yolcu - Turkish English Dictionary

yolcu

Meanings of "yolcu" in English Turkish Dictionary : 18 result(s)

Turkish English
Common Usage
yolcu passenger n.
We should state quite clearly that a passenger travelling at a reduced fare also has a right to full compensation.
İndirimli ücretle seyahat eden bir yolcunun da tam tazminat alma hakkına sahip olduğunu açıkça belirtmeliyiz.

More Sentences
General
yolcu traveler n.
He accommodated the traveler for the night.
Gece için yolcuyu ağırladı.

More Sentences
yolcu traveller n.
Nobody benefits from lower costs that result in a higher risk for travellers and staff.
Yolcular ve personel için daha yüksek riskle sonuçlanan daha düşük maliyetlerden kimse fayda sağlamaz.

More Sentences
Insurance
yolcu passenger n.
In many Member States passenger rail services are instrumental in national and regional development.
Birçok Üye Devlette yolcu demiryolu hizmetleri ulusal ve bölgesel kalkınmada önemli bir rol oynamaktadır.

More Sentences
Technical
yolcu passenger n.
We believe that it is also necessary to protect this type of passenger.
Bu tür yolcuların korunmasının da gerekli olduğuna inanıyoruz.

More Sentences
Automotive
yolcu occupant n.
The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant.
Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir.

More Sentences
yolcu passenger n.
Liberalisation of the passenger side must proceed step by step.
Yolcu tarafının serbestleştirilmesi adım adım ilerlemelidir.

More Sentences
Marine
yolcu passenger n.
In fact, all European passenger lines are running at a loss today, and liberalisation will not change that.
Aslında bugün tüm Avrupa yolcu hatları zararına çalışmaktadır ve serbestleşme bu durumu değiştirmeyecektir.

More Sentences
General
yolcu pilgrim n.
yolcu goner n.
yolcu voyager n.
yolcu wayfarer n.
yolcu fare n.
yolcu journeyer n.
yolcu viator n.
yolcu piepoudre n.
yolcu piepowder n.
Slang
yolcu gone coon [us] [obsolete] n.

Meanings of "yolcu" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
yolcu taşımacılığı passenger transportation n.
During these years, the emphasis has mainly been on the safety of passenger transport.
Bu yıllar boyunca ağırlıklı olarak yolcu taşımacılığının güvenliği üzerinde durulmuştur.

More Sentences
yolcu gemisi liner n.
The liner called at Hong Kong.
Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.

More Sentences
yolcu gemisi passenger ship n.
This is a cargo ship, not a passenger ship.
Bu bir kargo gemisi, yolcu gemisi değil.

More Sentences
yolcu uçağı airliner n.
It has blown up a South Korean civilian airliner.
Güney Kore'ye ait bir sivil yolcu uçağını havaya uçurdu.

More Sentences
yolcu uçağı passenger plane n.
No one had conceived of using a fully loaded, large passenger plane as a weapon.
Hiç kimse tam yüklü, büyük bir yolcu uçağını silah olarak kullanmayı düşünmemişti.

More Sentences
kaçak yolcu stowaway n.
Untenable situations have arisen at the Eurotunnel caused by stowaways on trains.
Eurotunnel'de trenlerdeki kaçak yolcuların neden olduğu tahammül edilemez durumlar ortaya çıkmıştır.

More Sentences
yolcu treni passenger train n.
The Orient-Express is one of the world's most famous luxury passenger trains.
Orient-Express, dünyanın en ünlü lüks yolcu trenlerinden biridir.

More Sentences
yolcu trafiği passenger traffic n.
There has of course been enormous growth in passenger traffic.
Elbette yolcu trafiğinde muazzam bir büyüme söz konusu.

More Sentences
yolcu listesi passenger list n.
Why didn't they draw up a passenger list?
Neden bir yolcu listesi hazırlamadılar?

More Sentences
yolcu hizmetleri passenger services n.
What works for passenger services could be applied to and developed for freight services.
Yolcu hizmetleri için işe yarayanlar, yük hizmetleri için de uygulanabilir ve geliştirilebilir.

More Sentences
indirmek (gemiden yük/yolcu vb'ni) land v.
Is it possible to land a plane on this island?
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?

More Sentences
yolcu etmek see v.
This morning I went to the airport in order to see my cousin off.
Bu sabah kuzenimi yolcu etmek için havaalanına gittim.

More Sentences
Speaking
aşağıda yolcu kalmasın! all aboard! expr.
All aboard!
Aşağıda yolcu kalmasın!

More Sentences
Politics
kaçak yolcu stowaway n.
Untenable situations have arisen at the Eurotunnel caused by stowaways on trains.
Eurotunnel'de trenlerdeki kaçak yolcuların neden olduğu savunulamaz durumlar ortaya çıkmıştır.

More Sentences
Technical
yolcu koltuğu passenger seat n.
Tom sat in the passenger seat next to Mary.
Tom, Mary'nin yanındaki yolcu koltuğuna oturdu.

More Sentences
Automotive
ön yolcu koltuğu front passenger seat n.
Tom is sitting in the front passenger seat.
Tom ön yolcu koltuğunda oturuyor.

More Sentences
Traffic
yolcu taşımak transport passengers v.
The bus transports passengers from the hotel to the airport.
Otobüs, otelden havaalanına yolcu taşır.

More Sentences
Marine
yolcu gemisi cruise ship n.
Have you ever been on a cruise ship?
Hiç yolcu gemisinde bulundun mu?

More Sentences
yolcu listesi passenger list n.
Why didn't they draw up a passenger list?
Onlar neden bir yolcu listesi düzenlemedi?

More Sentences
Common Usage
(uçak/kap) (yolcu/su vb) taşımak hold v.
General
sürücüyle yolcu arasında ayırıcı bölme bulunmayan kapalı araba saloon n.
at veya ren geyiği tarafından çekilen, yolcu taşımaya mahsus kızak sleigh n.
bir aracın yolcu veya yük olmaksızın yola çıkması deadheading n.
yolcu durumunda on a war foot n.
yolcu sayısı (toplu taşıma aracında) ridership n.
yolcu rehberi itinerary n.
yolcu arabası passenger car n.
salon (yolcu gemisinde) saloon n.
yolcu gemisi launch n.
ayaktaki yolcu straphanger n.
genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler minibus n.
yolcu kabini passenger cabin n.
büyük yolcu salonu (havaalanında/garda) concourse n.
yolcu kompartımanı passenger compartment n.
yaya yolcu wayfarer n.
yolcu eşyası baggage n.
yolcu otobüsü coach n.
yolcu koltuğu olan teleferik chair lift n.
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı shuttle n.
yolcu çantası kit bag n.
bir taşıtın yolcu veya potansiyel bir yolcunun isteği üzerine durduğu durak request stop n.
uçağın yolcu kabininde taşınmaya uygun küçük çanta cabin bag n.
yolcu isim kaydı passenger name record n.
iata'nın acente listesinde yer alan, yolcu biletlerinin satıldığı mahal approved location n.
yolcu listesi waybill n.
yolcu kuponu passenger coupon n.
yolcu ulaştırma otoritesi passenger transport authority n.
yolcu vagonu day coach n.
karayolu yolcu taşımacılığı road transportation n.
iki kıyı arasında yolcu taşıyan deniz taşıtı ferry n.
yolcu mili passenger mile n.
yolcu salonu passenger lounge n.
havaalanında transit yolcu salonu transit lounge n.
yolcu yeri oranı passenger space ratio n.
yolcu feribotu passenger ferry n.
çok sayıda yolcu taşıyan ve uzun yolculuklarla turlarda kullanılan motorlu, büyük kara taşıtı coach n.
yolcu etme sendoff n.
emanete bırakılmış yolcu bagajı left luggage n.
yolcu vagonu carriage n.
yolcu uçağı liner n.
yolcu taşıyan herhangi bir aracın bölmesi car n.
gemi, uçak veya trende yolcu ağırlayan erkek görevli steward n.
atla çekilen yolcu kızağı sleigh n.
yolcu arabası coach n.
yolcu çantası kitbag n.
üstü kapalı yolcu veya yük arabası caravan n.
biletsiz yolcu stowaway n.
yolcu tarifesi passenger rate n.
yolcu vagonu passenger car n.
yolcu bileti passenger ticket n.
yolcu vapuru passenger ship n.
yolcu istasyonu passenger station n.
yolcu gemisi passenger liner n.
yolcu ve yük treni passenger and goods train n.
yaya yolcu foot passenger n.
yolcu eşyası passenger's luggage n.
yolcu vagonu passenger coach n.
yolcu indirme yeri drop off zone n.
otobüs yolcu kapasitesi busload n.
transit yolcu in-transit passenger n.
yolcu vagonu private car n.
yolcu giriş kartı proof of payment n.
gemiye kaçak binen yolcu stowaway n.
uçağa kaçak binen yolcu stowaway n.
kent içi toplu yolcu taşımacılığı urban transportation n.
yolcu bagajı passenger's baggage n.
yolcu eşyası passenger luggage n.
yolcu eşyası passenger's baggage n.
yolcu bagajı passenger luggage n.
yolcu taşıma passenger transport n.
biletsiz kaçak yolcu stowaway n.
yürüyen yolcu bandı passengers conveyor n.
yolcu taşıma passenger transportation n.
yolcu helikopteri helibus n.
yolcu taşıma bandı passenger conveyor n.
yolcu indirme/bindirme alanı kiss and ride zone n.
yolcu indirme/bindirme alanı drop-off and pick-up area n.
yolcu çantası carryall n.
yolcu taşıma aracı carryall n.
biletsiz yolcu veya seyirci deadhead n.
yolcu etme send-off n.
gelen yolcu arriving passenger n.
gelen yolcu incoming passenger n.
yolcu terminali passenger terminal n.
tek kişilik yolcu koltuğu bucket seat n.
(işe giden/işten gelen) yolcu commuter n.
yolcu yastığı travel pillow n.
yolcu gemisi komedyeni cruise ship entertainer n.
yolcu gemisinde göstericilik yapan kimse cruise ship entertainer n.
düşük vergiye tabi hafif yolcu arabası tax cart n.
eski ingiltere'de hafif yolcu arabası spring cart n.
yolcu kafilesi caravan n.
aracın taşıyabileceği maksimum yolcu sayısı carful n.
üstü kapalı büyük yolcu veya yük arabası, taşıt/araç katarı caravan n.
posta ve yolcu taşımada kullanılan dört tekerlekli atlı araba chaise n.
kızakların üstüne yerleştirilen yolcu taşıma gövdesi booby hut n.
büyük yolcu taşıma helikopteri helibus n.
yolcu taşıyan bir tür at arabası bus n.
içerde iki yolcu, dışarıda sürücü ve uşak olmak üzere toplamda dört kişi taşıyan, üstü açılabilir dört tekerlekli hafif bir at arabası gladstone n.
giden yolcu bölümü departure area n.
(eskiden) at değiştirilen yolcu hanı coaching house n.
(eskiden) at değiştirilen yolcu hanı coaching inn n.
ücretsiz yolcu taşıyan otobüs courtesy coach n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu drawing-room car n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu parlour car n.
(posta arabası) iç yolcu inside n.
hem posta hem yolcu taşıyan bir otobüs postbus n.
atlı yolcu arabası fly n.
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı shittle n.
yolcu taşıtı stage n.
standby yolcu standby n.
bekleme listesinde yer alan yolcu standby n.
son dakika bilet bulmaya çalışan yolcu standby n.
yolcu alımı boarding n.
yolcu almak embark v.
yolcu etmek see somebody off v.
birini yolcu etmek see someone off v.
yolcu etmek send off v.
yolcu etmek see off v.
yolcu etmek speed v.
yolcu etmek bid somebody godspeed v.
yolcu indirmek drop off passenger v.
yolcu indirmek drop off a passenger v.
yolcu almak imbark v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow on v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow in v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow away v.
yolcu almak board v.
yolcu karşılamak meet passenger v.
yolcu karşılamak welcome a passenger v.
(yolcu/yük) indirmek unload v.
bisiklette yolcu olarak gitmek crog [dialect] v.
bisiklette yolcu olarak gitmek croggy [dialect] v.
yolcu taşıtı ile seyahat etmek stage v.
yolcu ve yükü olmayan (taşıt) unladen adj.
kar amacıyla yolcu veya mal taşıyan (araç) commercial adj.
standby yolcu ile ilgili standby adj.
bekleme listesinde yer alan (yolcu) standby adj.
yolcu, yolcusu anlamlarını veren son ek -naut suf.
Phrasals
yolcu almak take on v.
(otobüs/taksi) yolcu indirmek set someone down v.
yolcu etmek see (one) down (to something or some place) v.
yolcu almak pick up v.
yolcu/yük bindirmek pick up v.
yolcu etmek see down to v.
(birini) yolcu etmek send (one) off v.
Phrases
yolcu yolunda gerek we must be on our way expr.
Colloquial
san jose (silikon vadisi) ve seattle gibi yüksek teknoloji şirketlerinin yoğun olduğu abd şehirleri arasında düzenli doğrudan uçuş yapan yolcu uçağı nerd bird n.
yolcu/seyirci çekme bums in seats n.
biletli yolcu ticketed passenger n.
yolcu ve mürettebat listesi flight manifest n.
at arabasının dışına binen yolcu outside [dated] [uk] n.
(1980'lerin muhafakazar aktivistlerinin tabiriyle) orta yolcu siyasetçi squish n.
(1980'lerin muhafakazar aktivistleri tarafından kullanılan) orta yolcu siyasi squoosh n.
(siyasette) orta yolcu kimse squoosh n.
yolcu etmek see to some place v.
yedek yolcu olarak on standby expr.
Idioms
(taksiler için) müşteri/yolcu aramak ply for business [uk] v.
(taksiler için) müşteri/yolcu peşinde koşmak ply for business [uk] v.
(taksiler için) müşteri/yolcu aramak ply for hire [uk] v.
(taksiler için) müşteri/yolcu peşinde koşmak ply for hire [uk] v.
(taksiler için) müşteri/yolcu aramak ply for trade [uk] v.
(taksiler için) müşteri/yolcu peşinde koşmak ply for trade [uk] v.
birini yolcu etmek see someone off v.
yolcu etmek see someone off v.
gemi, tren, uçak gibi bir yolcu aracına binmek come on board v.
geminin yolcu kabininde taşınamayacak kadar büyük (valiz) not wanted on voyage [obsolete] adj.
geminin yolcu kabininde taşınmaması gereken (bagaj) not wanted on voyage [obsolete] adj.
gemide yolcu kabininde istenmeyen (bagaj) not wanted on voyage [obsolete] adj.
yolcu taşıma halinde olmayan (taksi) off the clock adj.
yolcu kalmasın all aboard expr.
Trade/Economic
bir hat üzerinde düzenli sefer yapan uçak veya yolcu gemisi liner n.
büyük yolcu gemisi liner n.
demiryolu yolcu taşımacılığı railway passenger transportation n.
ekspres yolcu gemisi fast passenger steamer n.
gemi ya da uçakta kaçak yolcu stowaway n.
iki tekerlekli motorlu araçların yolcu el tutamakları passenger hand-holds on two-wheel motor vehicles n.
tekerlekli tarım veya orman traktörleri yolcu oturakları passenger seats for wheeled agricultural or forestry tractors n.
yedek yolcu ücreti standby fare n.
yolcu manifestosu passenger manifest n.
yolcu vapuru passenger ferry n.
yolcu kaza sigortası traveller's accident insurance n.
yolcu taşıma ücreti rate n.
(abd) ulusal demiryolu yolcu şirketi national railroad passenger corporation (amtrak) n.
yolcu ücreti sigortası passage money insurance n.
yolcu ön duyurusu apn n.
yolcu taşıma sözleşmesi passenger contract n.
yolcu mürur tezkeresi cocket n.
yolcu gemisi passenger liner n.
Politics
bileşik yolcu taşımacılığı combined passenger transport n.
Insurance
motorlu taşıt aracı yolcu sigortası motor vehicle passenger insurance n.
uçak yolcu sigortası aircraft passenger insurance n.
yolcu başına any one passenger n.
yolcu hukuki sorumluluğu passenger legal liability n.
yolcu mali sorumluluğu passenger liability n.
yolcu sigortası passenger insurance n.
Tourism
aktarma yolcu transit passenger n.
aktarmalı yolcu connecting passenger n.
bedenen güçlü yolcu able-bodied passenger n.
giden yolcu outgoing passenger n.
giden yolcu departing passenger n.
gemi, uçak veya trende yolcu ağırlayan bayan görevli stewardess n.
giden yolcu outbound passenger n.
seyahat boyunca yolcu grubuna eşlik eden eskort courier n.
transit yolcu transit passenger n.
toplam yolcu sayısı total number of passengers n.
tek yolcu bileti single passenger ticket n.
yolcu almak veya indirmek amacıyla yapılmayan planlı durak technical stop n.
yolcu konşimentosu passenger manifest n.
yolcu veya malların fiili hareketi transport n.
yolcu doluluk oranı seat occupancy rate n.
yolcu bileti veya benzeri dokümanlar için iata resmi terimi traffic document n.
yurtdışına yolcu gönderimi outgoing n.
hava yolu şirketinin sık uçan yolcu programına katılan kimse frequent flier n.
hava yolu şirketinin sık uçan yolcu programına katılan kimse frequent flyer n.
Technical
büyük yolcu uçağı air liner n.
demiryolu yolcu vagonu coach n.
terminalde yolcu körüğünün hareket eden kısmı sky-bridge n.
ticaret gemilerinde yolcu salonu lounge n.
uçağa yakıt alındıktan sonra uçağın kaldırabileceği yolcu ve kargo dahil yük miktarı payload n.
ücret karşılığı yolcu veya yük taşıyan kişi veya firma common carrier n.
yolcu gemisi cabin cruiser n.
yolcu salonu passenger hall n.
yolcu vagonu passenger car n.
yolcu kompartmanı passenger cabin n.
yolcu basamağı passenger bench n.
yolcu giriş kapısı gate n.
yolcu treni way train n.
yolcu koltuğu kiti passenger seat kit n.
yolcu tezgahı passenger bench n.
yolcu taşıtı passenger car n.
yolcu vasıtası passenger car n.
yolcu taşımak amacıyla motosikletlerin yan kısmına eklenen tekerlekli bölme sidecar n.
yolcu merdivenleri passenger stairs n.
yolcu mili passenger mile n.
yolcu vagonu otomatik basınçlı hava freni automatic compressed-air brake for passenger trains n.
çekildiğinde bağlı olduğunu torbayı yırtıp içindeki gazın çıkmasını ve yolcu balonunun alçalmasını sağlayan ip rip cord n.
yük veya yolcu taşımacılığında alınan mesafeyi aşan ve maliyet hesaplamalarında kullanılan mil hesabı constructive mileage n.
Construction
taşıtları nehrin diğer tarafına taşıyan kablolu köprünün yolcu veya araçlara ayrılmış bölümü gondola n.
Automotive
büyük yolcu taşıtı large passenger vehicle n.
binek yolcu otomobili passenger car n.
büyük yolcu taşıtları large passenger vehicles n.
çift katlı büyük yolcu taşıtı double-deck large passenger vehicle n.
çocuk yolcu koruma testi child occupant protection test n.
çocuk yolcu koruma düzeni child restraint system n.
ileri yolcu enformasyon düzenleri advanced traveller information systems n.
iki tekerlekli motorlu taşıtların yolcu el tutamakları hand-holds on two-wheeled motor vehicles n.
katlanabilen ön yolcu koltuğu folding front passenger seat n.
orta hizmet yolcu aracı medium-duty passenger vehicle n.
otomatikleştirilmiş yolcu sayımı automated passenger counting n.
ön yolcu merkezi kilit düğme sivici front passenger's power door lock knob switch n.
ön yolcu kapı anahtarı silindir sivici front passenger's door key cylinder switch n.
ön yolcu kapısı kablo tesisatı front passenger's door wire harness n.
proaktif yolcu koruma proactive occupant protection n.
termofizyolojik yolcu modeli thermophysiological occupant model n.
yolcu tutamağı passenger assist handle n.
yetişkin yolcu koru testi adult occupant protection test n.
yolcu arabası coach n.
yolcu başına düşen mil passenger-miles traveled n.
yolcu belirleme düzeni occupant classification system n.
yolcu güvenlik araştırma ortaklığı occupant safety research partnership n.
yolcu hizmetleri bilgilendirme traveller services information n.
yolcu indirme ve bindirme şeridi loading lane n.
yolcu kabini passenger cell n.
yolcu kabini hacmi passenger volume n.
yolcu kapasitesi passenger capacity n.
yolcu koruma desteği crew protect assist n.
yolcu sıcaklık sensörü passenger temperature sensor n.
yolcu tarafı hava yastığı passenger side air bag n.
yolcu tarafı hava yastığı kapatma anahtarı passenger air bag cutoff switch n.
yolcu kapısı kilit düğmesi passenger's door security indicator n.
yolcu güvenliği-dahili etki occupant protection-interior impact n.
yolcu güvenliği-araç davranışı occupant protection-vehicle behavior n.
yolcu bölmesi sigorta kutusu/akıllı dağıtım kutusu passenger compartment fuse box/smart junction box n.
yolcu koltuğu passenger's seat n.
yolcu bölümü sıcaklık sensörü passenger compartment temperature sensor n.
yolcu kabini passenger compartment n.
yolcu vagonu passenger's car n.
yolcu (araçta yer kaplayan) occupant n.
yolcu engelleme (hava) yastığı passenger restraint bags n.
yolcu otobüsü coach n.
yolcu kapısı passenger's door n.
yolcu zapt cihaz tali sistemi occupant restraining device subsystem n.
yolcu bölümü passenger compartment n.
yolcu vagonu coach n.
yolcu tarafı passenger's side n.
yolcu hava yastığı passenger air bag n.
sol ön yolcu kapısı left front passenger door n.
otobüs benzeri bir yolcu otomobili veya uçağı bus n.
yolcu koltuklarının üzeri körüklü ve sürücü koltuğunun üstü açık olan eski tip bir araba landaulet [us] n.
batı afrika'da yolcu veya yük taşımada kullanılan, yanları açık küçük bir otobüs veya kamyonet mammy wagon n.
batı afrika'da yolcu veya yük taşımada kullanılan, yanları açık küçük bir otobüs veya kamyonet mammy lorry n.
(motosiklet, mobilet) sürücü ile yanındaki yolcu koltuğu buddy seat n.
yolcu yerine veya yolcularla birlikte yük taşıyabilen motorlu araç load-lugger n.
(yolcu otobüsü üzerinde yer alan) bagaj bölümü imperial n.
çocuk yolcu algılama child presence detection n.
Transportation
ticari yolcu ve yük gemisi cargo liner n.
ulaştırma sisteminin taşınan yük/yolcu miktarı traffic n.
belirli bir yerde ve zamanda bir ulaşım modunu kullanan yolcu ve yolculukların oranı mode share n.
otobüsle ve otokarla uluslararası arızi yolcu taşımacılığı anlaşması the international occasional carriage of passengers by coach and bus (interbus) n.
aracın yolcu ve yük taşıyan bölümü body n.
doğu hint adaları'nda yolcu ve yük taşımacılığı için kullanılan bot veya sal bunder n.
(belirli bir dönemde belirli bir toplu taşıma kullanan) yolcu popülasyonu ridership n.
yolcu sırtlığı sissy bar n.
yolcu, kargo veya yüklerin içeri alınması pickup n.
(motosiklet veya bisiklette) yolcu selesi pillion n.
yolcu terminali ile taşıta binme alanı arasında bulunan ve genellikle üzerinde numara olan geçit gate n.
daha yüksek sefer ücreti ödeyen yolcu sınıfı premium traffic n.
(yolcu veya mal taşıyan) atlı araba stage wagon n.
düzenli yolcu straphanger n.
yolcu biletinin sahibine sevkiyat hizmeti vermek check v.
yolcu aktarmak connect v.
(birini) yolcu olarak ücretsiz taşımak deadhead v.
yolcu tarafından kabine alınmış (bagaj) carry on adj.
(yolcu bileti) kontrol edilmeye uygun checkable adj.
nispeten kısa mesafeler arasında hizmet veren (yolcu uçağı, havayolu şirketi) commuter adj.
Traffic
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit diamond lane n.
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit commuter lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit commuter lane n.
bir özel aracın en az ikiden fazla yolcu barındırması car pool n.
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit carpool lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit hov lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit carpool lane n.
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit high-occupancy vehicle lane n.
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit transit lane n.
birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılmış şerit hov lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit diamond lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit high-occupancy vehicle lane n.
birden fazla yolcu ile giden araçlara ayrılmış şerit transit lane n.
düzenli yolcu servisi regular passenger service n.
yaya yolcu foot passenger n.
yolcu bileti passenger ticket n.
yolcu indirmek set down passenger v.
yolcu almak pick up passenger v.
yolcu bindirmek pick up passenger v.
yolcu getirip götürmek transport passengers v.
Railway
demiryolu şirketinin belirli bir süre içinde taşıdığı yolcu ve ton ağırlığın mil cinsinden toplam birimi traffic mile n.
tren tarafından taşınabilecek toplam yolcu sayısı trainful n.
tren tarafından taşınabilecek toplam yolcu sayısı trainload n.
araç yolcu kapasitesi passenger capacity of vehicle n.
başka bir ülke içindeki özel bir 'koridor' güzergahta yolcu almadan ve indirmeden giden tren korridorzuge n.
dıştan kompartıman kapılı yolcu vagonu coach with side doors n.
furgon bölmeli yolcu vagonu brake ended passenger coach n.
ortadan geçitli yolcu vagonu centre gangway coach n.
özellikle yolcu trenlerinde biletlerin veya seyahat belgelerinin kontrolünden sorumlu kimse ticket collector n.
tamamen teçhiz edilmiş yolcu vagonları fully fitted passenger coaches n.
yolcu sayısının koltuk sayısı ile sınırlandırıldığı seferler limited n.
yolcu vagonu coach n.
yolcu vagonu sandık iskeleti coach framework n.
yolcu salonu passenger waiting room n.
yolcu vagonu şasisi coach underframe n.
yolcu vagonları coaches n.
yolcu vagonu tabanı coach floor n.
yolcu parkuru passenger track n.
yol üzerinde çıkıntı yapmayacak şekilde döşenmiş özel raylarda hareket eden yolcu taşıtı tramcar n.
yolcu vagon parkı passenger rolling stock n.
yolcu servisi passenger service n.
yolcu peronu passenger platform n.
yolcu transferi passenger transfer n.
yolcu vagonları passenger coaches n.
yolcu vagonu passenger car n.
yolcu vagon damı coach roof n.
yolcu vagonu bojisi coach bogie n.
yolcu bekleme salonu passenger waiting room n.
yolcu vagonu car n.
yük ve yolcu taşıyan demiryolu arabası car n.
yolcu istasyonu passenger station n.
manş tüneli'ni kullanarak londra ve avrupa ülkelerini birbirine bağlayan hızlı yolcu treni hizmeti eurostar n.
bitişik vagonlarının kapıları arasında boşluk olan yolcu treni vestibule train n.
bitişik vagonlarının kapıları arasında boşluk olan yolcu treni vestibuled train n.
yolcu veya yük vagonu bulunmayan lokomotif wildcat [us/canada] n.
dolu bir tren vagonuna ait yolcu listesi willie n.
yolcu treninde lokomotifin arkasında yer alan, posta, kargo ve valizlerin taşındığı vagon headend n.
demiryolu yolcu vagonunun tavanı deck n.
yolcu taşımacılığında kullanılan çeken ve çekilen araçlar passenger rolling stock n.
farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu combine n.
sigara içenler için ayrılan yolcu vagonu smoking carriage n.
sigara içenler için ayrılan yolcu vagonu smoking compartment n.
lüks yolcu vagonu superliner n.
lüks yolcu treni superliner n.
hem yolcu hem de yük vagonlarından oluşan (tren) mixed adj.
genel yolcu temsilcisi gpa (general passenger agent) abrev.
Aeronautic
havaalanında yolcu binası airport terminal n.
bekleme listesindeki yolcu stand-by passenger n.
büyük yolcu uçağı airliner n.
binen yolcu departing passenger n.
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak wide-bodied aircraft n.
gelen yolcu kapısı arrival gate n.
giden yolcu kapısı departure gate n.
havaalanında yolcu binası air terminal n.
hava gemisi yolcu bölmesi car n.
jet yolcu uçağı jet liner n.
kısa mesafelerde çok sayıda yolcu taşımak üzere tasarlanmış uçak airbus n.
sık uçan yolcu mil puanı frequent-flyer points n.
sık uçan yolcu programı frequent-flyer program n.
terminalde yolcu körüğünün hareket eden kısmı sky bridge n.
taşınan yolcu-km carried passenger-km n.
transit yolcu transit passenger n.
transfer yolcu transfer passenger n.
dar gövdeli tek koridorlu yolcu uçağı narrow-body aircraft n.
dar gövdeli tek koridorlu yolcu uçağı single-aisle aircraft n.
uçuşa gelmeyen yolcu yerine uçan kişi go show n.
ücretli yolcu regular passenger n.
uçakların park etme yolcu veya yük alma ile pist arasında hareket ettikleri düzeltilmiş zemin taxi way n.
ücretli yolcu kilometre revenue passenger kilometers) (rpk) n.
ücretli yolcu revenue passenger n.
yanaşabilen yolcu köprüsü passenger boarding bridge n.
yolcu merdiveni passenger stairs n.
yolcu biniş kartı/bileti passenger boarding pass n.
yolcu duyuru sistemi passenger address system n.
yolcu hizmetleri memuru passenger services officer n.
yolcu köprüsü airbridge n.
yolcu köprüsü aerobridge n.
yolcu veya mal taşımak için kiralanmak üzere lisans almış ve tarifeli sefer yapmayan havayolu charter airline n.
yolcu kompartımanı passenger compartment n.
yolcu kabini passenger cabin n.
yolcu bindirme köprüsü passenger loading bridge n.
yolcu körüğü passenger boarding bridge n.
yolcu biniş köprüsü passenger boarding bridge n.
yolcu ve yük taşıyan uçak mixed aircraft n.
yolcu uçaklarında iniş sırasında hızı azaltmak için motorların ters istikamete doğru çalıştırılmasını sağlayan sistem reverse thrust n.
yolcu biniş kartı/bileti boarding pass n.
yolcu iniş binişi passenger boarding alighting n.
yolcu beraberinde bagaj accompanied baggage n.
yolcu bindirme passenger loading n.
yolcu indirme merdiveni passenger ramp n.
yolcu biniş kartı/bileti boarding card n.
yolcu salonu passenger lounge n.
yolcu doluluk oranı seat occupancy rate n.
yolcu trafik hizmetleri ground handling services n.
yolcu beraberindeki bagajlar hand baggage n.
yolcu doluluk oranı passenger occupancy rate n.
yolcu ve yük taşıyan uçak combination aircraft n.
yolcu kabul gişesi check-in counter n.
yolcu iptal no show n.
yolcu taşıyıcıları passenger transporter n.
yolcu körüğü boarding bridge n.
yolcu isim kaydı passenger name record (pnr) n.
ileri yolcu bilgisi advance passenger information (api) n.
jet yolcu uçağı jetliner n.
yolcu biniş köprüsü ticari markası jetway® n.
geniş gövdeli jet yolcu uçağı widebody n.
yanarak yok olan eski bir alman ticari yolcu zeplini hindenburg n.
sokakta yalnızca yük, yolcu bırakıp almak için kullanılan alan loading zone n.
çekildiğinde bağlı olduğunu torbayı yırtıp içindeki gazın çıkmasını ve yolcu balonunun alçalmasını sağlayan ip ripping cord n.
yolcu veya kargo binişlerinin gerçekleştirildiği havaalanı departure aerodrome n.
irtifa belirli düzeyin altına düştüğünde yolcu uçağı pilotunu uyaran bir cihaz groundprox n.
nispeten kısa mesafelere uçan ve küçük havalimanlarına hizmet veren yolcu uçağı commuter n.
süpersonik yolcu uçağı markası concorde® n.
yolcu uçağı koltuğu plane seat n.
yolcu almamış (gemi veya uçak) unboarded adj.
Marine
hollanda ve flaman kanallarında kullanılan mal ve yolcu taşımakta kullanılan üstü kapalı tekne treckschuyt n.
bağlantılı odaların yolcu gemisindeki eşdeğeri communicating cabins n.
büyük ve lüks yolcu gemisi superliner n.
bir mil taşınan bir yolcu passenger mile n.
büyük yolcu gemisi liner n.
buharlı yolcu teknesi (nehirlerde kullanılan) steam launch n.
düzenli olarak bir hatta çalışan yolcu vapuru liner n.
gemi yolcu yoğunluğu passenger space ratio n.
gemilerin yolcu ve yükünün boşaltıdığı veya onarıldığı havuz dock n.
genellikle motorlu yolcu botu water taxi n.
gemi yolcu yoğunluğu ship density n.
gemi yoluyla yolcu taşınan turizm türü cruise tourism n.
hem yolcu hem yük taşıyan gemi mixed boat n.
hem yolcu hem de kara taşıtı taşıyan gemi car ferry n.
ırmak, göl, kanal vs üzerinden düzenli olarak yolcu taşıyan tekne water bus n.
kamaralı yolcu gemisi cabin liner n.
lüks yolcu gemisi luxury liner n.
okyanus aşan yolcu gemileri ocean-going liners n.
uluslararası yolcu gemiciliği hatları birliği clia n.
ücret karşılığında yolcu taşıyan motorlu taşıt jitney n.
yolcu taşıma ücreti passage money n.
yolcu-yükleme gemisi passenger-cargo ship n.
yolcu sayısı belgesi passenger number certificate n.
yolcu vb aktarma transshipment n.
yolcu kızağı sleigh n.
yolcu kamarası yüksek kısmı trunk n.
yolcu gemisi passenger liner n.
yolcu vapuru passenger ferry n.
yolcu gemisinden rıhtıma geçen köprü passenger gangway n.