|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
onlara göre |
for them adv.
|
|
For them Cancún was a step too far, too soon.
Onlara göre Cancún çok uzak ve çok erken bir adımdı.
More Sentences
|
Speaking |
|
2 |
Speaking |
anlat onlara |
tell them expr.
|
|
Tell them who we are.
Kim olduğumuzu anlat onlara.
More Sentences
|
3 |
Speaking |
onlara söyle |
tell them expr.
|
|
What the newspapers will tell them is that Parliament delayed discussing it until it had talked about its own pay.
Gazetelerin onlara söyleyeceği şey, Parlamento'nun kendi maaşları hakkında konuşana kadar bunu tartışmayı ertelediğidir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
4 |
Common Usage |
başkalarının dertlerini anlayıp onlara ortak olan |
sympathetic adj.
|
|
General |
|
5 |
General |
latin dilinden türemiş dilleri kullanan halkları ve ülkeler veya onlara dair |
latin n.
|
|
6 |
General |
atların performanslarına göre onlara resmi puan veren kimse |
handicapper n.
|
|
7 |
General |
kabala' da kehanette bulunmaya yarayan sayılar elde etmek için harflerin yerine onlara denk düşen sayılar koyma |
gematria n.
|
|
8 |
General |
yeni mobilyaları eskitip onlara antika görünümü veren kimse |
antiquer n.
|
|
9 |
General |
fahişeleri koruyup onlara eşlik eden kimse |
ruffian [obsolete] n.
|
|
10 |
General |
yeni durumları çabuk kavrayıp onlara alışabilen (zeka) |
supple adj.
|
|
11 |
General |
merkezi ve baskıcı yönetim biçimi ve böyle yönetim biçimleriyle ilgili veya onlara ait olan |
totalitarian adj.
|
|
12 |
General |
kuzey kanada, alaska ve grönland halkıyla ilgili veya onlara ait olan |
inuit adj.
|
|
13 |
General |
inuit halkıyla ilgili veya onlara ait olan |
inupiaq adj.
|
|
14 |
General |
belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden |
esoterical adj.
|
|
15 |
General |
belirli bir grup tarafından anlaşılacak veya onlara hitap edecek şekilde |
esoterically adv.
|
|
|
16 |
General |
onlara ek olarak |
in addition to them adv.
|
|
Phrases |
|
17 |
Phrases |
sorgulamak onlara düşmez |
theirs not to reason why expr.
|
|
Proverb |
|
18 |
Proverb |
eğer sana yardım edilmişse sen de onlara yardım et |
one good turn deserves another
|
|
19 |
Proverb |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! |
If you can't beat 'em, join 'em!
|
|
20 |
Proverb |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! |
If you can't beat them, join them!
|
|
21 |
Proverb |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
If you can't lick 'em, join 'em
|
|
Colloquial |
|
22 |
Colloquial |
helal sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
23 |
Colloquial |
sana/ona/onlara helal olsun |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
24 |
Colloquial |
aferin sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
25 |
Colloquial |
bravo sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
26 |
Colloquial |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
if you can't beat 'em expr.
|
|
27 |
Colloquial |
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl |
if you can't beat 'em expr.
|
|
Idioms |
|
28 |
Idioms |
hadi millet gösterin onlara |
dab on them folks n.
|
|
29 |
Idioms |
anneler için esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir çalışma planı |
mommy track n.
|
|
30 |
Idioms |
çalışan anneler için çizilmiş esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir kariyer planı |
mommy track n.
|
|
31 |
Idioms |
onlara hayatta güvenmem |
I wouldn't trust them as far as I could spit expr.
|
|
32 |
Idioms |
onlara hayatta güvenmem |
I wouldn't trust him/her as far as I could throw them expr.
|
|
Speaking |
|
33 |
Speaking |
aferin onlara |
good for them expr.
|
|
34 |
Speaking |
büyük ihtimalle onlara doğruyu söylemeyeceğim |
I probably won't tell them the truth expr.
|
|
35 |
Speaking |
burada kalmaları için onlara bir sebep ver |
give them a reason to stay here expr.
|
|
|
36 |
Speaking |
ben olsam onlara karşı bahse girmezdim |
I wouldn't bet against them expr.
|
|
37 |
Speaking |
beni onlara götürebilir misin? |
can you take me to them? expr.
|
|
38 |
Speaking |
çocukların bir şey isterken lütfen kelimesini söylemeyi unuttukları zaman onlara annesi/babası tarafından nezaket kurallarını hatırlatmak için söylenen burada ne söylüyorduk anlamına gelen ifade |
what's the magic word? expr.
|
|
39 |
Speaking |
göster onlara günlerini! |
give them hell! expr.
|
|
40 |
Speaking |
henüz onlara söylemedim |
I haven't told them yet expr.
|
|
41 |
Speaking |
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl! |
If you can't beat them, join them! expr.
|
|
42 |
Speaking |
eğer onları yenemiyorsan, onlara katıl! |
If you can't beat 'em, join 'em! expr.
|
|
43 |
Speaking |
eğer onlara kızgın isek |
if we're angry at them expr.
|
|
44 |
Speaking |
eğer onlara kızgınsak |
if we're angry at them expr.
|
|
45 |
Speaking |
onlara tutamayacağım bir söz veremem |
I can't promise them anything I can't deliver expr.
|
|
46 |
Speaking |
onlara hak ettiği saygıyı gösterin |
show them the respect they deserve expr.
|
|
47 |
Speaking |
onlara kızgınsak |
if we're angry at them expr.
|
|
48 |
Speaking |
onlara ne anlattın? |
what did you tell them? expr.
|
|
49 |
Speaking |
onlara bir şey anlatmadım |
I told them nothing expr.
|
|
50 |
Speaking |
onlara hiçbir şey söylemeyeceğim |
i won't tell them anything expr.
|
|
51 |
Speaking |
onlara kızgın isek |
if we're angry at them expr.
|
|
52 |
Speaking |
onlara dayanamıyorum |
I can't stand them expr.
|
|
53 |
Speaking |
onlara öğrenme fırsatı verilmemiş |
they haven't been given the opportunity to learn expr.
|
|
54 |
Speaking |
onlara kimin patron olduğunu göstereceğim |
I'll show them who’s boss expr.
|
|
55 |
Speaking |
onlara aldanma |
don't let them fool you expr.
|
|
56 |
Speaking |
onlara bir harita çizdim |
I've drawn them a map expr.
|
|
57 |
Speaking |
onlara aşina mısın? |
are you familiar with them? expr.
|
|
58 |
Speaking |
onlara yalan söylediğine inanamıyorum |
I can't believe you lied to them expr.
|
|
59 |
Speaking |
onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birine ihtiyaçları var |
they need someone to tell them what to do expr.
|
|
60 |
Speaking |
onlara bildiklerini söyle |
tell them what you know expr.
|
|
61 |
Speaking |
onlara meşgul olduğumuzu söyledim |
I told them we're busy expr.
|
|
62 |
Speaking |
senin yüzünden onlara karşı zor durumda kaldım |
I am out on a limb for you with them expr.
|
|
Trade/Economic |
|
63 |
Trade/Economic |
başkalarının onlara hizmet etmeyip herkesin kendi işini kendi görmesi |
self-service n.
|
|
64 |
Trade/Economic |
bankalardan mevduat kabul eden ve onlara kredi açan banka |
banker's bank n.
|
|
Law |
|
65 |
Law |
sanal ortamda çocukların güvenini kazanıp sanal ya da gerçek dünyada onlara istismar edilmesi |
online grooming n.
|
|
Biology |
|
66 |
Biology |
sinir dürtülerinin kaslar üzerindeki etkileriyle ilgili olan veya onlara ait |
neuromotor adj.
|
|
Education |
|
67 |
Education |
öğrencilerin okurken bir yanda da çalışıp para kazanmaları için onlara iş bulan bir program |
work-study n.
|
|
Military |
|
68 |
Military |
uçak gemileri ve onlara eşlik eden savaş gemilerinden oluşan deniz gücü |
carrier striking force n.
|
|
69 |
Military |
abd'de askeri madalya sahiplerinin aynı madalyaya layık görülmesi halinde onlara verilen bronz veya gümüş meşe yaprakları ve meşe palamudundan oluşan bir süs |
oak-leaf cluster n.
|
|
Mythology |
|
70 |
Mythology |
robin hood'un grubuna katılıp onlara yardımcı olan neşeli bir keşiş |
tuck n.
|
|
71 |
Mythology |
robin hood'un grubuna katılıp onlara yardımcı olan neşeli bir keşiş |
friar tuck n.
|
|
Archaic |
|
72 |
Archaic |
otellerde kat görevlilerinin çalışmalarını denetleyip onlara odaların yenilenmesi ve mobilyaların değiştirilmesine ilişkin tavsiye veren kadın |
inspectress n.
|
|