Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | likely adv. | büyük ihtimalle | ||
Tom is more than likely to be late. Tom büyük ihtimalle geç kalacak. More Sentences |
||||
General | ||||
General | likely adj. | olası | ||
The options decided upon will influence the likely costs to the farmers of introducing the new system. Karar verilen seçenekler, yeni sistemin uygulanmasının çiftçilere getireceği olası maliyetleri etkileyecektir. More Sentences |
||||
General | likely adj. | muhtemel | ||
With this dream-team, victory is the most likely outcome. Bu rüya takımıyla alınacak en muhtemel sonuç galibiyettir. More Sentences |
||||
General | likely adj. | mümkün | ||
Nor is it likely that I will ever be President of Parliament. Parlamento Başkanı olmam da mümkün değil. More Sentences |
||||
General | likely adj. | olması muhtemel | ||
It is likely to end up costing more money than we think at the moment. Şu anda düşündüğümüzden daha pahalıya mal olması muhtemeldir. More Sentences |
||||
General | likely adj. | uygun | ||
Let's come up with a more likely solution. Daha uygun bir çözüm bulalım. More Sentences |
||||
General | likely adv. | galiba | ||
We're likely to continue reading this book up to the end of the year. Galiba bu kitabı okumaya sene sonuna kadar devam edeceğiz. More Sentences |
||||
General | likely adv. | muhtemelen | ||
It is likely that the democracies will have to maintain a commitment for many years to come. Muhtemelen demokrasiler önümüzdeki uzun yıllar boyunca taahhütlerini sürdürmek zorunda kalacaklardır. More Sentences |
||||
General | likely adv. | (büyük) ihtimalle | ||
I'd very likely have gone home if you hadn't invited me out. Beni dışarı davet etmeseydiniz büyük ihtimalle eve gitmiş olurdum. More Sentences |
||||
General | likely adj. | mantıklı | ||
General | likely adj. | geleceği parlak | ||
General | likely adj. | güzel | ||
General | likely adj. | inandırıcı | ||
General | likely adj. | inanılır | ||
General | likely adj. | iyi | ||
General | likely adj. | önemsiz | ||
General | likely adj. | ümit verici | ||
General | likely adj. | cazip | ||
General | likely adv. | belki | ||
General | likely adv. | kuvvetle muhtemel | ||
Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | likely to be adj. | olması muhtemel | ||
The total number of cases in 2001, excluding the UK, is likely to be in the region of 1,000 cases. İngiltere hariç 2001 yılındaki toplam vaka sayısının 1.000 civarında olması muhtemeldir. More Sentences |
||||
General | more likely adv. | olması daha muhtemel | ||
Is it not more likely that they are merely the result of a lack of consultation and coordination? Bu durumun sadece istişare ve koordinasyon eksikliğinin bir sonucu olması daha muhtemel değil midir? More Sentences |
||||
General | very likely adv. | büyük bir olasılıkla | ||
Tom is very likely to be late. Tom büyük bir olasılıkla geç kalacak. More Sentences |
||||
General | most likely adv. | büyük bir olasılıkla | ||
Tom knew what Mary would most likely do. Tom Mary'nin büyük bir olasılıkla ne yapacağını biliyordu. More Sentences |
||||
General | less likely adv. | daha az olası | ||
A large accession wave in 2004 is therefore becoming increasingly less likely. Bu nedenle 2004 yılında büyük bir katılım dalgası giderek daha az olası hale gelmektedir. More Sentences |
||||
General | most likely adv. | büyük ihtimalle | ||
This small device most likely saved our lives. Bu küçük alet büyük ihtimalle hayatımızı kurtardı. More Sentences |
||||
General | very likely adv. | büyük ihtimalle | ||
It's very likely he'll come. Büyük ihtimalle gelecek. More Sentences |
||||
General | quite likely adv. | büyük ihtimalle | ||
It's quite likely that Tom won't be there. Büyük ihtimalle Tom orada olmayacak. More Sentences |
||||
General | quite likely adv. | büyük olasılıkla | ||
It's quite likely that he'll be late. Büyük olasılıkla geç kalacak. More Sentences |
||||
General | likely to prep. | muhtemelen | ||
European legislation is unsuitable as a means to address the causes of bullying and is likely to be ineffective. Avrupa mevzuatı, zorbalığın nedenlerini ele almak için uygun bir araç değildir ve muhtemelen etkisiz olacaktır. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | not likely! exclam. | mümkün değil! | ||
They are not likely to make negotiations any easier, quite the contrary. Müzakereleri kolaylaştırmaları da mümkün değil, tam tersine. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | not likely expr. | olmayabilir | ||
This proposal is not likely to bring the people of Europe closer, nor is it a condition for peace on the continent. Bu öneri ne Avrupa halklarını birbirine yakınlaştıracak ne de kıtada barışın sağlanmasının bir koşulu olacaktır. More Sentences |
||||
Speaking | not likely expr. | olası değil | ||
You're not likely to notice the difference. Farkı fark etmeniz pek olası değil. More Sentences |
||||
General | ||||
General | likely to break off v. | yol ayrımına gelmek | ||
General | deem likely v. | ihtimal vermek | ||
General | be likely v. | olası olmak | ||
General | likely to happen adj. | varit | ||
General | likely to cheat one's spouse adj. | gözü dışarıda | ||
General | more likely to develop adj. | gelişme olasılığı daha yüksek | ||
General | most likely adv. | yüksek ihtimalle | ||
General | highly likely adv. | kuvvetle muhtemel | ||
General | less likely adv. | olmayacak gibi | ||
General | less likely adv. | olmaması muhtemel | ||
General | most likely adv. | en iyi ihtimalle | ||
General | highly-likely adv. | kuvvetle muhtemel | ||
General | more likely to adv. | büyük bir olasılıkla | ||
General | highly likely adv. | büyük ihtimalle | ||
General | it’s more than likely adv. | büyük ihtimalle | ||
General | less likely adv. | olması daha düşük ihtimal | ||
General | as likely as not adv. | belki de | ||
General | quite likely adv. | yüksek olasılıkla | ||
General | more likely to prep. | kuvvetle muhtemel | ||
Phrases | ||||
Phrases | not likely to happen expr. | olması pek muhtemel değil | ||
Phrases | as likely as not expr. | büyük ihtimalle | ||
Phrases | as likely as not expr. | büyük bir ihtimalle | ||
Phrases | as likely as not expr. | büyük bir olasılıkla | ||
Phrases | far less likely expr. | çok daha az olası | ||
Phrases | more likely scenario expr. | gerçekleşmesi daha olası/muhtemel senaryo | ||
Phrases | more likely than not expr. | olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek | ||
Phrases | it is likely that expr. | olasıdır ki | ||
Phrases | it is likely that expr. | muhtemeldir ki | ||
Phrases | how likely expr. | ne ihtimalle | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | as likely as not expr. | büyük ihtimalle | ||
Colloquial | as likely as not expr. | büyük olasılıkla | ||
Colloquial | as likely as not expr. | yüksek ihtimalle | ||
Colloquial | as likely as not expr. | büyük bir olasılıkla | ||
Colloquial | most/very likely expr. | büyük ihtimalle | ||
Colloquial | most/very likely expr. | büyük olasılıkla | ||
Colloquial | most/very likely expr. | yüksek ihtimalle | ||
Colloquial | most/very likely expr. | büyük bir olasılıkla | ||
Colloquial | (that's a) likely story expr. | her zamanki hikaye | ||
Colloquial | (that's a) likely story expr. | külahıma anlat/anlatsın | ||
Colloquial | (that's a) likely story expr. | yine aynı hikaye | ||
Colloquial | likely as not expr. | belki de | ||
Colloquial | likely as not expr. | büyük ihtimalle | ||
Colloquial | likely as not expr. | büyük bir olasılıkla | ||
Colloquial | likely as not expr. | büyük bir ihtimalle | ||
Colloquial | likely as not expr. | yüksek ihtimalle | ||
Colloquial | likely as not expr. | büyük olasılıkla | ||
Colloquial | most likely expr. | kuvvetle muhtemel | ||
Colloquial | not likely! exclam. | imkansız! | ||
Colloquial | not likely! exclam. | kesinlikle olmaz! | ||
Colloquial | not likely! exclam. | kesinlikle hayır! | ||
Colloquial | not likely! exclam. | mümkünatı yok! | ||
Idioms | ||||
Idioms | a likely story n. | her zamanki hikaye (birinin söylediğinin yalan olduğu düşünülerek söylenir) | ||
Idioms | likely story n. | her zamanki hikaye | ||
Idioms | likely story n. | külahıma anlat/anlatsın | ||
Idioms | likely story n. | yine aynı hikaye | ||
Idioms | likely story n. | hep aynı hikaye/terane | ||
Idioms | a likely tale expr. | külahıma anlat | ||
Idioms | a likely story expr. | sen onu benim külahıma anlat | ||
Speaking | ||||
Speaking | likely enough expr. | büyük bir olasılıkla | ||
Speaking | least likely expr. | en az ihtimalle | ||
Speaking | possible, but not likely expr. | muhtemel ancak olacağını/gerçekleşeceğini sanmıyorum | ||
Speaking | very likely expr. | kuvvetle muhtemel | ||
Speaking | likely enough expr. | öyle görünüyor ki | ||
Speaking | possible, but not likely expr. | olması ihtimal dahilinde fakat beklenmiyor | ||
Speaking | possible, but not likely expr. | olası ama zor ihtimal | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | likely purchaser n. | beklenen müşteri | ||
Trade/Economic | likely purchaser n. | muhtemel alıcı | ||
Computer | ||||
Computer | likely path n. | benzer yol | ||
Traffic | ||||
Traffic | queues likely n. | muhtemel trafik sıkışıklığı | ||
Math | ||||
Math | equally likely adv. | eşit olasılıklı | ||
Statistics | ||||
Statistics | equally likely event n. | eşit şanslı olay | ||
British Slang | ||||
British Slang | not bloody likely expr. | hiç de bile |