hayata - Turco Inglés Diccionario

hayata

Significados de "hayata" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
hayata lechayim n.

Significados de "hayata" con otros términos en diccionario inglés turco: 219 resultado(s)

Turco Inglés
General
hayata bakış (açısı) view of life n.
People greatly differ in their views of life.
İnsanlar hayata bakışlarında büyük farklılıklar gösterirler.

More Sentences
hayata bakış açısı perspective on life n.
His opinions and ideas changed my perspective on life.
Onun fikir ve düşünceleri hayata bakış açımı değiştirdi.

More Sentences
hayata gözlerini yummak pass away v.
Last night, Tom passed away in the hospital.
Tom dün gece hastanede hayata gözlerini yumdu.

More Sentences
hayata döndürmek revive v.
Tom's heart stopped, but the doctors managed to revive him.
Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.

More Sentences
hayata geçirmek put into practice v.
The recommendation contains some good intentions, but nothing about how they are to be put into practice.
Tavsiye kararında bazı iyi niyetler var ancak bunların nasıl hayata geçirileceğine dair hiçbir şey yok.

More Sentences
hayata geçirmek bring into being v.
We have to bring into being a realistic and usable piece of legislation.
Gerçekçi ve kullanılabilir bir mevzuatı hayata geçirmek zorundayız.

More Sentences
hayata döndürmek resuscitate v.
Tom tried to resuscitate Mary.
Tom, Mary'yi hayata döndürmeye çalıştı.

More Sentences
hayata geçirmek make v.
It would also make it easier for other reforms to be implemented further down the line.
Bu aynı zamanda diğer reformların ileride hayata geçirilmesini de kolaylaştıracaktır.

More Sentences
hayata geri dönmek raise v.
According to the New Testament, Lazarus was miraculously raised from the dead four days after the entombment.
Yeni Ahit'e göre, Lazarus toprağa gömüldükten dört gün sonra mucizevi bir şekilde hayata dönmüştür.

More Sentences
hayata geçirmek implement v.
So we should implement more quickly the proposals Parliament has made.
Dolayısıyla Parlamento'nun yaptığı önerileri daha hızlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz.

More Sentences
Phrasals
hayata dönmek come back v.
The vampire came back to life in his coffin.
Vampir tabutunun içinde hayata döndü.

More Sentences
Politics
hayata geçirme implementation n.
I wish you all the best in the implementation of that project.
Bu projenin hayata geçirilmesinde size başarılar diliyorum.

More Sentences
Common Usage
hayata gözlerini yummak die v.
General
hayata küstürme embittering n.
hayata küstürme embitterment n.
hayata bakışı one's attitude to life n.
hayata bakışı one's outlook on life n.
hayata bakış (açısı) attitude to life n.
hayata bakış (açısı) an outlook on life n.
hayata bakışı one's view of life n.
hayata geçirme actualisation n.
hayata döndürme redux n.
yerleşik hayata geçiş sedentism n.
hayata geçirme actualization n.
hayata döndürme resuscitation n.
yerleşik hayata geçiş transition to settled life n.
hayata geçirme carrying out n.
gerçek hayata benzeyen realistic n.
hayata geri döndürtme reanimation n.
hayata kast attempt n.
hayata yansımalar reflections on life n.
hayata dönüş reviction n.
hayata döndürücü reviver n.
birinin hayata atılmasını sağlamak give someone a start in life v.
yeni bir hayata başlamak turn over a new leaf v.
hayata küstürmek embitter v.
hayata atılmak begin to work v.
hayata döndürmek revivify v.
hayata döndürmek quicken v.
hayata döndürmek bring back to life v.
hayata dönmek revive v.
hayata geçirmek make real v.
hayata bağlanmak cling to life v.
hayata geçirmek actualize v.
hayata geçirmek make actual v.
yeni bir hayata başlamak start a new life v.
hayata geçirmek materialize v.
hayata geçirmek carry out v.
hayata sokmak make real v.
hayata sokmak actualize v.
hayata geçirmek come to realize v.
hayata geçirmek accomplish v.
hayata geçirmek carry into effect v.
hayata geçirilmek be implemented v.
yerleşik hayata geçmek settle v.
yerleşik hayata geçmek lead a sedentary life v.
yerleşik hayata geçmek adopt a sedentary life v.
yerleşik hayata geçmek become sedentary v.
bitkisel hayata girmek fall into a vegetative state v.
bitkisel hayata girmek lapse into a vegetative state v.
hayata tutunmak hold on to life v.
hayata döndürmek bring back v.
hayata döndürmek bring around v.
hayata döndürmek restore someone to life v.
hayata döndürmek revive a person v.
hayata döndürmek bring to v.
hayata döndürmek resurrect v.
hayata döndürmek return someone to consciousness v.
hayata döndürmek recover or restore from apparent death v.
hayata döndürmek bring round v.
hayata bağlanmak/tutunmak hold on to the life v.
projeyi hayata geçirmek realize the project v.
ölüleri hayata döndürmek bring the dead back to life v.
hayata geçirmek materialise v.
hayata geçirmek adopt v.
hayata sokmak actualise v.
hayata geçirmek actualise v.
(birini) hayata hazırlamak prepare someone for life v.
yerleşik hayata geçmek adopt a settled life v.
hayata geri döndürtmek reanimate v.
hayata geri getirmek reanimate v.
hayata döndürmek reduce [obsolete] v.
hayata dönmek relive v.
hayata tutunmak clutch onto life v.
hayata geçirmek engender v.
hayata döndürmek revivificate v.
hayata geçirmek incarnate v.
hayata geçmek eventualize v.
hayata geçmek eventualise v.
bir şeyi hayata geçirmek sow v.
hayata geçirmek sow v.
hayata tutunmak linger v.
hayata küstürülmüş embittered adj.
hayata küsmüş embittered adj.
hayata geçirilmiş actualized adj.
hayata geçirilmiş actualised adj.
özel hayata müdahale edici orwellian adj.
hayata geçirilmemiş unconceived adj.
hayata küstüren embittering adj.
medeni hayata uygun olmayan ungodly adj.
hayata döndürülmemiş unrenewed adj.
hayata döndürülemez unrevived adj.
(hayata) geri dönebilir revivable adj.
hayata dönen revived adj.
hayata olumlu etkisi olan life-enhancing adj.
avam hayata ait lowlife adj.
avam hayata ait low-life adj.
özel hayata ait offstage adj.
(ünlü) özel hayata ait offstage adj.
(ilişki) cinsel hayata tek taraflı düşkünlük yaşanan imparlibidinous adj.
hayata geçirilen starting adj.
yeni bir girişimi hayata geçiren startup adj.
hayata geçirebilen street smart adj.
hayata geçirebilen street-smart adj.
hayata tutunan survivable adj.
hayata küsmüş bir şekilde embitteredly adv.
Phrasals
(sihir, büyü v.s ile) hayata geçirmek call down v.
hayata geçirmek call forth v.
hayata dönmek come through v.
evden çıkıp sosyal hayata karışmak go out v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeyle) hayata döndürmek refresh (someone, something, or oneself) with (something) v.
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek bring (someone or something) back to life v.
(birini) hayata döndürmek bring (someone) back to life v.
birini (bir hayvanı) hayata döndürmek bring someone (or an animal) back to life v.
birini (bir hayvanı) hayata döndürmek bring someone (or an animal) back v.
birini/bir şeyi hayata döndürmek bring someone or something back v.
ile hayata döndürmek refresh with v.
Phrases
hayata dair about life expr.
hayata gülümse smile to life expr.
farklılıklar hayata renk katar variety is the spice of life expr.
Colloquial
bir grup çalışanın çalışma koşullarını iyileştirmek için hayata geçirdiği düzensiz uygulamalar spanish customs n.
bir grup çalışanın çalışma koşullarını iyileştirmek için hayata geçirdiği düzensiz uygulamalar spanish practices n.
daha sakin bir hayata geçmek cash out v.
uyuşturucudan kurtulup hayata yeniden başlamak turn over v.
(geçirdiği bir hastalıktan sonra) hayata dönmek be up and around v.
insanı hayata bağlıyor makes you appreciate life expr.
Idioms
hayata tutunacak dal lifeline n.
hayata yeni bir anlam katmak get a new grip on life v.
hayata (bir şey) olarak atılmak start (life) as (something) v.
hayata (bir şey) olarak atılmak start off as (something) v.
hayata (veya bir şeye) renk/çeşni katmak be the spice of life v.
hayata sıkı sıkı sarılmak grab life with both hands v.
hayata dönmek come alive v.
hayata gözlerini yummak shuffle off this mortal coil v.
hayata gelmek come to life v.
hayata 1-0 önde başlamak be born under a lucky star v.
hayata geçirmek bring into action v.
hayata at gözlüğü ile bakmak have blinders on v.
hayata gözlerini yummak depart this life v.
hayata tozpembe görmek see life through rose-tinted glasses v.
hayata döndürmek bring back to life v.
hayata geçirilmek go live v.
hayata küsmek be weary of life v.
hayata döndürmek give someody spirit v.
gündelik hayata dönüş yapmak come back to earth with a bang/bump/jolt v.
hayata gözlerini açmak first see the light of day v.
hayata pembe gözlüklerle bakmak see life through rose-tinted glasses v.
yeni bir hayata yelken açmak turn the page to a new life v.
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek juice (someone or something) back to life v.
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek juice (someone or something) back up v.
(hayata/durumlara) iyi tarafından bakmak look on the sunny side (of life/things) v.
(hayata/durumlara) olumlu tarafından bakmak look on the sunny side (of life/things) v.
(hayata/durumlara) neşeli yaklaşmak look on the sunny side (of life/things) v.
(hayata/durumlara) aydınlık tarafından bakmak look on the sunny side (of life/things) v.
sosyal hayata geri dönmüş back in circulation v.
sosyal hayata geri dönmüş back in circulation v.
sosyal hayata geri dönmüş back into circulation v.
birinin başlattığı/hayata geçirdiği (bir şey) olmak be someone's baby v.
(birini) hayata döndürmek breathe (new) life into (someone) v.
(bir şeyi) hayata geçirmek bring (something) into action v.
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek bring (someone or something) to life v.
(bir şeyi) hayata geçirmek carry (something) into effect v.
hayata döndürmek juice back v.
tekrar hayata dönmüş back from the dead adj.
gündelik hayata geri dönmüş back to earth adj.
hayata gözlerini yumdu (one's) sun has set expr.
rüya gibi bir hayata sahip living the dream expr.
hayata küsmüş the iron enters (into) (someone's) soul expr.
hayata küsmüş the iron entered into someone's soul expr.
sosyal hayata dönen into circulation expr.
sosyal hayata dönen into circulation expr.
hayata karışmış in the swim of things expr.
Speaking
hayata bir kere geliyoruz we only go around once expr.
hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren since our birth expr.
hayata bir kez geliyoruz we only go around once expr.
hayata gözümüzü açtığımız andan itibaren since our birth expr.
hayata gözümüzü açtığımız andan itibaren from the moment we are born expr.
hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren from the moment we are born expr.
Trade/Economic
projeyi hayata geçirmek put the project into practice v.
projeyi hayata geçirmek put the project into effect v.
devlet bütçesi beyanı öncesi hayata geçirilen prebudget adj.
Law
dünyevi yaşamdan çıkıp ruhani hayata geçme yemini abjuration n.
hayata karşı suçlar offences against life n.
özel hayata saldırı attack on one's personal life n.
özel hayata saygı gösterilmesi hakkı right to respect to privacy n.
özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı right to respect for private and family life n.
özel hayata saldırı attack on someone's private life n.
uygulayıcı, hayata geçirici kurumlar implementation bodies n.
Politics
özel hayata müdahale interference in private life n.
oldukça koruyucu bir vergi sistemi kabul edilerek abd'de hayata geçirilen bir endüstriyel teşvik politikası american system n.
Informatics
teknolojiyi hayata geçiren technology enabler n.
Medical
hayata ya da sağlığa ivedi tehdit immediately dangerous to life or health n.
hayata döndürme reviviscence [rare] n.
hayata döndürme reviviscency [rare] n.
normal hayata dönmek revive v.
hayata döndüren reviviscent adj.
Mental Health
sosyal hayata adapte olamama sendromu amotivational syndrome n.
Biology
hayata ait zoetic adj.
Literature
idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil etmeyi amaçlayan yazar realist n.
edebiyatta idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil eden realistic adj.
Religious
(roma katolik kilisesi'nde) dini hayata bağlılık sözü veren kadın vowess n.
Philosophy
ortaçağ skolastik öğretisini çağdaş hayata uyarlayan felsefi görüş neo-scholasticism n.
skolastik felsefeyi çağdaş hayata uyarlayan neo-scholastic adj.
Environment
kentsel hayata karşı olan antiurban adj.
Art
idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil etmeyi amaçlayan sanatçı realist n.
sanatta idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil eden realistic adj.
Latin
hayata gülmek hayat için ağlamaktan daha uygar bir davranıştır humanius est deridere vitam quam deplorare expr.
Archaic
hayata döndürülemeyen irrecoverable adj.
Slang
bitkisel hayata girmiş hasta gork n.