planlanmış - Turco Inglés Diccionario

planlanmış

Significados de "planlanmış" en diccionario inglés turco : 16 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
planlanmış planned adj.
The war had in fact been planned from the outset, regardless of any developments.
Savaş aslında en başından beri, herhangi bir gelişmeden bağımsız olarak planlanmıştı.

More Sentences
General
planlanmış scheduled adj.
This report has been scheduled for today since the agenda was drawn up.
Gündem hazırlandığından beri bu rapor bugün için planlanmıştır.

More Sentences
Trade/Economic
planlanmış planned adj.
Mechanisms must, therefore, be planned forthwith to address these situations.
Bu nedenle, bu durumları ele alacak mekanizmalar bir an önce planlanmalıdır.

More Sentences
Technical
planlanmış planned adj.
No appropriations have been set aside and no practical measures have been planned.
Hiçbir ödenek ayrılmamış ve hiçbir pratik önlem planlanmamıştır.

More Sentences
General
planlanmış devised adj.
planlanmış intended adj.
planlanmış designed adj.
planlanmış envisioned adj.
planlanmış aforethought adj.
planlanmış projected adj.
planlanmış deliberate adj.
planlanmış on adj.
planlanmış shaped adj.
Idioms
planlanmış on tap adj.
planlanmış on the slate expr.
Law
planlanmış aforethought adj.

Significados de "planlanmış" con otros términos en diccionario inglés turco: 106 resultado(s)

Turco Inglés
General
önceden planlanmış premeditated adj.
They were plainly brutal terrorist acts of a premeditated and determined nature.
Bunlar açıkça önceden planlanmış ve kararlı nitelikte acımasız terör eylemleriydi.

More Sentences
iyi planlanmış well planned adj.
This was all a well planned marketing campaign.
Bunların tamamı iyi planlanmış bir tanıtım kampanyası idi.

More Sentences
Law
önceden planlanmış premeditated adj.
It wasn't premeditated.
Önceden planlanmış bir şey değildi.

More Sentences
Automotive
planlanmış bakım scheduled maintenance n.
Our server will be offline on October 20th for scheduled maintenance.
Sunucumuz planlanan bakım için 20 Ekim'de çevrimdışı olacak.

More Sentences
General
planlanmış veya niyetlenilmiş rotadan sapma detour n.
önceden planlanmış ürün geliştirme preplanned product improvements n.
planlanmış olma deliberativeness n.
önceden planlanmış görev preplanned mission n.
planlanmış işlem adımı scheduled procedure step n.
planlanmış ziyaret a scheduled visit n.
planlanmış ziyaret a planned visit n.
iyi planlanmış ve idare edilmiş askeri operasyon set piece n.
sunumu planlanmış eğlence bill n.
atmosfere dönüş safhasında önceden planlanmış uçuş manevralarını yapabilen atmosfere dönüş aracı maneuverable reentry vehicle n.
planlanmış harcama veya ifraz olarak alıkonan şey holdback n.
planlanmış harcama veya ifraz olarak alıkonan veya tutulan bir şey holdback n.
iyi planlanmış örüntü sleight [obsolete] n.
planlanmış bir şeyi gerçekten yapmak go through with v.
önceden planlanmış preplanned adj.
ustaca planlanmış tactical adj.
önceden planlanmış prior adj.
iyi planlanmış imaginative adj.
birlikte planlanmış concerted adj.
eksik planlanmış ill-conceived adj.
önceden planlanmış cut-and-dried adj.
gizlice ve dikkatlice planlanmış deep-laid adj.
kötü planlanmış ill-planned adj.
iyi planlanmış/düzenlenmiş/tasarlanmış well-conceived adj.
iyi planlanmış calculated adj.
(olması/gerçekleşmesi) planlanmış scheduled to do something adj.
(olması/gerçekleşmesi) planlanmış slated to do something adj.
iyi planlanmış bulletproof adj.
yanlış yönlendirecek şekilde planlanmış lying adj.
dikkatle planlanmış buttoned-up adj.
izleyicileri etkilemek üzere planlanmış grandstand adj.
hızlıca hareket etmek için planlanmış flying adj.
önceden planlanmış foremeant adj.
öncesinden planlanmış plotted adj.
Phrasals
planlanmış bir şeyi ne olursa olsun yapmak go through v.
(birini/bir şeyi) önceden planlanmış şeylerin arasına sıkıştırmak slot (someone or something) in v.
(birini/bir şeyi) önceden planlanmış şeylerin arasına almak slot (someone or something) in v.
önceden planlanmış şeylerin arasına sıkıştırmak/almak slot in v.
planlanmış (toplantısı veya buluşması) olmak have on v.
planlanmış (bir şeyi) gerçekten yapmak go through with (something) v.
Phrases
çok da planlanmış/düşünülmüş bir şey değil more by accident than (by) judgment expr.
Colloquial
planlanmış bir işi olmak have anything on v.
yapacak/planlanmış bir işi olmak have anything on v.
önceden planlanmış bir işi olmamak not have anything on v.
planlanmış bir şeyi olmak have something doing v.
belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak have something doing v.
planlanmış bir şeyi olmak have something on v.
belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak have something on v.
planlanmış bir şeyi/işi olmak have on v.
planlanmış işleri olmak have anything on v.
planlanmış hiç bir işi olmamak not have a lot on v.
planlanmış olmak be a go [us] v.
eksik planlanmış hokey adj.
için planlanmış slated for adj.
için planlanmış slated for adj.
Idioms
kötü planlanmış durum disaster area n.
(birinin) geleceği için planlanmış bir şeyi olmak have something in store (for someone) v.
geleceği için planlanmış bir şeyi olmak have in store v.
(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlanmış geared to (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlanmış geared toward (someone or something) adj.
eksik planlanmış all over the place adj.
eksik planlanmış all over the place adj.
önceden planlanmış sonuç/durum all hollow [obsolete] expr.
önceden planlanmış sonuç/durum all hollow [obsolete] expr.
Trade/Economic
önceden planlanmış karşılıklı görüşme patterned interview n.
önceden planlanmış karşılıklı görüşme planned interview n.
planlanmış toplam talep planned aggregate demand n.
planlanmış yatırım planned investment n.
planlanmış bütçe ex-ante budget n.
planlanmış eğitimler planned trainings n.
Law
planlanmış cinayet premeditated murder n.
Politics
devlet kurumunu salt partizan amaçlarla değiştirmek için planlanmış ripper adj.
Tourism
etkinlik ve hobiler için planlanmış veya düzenlenmiş tatil activity vacation n.
etkinlik ve hobiler için planlanmış veya düzenlenmiş tatil activity holiday n.
Technical
planlanmış yol intended track n.
planlanmış kademeli inşaat planned stage construction n.
planlanmış hedefler planned targets n.
Computer
planlanmış saatler scheduledtimes n.
planlanmış görüntü scheduled image n.
planlanmış olay scheduled event n.
diğer planlanmış other planned adj.
Informatics
planlanmış etkinlik scheduled activity n.
Forestry
planlanmış yangın planned fire n.
planlanmış ekim deliberate seeding n.
Education
planlanmış paneller organized panels n.
Environment
planlanmış maruz kalma planned special exposure n.
Military
kısmen planlanmış intikal partially planned movement n.
önceden planlanmış görev taleplerinin önceliği priority of preplanned mission requests n.
önceden planlanmış atış prearranged fire n.
planlanmış hedef planned target n.
planlanmış boş depolama sahası planned obligated space n.
program dışı planlanmış hedef on-call target n.
planlanmış bütünleme ikmali planned resupply n.
planlanmış yeniden ikmal planned resupply n.
planlanmış deneyim planned experience n.
inaktif görev eğitimi için planlanmış yetki dönemi unit training assembly n.
talep üzerine yürürlüğe konmak üzere planlanmış, zamanı belirsiz olan nükleer hedef on-call target (nuclear) n.
program dışı planlanmış hedefler on-call targets n.
belirli bir zamanda nükleer silah ile vurulması planlanmış hedef scheduled target (nuclear) n.
Basketball
daha önceden planlanmış hareketlerin yapıldığı hücum düzeni pattern play n.
yapılacak hareketleri önceden planlanmış hücum oyunu set play n.
Slang
gizli saklı planlanmış iş stitch up n.