Turco | Inglés | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yaygın olmak | be common v. | ||
These are common diseases of children. Bunlar çocuklarda yaygın olan hastalıklardır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | yaygın olmak | prevail v. | ||
This ancient custom prevails over the northern villages. Bu eski gelenek kuzey köylerinde yaygındır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yaygın olmak | come up v. | ||
General | yaygın olmak | go around v. | ||
General | yaygın olmak | go about v. | ||
General | yaygın olmak | prevail in v. | ||
General | yaygın olmak | come in v. | ||
General | yaygın olmak | prevail among v. | ||
General | yaygın olmak | be prevalent v. | ||
General | yaygın olmak | obtain v. | ||
General | yaygın olmak | domineer v. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | çok yaygın olmak | be rife v. |
Colloquial | ||
Colloquial | yaygın görüşe aykırı olsa da kendine has zevkleri olmak | know what (one) likes v. |
Idioms | ||
Idioms | (bir şeyin) yaygın olarak en iyisi/etkileyicisi olarak kabul edilen kimse olmak | be the uncrowned king/queen (of something) v. |
Idioms | çok yaygın olmak | be a dime a dozen v. |
Idioms | (bir şeyde) yaygın olmak | be in the mainstream (of something) v. |
Idioms | çok yaygın olmak | be ten a penny v. |
Idioms | çok yaygın olmak | be two a penny v. |
Entomology | ||
Entomology | yabani bitkiler ve ekinler dahil olmak üzere pek çok bitkiyi tahrip eden yaygın bir böcek cinsi | anaphothrips n. |