üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.
- Tom is extremely disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.
Show More (268)
|