halt - Turco Inglés Diccionario

halt

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "halt" en diccionario turco inglés : 41 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
halt v. durmak
The bus halted at the traffic lights.
Otobüs trafik ışıklarında durdu.

More Sentences
halt v. durdurmak
This is the only way to create a climate which ultimately halts the spread of disease in a holistic way.
Bu, hastalığın yayılmasını bütüncül bir şekilde durduracak bir iklim yaratmanın tek yoludur.

More Sentences
General
halt n. duraklama
This vote represents an unprecedented halt for European research.
Bu oylama Avrupa araştırmaları için eşi benzeri görülmemiş bir duraklama anlamına gelmektedir.

More Sentences
halt n. durma
The bus squealed to a halt.
Otobüs gıcırtı sesleri çıkararak durdu.

More Sentences
halt v. durmak
As you can well imagine, this brought our meeting to an abrupt halt.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu durum toplantımızın aniden durmasına neden oldu.

More Sentences
halt v. kesmek
Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.
İnişli çıkışlı diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları kesmemiştir.

More Sentences
halt v. durdurmak
The Lamfalussy agreement is in danger of being delayed and the UCITS directive of being halted in its tracks.
Lamfalussy anlaşmasının ertelenmesi ve UCITS direktifinin yürürlüğünün durdurulması tehlikesi bulunmaktadır.

More Sentences
halt v. önünü almak
The police have failed to halt crimes in the area.
Polis bölgedeki suçların önünü almayı başaramadı.

More Sentences
Technical
halt v. durdurmak
The escalation of violence therefore needs to be halted as soon as possible.
Bu nedenle şiddetin tırmanması mümkün olan en kısa sürede durdurulmalıdır.

More Sentences
General
halt n. mola
halt n. duraksama
halt n. mola yeri
halt n. durak
halt n. duruş
halt n. silahlı grup
halt n. eksiklik
halt n. topallık
halt n. aksaklık
halt v. tökezlemek
halt v. duraksamak
halt v. tereddüt etmek
halt v. topallamak
halt v. bocalamak
halt v. duraklamak
halt v. aksamak
halt v. sendelemek
halt v. bozuk olmak
halt v. kusurlu olmak
halt v. kötü bir şekilde ilerlemek
halt v. arızalı olmak
halt v. mantıksız olmak
halt adj. topal
halt adj. aksak
halt interj. dur!
Technical
halt n. kesilme
halt n. operasyonun sonlanması
Computer
halt n. duruş
halt expr. dur
Informatics
halt n. ana işlemciyi durdurma kodu
Railway
halt n. demiryolu hattında küçük istasyon
Theatre
halt n. durak zamanı

Significados de "halt" en diccionario inglés turco : 7 resultado(s)

Turco Inglés
General
halt heck n.
What the heck is going on?
Burada ne haltlar dönüyor?

More Sentences
Colloquial
halt the hell n.
What in the hell are you doing in my room?
Benim odamda ne halt ediyorsun?

More Sentences
General
halt blunder n.
halt improper act n.
halt goodyear [obsolete] n.
Phrases
halt tunket interj.
Slang
halt heck expr.

Significados de "halt" con otros términos en diccionario inglés turco: 114 resultado(s)

Inglés Turco
General
call a halt v. son vermek
We therefore urgently need this week to call a halt to this.
Bu nedenle, bu hafta içinde acilen buna bir son verilmesini istiyoruz.

More Sentences
call a halt v. durdurmak
We also believe that the Indonesian Government should call a halt to the army's commercial activities in Papua.
Ayrıca Endonezya Hükümetinin ordunun Papua'daki ticari faaliyetlerini durdurması gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
abrupt halt n. ani duruş
call a halt to v. durdurmak
call a halt to v. kesmek
call a halt to v. son vermek
skid to a halt v. arabayı kaydırarak durdurmak
come to a halt v. durmak
skid to a halt v. araba kayarak durmak
grind to a halt v. durmak
halt the production v. üretimi durdurmak
bring to a halt v. sekteye uğratmak
bring to a halt v. durma noktasına getirmek
stop/halt for a short time v. geçici bir süre dolmak
stop/halt temporarily v. geçici bir süre dolmak
call a halt to something v. bir şeyin durdurulmasını istemek
come to a grinding halt v. gıcırdayıp aksamak
after three-month halt adv. üç aylık aradan sonra
Colloquial
call a halt v. bitirmesini emretmek
call a halt v. durdurmak
call a halt v. kesmek
call a halt v. yarıda kesmek
Idioms
come to a grinding halt v. aniden durmak
come to a grinding halt v. balataları yakmak
come to a grinding halt v. pat diye durmak
come to a grinding halt v. dondurmak
come to a grinding halt v. kilitlenip kalmak
come to a grinding halt v. ansızın durmak
come to a grinding halt v. birden bire durmak
come to a grinding halt v. felç olmak
come to a screeching halt v. aniden durmak
come to a screeching halt v. balataları yakmak
come to a screeching halt v. pat diye durmak
come to a screeching halt v. dondurmak
come to a screeching halt v. kilitlenip kalmak
come to a screeching halt v. ansızın durmak
come to a screeching halt v. birden bire durmak
come to a screeching halt v. felç olmak
come to a screeching halt v. acı frenle durmak
come to a screeching halt v. birden durmak
grind to a halt v. bitmek
call a halt to something v. bir şeyi durdurmak
come to a crashing halt v. birdenbire sert bir şekilde durmak
grind to a halt v. durma noktasına gelmek
come to a halt v. durma noktasına gelmek
grind to a halt v. daha fazla ilerleyememek
come to a halt v. durmak
grind to a halt v. gıcırdayarak yavaş yavaş stop etmek
grind to a halt v. stop etmek
grind to a halt v. sonuçlanmak
grind to a halt v. sona ulaşmak
grind to a halt v. yavaşlamak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. pat diye durdurmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. ansızın durdurmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. kitlenip kalmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. felç olmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. donup kalmak
halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v. pat diye durdurmak
halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v. ansızın durdurmak
halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v. kitlenip kalmak
halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v. felç olmak
halt (someone or something) (dead) (one's) tracks v. donup kalmak
stop/halt/freeze in your tracks v. donakalmak
stop/halt/freeze in your tracks v. donup kalmak
stop/halt/freeze in your tracks v. kalakalmak
stop/halt/freeze in your tracks v. olduğu yerde dondurmak
stop/halt/freeze in your tracks v. korkudan, şaşkınlıktan dondurmak
put a halt to (something) v. (bir şeye) bir son vermek
put a halt to (something) v. (bir şeyi) durdurmak
put a halt to (something) v. (bir şeyi) sonlandırmak
put a halt to (something) v. (bir şeyi) bitirmek
bring (someone or something) to a halt v. (birini/bir şeyi) durma noktasına getirmek
bring (someone or something) to a halt v. (birini/bir şeyi) sekteye uğratmak
bring (someone or something) to a halt v. (birini/bir şeyi) durdurmak/duraklatmak
call a halt to (something) v. (bir şeyin) durdurulmasını emretmek
come to a grinding/screeching halt v. aniden durmak
come to a grinding/screeching halt v. balataları yakmak
come to a grinding/screeching halt v. pat diye durmak
come to a grinding/screeching halt v. ansızın durmak
come to a grinding/screeching halt v. kilitlenip kalmak
come to a grinding/screeching halt v. birden bire durmak
come to a grinding/screeching halt v. felç olmak
come to a grinding/screeching halt v. acı frenle durmak
come to a grinding/screeching halt v. birden durmak
grind to a halt/standstill v. durmak
grind to a halt/standstill v. durma noktasına gelmek
grind to a halt/standstill v. stop etmek
come to a grinding halt v. durmak
come to a grinding halt v. durma noktasına gelmek
come to a grinding halt v. stop etmek
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. (bir şeyi) aniden durdurmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. (bir şeyi) birden durdurmak
halt (someone or something) (dead) in its tracks v. (bir şeyin) donakalmasına neden olmak
halt (someone or something) (dead) in (one's) tracks v. (birini) aniden durdurmak
halt (someone or something) (dead) in (one's) tracks v. (birini) birden durdurmak
halt (someone or something) (dead) in (one's) tracks v. (birinin) donakalmasına neden olmak
Trade/Economic
halt of production n. üretimin durması
Law
halt the execution v. infazı ertelemek
halt the execution v. infazı durdurmak
Technical
unexpected halt n. beklenmeyen durma
halt instruction n. durdurma komutu
premature halt n. erken/zamansız durma
drop-dead halt n. ölü duruma gelme
drop-dead halt n. ölü duruma düşme
halt ahead n. yarı yol ileri komutu
Computer
unexpected halt n. beklenmeyen durma
halt instruction n. durdurma komutu
optional halt instruction n. seçmeli durdurma komutu
dump then halt expr. dökümden sonra dur
Traffic
halt sign [uk] n. dur işareti
Medical
halt the disease progression v. hastalığın ilerlemesini durdurmak
Military
halt area n. mola yeri
platoon halt expr. takım dur! komutu
Archaic
the halt n. sakatlar