Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ensue v. | çıkmak | ||
A robust discussion ensued. Sağlam bir tartışma ortaya çıktı. More Sentences |
||||
General | ensue v. | (sonuç olarak) ortaya çıkmak | ||
When, in particular, healthcare networks are insufficient, genuine difficulties ensue. Özellikle sağlık hizmetlerine ilişkin ağlar yetersiz olduğunda, gerçek zorluklar ortaya çıkmaktadır. More Sentences |
||||
General | ensue v. | meydana gelmek | ||
General | ensue v. | birbirini takip etmek | ||
General | ensue v. | netice olarak husule gelmek | ||
General | ensue v. | doğmak | ||
General | ensue v. | sonradan gelmek | ||
General | ensue v. | sonuç olarak ortaya çıkmak | ||
General | ensue v. | sonuçlanmak | ||
General | ensue v. | ardından gelmek | ||
General | ensue v. | sonucu olmak | ||
General | ensue v. | izlemek | ||
General | ensue v. | ortaya çıkmak | ||
General | ensue v. | takip etmek | ||
General | ensue v. | -den kaynaklanmak | ||
General | ensue v. | arkasından gelmek |
Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ensue from something v. | -den sonuçlanmak/kaynaklanmak | ||
General | ensue [obsolete] v. | sürdürmek | ||
General | ensue [obsolete] v. | kovalamak | ||
General | ensue [obsolete] v. | peşine düşmek | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | ensue from v. | -den sonuçlanmak/kaynaklanmak |