müzakere - Turco Inglés Diccionario

müzakere

Significados de "müzakere" en diccionario inglés turco : 37 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
müzakere negotiation n.
This compromise solution was arrived at after careful negotiations over many months.
Bu uzlaşmacı çözüme aylar süren dikkatli müzakereler sonucunda ulaşılmıştır.

More Sentences
General
müzakere discussion n.
An assembly is a place of debate and discussion and, if necessary, of decision-making.
Meclis, tartışma, müzakere ve gerektiğinde karar alma yeridir.

More Sentences
müzakere debate n.
The debate is adjourned until 9 p.m.
Müzakereler saat 21:00'e kadar ertelenmiştir.

More Sentences
müzakere deliberation n.
There is no plan B and we are expressly prohibited from engaging in this sort of deliberation.
B planı yoktur ve bu tür bir müzakereye girmemiz açıkça yasaklanmıştır.

More Sentences
müzakere consultation n.
These changes are being considered properly and democratically in a process of consultation and negotiation.
Bu değişiklikler, istişare ve müzakere sürecinde uygun ve demokratik bir şekilde değerlendirilmektedir.

More Sentences
Formal
müzakere the negotiating table n.
We urge all the parties involved to return to the negotiating table.
İlgili tüm tarafları müzakere masasına dönmeye çağırıyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
müzakere negotiation n.
The Belgian Presidency has pledged to maintain the intensive pace of negotiations.
Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürme taahhüdünde bulundu.

More Sentences
müzakere discussion n.
The ethical guidelines in his report were agreed after a year of debate and discussion.
Raporunda yer alan etik ilkeler bir yıl süren tartışma ve müzakerelerin ardından kabul edilmiştir.

More Sentences
Law
müzakere debate n.
We shall now proceed to the vote on the request to defer the debate.
Şimdi müzakerelerin ertelenmesi talebine ilişkin oylamaya geçiyoruz.

More Sentences
müzakere negotiation n.
During the negotiation phase the lack of appropriate transparency was deplored in the report.
Müzakere aşamasında uygun şeffaflığın olmaması raporda üzüntüyle karşılanmıştır.

More Sentences
Politics
müzakere negotiation n.
This must not lead to negotiations without binding effect.
Bu, bağlayıcı etkisi olmayan müzakerelere yol açmamalıdır.

More Sentences
müzakere debate n.
Mr Wynn, chairman of the Committee on Budgets, will open the debate.
Müzakereyi Bütçe Komisyonu Başkanı Bay Wynn açacak.

More Sentences
General
müzakere parley n.
müzakere conference n.
müzakere proceedings n.
müzakere discourse n.
müzakere talk n.
müzakere emparlance [obsolete] n.
müzakere eventilation n.
müzakere korero n.
müzakere imparlance [obsolete] n.
müzakere discuss [obsolete] n.
müzakere dissertation [obsolete] n.
müzakere correspondence n.
Colloquial
müzakere pow-wow n.
Law
müzakere mooting n.
müzakere advisement n.
müzakere deliberation n.
Politics
müzakere advisement n.
müzakere proceedings n.
müzakere consultation n.
müzakere conference n.
müzakere parley n.
müzakere discussion n.
Latin
müzakere colloquium n.
Archaic
müzakere practice n.
müzakere practise n.

Significados de "müzakere" con otros términos en diccionario inglés turco: 208 resultado(s)

Turco Inglés
General
müzakere edilmiş çözüm negotiated solution n.
In the present situation, the time for finding negotiated solutions is running out.
Mevcut durumda müzakere edilmiş çözümler bulmak için zaman tükeniyor.

More Sentences
yeniden müzakere etmek renegotiate v.
It has repeatedly been urged in this House that we should renegotiate the Blair House agreement.
Blair House anlaşmasını yeniden müzakere etmemiz gerektiği bu Mecliste defalarca dile getirilmiştir.

More Sentences
müzakere yapmak negotiate v.
This is no way to negotiate.
Bu şekilde müzakere yapılamaz.

More Sentences
müzakere etmek deliberate v.
The jurors deliberated for three days.
Jüri üyeleri üç gün boyunca müzakere ettiler.

More Sentences
müzakere edilmek be negotiated v.
It can be negotiated.
Müzakere edilebilir.

More Sentences
müzakere etmek talk v.
They will hold talks tomorrow.
Yarın müzakere edecekler.

More Sentences
müzakere etmek reason [obsolete] v.
It is for that reason that we want to negotiate another new instrument on emissions law.
İşte bu nedenle emisyon yasasına ilişkin yeni bir enstrümanı daha müzakere etmek istiyoruz.

More Sentences
müzakere eden deliberating adj.
The jury is deliberating.
Jüri müzakere ediyor.

More Sentences
Trade/Economic
müzakere etmek debate v.
The board is debating whether it’s feasible to make that investment.
Yönetim kurulu bu yatırımı yapmanın makul olup olmadığını müzakere ediyor.

More Sentences
müzakere etmek negotiate v.
We will have to negotiate with the Commission and the Council.
Komisyon ve Konsey ile müzakere etmemiz gerekecek.

More Sentences
Law
müzakere etmek negotiate v.
The Palestinians also need a strong voice to negotiate with Israel.
Filistinlilerin de İsrail ile müzakere edebilmek için güçlü bir sese ihtiyacı var.

More Sentences
müzakere etmek deliberate v.
The jury deliberated for three days.
Jüri üç gün boyunca müzakere etti.

More Sentences
müzakere edilebilir negotiable adj.
I want to take this opportunity to reiterate that there are certain things that are not negotiable.
Bu vesileyle, müzakere edilemeyecek bazı hususlar olduğunu yinelemek istiyorum.

More Sentences
Politics
müzakere masası negotiating table n.
This is also true of negotiating tables attended only by men.
Bu durum sadece erkeklerin katıldığı müzakere masaları için de geçerlidir.

More Sentences
müzakere süreci negotiation process n.
At the end of the long and tortuous negotiation process, some wounds still have not been healed.
Uzun ve çileli müzakere sürecinin sonunda bazı yaralar hala sarılamadı.

More Sentences
müzakere etmek negotiate v.
That is unacceptable in a partner with whom any state, any government is expected to negotiate.
Bu, herhangi bir devletin, herhangi bir hükümetin müzakere etmesi beklenen bir ortak için kabul edilemez.

More Sentences
müzakere edilebilir negotiable adj.
The Copenhagen criteria have not been met and they are not negotiable.
Kopenhag kriterleri yerine getirilmemiştir ve müzakere edilebilir değildir.

More Sentences
General
gümrük birliği müzakere süreci customs union negotiation process n.
yeniden müzakere etme renegotiation n.
müzakere tahlili discourse analysis n.
müzakere eden treater n.
müzakere yeteneği negotiation skill n.
müzakere gücü negotiation power n.
üçlü müzakere triangular talk n.
ek müzakere further discussion n.
ilave müzakere further discussion n.
üzerine genel değerlendirme/müzakere general discussion on n.
iç müzakere internal negotiation n.
içsel müzakere internal negotiation n.
müzakere dili negotiation language n.
müzakere edilerek varılan anlaşma negotiated deal n.
müzakere aracı negotiation tool n.
müzakere edebilirlik discussability n.
müzakere yapma emparlaunce n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-do n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-doo n.
müzakere yapılan yer mote [obsolete] n.
müzakere eden kimse discusser n.
resmi müzakere consulta n.
müzakere odasında üyeler arası mesaj ileten çalışan page [canada] n.
müzakere grubunda karşıt görüşlü üye sayısının oylama yoluyla belirlenmesi division n.
müzakere veya yasama işlerinin yürütülmesine uygun olan muntazam davranış order n.
önceki müzakere predeliberation n.
ön müzakere predeliberation n.
ön müzakere prenegotiation n.
müzakere salonu forum n.
müzakere etmek discuss v.
müzakere yapmak confer v.
müzakere ederek sonuca bağlamak negotiate v.
müzakere etmek confer with v.
ile müzakere yapmak parley with v.
müzakere etmek confer v.
müzakere etmek treat with v.
(belli bir konuyu) görüşmeye/müzakere etmeye başlamak come on to something v.
sözleşme müzakere etmek negotiate a contract v.
müzakere etmek bargain v.
anlaşma koşullarını müzakere etmek treat v.
yeniden müzakere etmek reconfer v.
enine boyuna müzakere etmek toss v.
müzakere etmek trade [obsolete] v.
uzlaşmak için müzakere etmek haggle v.
yeniden müzakere etmek renegociate v.
müzakere etmek deliber v.
müzakere gerçekleştirmek impart v.
müzakere etmek common [obsolete] v.
müzakere etmek dispose [obsolete] v.
müzakere yapmak infer [obsolete] v.
resmi müzakere öncesi istişare etmek prenegotiate v.
önceden müzakere etmek prenegotiate v.
müzakere ile ilgili negotiatory adj.
müzakere edilemez nonissuable adj.
müzakere edilmiş negotiated adj.
müzakere edilemez unnegotiable adj.
yeniden müzakere edilebilir renegotiable adj.
müzakere eden deliberative adj.
müzakere eden deliberative adj.
müzakere edilebilir on the table adj.
müzakere ile ilişkili discussional adj.
müzakere sırasında kabul edilen conceded adj.
müzakere sonrası postdebate adj.
müzakere edilmiş contracted adj.
resmi müzakere öncesi gerçekleşen prenegotiation adj.
kendi içinde müzakere eden self-considering adj.
müzakere etmeden reasonlessly adv.
müzakere halinde on the tapis adv.
müzakere sonrası postdebate adv.
Phrasals
birisiyle (bir mesele ya da bir kişi) hakkında müzakere etmek confer about (someone or something) v.
müzakere etmek confer about (someone or something) v.
müzakere etmek confer upon (someone or something) v.
müzakere etmek confer on (someone or something) v.
müzakere etmek confer on someone or something (with someone) v.
müzakere etmek confer (on someone or something) with someone v.
müzakere etmek confer with someone (about someone or something) v.
müzakere etmek confer (with someone) about someone or something v.
müzakere etmek kick around v.
müzakere etmek kick about v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see (one) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see someone about someone or something v.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone about something v.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone over something v.
(biriyle) bir konuyu müzakere etmek dialogue with (one) v.
bir şeyi müzakere etmek bargain for v.
bir şeyi müzakere etmek bargain over v.
müzakere etmek knock about v.
müzakere etmek knock around v.
bir konuda müzakere başlatmak take up v.
birini müzakere etmek take someone up v.
müzakere ederek çözmek argue out v.
(biriyle) bir şeyi müzakere etmek bounce something around (with someone) v.
uzun uzadıya müzakere etmek chew over v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer on (someone or something) with (one) v.
(biriyle) müzakere etmek confer with (one) v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer with (one) about (someone or something) v.
(biriyle birini/bir şeyi) müzakere etmek confer with (one) on (someone or something) v.
(biriyle) müzakere etmek confer with (someone) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate about (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) müzakere etmek deliberate over (someone or something) v.
ile bir konuyu müzakere etmek dialogue with v.
(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak sit on (something) v.
(bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak sit upon (something) v.
farklı fikirleri müzakere etmek toss back and forth v.
Colloquial
müzakere yapmak pow-wow v.
tüm tarafların uzlaşması için müzakere etmek dialog v.
Idioms
müzakere partneri a sparring partner n.
müzakere etmek lay heads together v.
farklı fikirleri müzakere etmek toss (something) back and forth v.
müzakere ederek çözmek argue way out of v.
müzakere etmek have a word v.
ile müzakere etmek have a word with v.
(biriyle) müzakere etmek have a word with (one) v.
müzakere edilmekte on the mat expr.
Trade/Economic
teknolojik yeniliklerden kaynaklı istihdam değişikliklerinin sendikalarca müzakere edilmesi technology agreement n.
müzakere hakkı (collective) bargaining right n.
müzakere teknikleri negotiation techniques n.
müzakere gücü negotiating power n.
tekrar müzakere renegotiation n.
toplu müzakere yapmaya yetkili sendika collective bargaining agency n.
müzakere etmek discuss v.
şartlarını yeniden müzakere etmek roll over v.
(mali sözleşme) şartlarını yeniden müzakere etmek roll over v.
Law
gizli müzakere secret discussion n.
hafiyyen müzakere secret discussion n.
kapalı müzakere deliberation in private n.
müzakere odası moot-hall n.
müzakere meclisi moot court n.
müzakere odası moot-house n.
müzakere salonu moot-house n.
müzakere hakları bargaining rights n.
müzakere salonu moot-hall n.
müzakere usulü procedure of deliberation n.
müzakere meclisi deliberative assembly n.
müzakere etmek argue v.
müzakere etmek confer v.
(anlaşmazlığın çözümlenmesi için) müzakere etmek emparl v.
Politics
bütünleyici müzakere integrative negotiation n.
demokratik müzakere alanı democratic negotiation space n.
demokratik müzakere alanı democratic negotation space n.
dtö kişilerin serbest dolaşımı müzakere grubu wto negotiating group on movement of natural persons n.
hızlı işleyen müzakere yöntemi fast track negotiation n.
karşılıklı müzakere mutual negotiation n.
kamusal müzakere public debate n.
kültürlerarası müzakere cross-cultural negotiation n.
müzakere atmosferi negotiation climate n.
müzakere dokümanı discussion paper n.
müzakere çabaları negotiation efforts n.
müzakere eden taraflar negotiating parties n.
müzakere taslağı draft for negotiation n.
müzakere usulü negotiation procedure n.
müzakere yoluyla çözüm negotiated settlement n.
müzakere edilen anlaşmaya en kötü alternatif worst alternative to negotiated agreement (watna) n.
müzakere süreci negotiation period n.
müzakere sonu closure n.
müzakere ortamı negotiation climate n.
müzakere ortamı negotiation environment n.
müzakere atmosferi negotiation environment n.
müzakere edilen anlaşmaya en iyi alternatif best alternative to negotiated agreement (batna) n.
müzakere zaptı record of proceedings n.
müzakere tarihi date of discussion n.
ön müzakere pourparler n.
ön müzakere early negotiation n.
uluslararası ilişkilerde müzakere sonucu umulan kabul edilebilir sonuç win-set n.
umumi müzakere general debate n.
müzakere edilecek yasa değişikliklerinin sınırlandırılması kangaroo closure n.
yasama meclislerinin müzakere odası debating chamber n.
müzakere sona erer ermez oylama yapılan parlamento usulü cloture n.
titiz müzakere painstaking negotiation n.
müzakere masasına oturmak sit down at the negotiating table v.
müzakere etmek moot v.
müzakere masasına oturmak sit down at the negotiation table v.
müzakere etmek discuss v.
müzakere etmek debate v.
avam kamarası ile müzakere ettikten sonra hüküm vermek report out v.
(parlamento müzakeresinde) müzakere sona erer ermez oylama yapmak cloture v.
Industry
çalışanların sıkıntılarını işverenle müzakere etmek üzere çalışanlar tarafından seçilen sendika üyesi committeeman n.
çalışanların sıkıntılarını işverenle müzakere etmek üzere seçtikleri sendika üyesi shop chairman n.
kaynak tahsisi üzerinde uzlaşmaya varılması amaçlanan bir tür müzakere süreci distributive bargaining n.
Petrol
üretici ve arazi sahipleri arasında kira kontratı gibi anlaşmaları müzakere eden kimse landsman n.
Social Sciences
müzakere düzeni negotiated order n.
müzakere edilen düzen negotiated order n.
Education
(birleşik krallık'ta) genellikle lisans ve yüksek lisans mezunlarından oluşan müzakere, danışma veya seçme topluluğu convocation [uk] n.
Religious
(yahudilik) müzakere edilen anlaşma shidduch n.
Military
müzakere metodu conference method n.
müzakere talep etmek veya teslim olmak için düşmana gösterilen beyaz bayrak flag of truce n.
müzakere talep etmek veya teslim olmak için düşmana gösterilen beyaz bayrak flag of truse n.
düşmanla müzakere etmek amacıyla sinyal olarak davul çalmak beat a parley v.
düşmanla müzakere etmek amacıyla sinyal olarak trompet çalmak beat a parley v.
Archaic
müzakere ile ilişkili discussive adj.