Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | demonstrate v. | göstermek | ||
The dance instructor will demonstrate the correct movement for the young dancers. Dans eğitmeni genç dansçılar için doğru hareketleri gösterecektir. More Sentences |
||||
Common Usage | demonstrate v. | kanıtlamak | ||
Why should anyone then have to demonstrate the safety of any product? O zaman neden herhangi biri herhangi bir ürünün güvenliğini kanıtlamak zorunda kalsın? More Sentences |
||||
Common Usage | demonstrate v. | gösteri yapmak | ||
The supporters who were against the government's policies demonstrated outside the government offices. Hükümetin politikalarına karşı çıkan destekçiler devlet binalarının dışında gösteri yaptı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | demonstrate v. | ispatlamak | ||
She demonstrated her ability to teach in the classroom. Sınıfta öğretme yeteneğini ispatladı. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | gösteri yapmak | ||
We who wish to demonstrate peacefully must also learn from the battles. Barışçıl gösteriler yapmak isteyen bizler de savaşlardan ders çıkarmalıyız. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | açıklamak | ||
I'll demonstrate how this machine works. Bu makinenin nasıl çalıştığını açıklayacağım. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | gösteri düzenlemek | ||
Many people demonstrated peacefully in Nice and in Göteborg. Nice ve Göteborg'da çok sayıda kişi barışçıl gösteriler düzenledi. More Sentences |
||||
General | demonstrate v. | ortaya koymak | ||
This research study will demonstrate the connection between health and happiness. Bu araştırma, sağlık ve mutluluk arasındaki bağlantıyı ortaya koyacaktır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | demonstrate v. | kanıtlamak | ||
Of course, the usefulness of generic drugs has already been demonstrated. Haliyle jenerik ilaçların faydası zaten kanıtlanmıştır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | demonstrate v. | ispat etmek | ||
General | ||||
General | demonstrate v. | tanıtlamak | ||
General | demonstrate v. | göstererek tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | açımlamak | ||
General | demonstrate v. | açıklayarak tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | örnekle açıklamak | ||
General | demonstrate v. | tanıtmak | ||
General | demonstrate v. | müşteri adayına ürünün üstün özelliklerini genellikle tatbik ederek göstermek | ||
General | demonstrate v. | bir kimse veya dava lehindeki veya aleyhindeki bir düşünceyi halka arz etmek | ||
General | demonstrate v. | kanıtlarla öğretmek | ||
General | demonstrate v. | kanıtlarla açıklamak | ||
General | demonstrate v. | fikrin halka arz edilmesine iştirak etmek | ||
General | demonstrate v. | makine veya düzeneği açıklayarak tanıtma işinde çalışmak | ||
Politics | ||||
Politics | demonstrate v. | gösterilerle desteklemek | ||
Politics | demonstrate v. | mitinglerle protesto etmek | ||
Military | ||||
Military | demonstrate v. | düşmanı aldatmak için saldırmak | ||
Military | demonstrate v. | düşmanı aldatmak için gövde gösterisi yapmak |