journey - Turco Inglés Diccionario

journey

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "journey" en diccionario turco inglés : 24 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
journey n. yolculuk
But what about international ferry journeys and international coach journeys?
Peki ya uluslararası feribot yolculukları ve uluslararası otobüs yolculukları ne olacak?

More Sentences
journey n. seyahat
A long journey might have a very bad effect on his health.
Uzun bir seyahat adamın sıhhatini kötü etkileyebilir.

More Sentences
General
journey n. yol
Nevertheless, it is a single, wretched, shuffling step on the journey that Europe has to take.
Yine de bu, Avrupa'nın kat etmek zorunda olduğu yolda atılmış tek, sefil ve ayak sürüyen bir adımdır.

More Sentences
journey n. seyahat
Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.

More Sentences
journey n. yolculuk
As of 2004, the European authorities will demand visas for this journey.
2004 yılından itibaren Avrupa makamları bu yolculuk için vize talep edecektir.

More Sentences
journey v. yolculuk yapmak
Certain amendments are intended to exclude passengers of combined journeys from the scope of the Regulation.
Bazı değişiklikler kombine yolculuk yapan yolcuları Yönetmeliğin kapsamı dışında bırakmayı amaçlamaktadır.

More Sentences
journey v. geziye çıkmak
We are going on a journey next month.
Gelecek ay geziye çıkıyoruz.

More Sentences
Technical
journey n. seyahat
You've got another four day's journey before you reach Moscow.
Moskova'ya ulaşmadan önce dört günlük daha seyahatiniz kaldı.

More Sentences
journey n. yolculuk
Care must therefore be taken to calculate the number of journeys correctly, so that sanctions are not wrongly applied.
Bu nedenle yaptırımların yanlış uygulanmaması için yolculuk sayısının doğru hesaplanmasına dikkat edilmelidir.

More Sentences
General
journey n. gezi
journey n. seyir
journey n. sefer
journey n. gezinti yeri
journey n. mesafe
journey n. ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk
journey n. gezilip hava alınacak yer
journey n. gezinti
journey n. seyahat edilen mesafe
journey n. (bir amaca vb.) giden yol
journey v. yolculuk etmek
journey v. seyahat etmek
journey v. seyahate çıkmak
Textile
journey n. pamuk ve ipekle karışık dokunmuş dalgalı çizgili kumaş
Transportation
journey n. tek seferde taşınan yük

Significados de "journey" con otros términos en diccionario inglés turco: 136 resultado(s)

Inglés Turco
General
make a journey v. yolculuk yapmak
Reading a book can be compared to making a journey.
Kitap okumak bir yolculuk yapmaya benzetilebilir.

More Sentences
safe journey! interj. iyi yolculuklar!
Have a safe journey.
İyi yolculuklar.

More Sentences
Colloquial
enjoy the journey expr. yolculuğun tadını çıkarın
Everyone was enjoying the journey.
Herkes yolculuğun tadını çıkarıyordu.

More Sentences
Technical
journey time n. yolculuk süresi
Here, too, there will be limited exceptions to the rules on maximum journey time, which we greatly welcome.
Burada da azami yolculuk süresine ilişkin kurallarda büyük memnuniyetle karşıladığımız sınırlı istisnalar olacaktır.

More Sentences
General
provisions for a journey n. yolluk
return journey n. dönüş seyahati
pilgrim's journey n. hac yolculuğu
return journey n. dönüş
day's journey n. konak
day's journey n. menzil
land journey n. kara yolculuğu
final journey n. son yolculuk
bus journey n. otobüs yolculuğu
astral journey n. astral seyahat
astral journey n. astral yolculuk
food for a journey n. yol azığı
religious journey n. kutsal yolculuk
journey through time n. zaman yolculuğu
journey through time n. zamanda yolculuk
night journey n. miraç
journey to hope n. umuda yolculuk
journey of spiritual renewal n. ruhsal yenilenme seyahati
journey point n. gezi noktası
the first leg of the journey n. gezinin ilk ayağı
journey time n. seyahat süresi
never-ending journey n. sonsuz yolculuk
endless journey n. sonsuz yolculuk
eternal journey n. sonsuz yolculuk
a journey without end n. sonsuz yolculuk
space journey n. uzay yolculuğu
spiritual journey n. ruhsal seyahat
journey to peace n. huzura yolculuk
inner journey n. içsel yolculuk
tiring journey n. yorucu yolculuk
journey to the holy land n. kutsal topraklara yolculuk
immigration journey n. göç yolculuğu
special journey n. özel yolculuk
hero's journey n. kahramanın yolculuğu
hero's journey n. bir hikaye boyunca ana karakterin gelişimi ve değişimi
undertake a journey v. uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
set out on a journey v. yolculuğa çıkmak
take a journey v. yolculuk etmek
take a journey v. yolculuk yapmak
go on a journey v. yolculuğa çıkmak
reach the end of one's journey v. yolu almak
set off (on a journey) v. yola çıkmak
see (someone) off (on a journey) v. yola çıkarmak
set off (on a journey) v. yola düşmek
be prevented from setting out on a journey v. yoldan kalmak
set off (on a journey) v. yola gitmek
be prevented from setting out on a journey v. yolundan kalmak
set off (on a journey) v. yola düzülmek
set off (on a journey) v. yola koyulmak
set off (on a journey) v. yola revan olmak
be sent off on an eternal journey v. son yolculuğuna uğurlanmak
make a journey v. seyahate çıkmak
begin a journey v. bir yolculuğa başlamak
begin a journey v. yolculuğa çıkmak
begin a journey v. bir seyahate başlamak
break a journey v. seyahat sırasında mola vermek
embark on a journey v. yolculuğa çıkmak
make a journey v. seyahate çıkmak
journey-bated adj. dolaşmaktan bitap düşmüş
throughout the journey adv. yol boyunca
have a good journey! interj. iyi yolculuklar!
Phrases
after a long journey expr. uzun bir seyahatten sonra
after a long journey expr. uzun bir yolculuktan sonra
Proverb
a journey of 100 miles begins with one step damlaya damlaya göl olur
a journey of a thousand miles begins with a single step damlaya damlaya göl olur
a journey of 100 miles begins with one step başlamak bitirmenin yarısıdır
a journey of a thousand miles begins with a single step başlamak bitirmenin yarısıdır
Colloquial
first leg of a journey n. gezinin ilk ayağı
enjoy the journey expr. iyi yolculuklar
Idioms
a sabbath day's journey n. iki adımlık yol
a sabbath day's journey n. iki adımlık yol/mesafe
a sabbath day's journey n. çok kısa mesafe
a sabbath day's journey n. çok kısa/yakın mesafe
a sabbath day's journey n. çok yakın mesafe
a sabbath day's journey n. duyabilecek mesafede
a sabbath day's journey n. çok kısa yolculuk
a sabbath day's journey n. çok kısa mesafe
the first leg of the journey n. gezinin ilk ayağı
the first leg of the journey n. gezinin ilk/birinci kısmı
the first leg of one's journey n. gezisinin ilk ayağı
the first leg of one's journey n. gezisinin ilk/birinci kısmı
accompany someone on a journey v. seyahatte yanında olmak
accompany someone on a journey v. seyahatte eşlik etmek
accompany (one) on a journey v. beraber seyahat etmek
accompany (one) on a journey v. yanında gitmek/gelmek
accompany (one) on a journey v. seyahatte eşlik etmek
accompany (one) on a journey v. yoldaşlık etmek
accompany (one) on one's journey v. beraber seyahat etmek
accompany (one) on one's journey v. yanında gitmek/gelmek
accompany (one) on one's journey v. seyahatte eşlik etmek
accompany (one) on one's journey v. yoldaşlık etmek
accompany on a journey v. yanında seyahat etmek
accompany on a journey v. eşlik etmek
accompany on a journey v. yoldaşlık etmek
Speaking
have a safe journey expr. hayırlı yolculuklar
have a pleasant journey expr. iyi yolculuklar
have a safe journey expr. iyi yolculuklar
how was your journey to egypt? expr. mısır'a yolculuğun nasıldı?
the best part of travelling is not arriving but the journey itself expr. seyahat etmenin en keyifli yanı istenen yere varmak değil seyahatin kendisidir
did you have a good journey? expr. yolculuğun iyi geçti mi?
how is your journey going? expr. yolculuk nasıl geçiyor?
how is your journey going? expr. yolculuk nasıl gidiyor?
the best part of travelling is not arriving but the journey itself expr. yolculuğun en güzel kısmı gidilen yere varmak değil yolculuğu yapmaktır
have a safe journey expr. yolunuz açık olsun
Trade/Economic
outward journey n. çıkış yolculuğu
railway journey n. demiryolu yolculuğu
return journey n. dönüş seyahati
inward journey n. dönüş yolculuğu
land journey n. kara seyahati
overland journey n. kara seyahati
customer journey n. müşteri yolculuğu
customer journey n. müşteri deneyimi
overseas journey n. yurt dışı seyahati
overseas journey n. yurt dışına yapılan yolculuk
make a journey v. seyahat etmek
Tourism
round trip journey n. gidiş-dönüş
single journey n. yalnız gidiş
start journey v. yola çıkmak
Technical
journey time n. seyahat zamanı
journey speed n. seyahat sürati
journey speed n. ulaşım hızı
journey time n. ulaşım süresi
journey speed n. yolculuk hızı
Automotive
journey planner n. yolculuk planlayıcı
Transportation
the journey takes two hours expr. yolculuk iki saat sürmektedir
Traffic
closed door journey n. kapalı kapı seyahati
Aeronautic
door to door journey time n. kapıdan kapıya yolculuk süresi
Marine
undertake a journey v. uzun bir yolculuğa çıkmak
Gastronomy
journey cake n. tavada pişirilen mısır ekmeği
Zoology
journey of giraffes n. zürafa sürüsü
Literature
journey to the center of the earth n. dünyanın merkezine yolculuk
Religious
sabbath-day's journey n. yahudilerin şabat günü seyahat etmelerine izin verilen yaklaşık bir millik mesafe