Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | demonstrate v. | göstermek | ||
The dance instructor will demonstrate the correct movement for the young dancers. Dans eğitmeni genç dansçılar için doğru hareketleri gösterecektir. More Sentences |
||||
Common Usage | demonstrate v. | kanıtlamak | ||
Why should anyone then have to demonstrate the safety of any product? O zaman neden herhangi biri herhangi bir ürünün güvenliğini kanıtlamak zorunda kalsın? More Sentences |
||||
Common Usage | demonstrate v. | gösteri yapmak | ||
The supporters who were against the government's policies demonstrated outside the government offices. Hükümetin politikalarına karşı çıkan destekçiler devlet binalarının dışında gösteri yaptı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | demonstrate v. | ispatlamak | ||
She demonstrated her ability to teach in the classroom. Sınıfta öğretme yeteneğini ispatladı. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | gösteri yapmak | ||
Here we are again, with farmers demonstrating because we are dealing with food issues. İşte yine gıda sorunlarıyla uğraştığımız için gösteri yapan çiftçilerle birlikteyiz. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | açıklamak | ||
I'll demonstrate how this machine works. Bu makinenin nasıl çalıştığını açıklayacağım. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | gösteri düzenlemek | ||
More and more people in Europe and America are demonstrating under the slogan 'No blood for oil'. Avrupa ve Amerika'da giderek daha fazla sayıda insan 'Petrol için kana hayır' sloganı altında gösteriler düzenliyor. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | ortaya koymak | ||
This research study will demonstrate the connection between health and happiness. Bu araştırma, sağlık ve mutluluk arasındaki bağlantıyı ortaya koyacaktır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | demonstrate v. | kanıtlamak | ||
It is not the task of the consumers to demonstrate that the product is hazardous. Ürünün tehlikeli olduğunu kanıtlamak tüketicilerin görevi değildir. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | demonstrate v. | ispat etmek | ||
General | ||||
General | demonstrate v. | tanıtlamak | ||
General | demonstrate v. | göstererek tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | açımlamak | ||
General | demonstrate v. | açıklayarak tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | örnekle açıklamak | ||
General | demonstrate v. | tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | müşteri adayına ürünün üstün özelliklerini genellikle tatbik ederek göstermek | ||
General | demonstrate v. | bir kimse veya dava lehindeki veya aleyhindeki bir düşünceyi halka arz etmek | ||
General | demonstrate v. | kanıtlarla öğretmek | ||
General | demonstrate v. | kanıtlarla açıklamak | ||
General | demonstrate v. | fikrin halka arz edilmesine iştirak etmek | ||
General | demonstrate v. | makine veya düzeneği açıklayarak tanıtma işinde çalışmak | ||
Politics | ||||
Politics | demonstrate v. | gösterilerle desteklemek | ||
Politics | demonstrate v. | mitinglerle protesto etmek | ||
Military | ||||
Military | demonstrate v. | düşmanı aldatmak için saldırmak | ||
Military | demonstrate v. | düşmanı aldatmak için gövde gösterisi yapmak |