English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | minibus n. | minibüs | ||
The tour group travelled around the city in a minibus. Tur grubu, şehri bir minibüsle dolaştı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | minibus n. | minibüs | ||
This minibus holds 25 persons. Bu minibüs 25 kişi alır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | minibus n. | kaptıkaçtı | ||
General | minibus n. | genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler | ||
Automotive | ||||
Automotive | minibus n. | genellikle arka kapısı ve dört yolculuk oturma yeri bulunan, eskiden taksi olarak kullanılmış hafif bir taşıt |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | minibüs | minibus n. | ||
This minibus holds 25 persons. Bu minibüs 25 kişilik. More Sentences |
||||
General | minibüs | minibuses n. | ||
Civilians, including pregnant women, were pulled out of minibuses and shot. Aralarında hamile kadınların da bulunduğu siviller minibüslerden indirilerek kurşuna dizildi. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | minibüs | van | ||
My van doesn't have a back seat. Minibüsümün arka koltuğu yok. More Sentences |
||||
General | ||||
General | minibüs | microbus n. | ||
General | minibüs | minibusses n. | ||
Automotive | ||||
Automotive | minibüs | minibus | ||
Automotive | minibüs | passenger van |