vast - Turco Inglés Diccionario

vast

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "vast" en diccionario turco inglés : 17 resultado(s)

Inglés Turco
General
vast adj. çok
As you know, we initiated a vast reform of merger control procedures a long time before these recent rulings.
Bildiğiniz gibi, bu son kararlardan çok önce birleşme kontrol prosedürlerinde geniş çaplı bir reform başlatmıştık.

More Sentences
vast adj. muazzam
A vast audience tuned in for the final of the cooking competition.
Yemek yarışmasının finalini muazzam bir seyirci kitlesi izledi.

More Sentences
vast adj. geniş
The Barcelona process is also a project to create a vast free trade area.
Barselona süreci aynı zamanda geniş bir serbest ticaret alanı yaratma projesidir.

More Sentences
vast adj. uçsuz bucaksız
Instead, let's pray for one another under this vast beautiful blue sky.
Bunun yerine, bu uçsuz bucaksız güzel mavi gökyüzünün altında birbirimiz için dua edelim.

More Sentences
vast adj. çok geniş
The Union's external relations agenda is simply vast.
Birliğin dış ilişkiler gündemi çok geniş.

More Sentences
vast adj. engin
Books are ships which pass through the vast sea of time.
Kitaplar, zamanın engin denizinden geçen gemilerdir.

More Sentences
vast adj. çok büyük
This is a vast potential market.
Bu çok büyük bir potansiyel pazar.

More Sentences
vast n. büyüklük
vast n. büyük boşluk
vast n. sonsuz boşluk
vast adj. çok büyük miktarda
vast adj. vasi
vast adj. han gibi
vast adj. pek çok
vast adj. göz alabildiğince
vast adj. dünya kadar
Technical
vast adj. çok büyük ölçüye ait

Significados de "vast" con otros términos en diccionario inglés turco: 31 resultado(s)

Inglés Turco
General
vast majority n. ezici çoğunluk
The vast majority of Berbers are Muslim.
Berberilerin ezici çoğunluğu Müslüman'dır.

More Sentences
vast majority n. büyük çoğunluk
In practice, the vast majority of MEPs, and even entire parliamentary groups, will be kept in the dark.
Uygulamada, milletvekillerinin büyük çoğunluğu ve hatta tüm parlamento grupları karanlıkta kalacaktır.

More Sentences
Phrases
vast amount of expr. büyük miktarda
The authorities in the Member States have vast amounts of information available, accumulated over long periods of time.
Üye Devletlerdeki yetkililer, uzun süreler boyunca biriktirilmiş çok büyük miktarda bilgiye sahiptir.

More Sentences
General
vast majority n. çok büyük çoğunluk
a vast majority of researchers n. araştırmacıların çoğu
vast audience n. geniş seyirci kitlesi
vast audience n. geniş izleyici kitlesi
vast opportunity n. geniş imkan
a vast majority of public n. geniş halk kitlesi
a vast majority of public n. halkın geniş bir kesimi
vast opportunities n. geniş imkanlar
vast quantities of illicit substances n. çok miktarda yasadışı mal
vast knowledge n. derin bilgi birikimi
vast knowledge n. yüksek bilgi birikimi
vast knowledge n. geniş bilgi birikimi
vast sums n. büyük meblağlar
vast majority n. kahir ekseriyet
vast sum of money n. büyük miktar para
a vast forest n. uçsuz bucaksız orman
vast expansion n. muazzam genişleme
vast plain n. geniş düzlük
vast plain n. geniş ova
a vast scale adj. büyük ölçüde
of vast dimensions adj. kocaman
a vast number of adj. çok sayıda
a vast quantity of adj. çok miktarda
a vast quantity of adj. geniş miktarda
on a vast scale adv. geniş ölçüde
on a vast scale adv. büyük çapta
in vast amount adv. büyük miktarlarda
Phrases
the vast majority of which are girls expr. büyük bir çoğunluğunu kızların oluşturduğu